Küçük işletmeciler ve büyük çiftlikler olarak, Gaziantep’te ve Şahinbey bölgesinde büyük sıkıntılarla baş başa olduklarını belirten Başkan Çolak, şunları söyledi:
YEM FİYATLARININ ARTMASI
“Bunların nedeni; yem fiyatlarının yani girdi maliyetlerinin %100-120 civarında artmasıdır. Yem fiyatları artarken, et ve kurbanlık fiyatları geçen yıl 26 lira iken bu yıl 28 lira olmuştur. 50 kiloluk bir torba yemin kilosu geçen yıl 70-80 liraydı, şimdi 160 lira olmuş. Bunu hangi çiftçi hayvanına alıp, hayvanına yedirip, süt sağacak, et üretecek de kâr edecek?
Devletimizin bu sıkıntılarımıza bir kulak vermesi lâzım. Çiftçilerimiz küçük işletmeleri kapatmakta çare buluyorlar. ’Bu bayramı göreyim, ben bu hayvanları satacağım, bir daha da hayvan beslemeyeceğim.’ diyor. Bu sefer üretim sıkıntısı yaşanacak. Et sıkıntısı yaşanacak. Et sıkıntısı yaşandığında, talepten dolayı yurtdışından ithal hayvan getirmek zorunda kalacağız. Ekonomik kriz yaşıyoruz, paramız yok ama dışarıdan ithal ederken dünyalar kadar dolar harcayarak bunları getireceğiz.
Bunları getireceğimize Bakanlığımızın girdi maliyetlerini iyileştirerek, çiftçimizin kâr etmesini sağlaması lâzım. Bundan dolayı büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliği Gaziantep’te tehlikede.”
TMO’NUN AÇIKLADIĞI TABAN FİYATLARI
Başkan Çolak TMO’nun açıkladığı fiyatların komik olduğunun altını çizerek, fiyatların araştırma yapılmadan belirlendiğini şu sözlerle ifade etti:
“Toprak Mahsülleri Ofisi (TMO), hububat sezonu başladığından dolayı taban fiyatlarını açıkladı. Her yıl geç açıklıyordu. Bu sene erken açıklaması konusunu bizler de hep dile getirdik. Evet, erken açıklandı ama araştırılmadan cüzi bir taban fiyatı açıklanmış oldu. Arpanın taban fiyatı 1 lira 75 kuruştan açıkladı. Sanki çiftçi çok kazanıyormuş gibi fiyatları aşağıya çekmeye çalıştı.
Çiftçinin her zaman ikinci şıkkının olması lâzım. ‘TMO’ya mı verceğim, tücara mı verceğim?’ diye düşünebilmeli. Zaten çiftçinin depo etme şansı yok. Çiftçilerimiz şu an TMO’ya bir kilo dahi ürün vermez. Nedenine gelecek olursak; tüccar daha fazlaya alıyor, peşin parayla alıyor. TMO’nun açıklaması da gerçekten komik oldu. Bizleri hiç memnun etmedi.
Burada açıklama yapılırken; girdi maliyetleri hesaplanarak ve piyasa araştırılarak açıklanması lâzımdı. Biz onu isterdik. Biz hesap ettik, çiftçinin alnının teri dahi kalmıyor. Böyle fiyat açıklanır mı?”
KURAKLIK
Şahinbey Ziraat Odası Başkanı Ali Çolak, kuraklık ile ilgili de şu bilgileri verdi:
Doğa şartların dengeleri bozulduğundan dolayı kuraklık yaşıyoruz. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanımız Sayın Şemsi Bayraktar’ın daha önceki tespitleri doğrultusunda kuraklıkla boğuşan sayısı 22 ildi, şu anda şu an 35 ile çıktı. Bunun içerisinde kuraklığı en fazla hisseden de Güneydoğu Anadolu Bölgesi olarak bizleriz.
Bizlerin sulama şansımız hiç yok. Sulama maliyetleri olan da derin su kuyuları olan çiftçilerimiz de kesinlikle elini o pompanın düğmesine el atamıyor; çünkü elektrik maliyetleri aşırı derecede yüksek. Biz bu sene %70 civarında kuraklık yaşıyoruz.
