Kıbrıs Sorunu’nun çözümü her gündeme geldiğinde, bir çevre vardır ki lâfa BM Kararları çerçevesinde” diye başlar.
Evet, elbette ama hangi “BM Kararları?”
Örneğin 649 Numaralı Güvenlik Konseyi kararı, 1. Paragrafta denir ki:... " başka herhangi bir ülkeyle tamamen veya kısmen birleşmeyi ve her türden taksimi veya ayrılmayı dışlayan iki toplumlu federal bir Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmasını öngören, iki toplum lideri arasında 1977 ve 1979 tarihinde varılan doruk anlaşmalarına desteğini yineler;" İKİ TOPLUM LİDERİ arasında... Şahsen hiç itirazım yok!
716 numaralı karar 4. ve 5.paragrafta da: " 4. Kıbrıs sorununun çözümü yönündeki pozisyonun, Genel Sekreter’in 5 Mart 1990 tarihli raporunun 11. maddesinde de belirttiği gibi, siyasi olarak iki eşit toplumun bulunduğu, bir tek Kıbrıs Devleti olarak görüldüğünü yeniden teyid eder,
5. Taraflara bu prensiplere tam olarak uyması ve bu çerçevede çalışarak bunlarla tezat oluşturacak yeni kavramlar ortaya atmaması çağrısında bulunur." Deniliyor. Var mı itirazı olan?
750 numaralı kararın , 2. ve 3. paragrafları: " 2) Güvenlik Konseyi’nin 649 sayılı (1990) ve 716 sayılı (1991) karar tasarılarında öngörüldüğü üzere, Kıbrıs sorununun çözümünün, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü güvence altına alınmış, tek egemenliği bulunan, uluslararası karakterli ve tek vatandaşlıklı temellere dayalı, siyasi olarak iki eşit toplumu kapsayan, iki kesimli ve iki toplumlu bir federasyondan geçtiğini ve bir anlaşmanın başka bir ülkeyle bütün ya da bir bölümünün birleşmesini ya da Kıbrıs’ın herhangi bir şekilde bölünmesini, ya da bir kısmının ayrılmasının kapsam dışı bırakıldığını vurgular.
3) Taraflara, bu ilkelere tamamen saygı göstermeleri ve bunlar dışında yeni kavramları gündeme getirmemeleri için yeniden çağrıda bulunur.” Şeklindedir, örneğin…
İtirazı olan, beri gelsin!
İki tane de Genel sekreter raporu ki Güvelik konseyine sunuldu: 12 Temmuz 1990 tarihinde BM Güvenlik Konseyi’ne sunulan raporda Genel Sekreter Cuellar, diyor ki:
"Kıbrıs, Kıbrıs Türk ve Rum toplumlarının ortak evidir. Bu iki toplumun arasındaki ilişkiler azınlık-çoğunluk ilişkisi değil, Kıbrıs devletinin iki toplumu arasındaki ilişkilerdir…"
"İki toplum bu sürece eşitlik temelinde katılmalıdır…"
Cuellar, Aralık 1991’de sunduğu ikinci raporunda ise, "Kıbrıs’ta siyasal bakımdan iki eşit toplum bulunduğunu, siyasal eşitliğin her alanda uygulanması için devletin her organına etkin katılımın gerektiğini, garanti sisteminin 1960 düzeninin aynısı olacağını vurgulamış" ve ilk kez egemenlikten söz ederek, "Kıbrıs’ta iki toplumun egemenliği paylaşacağını" açıklamıştır.
Bu “müktesebat” kullanılarak hazırlanan ve bir taraftan Dr. Derviş Eroğlu, öte taraftan da Nikos Anastasiadis tarafından imzalanarak, halen devam etmekte olan müzakere sürecini başlatan 11 Şubat 2014 tarihli Sonuç Bildirgesi’nin 3. Maddesi de aynen aşağıdaki gibidir:
“3.Çözüm ilgili Güvenlik Konseyi kararlarında ve Doruk Antlaşmalarında belirlendiği üzere, iki toplumlu ve iki kesimli, siyasi eşitliğe dayalı bir federasyon zemininde olacaktır. Birleşik Kıbrıs, Birleşmiş Milletlerin ve Avrupa Birliğinin bir üyesi olarak tek uluslararası hukuk kişiliğine ve BM Şartı çerçevesinde tüm Birleşmiş Milletler üyelerince yararlanılan egemenlik şeklinde tanımlanmış tek egemenliğe sahip olacak ve (bu egemenlik) Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türklerden eşit olarak neşet edecektir.”
Tam da bugün, sayın Akıncı ve parti başkanları hazır bunları görüşecekken, hatırlatmanın tam da sırasıdır. 750 numaralı kararda diyor ki " Başka tartışma konuları çıkarmayın"! Kim çıkarıyor? Akıncı mı? Yoksa obür "eşit toplumun lideri" mi? Tanım benim değildir. BM GK'nin resmi kararında öyle deniyor... Resmi sıfatlardır.
BM Kararları denilince sanki de Kıbrıs hakkında sadece 186 ve 551 numaralı kararlar varmış gibi sadece onları hatırlamanın, ne çözüme faydası oldu bunca zamandır ne de “nisyan ile malül” olanlara…
Görüşeceksek, görüşelim ama her defasında o güne kadar oluşturulmuş bütün ortak noktaları yok farzedip, yeni taleplerle gelinecekse, bilinmelidir ki bu görüşmelerden bir şey çıkmaz…
Akıncı’nın danışmanlarına ve bu yazıyı Rumcaya tercüme edecek olan çorbacıya duyururum. Onlar da patronlarına aktarsınlar…
İşte yukarıda altı (Annan Belgesi’ni de sayarsanız, yedi) BM belgesinden alıntılarla, nerede bulunduğumuz teyit ediliyor.
Devam mı? Yoksa artık tamam mı? Pes, yani…