Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Rusya’nın Soçi kentindeki İdlib Zirvesi’nin anlaşma ile sonuçlanması nedeniyle Suriye’den beklenen göç dalgası tedirginliği de yerini farklı bir heyecana bıraktı. Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerçekleştirdiği sınır ötesi operasyon ile terör örgütlerinden arındırılan Cerablus, Azez ve Afrin gibi şehirlerde huzur ve güvenliğin sağlanmasının ardından başlayan tersine göçün, İdlib Zirvesi’nin ardından daha da hızlanması bekleniyor.
Bölgede beklenen gelişmeler
Anlaşma ile El Nusra gibi terör örgütleri İdlib’de oluşturulacak silahsız bölgeden çıkarılırken, tüm silahlı muhalif örgütlerin ellerindeki füze sistemleri, top ve tank gibi ağır silahları da bölgeden çekilecek. Türk ve Rus ordusuna bağlı birlikler, silahtan arındırılmış bölgede devriye gezerek, bölgenin güvenliğini sağlayacak. Yaklaşık 23 bin metrekarelik İdlib tamamen terörden arındırılarak, Türkiye sınırındaki Cerablus’tan Azez, Afrin ve İdlib’e kadar uzanan hatta tam anlamıyla bir güvenli bölge oluşturulmuş olacak. Başta Türkiye olmak üzere dünyanın farklı ülkelerinde yaşayan Suriyeliler için ülkelerine geri dönüş fırsatı olarak görülen bu anlaşma ile Türkiye’nin Hatay, Kilis ve Gaziantep sınırları da daha güvenli hale gelecek. Ayrıca İdlib üzerinden geçen Halep-Lazkiye arasında M4 ve Halep-Hama arasındaki M5 otoyolları da yeniden açılacak. Böylece başkent Şam, İdlib, Lazkiye ve Halep gibi şehirler arasında kesintisiz ulaşım sağlanmış olacak.
İdlib’in önemi
Suriye’nin kuzeybatısında ve Akdeniz’e açılan kapı Lazkiye’ye de çok yakın olan İdlib, önemli bölgelerin kesişme noktasında. İdlib ve civarında rejim karşıtı muhalif grupların hakim olduğu bölge aynı zamanda Halep’in batı ve güney kırsalını, Lazkiye’nin doğu kırsalını ve Hama’nın kuzey kırsalını da içeriyor. Ülkenin farklı bölgelerinden aldığı yoğun ve zorunlu göç nedeniyle nüfusu 3 milyona ulaşmış ve coğrafi, demografik ve siyasi olarak yalıtılmış bir bölge değil. Tersine, olan biteni hem etkileyen hem de ciddi ölçüde etkilenen bir alan olması nedeniyle büyük önem taşıyor.
Türkiye’nin 12 gözlem noktası var
60 binden fazla silahlı terör örgüt üyesi olduğu tahmin edilen İdlip’de, Türkiye daha önceki anlaşmasının ardından 12 askeri gözlem noktası kurmuştu. Türkiye’den Kızılay, AFAD ve çeşitli sivil toplum kuruluşları aracılığıyla insanı yardımlar bölgeye ulaştırılıyordu. Anlaşmanın ardından Kızılay ve AFAD tarafından bölgeye çadırların kurulmasına hız verildi.
Bölgede bulunan terör örgütleri
2015 yılından bu yana terör örgütlerinin kontrolü altında bulunan İdlib’de bir dönem ’El Nusra Emirliği’ kurulmuştu. Şimdi ise İdlib’in büyük bir bölümü El Kaide’nin Suriye kolu olan El Nusra’dan dönüşen Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) örgütünün kontrolünde bulunuyor. Diğer muhalif örgütler de HTŞ’ye karşı aynı çatı altında toplandı. Suriye Kurtuluş Cephesi’ni oluşturan Ahrar ür Şam, Nureddin Zenki Hareketi, Ceyş el Ahrar ve Şukur el Şam, bir diğer çatı örgütü Ulusal Kurtuluş Cephesi ile birleşti.