Başta hububat ve baklagil; arpa, buğday, mercimek, nohut olarak bu sene rekolte tahmini, geçen yıldan %70 civarında aşağı düştü. Bu, çiftçiler adına büyük bir kayıp. Ülkemiz adına az üretim demek. Bu kuraklığı 1 yıl yaşamıyorsak, 5 yıl yine yaşıyoruz. Devletimiz büyük, biz devletimizin isterse burnumuzun dibindeki Fırat suyu akıp, Suriye’ye gidiyor. Bunun yönü Barak Ovası’na çevrilebilir. Şahinbey arazisinin de %60’ına kadar sulu tarıma geçirebilir. O zaman kuraklık kaderimiz olmamış olur. Biz de daha fazla üreterek, ithalat değil ihracat yaparız.
ÇİFTÇİ ÖNÜMÜZDEKİ SENE ÜRETEBİLECEK Mİ BİLMİYORUZ
Çiftçi dayan dayan nereye kadar dayanacak. Çiftçinin dayanacak gücü kalmadı. Bundan dolayı önümüzdeki yıllarda tarım alanlarında çiftçiler aşırı derecede sıkıntılar yaşayacak.
Kuraklık yaşayan çiftçinin borçlarının ertelendiğini açıkladılar. Ertelenmekle olmuyor, bir yıl sonra tekrar ödeme gelecek. Çiftçi zaten borçlu, önümüzdeki sene ekim döneminde yine borçlanacak. Bir yıl sonra ne kazanacak da, onu ödeyecek?
Biz Türkiye çiftçileri olarak, borçların faizsiz şekilde 5 yıla yayılarak, yapılandırılmasını beklerdik ancak çiftçi o şekilde ödeyebilir. Çiftçimizin %70’i hacizlik durumda. Borcunu ödemeyince tarlası, traktörü, hayvanları elinden gidecek. Tarım yok olmuş olacak. Bunlar büyük tehlikelerdir.”
Haber: Başak AKAY
YEM FİYATLARININ ARTMASI
“Bunların nedeni; yem fiyatlarının yani girdi maliyetlerinin %100-120 civarında artmasıdır. Yem fiyatları artarken, et ve kurbanlık fiyatları geçen yıl 26 lira iken bu yıl 28 lira olmuştur. 50 kiloluk bir torba yemin kilosu geçen yıl 70-80 liraydı, şimdi 160 lira olmuş. Bunu hangi çiftçi hayvanına alıp, hayvanına yedirip, süt sağacak, et üretecek de kâr edecek?
Devletimizin bu sıkıntılarımıza bir kulak vermesi lâzım. Çiftçilerimiz küçük işletmeleri kapatmakta çare buluyorlar. ’Bu bayramı göreyim, ben bu hayvanları satacağım, bir daha da hayvan beslemeyeceğim.’ diyor. Bu sefer üretim sıkıntısı yaşanacak. Et sıkıntısı yaşanacak. Et sıkıntısı yaşandığında, talepten dolayı yurtdışından ithal hayvan getirmek zorunda kalacağız. Ekonomik kriz yaşıyoruz, paramız yok ama dışarıdan ithal ederken dünyalar kadar dolar harcayarak bunları getireceğiz.
Bunları getireceğimize Bakanlığımızın girdi maliyetlerini iyileştirerek, çiftçimizin kâr etmesini sağlaması lâzım. Bundan dolayı büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliği Gaziantep’te tehlikede.”
TMO’NUN AÇIKLADIĞI TABAN FİYATLARI
Başkan Çolak TMO’nun açıkladığı fiyatların komik olduğunun altını çizerek, fiyatların araştırma yapılmadan belirlendiğini şu sözlerle ifade etti:
“Toprak Mahsülleri Ofisi (TMO), hububat sezonu başladığından dolayı taban fiyatlarını açıkladı. Her yıl geç açıklıyordu. Bu sene erken açıklaması konusunu bizler de hep dile getirdik. Evet, erken açıklandı ama araştırılmadan cüzi bir taban fiyatı açıklanmış oldu. Arpanın taban fiyatı 1 lira 75 kuruştan açıkladı. Sanki çiftçi çok kazanıyormuş gibi fiyatları aşağıya çekmeye çalıştı.
