Ankara
Yaban hayvanı ticareti-tüketimi, artan nüfus, yanlış arazi kullanımı ve kentleşme gibi unsurlar, bir yandan biyolojik çeşitliliği tehdit ederken, diğer yandan hayvandan insana bulaşan (zoonotik) hastalıkların yayılıp büyük salgınlara dönüşmesine neden oluyor.
Brezilya'da 1992'de düzenlenen Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi'nde, biyolojik çeşitlilik kaynaklarının, insan kaynaklı faaliyetlerden ötürü zarar görmesi ve bazı türlerin soyunun tükenmesinin endişe verici boyutlara ulaşması üzerine, Birleşmiş Milletler (BM) Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi kabul edildi.
Türkiye, 1993'te yürürlüğe giren sözleşmeye 1996'da taraf oldu.
Sözleşmeye halihazırda 196 ülke ve AB taraf olarak bulunuyor.
Özellikle sürdürülebilir kalkınma ve gelişme kavramları üzerine yoğunlaşan sözleşme, hayvan, bitki, mikroorganizma çeşitliliği ve bunların ekosistemlerinin korunmasına odaklanıyor.
Sözleşme, insanların gıda, güvenlik, barınma, ilaç, sağlıklı ve temiz çevrede yaşama haklarını da dikkate alarak sürdürülebilirliği daha geniş perspektiften ele alıyor.
Bu çerçevede, sürdürülebilir dünya için doğal yaşam çeşitliliğinin korunması ve geliştirilmesini teşvik amacıyla BM bünyesinde her yıl 22 Mayıs tarihi "Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik" günü olarak kutlanıyor.
Bu yıl "Doğa için çözümün parçasıyız" temasıyla kutlanacak gün, geçen yıl olduğu gibi yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle çevrim içi etkinliklerle anılacak.
Kovid-19 gibi virüsler, yaban hayatına müdahale sonucu meydana geliyor
Biyolojik Çeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Konulu Hükümetler Arası Bilim-Politika Platformu, (IPBES), 27-31 Temmuz 2020’de düzenlediği 4 günlük Biyolojik Çeşitlilik ve Pandemi Çalıştayı'na ilişkin raporu yayımladı.
Rapora göre, dünyada nüfusunun artması sonucu, gelişmekte olan tropikal ve subtropikal iklime sahip ülkelerde, yerleşimlerin ve hayvancılık alanlarının yaban hayatının olduğu bölgelere doğru genişlemesi ile tüketim ve ticaret amaçlı yabani hayvanların da kullanmasıyla biyolojik çeşitlilik tehdit ediliyor.
İnsanın, yaban hayatına müdahale ederek biyolojik çeşitliliği azalttığı ve böylece kendi refahını tehlikeye attığı ifade edilen raporda, ticari ve tüketim amaçlı avlanan yabani hayvanlardan alınan virüslerin dünyaya yayıldığı ve dünyayı kasıp kavuran Kovid-19 salgınının buna örnek gösterilebileceği vurgulandı.
Raporda, salgın hastalıkların kökenlerinin aralarında yarasalar, kemirgenler, primatlar, pangolinler, şempanzeler, goriller, kuşlar ve domuzların da bulunduğu bazı hayvanların taşıdığı mikroplara dayandığı belirtildi.
Ayrıca raporda, biyolojik çeşitlilik kaybı ve iklim değişikliğine neden olan arazi kullanımındaki değişim, tarımsal genişleme, yoğunlaştırma, yaban hayatı ticareti ve tüketimi, salgınların ortaya çıkmasının sebepleri arasında gösterildi.
Salgın hastalıkların yüzde 70’i hayvansal hastalıklar
İnsanın, artan nüfus sonucu tüketim talebinin arttığı ve sürdürülebilir olmayan tüketim dürtüsüyle doğayı sömürdüğü vurgulanan raporda, bunun, yaban hayatı patojenleri ile hayvanlar ve insanlar arasındaki teması artırdığı ve salgınlara yol açtığı kaydedildi.
Raporda Ebola, Zika, Nipah ensefaliti gibi bölgesel, Grip, HIV/AIDS, Kovid-19 gibi küresel çaptaki salgınların yüzde 70’inin hayvanlardan insanlara zoonotik hastalıklar olduğuna işaret edildi.
Yılda 107 milyar dolarlık yasal yabani hayvan ticareti yapılıyor
Yabani hayvanların yaklaşık yüzde 24'ünün dünya çapında ticareti yapıldığı aktarılan raporda, yabani hayvan ticaretinin son 14 yılda beş kattan fazla artarak 2019'da 107 milyar dolara ulaştığının tahmin edildiği vurgulandı.
Raporda ayrıca, doğal-vahşi yaşam alanlarının korunması ve yüksek biyolojik çeşitliliğe sahip bölgelerin sürdürülemez şekilde sömürülmesini önlemenin, yabani hayvan-insan temasını azaltacağı ve yeni patojenlerin yayılmasını önlemeye yardımcı olacağı ifade edildi.
Arazi kullanımındaki değişikle ormanların yok olduğu, kırsala doğru kentlerin genişlediği, yaban hayatı habitatına insanların yerleştiği vurgulanan raporda, bunun sonucunda da iklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı ve yaban hayatı ile insan teması oluşmasıyla salgın hastalıkların ortaya çıktığına işaret edildi.
Raporda, arazi kullanımındaki değişimlerin, 1960’tan bu yana meydana gelen hastalıkların yüzde 30’una neden olduğu kaydedildi.