Girişken, “Konut fiyatları yükseldikçe ister istemez kira fiyatları da yükseliyor. Şu anda istenen kiralar akıl almaz seviyelerde. Halkın bu kiralar ile baş etme şansı yok ve ne yazık ki bir müdahale gelmez ya da önlem alınmazsa fiyatlarda daha da yükselecek” uyarısında bulundu.
Düşük kira bedelleri ile kiralanan konutlar üretmeliyiz
Suni olarak düşük faizli konut kredilerin verilmesinin sisteme büyük zarar verdiğini kaydeden Girişken, “Konut faiz oranlarının düşmesinin konuta erişimi zorlaştırıyor. Daha yüksek fiyatlarla satılan konutlar ve kiraya verilen evlerle karşılaşıyoruz. Bu gerçekler konut sorununun sadece müteahhitlerin insafına bırakılamayacağını hatırlattı. Artık mülkiyeti kamu da olan çok düşük kira bedelleri ile kiralanan konutlar üretmeliyiz. Önümüzdeki dönemde bunun yaygınlaşmasından yanayız” şeklinde konuştu.
Girişken, “Çok zor şartlar altında geçinen insanları 20 yıl geri ödemeli şeklinde borçlandırarak bir ev sahibi yapma politikasını artık bırakmalıyız. Özel mülkiyetteki konutları 400 liraya kiraya verdirtemezsiniz, bunu ancak devlet yapabilir. Mülkiyeti belediyelerde, TOKİ’de olan arsalarda kar amacı gütmeden asgari ücreti yüzde 15’ini geçmeyecek şekilde kiralama yapılabilir. Devlet bunu yapabiliriz. İnsanın gündeminden, ‘Ben nerede kalacağım, başımı sokacak bir ev istiyorum’ kaygısını akıldan çıkarmak lazım. Çünkü bu düşünceler insanı gecekonduya teşvik ediyor. Kira fiyatlarıyla baş edemeyen insan eninde sonunda kendi evini yapacak” dedi.
Talep yoğunluğu tüm ürünlerin fiyatları aşırı derecede yükseltti
Salgında tüm dünyanın ekonomik olarak kapanmaya gittiğini söyleyen Girişken, “Gelişmiş ülkelerde aşılamanın hız kazanmasıyla bir yıldan beri evden çıkmayan insanlar büyük bir talep ile ekonomiye katıldılar. Örneğin; ABD’de yıllardır görülmeyen enflasyonun çıkması bu talebin bir sonucudur. Bu talep dolayısıyla dünya genelinde demirden altına, çimentodan bakıra kadar tüm ürünlerin fiyatları aşırı derecede yükseldi. Ayrıca dünya piyasasında dolaşan çok büyük miktarda ki para da talebi enflasyona çevirdi ve görülmemiş fiyat yükselişleri ile karşı karşıya kalındı” tespitini yaptı.
Girişken, “İstatistiklere göre Türkiye, dünyanın en büyük 7’nci çelik üreticisi konumuna gelmiş. Eğer bu kadar Türkiye önemli bir çelik üreticisi konumuna geldiyse fiyatları kontrol edebilir. Yani şu anda Gaziantep Ticaret Odası’nın önerdiği ihracata kota getirilmesi önerisini çok doğru buluyorum. Çünkü ürettiğimiz inşaat demiri, inşaat çeliki ve diğer emtiaların öncelikle iç talebe yanıt vermesi gerekiyor. İç talebin ihtiyacını karşılamadan yurt dışına ithal edersek, fiyat yükselişine de engel olamayız” ifadelerine yer verdi.
İnşaat maliyetleri ister istemez konut fiyatlarına yansıdı
“Demir-çelik fiyatları dış kaynaklı yükselirken, beton, tuğla ve çimento gibi kendi imkanlarımız ile üretebildiğimiz kaynakların fiyat artışları ne yazık ki spekülatif” diyen Mimarlar Odası Gaziantep şubesi Önceki Dönem Başkanı Hasan Özgür Girişken, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Dış piyasadan etkilenmeden kendi kendimize üretebiliyoruz. Bu anlamda kendi ürettiğimiz ürünlerin fiyatlarına devletin müdahale etmesi gerekiyor. Dolayısıyla son bir yılda iki kattan daha fazla artan inşaat maliyetleri ister istemez konut fiyatlarına da yansıdı.”