ABD füze saldırısı düzenlemişti
İdlib. 4 Nisan 2017’de aralarında çocuklarının da bulunduğu toplam 100 kişinin ölümü ile dünya gündemine gelmişti. ABD de bu saldırıyı gerekçe göstererek Suriye’deki Şayrat Hava Üssü’ne füze saldırısı düzenledi. Bu acı gelişmeden bir süre önce de İdlib, Halep’in rejim güçlerinin kontrolüne geçmesinin ardından dikkatleri üzerine çekmeye başlamıştı. Rusya ve rejimin İdlib’e müdahalesi beklenirken gelişen Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı harekatları, Halep ve Rakka derken bir süredir unutulmuştu. İdlib, son süreçte Esad yönetiminin burayı ele geçirmek için harekete geçmesi, Rus ve rejim uçaklarının İdlip’i bombalamaya başlaması ile yeniden gündeme gelmişti. Rusya ve Türkiye’nin anlaşması ile bu bölgeye beklenen uluslararası müdahale riski de önlenmiş oldu
İdlib kim için ne anlam ifade ediyor
İdlib rejim, Rusya, muhalifler, Türkiye, hem de ABD için oldukça önem taşıyor. Muhalifler açısından bakıldığında, ülkede rejim karşıtı güçlerin elinde bulunan dört büyük bölgeden en önemlisi. Nüfus yoğunluğu, silahlı grupların çokluğu ve etkinliği, göreli savunulabilir sınırları, dış dünyaya açıklığı, ekonomik yaşamın sürdürülebilirliği, Lazkiye-Halep-Hama gibi önemli şehir merkezlerine giden yollara ulaşabilirliği, Akdeniz’e çıkış olasılığı ve rejimin kalbi durumundaki Lazkiye’ye coğrafi yakınlığı gibi nedenlerle muhalifler açısından Suriye’deki en önemli kale durumunda. Rejimin gerçekten stratejik tehdit olarak algıladığı ve muhaliflerin tutarlı, sürekli ve güçlü bir biçimde yer aldığı bölge, İdlib. Rejime karşı meydan okumanın tek kalesi olmasa da şu an için en güçlü kalesi. Bu nedenle, Esad yönetiminin devamı için İdlib’i kontrol altına alması şart. Rusya ve Şam yönetimi açısından bakıldığında ise, İdlib çatışmaların sona erdirilebilmesi için nihai zaferin kazanılabileceği nokta olarak görülüyor. Rejimin gerçekten stratejik tehdit olarak algıladığı ve muhaliflerin tutarlı, sürekli ve güçlü bir biçimde yer aldığı bölge, İdlib. Rejime karşı meydan okumanın tek kalesi olmasa da şu an için en güçlü kalesi. Bu nedenle, Esad Yönetimi’nin devamı için İdlib’i kontrol altına alması gerekiyor. ABD açısından bakıldığında ise İdlib taktik bir öneme sahip. İlki ve en önemlisi, bölge, El Kaide’nin Batı’ya en yakın noktası. ABD, İdlib’de El Kaide varlığını gelip geçici bir durum olarak değil, uzun vadeli olarak mücadele edilmesi gereken bir örgütlenme ve Batı’ya sıçrama taşı olarak algılıyor. İdlib’de ABD’nin çeşitli biçimlerde desteklediği bazı muhalif gruplar da var. Bu gruplar askeri güçlerini ABD’nin kurduğu operasyon odalarında birleştirip belli alanlarda çatışmalarda epey aktif rol üstleniyor. Aynı zamanda İdlib, ABD için Rusya ve Şam’ı oyalayan ve kendi etki sahasından uzaklaştıran taktik bir koz olarak görülüyor.
Türkiye-Suriye sınırında bulunan İdlib, Türkiye için ise sınırların güvenliği noktasında önem taşıyor. Ayrıca bölgedeki çatışmalar ve saldırılar nedeniyle Suriyelilerin göçünün durdurulması yada azaltılması noktasında da önem arz eden bölge, Türkiye’den Suriyelilerin ülkelerine dönüştürülmesinin ise hızlandırılması açısından da hayli önem taşıyor. Bölgedeki soruna insani yönden de bakan Türkiye, bölgedeki dökülen kanın durdurulması ve huzur, güven ve barışın sağlanması da önemli bir adım olarak görülüyor.
Rejim kuşatması neden gecikti
Rejimin Halep’i kontrol altına almasından sonraki hedefin İdlib olacağı tahmin ediliyordu. Bir çok terör örgütü ve uluslararası bir çok ülke İdlib ile yakından ilgilenmesine rağmen bölgede başlaması beklenen büyük bir savaşın ise bölgenin demografik ve arazi yapısından kaynaklandığı tahmin ediliyor. Rejim ise, bulunduğu stratejik konum ve bölgedeki binlerce yüksek silahlı grubun olması nedeniyle kuşatılması zor gördüğü İdlib’i kuşatmasını sürekli ertelemişti. Halep merkezi kuşatırken 40 bin kişi kullanan Suriye ordusu gücünü bir alana topladığında diğer bölgelerde açık veriyor. Üstelik İdlib’in kuşatılması için Afrin’de YPG’nin ve kuzeyde de Türkiye’nin tam desteğine ihtiyaç var. Bunlar sağlanmadan İdlib kuşatılması zor görülürken, bölgede yaşanan gelişmeler ise sahada ve masada etkin olan Rusya, İran, Türkiye ve ABD gibi ülkeleri de her an birbirleri ile karşı karşıya getirebileceği de öngörülüyordu.
