Yine Gaziantep’te 2016 yılında 110 işçi hayatını kaybetti.
TMMOB İl Koordinasyon Kurulu bileşenlerini oluşturan oda başkanları Türkiye’nin kanayan yarası haline gelen iş cinayetlerine bir kez daha dikkat çekerek, iş cinayetlerinin önlenmesi için mücadeleyi bir adım daha büyütmeye çalıştıklarını belirttiler.
İş cinayetlerinin nedenleri olarak ilk üç sıra değişmiyor: Trafik/servis kazası, ezilme/göçük ve yüksekten düşmeler. Aşırı çalışmanın bir sonucu olarak kalp krizleri ve beyin kanamaları da dördüncü sırada yer alıyor. Mobbing, borç ve işsizlik baskısı nedenli intiharlar beşinci sırada. Son iki yıldır yaşamımızın bir parçası haline getirilen şiddet ise özellikle emekçileri vuruyor.
TMMOB İL KOORDİNASYON KURULU’NDAN AÇIKLAMA
TMMOB İl Koordinasyon Kurulu bileşenlerini oluşturan oda başkanları Türkiye’nin kanayan yarası haline gelen iş cinayetlerine bir kez daha dikkat çekmek basın toplantısı düzenledi. TMMOB İl Koordinasyon Kurulu bileşenleri adına açıklamayı İl Koordinasyon Kurulu Genel Sekreteri Burkay Güçyetmez, yaptı. Başkan Güçyetmez, iş cinayetlerinin önlenmesi için mücadeleyi bir adım daha büyütmeye çalıştıklarını belirttiler. İl Koordinasyon Kurulu Genel Sekreteri Burkay Güçyetmez, 3 Mart 1992 tarihinde Zonguldak Kozlu’da yaşanan ve 263 madencinin yaşamını yitirdiği toplu iş cinayetinin yıldönümü olan 3 Mart’ın "İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü" olarak kabul edildiğini ifade etti.
HER GÜN ÜLKEMİZ DAHA DA GERİYE GİDİYOR
İl Koordinasyon Kurulu Genel Sekreteri Burkay Güçyetmez yaptığı açıklamada şöyle dedi “Ülkemizde iş cinayetlerinin ve iş kazaların sayısı artık tutulamaz hale geldi. Cinayetlerin ve kazaların önlenmesi, meslek hastalıklarını ortaya çıkaran etkenlerin ortadan kaldırılması için gerekli çalışmalar yapılmıyor. Yapılması gereken çalışmalar, maliyet ve işgücü mazeret gösterilerek geçiştiriliyor ve emekçilerin can güvenliği hiçe sayılıyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliği açısından gidişat olumsuz yönde ilerliyor. Yasalar ile koruma altına alınacağı söylenen işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda geçtiğimiz her gün ülkemiz daha da geriye gidiyor. Hafızalarımızda henüz tazeliğini koruyan Soma, Ermenek, Torunlar ve en son Şirvan’da yaşanan işçi katliamları 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu yürürlükteyken meydana gelmiştir”
EMEKÇİLER KİRALIK İŞÇİ HALİNE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve kanun çerçevesinde bu güne kadar yapılan düzenlemeler problemli olduğuna dikkat çeken Güçyetmez “ Bununla birlikte, 4857 Sayılı İş Kanunu’nda yer alan “telafi çalışması”, “denkleştirme”, “çağrı üzerine çalışma”, “kısmi süreli çalışma”, “asıl işveren-alt işveren ilişkisi” başta olmak üzere kuralsız çalışma koşulları olduğu sürece işçi sağlığı ve iş güvenliği alanındaki düzenlemeler bir anlam ifade etmeyecektir. Emekçiler, uygulamaya konan özel istihdam büroları ile kiralık işçi haline dönüştürülmüş, zorunlu bireysel emeklilik sistemi kesintileri ile de sosyal hakları daha geriye çekilmiştir. Güvencesizliğin neden olduğu esnek çalışma, işsiz kalma korkusu, işçilerin sadece fiziksel sağlığını değil, ruhsal sağlığını da olumsuz etkilemektedir. Tüm bunların yanında en önemli konulardan birisi de kamu kurumları ve 50 kişiden az işçi çalıştırılan, az tehlikeli iş yerlerinde uzman ve hekim çalıştırma zorunluluğunun 1 Temmuz 2017 tarihine ertelenmesidir. İş cinayetlerinin önlenmesi, iş güvenliğinin sağlanması ve meslek hastalıklarının tespit edilebilmesi için bu iki unsurun tüm işyerlerinde görev yapması gerekmektedir” dedi.