Çiftçinin her zaman ikinci şıkkının olması lâzım. ‘TMO’ya mı verceğim, tücara mı verceğim?’ diye düşünebilmeli. Zaten çiftçinin depo etme şansı yok. Çiftçilerimiz şu an TMO’ya bir kilo dahi ürün vermez. Nedenine gelecek olursak; tüccar daha fazlaya alıyor, peşin parayla alıyor. TMO’nun açıklaması da gerçekten komik oldu. Bizleri hiç memnun etmedi.
Burada açıklama yapılırken; girdi maliyetleri hesaplanarak ve piyasa araştırılarak açıklanması lâzımdı. Biz onu isterdik. Biz hesap ettik, çiftçinin alnının teri dahi kalmıyor. Böyle fiyat açıklanır mı?”
KURAKLIK
Şahinbey Ziraat Odası Başkanı Ali Çolak, kuraklık ile ilgili de şu bilgileri verdi:
Doğa şartların dengeleri bozulduğundan dolayı kuraklık yaşıyoruz. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanımız Sayın Şemsi Bayraktar’ın daha önceki tespitleri doğrultusunda kuraklıkla boğuşan sayısı 22 ildi, şu anda şu an 35 ile çıktı. Bunun içerisinde kuraklığı en fazla hisseden de Güneydoğu Anadolu Bölgesi olarak bizleriz.
Bizlerin sulama şansımız hiç yok. Sulama maliyetleri olan da derin su kuyuları olan çiftçilerimiz de kesinlikle elini o pompanın düğmesine el atamıyor; çünkü elektrik maliyetleri aşırı derecede yüksek. Biz bu sene %70 civarında kuraklık yaşıyoruz.
Başta hububat ve baklagil; arpa, buğday, mercimek, nohut olarak bu sene rekolte tahmini, geçen yıldan %70 civarında aşağı düştü. Bu, çiftçiler adına büyük bir kayıp. Ülkemiz adına az üretim demek. Bu kuraklığı 1 yıl yaşamıyorsak, 5 yıl yine yaşıyoruz. Devletimiz büyük, biz devletimizin isterse burnumuzun dibindeki Fırat suyu akıp, Suriye’ye gidiyor. Bunun yönü Barak Ovası’na çevrilebilir. Şahinbey arazisinin de %60’ına kadar sulu tarıma geçirebilir. O zaman kuraklık kaderimiz olmamış olur. Biz de daha fazla üreterek, ithalat değil ihracat yaparız.
ÇİFTÇİ ÖNÜMÜZDEKİ SENE ÜRETEBİLECEK Mİ BİLMİYORUZ
Çiftçi dayan dayan nereye kadar dayanacak. Çiftçinin dayanacak gücü kalmadı. Bundan dolayı önümüzdeki yıllarda tarım alanlarında çiftçiler aşırı derecede sıkıntılar yaşayacak.
Kuraklık yaşayan çiftçinin borçlarının ertelendiğini açıkladılar. Ertelenmekle olmuyor, bir yıl sonra tekrar ödeme gelecek. Çiftçi zaten borçlu, önümüzdeki sene ekim döneminde yine borçlanacak. Bir yıl sonra ne kazanacak da, onu ödeyecek?
Biz Türkiye çiftçileri olarak, borçların faizsiz şekilde 5 yıla yayılarak, yapılandırılmasını beklerdik ancak çiftçi o şekilde ödeyebilir. Çiftçimizin %70’i hacizlik durumda. Borcunu ödemeyince tarlası, traktörü, hayvanları elinden gidecek. Tarım yok olmuş olacak. Bunlar büyük tehlikelerdir.”
Haber: Başak AKAY