Bölgede beklenen gelişmeler
Anlaşma ile El Nusra gibi terör örgütleri İdlib’de oluşturulacak silahsız bölgeden çıkarılırken, tüm silahlı muhalif örgütlerin ellerindeki füze sistemleri, top ve tank gibi ağır silahları da bölgeden çekilecek. Türk ve Rus ordusuna bağlı birlikler, silahtan arındırılmış bölgede devriye gezerek, bölgenin güvenliğini sağlayacak. Yaklaşık 23 bin metrekarelik İdlib tamamen terörden arındırılarak, Türkiye sınırındaki Cerablus’tan Azez, Afrin ve İdlib’e kadar uzanan hatta tam anlamıyla bir güvenli bölge oluşturulmuş olacak. Başta Türkiye olmak üzere dünyanın farklı ülkelerinde yaşayan Suriyeliler için ülkelerine geri dönüş fırsatı olarak görülen bu anlaşma ile Türkiye’nin Hatay, Kilis ve Gaziantep sınırları da daha güvenli hale gelecek. Ayrıca İdlib üzerinden geçen Halep-Lazkiye arasında M4 ve Halep-Hama arasındaki M5 otoyolları da yeniden açılacak. Böylece başkent Şam, İdlib, Lazkiye ve Halep gibi şehirler arasında kesintisiz ulaşım sağlanmış olacak.
İdlib’in önemi
Suriye’nin kuzeybatısında ve Akdeniz’e açılan kapı Lazkiye’ye de çok yakın olan İdlib, önemli bölgelerin kesişme noktasında. İdlib ve civarında rejim karşıtı muhalif grupların hakim olduğu bölge aynı zamanda Halep’in batı ve güney kırsalını, Lazkiye’nin doğu kırsalını ve Hama’nın kuzey kırsalını da içeriyor. Ülkenin farklı bölgelerinden aldığı yoğun ve zorunlu göç nedeniyle nüfusu 3 milyona ulaşmış ve coğrafi, demografik ve siyasi olarak yalıtılmış bir bölge değil. Tersine, olan biteni hem etkileyen hem de ciddi ölçüde etkilenen bir alan olması nedeniyle büyük önem taşıyor.
Türkiye’nin 12 gözlem noktası var
60 binden fazla silahlı terör örgüt üyesi olduğu tahmin edilen İdlip’de, Türkiye daha önceki anlaşmasının ardından 12 askeri gözlem noktası kurmuştu. Türkiye’den Kızılay, AFAD ve çeşitli sivil toplum kuruluşları aracılığıyla insanı yardımlar bölgeye ulaştırılıyordu. Anlaşmanın ardından Kızılay ve AFAD tarafından bölgeye çadırların kurulmasına hız verildi.
Bölgede bulunan terör örgütleri
2015 yılından bu yana terör örgütlerinin kontrolü altında bulunan İdlib’de bir dönem ’El Nusra Emirliği’ kurulmuştu. Şimdi ise İdlib’in büyük bir bölümü El Kaide’nin Suriye kolu olan El Nusra’dan dönüşen Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) örgütünün kontrolünde bulunuyor. Diğer muhalif örgütler de HTŞ’ye karşı aynı çatı altında toplandı. Suriye Kurtuluş Cephesi’ni oluşturan Ahrar ür Şam, Nureddin Zenki Hareketi, Ceyş el Ahrar ve Şukur el Şam, bir diğer çatı örgütü Ulusal Kurtuluş Cephesi ile birleşti.