Düşük kira bedelleri ile kiralanan konutlar üretmeliyiz
Suni olarak düşük faizli konut kredilerin verilmesinin sisteme büyük zarar verdiğini kaydeden Girişken, “Konut faiz oranlarının düşmesinin konuta erişimi zorlaştırıyor. Daha yüksek fiyatlarla satılan konutlar ve kiraya verilen evlerle karşılaşıyoruz. Bu gerçekler konut sorununun sadece müteahhitlerin insafına bırakılamayacağını hatırlattı. Artık mülkiyeti kamu da olan çok düşük kira bedelleri ile kiralanan konutlar üretmeliyiz. Önümüzdeki dönemde bunun yaygınlaşmasından yanayız” şeklinde konuştu.
Girişken, “Çok zor şartlar altında geçinen insanları 20 yıl geri ödemeli şeklinde borçlandırarak bir ev sahibi yapma politikasını artık bırakmalıyız. Özel mülkiyetteki konutları 400 liraya kiraya verdirtemezsiniz, bunu ancak devlet yapabilir. Mülkiyeti belediyelerde, TOKİ’de olan arsalarda kar amacı gütmeden asgari ücreti yüzde 15’ini geçmeyecek şekilde kiralama yapılabilir. Devlet bunu yapabiliriz. İnsanın gündeminden, ‘Ben nerede kalacağım, başımı sokacak bir ev istiyorum’ kaygısını akıldan çıkarmak lazım. Çünkü bu düşünceler insanı gecekonduya teşvik ediyor. Kira fiyatlarıyla baş edemeyen insan eninde sonunda kendi evini yapacak” dedi.
Talep yoğunluğu tüm ürünlerin fiyatları aşırı derecede yükseltti
Salgında tüm dünyanın ekonomik olarak kapanmaya gittiğini söyleyen Girişken, “Gelişmiş ülkelerde aşılamanın hız kazanmasıyla bir yıldan beri evden çıkmayan insanlar büyük bir talep ile ekonomiye katıldılar. Örneğin; ABD’de yıllardır görülmeyen enflasyonun çıkması bu talebin bir sonucudur. Bu talep dolayısıyla dünya genelinde demirden altına, çimentodan bakıra kadar tüm ürünlerin fiyatları aşırı derecede yükseldi. Ayrıca dünya piyasasında dolaşan çok büyük miktarda ki para da talebi enflasyona çevirdi ve görülmemiş fiyat yükselişleri ile karşı karşıya kalındı” tespitini yaptı.
Girişken, “İstatistiklere göre Türkiye, dünyanın en büyük 7’nci çelik üreticisi konumuna gelmiş. Eğer bu kadar Türkiye önemli bir çelik üreticisi konumuna geldiyse fiyatları kontrol edebilir. Yani şu anda Gaziantep Ticaret Odası’nın önerdiği ihracata kota getirilmesi önerisini çok doğru buluyorum. Çünkü ürettiğimiz inşaat demiri, inşaat çeliki ve diğer emtiaların öncelikle iç talebe yanıt vermesi gerekiyor. İç talebin ihtiyacını karşılamadan yurt dışına ithal edersek, fiyat yükselişine de engel olamayız” ifadelerine yer verdi.
İnşaat maliyetleri ister istemez konut fiyatlarına yansıdı
“Demir-çelik fiyatları dış kaynaklı yükselirken, beton, tuğla ve çimento gibi kendi imkanlarımız ile üretebildiğimiz kaynakların fiyat artışları ne yazık ki spekülatif” diyen Mimarlar Odası Gaziantep şubesi Önceki Dönem Başkanı Hasan Özgür Girişken, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Dış piyasadan etkilenmeden kendi kendimize üretebiliyoruz. Bu anlamda kendi ürettiğimiz ürünlerin fiyatlarına devletin müdahale etmesi gerekiyor. Dolayısıyla son bir yılda iki kattan daha fazla artan inşaat maliyetleri ister istemez konut fiyatlarına da yansıdı.”