İŞ VE İŞÇİ CİNAYETLERİNDE ÇÖZÜM ÖNERİ
İş ve işçi cinayetlerinde çözüm önerilerinin basit ve uygulanabilir olduğunu belirten Burkay Güçyetmez” İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanmasının öncelikle devletin ve işverenin görevi olduğu unutulmamalıdır. İş yerlerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında görev verilen mühendis, mimarların işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması konusundaki görevlerinin bir danışmanlık hizmeti olduğu kabullenilmelidir. İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanına ilişkin düzenlemelerin ve denetimin yalnızca Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yürütülmesi, doğru kararların alınmasının önünde bir engeldir. Bu nedenle düzenleme ve denetleme; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının yanında, Sağlık Bakanlığı, üniversiteler, sendikalar, TTB ve TMMOB’den oluşan idari ve mali yönden bağımsız bir enstitü tarafından yerine getirilmelidir. Çalışma yaşamına ilişkin tüm düzenlemeler bu enstitü tarafından yeniden ele alınmalı ve kararlaştırılmalıdır. İşyerlerine verilecek işçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetleri bir kamu hizmeti olarak ele alınmalı, işçi sağlığı ve iş güvenliği ticari kuruluşların kar alanı olmaktan çıkartılmalıdır" dedi. (Pusula)
TMMOB İl Koordinasyon Kurulu bileşenlerini oluşturan oda başkanları Türkiye’nin kanayan yarası haline gelen iş cinayetlerine bir kez daha dikkat çekerek, iş cinayetlerinin önlenmesi için mücadeleyi bir adım daha büyütmeye çalıştıklarını belirttiler.
İş cinayetlerinin nedenleri olarak ilk üç sıra değişmiyor: Trafik/servis kazası, ezilme/göçük ve yüksekten düşmeler. Aşırı çalışmanın bir sonucu olarak kalp krizleri ve beyin kanamaları da dördüncü sırada yer alıyor. Mobbing, borç ve işsizlik baskısı nedenli intiharlar beşinci sırada. Son iki yıldır yaşamımızın bir parçası haline getirilen şiddet ise özellikle emekçileri vuruyor.
TMMOB İL KOORDİNASYON KURULU’NDAN AÇIKLAMA
TMMOB İl Koordinasyon Kurulu bileşenlerini oluşturan oda başkanları Türkiye’nin kanayan yarası haline gelen iş cinayetlerine bir kez daha dikkat çekmek basın toplantısı düzenledi. TMMOB İl Koordinasyon Kurulu bileşenleri adına açıklamayı İl Koordinasyon Kurulu Genel Sekreteri Burkay Güçyetmez, yaptı. Başkan Güçyetmez, iş cinayetlerinin önlenmesi için mücadeleyi bir adım daha büyütmeye çalıştıklarını belirttiler. İl Koordinasyon Kurulu Genel Sekreteri Burkay Güçyetmez, 3 Mart 1992 tarihinde Zonguldak Kozlu’da yaşanan ve 263 madencinin yaşamını yitirdiği toplu iş cinayetinin yıldönümü olan 3 Mart’ın "İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü" olarak kabul edildiğini ifade etti.