ABD füze saldırısı düzenlemişti
İdlib. 4 Nisan 2017’de aralarında çocuklarının da bulunduğu toplam 100 kişinin ölümü ile dünya gündemine gelmişti. ABD de bu saldırıyı gerekçe göstererek Suriye’deki Şayrat Hava Üssü’ne füze saldırısı düzenledi. Bu acı gelişmeden bir süre önce de İdlib, Halep’in rejim güçlerinin kontrolüne geçmesinin ardından dikkatleri üzerine çekmeye başlamıştı. Rusya ve rejimin İdlib’e müdahalesi beklenirken gelişen Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı harekatları, Halep ve Rakka derken bir süredir unutulmuştu. İdlib, son süreçte Esad yönetiminin burayı ele geçirmek için harekete geçmesi, Rus ve rejim uçaklarının İdlip’i bombalamaya başlaması ile yeniden gündeme gelmişti. Rusya ve Türkiye’nin anlaşması ile bu bölgeye beklenen uluslararası müdahale riski de önlenmiş oldu
İdlib kim için ne anlam ifade ediyor
İdlib rejim, Rusya, muhalifler, Türkiye, hem de ABD için oldukça önem taşıyor. Muhalifler açısından bakıldığında, ülkede rejim karşıtı güçlerin elinde bulunan dört büyük bölgeden en önemlisi. Nüfus yoğunluğu, silahlı grupların çokluğu ve etkinliği, göreli savunulabilir sınırları, dış dünyaya açıklığı, ekonomik yaşamın sürdürülebilirliği, Lazkiye-Halep-Hama gibi önemli şehir merkezlerine giden yollara ulaşabilirliği, Akdeniz’e çıkış olasılığı ve rejimin kalbi durumundaki Lazkiye’ye coğrafi yakınlığı gibi nedenlerle muhalifler açısından Suriye’deki en önemli kale durumunda. Rejimin gerçekten stratejik tehdit olarak algıladığı ve muhaliflerin tutarlı, sürekli ve güçlü bir biçimde yer aldığı bölge, İdlib. Rejime karşı meydan okumanın tek kalesi olmasa da şu an için en güçlü kalesi. Bu nedenle, Esad yönetiminin devamı için İdlib’i kontrol altına alması şart. Rusya ve Şam yönetimi açısından bakıldığında ise, İdlib çatışmaların sona erdirilebilmesi için nihai zaferin kazanılabileceği nokta olarak görülüyor. Rejimin gerçekten stratejik tehdit olarak algıladığı ve muhaliflerin tutarlı, sürekli ve güçlü bir biçimde yer aldığı bölge, İdlib. Rejime karşı meydan okumanın tek kalesi olmasa da şu an için en güçlü kalesi. Bu nedenle, Esad Yönetimi’nin devamı için İdlib’i kontrol altına alması gerekiyor. ABD açısından bakıldığında ise İdlib taktik bir öneme sahip. İlki ve en önemlisi, bölge, El Kaide’nin Batı’ya en yakın noktası. ABD, İdlib’de El Kaide varlığını gelip geçici bir durum olarak değil, uzun vadeli olarak mücadele edilmesi gereken bir örgütlenme ve Batı’ya sıçrama taşı olarak algılıyor. İdlib’de ABD’nin çeşitli biçimlerde desteklediği bazı muhalif gruplar da var. Bu gruplar askeri güçlerini ABD’nin kurduğu operasyon odalarında birleştirip belli alanlarda çatışmalarda epey aktif rol üstleniyor. Aynı zamanda İdlib, ABD için Rusya ve Şam’ı oyalayan ve kendi etki sahasından uzaklaştıran taktik bir koz olarak görülüyor.
Türkiye-Suriye sınırında bulunan İdlib, Türkiye için ise sınırların güvenliği noktasında önem taşıyor. Ayrıca bölgedeki çatışmalar ve saldırılar nedeniyle Suriyelilerin göçünün durdurulması yada azaltılması noktasında da önem arz eden bölge, Türkiye’den Suriyelilerin ülkelerine dönüştürülmesinin ise hızlandırılması açısından da hayli önem taşıyor. Bölgedeki soruna insani yönden de bakan Türkiye, bölgedeki dökülen kanın durdurulması ve huzur, güven ve barışın sağlanması da önemli bir adım olarak görülüyor.
Rejim kuşatması neden gecikti
Rejimin Halep’i kontrol altına almasından sonraki hedefin İdlib olacağı tahmin ediliyordu. Bir çok terör örgütü ve uluslararası bir çok ülke İdlib ile yakından ilgilenmesine rağmen bölgede başlaması beklenen büyük bir savaşın ise bölgenin demografik ve arazi yapısından kaynaklandığı tahmin ediliyor. Rejim ise, bulunduğu stratejik konum ve bölgedeki binlerce yüksek silahlı grubun olması nedeniyle kuşatılması zor gördüğü İdlib’i kuşatmasını sürekli ertelemişti. Halep merkezi kuşatırken 40 bin kişi kullanan Suriye ordusu gücünü bir alana topladığında diğer bölgelerde açık veriyor. Üstelik İdlib’in kuşatılması için Afrin’de YPG’nin ve kuzeyde de Türkiye’nin tam desteğine ihtiyaç var. Bunlar sağlanmadan İdlib kuşatılması zor görülürken, bölgede yaşanan gelişmeler ise sahada ve masada etkin olan Rusya, İran, Türkiye ve ABD gibi ülkeleri de her an birbirleri ile karşı karşıya getirebileceği de öngörülüyordu.