Gaziantepspor’umuz, ligde kötü konumuna artık son vermek isterken, Milli araya girmeden önce hem iyi bir oyun hem de galibiyet hedefindeydi. Kasımpaşa, ligde zayıf halkalardan bir tanesi. Geçen hafta aldıkları galibiyet yanıltmasın. Yeni Malatyaspor becerikli olabilse, o maçtan da puan alamayacaklardı. Erol Bulut’un yapması gerekenleri yavaş yavaş sahada yansıttığı takımın özgüven seviyesinin yüksek olduğu bir hafta oldu. Bu maçı kısa kısa değerlendirelim istiyorum.
Futbol, karmaşık gibi görünse de basit bir oyundur. Saha içindeki doğruların sayısı pek değişmez. İşlemeyen, takıma uymayan ısrarlardan vazgeçmek gerekir. Erol Bulut, haftalar sonra doğru şablonda sahadaydı. Mütevazi bir kulübe göre fazla sayıda oyunu değiştirebilecek bir oyuncu grubu var. Haftalardır aynı şeyi söylüyorsam bir sebebi var.
Bu takımın aklı, kalbi, her şeyi Maxim’dir. Saha içerisinde onu kazanırsanız, sazı onun eline verirseniz kazanırsınız. Erol Bulut, topu rakibe vererek oynamayı seven bir teknik adam.
Bu hafta ise tam tersini yaptı. Takımı önde oynattı, pas ritminin lehimize işlemesini sağladı. Bu durum, sahada daha pozitif bir takıma yol açtı diye düşünüyorum. Savunma çizgisine dikkat eden, ama korkmadan oynayan takımımız ilk yarı özelinde pozisyon sayısı konusunda beni tatmin etti. Bitiriciliğin biraz daha ön planda olması gerekiyor.
Bir maç içerisinde zaten 30 pozisyona giremezsiniz. Bulduğunuzu da harcanamamalısınız. Stoper ikilimizde bölüm bölüm zamanlama hatası seziyorum. Bu taraf çalışılmalı. Günay, bugün çok ekstra performans verdi. Hafta boyunca çalışılan duran top organizasyonlarının meyvesini almak sevindirici. Olağan oyun şablonu, sahaya yansıtıldığında bu tip ölü toplar bize çok ciddi fayda sağlayacak. Geriye dönüşlerde biraz sıkıntı yaşamış olsak bile, takım iyi sinyaller verdi diyebilirim.
İkinci yarı için, aynı oyun şablonunun devam edeceğini, hatta farklı bir skor ile galip geleceğimizi düşünsem de, ikinci bölgede ilk yarı yaptığımız baskılardan uzaklaşınca Kasımpaşa, geçiş oyununu çok rahat oynadı. İleri hattı hızlı ve yetenekli olan oyunculardan kurulu bir ekip, neden geriye yaslandık anlamıyorum.
Anlamamaktan öte, modern futbolda bunu kabul etmiyorum, etmek istemiyorum. Yakalarsanız, on tane de atacaksınız. Skorun üstüne ancak son on dakika yatabilirsiniz, kırk beş dakika değil. Siyah ile beyaz kadar farklı iki yarı oynadık diyebilirim.
Abartmıyorum, bu maç bizim adımıza hezimete dönebilirdi. Futbol şansımızın yanımızda olduğunu söylemek gerek. Her şeye rağmen takımın haftalar sonra galibiyet alması, en önemli noktalardan. Kısa da olsa oyununu değiştirmesi, kabullenmemesi.
Bu ufak detayları çoğaltmalı, daha saldırgan olmalıyız. Mental olarak bu tip çöküşlerden sonra ayağa kalkabilmek kolay değildir.
Bu maç için, bir galibiyetten fazlası diyebilirim. Son olarak, maç sonunda yaşanan ‘’rezilliğe’’ değinmeden geçmek istemiyorum. Bu kadar amatör bir yönetim şekli olabilir mi? Dünya’nın hangi liginde bununla karşılaşıyoruz acaba. Sonra, ‘’neden futbol gelişmiyor’’ Sizce, bu tip bir yönetim şekli varken gelişebilir mi?
BÜLENT KAAN KÖSE