HER GÜN ÜLKEMİZ DAHA DA GERİYE GİDİYOR
İl Koordinasyon Kurulu Genel Sekreteri Burkay Güçyetmez yaptığı açıklamada şöyle dedi “Ülkemizde iş cinayetlerinin ve iş kazaların sayısı artık tutulamaz hale geldi. Cinayetlerin ve kazaların önlenmesi, meslek hastalıklarını ortaya çıkaran etkenlerin ortadan kaldırılması için gerekli çalışmalar yapılmıyor. Yapılması gereken çalışmalar, maliyet ve işgücü mazeret gösterilerek geçiştiriliyor ve emekçilerin can güvenliği hiçe sayılıyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliği açısından gidişat olumsuz yönde ilerliyor. Yasalar ile koruma altına alınacağı söylenen işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda geçtiğimiz her gün ülkemiz daha da geriye gidiyor. Hafızalarımızda henüz tazeliğini koruyan Soma, Ermenek, Torunlar ve en son Şirvan’da yaşanan işçi katliamları 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu yürürlükteyken meydana gelmiştir”
EMEKÇİLER KİRALIK İŞÇİ HALİNE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve kanun çerçevesinde bu güne kadar yapılan düzenlemeler problemli olduğuna dikkat çeken Güçyetmez “ Bununla birlikte, 4857 Sayılı İş Kanunu’nda yer alan “telafi çalışması”, “denkleştirme”, “çağrı üzerine çalışma”, “kısmi süreli çalışma”, “asıl işveren-alt işveren ilişkisi” başta olmak üzere kuralsız çalışma koşulları olduğu sürece işçi sağlığı ve iş güvenliği alanındaki düzenlemeler bir anlam ifade etmeyecektir. Emekçiler, uygulamaya konan özel istihdam büroları ile kiralık işçi haline dönüştürülmüş, zorunlu bireysel emeklilik sistemi kesintileri ile de sosyal hakları daha geriye çekilmiştir. Güvencesizliğin neden olduğu esnek çalışma, işsiz kalma korkusu, işçilerin sadece fiziksel sağlığını değil, ruhsal sağlığını da olumsuz etkilemektedir. Tüm bunların yanında en önemli konulardan birisi de kamu kurumları ve 50 kişiden az işçi çalıştırılan, az tehlikeli iş yerlerinde uzman ve hekim çalıştırma zorunluluğunun 1 Temmuz 2017 tarihine ertelenmesidir. İş cinayetlerinin önlenmesi, iş güvenliğinin sağlanması ve meslek hastalıklarının tespit edilebilmesi için bu iki unsurun tüm işyerlerinde görev yapması gerekmektedir” dedi.
İŞ VE İŞÇİ CİNAYETLERİNDE ÇÖZÜM ÖNERİ
İş ve işçi cinayetlerinde çözüm önerilerinin basit ve uygulanabilir olduğunu belirten Burkay Güçyetmez” İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanmasının öncelikle devletin ve işverenin görevi olduğu unutulmamalıdır. İş yerlerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında görev verilen mühendis, mimarların işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması konusundaki görevlerinin bir danışmanlık hizmeti olduğu kabullenilmelidir. İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanına ilişkin düzenlemelerin ve denetimin yalnızca Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yürütülmesi, doğru kararların alınmasının önünde bir engeldir. Bu nedenle düzenleme ve denetleme; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının yanında, Sağlık Bakanlığı, üniversiteler, sendikalar, TTB ve TMMOB’den oluşan idari ve mali yönden bağımsız bir enstitü tarafından yerine getirilmelidir. Çalışma yaşamına ilişkin tüm düzenlemeler bu enstitü tarafından yeniden ele alınmalı ve kararlaştırılmalıdır. İşyerlerine verilecek işçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetleri bir kamu hizmeti olarak ele alınmalı, işçi sağlığı ve iş güvenliği ticari kuruluşların kar alanı olmaktan çıkartılmalıdır" dedi. (Pusula)