Kendini düşmana siper ederek, şehir merkezine girmelerine engel olmaya çalışan Şahin Bey; köprüdeki o duruşuyla, Türk’ün vatana sakatini bir kez daha kanıtlamıştır.
Peki Şahin Bey kimdir? Asıl adı Mehmet Sait olan kahraman şehidimizin hayat hikâyesini ve şehadetini Prof. Dr. Bilgehan Pamuk, Mega Haber’e anlattı.
Prof. Dr. Pamuk, Şahin Bey’in 28 Mart 1920’de Elmalı Köprüsü üzerinde yapmış olduğu tarihi duruşun, herkesin kolay kolay yapamayacağı bir hareket olduğuna dikkat çekerek, “Pek çok kimse, 'O köprüden çekilseydi.' ya da 'Niye bu kadar çok o köprüde kaldı?' gibi farklı şekillerde değerlendirmelerde bulunabiliyorlar. Bu da Mehmet Sait’i tanımadıklarından kaynaklanıyor.” ifadelerini kullandı.
Pamuk, Şahin Bey hakkında şu bilgileri verdi:
“BEN ORDUYA KATILACAĞIM, SAVAŞA GİRECEĞİM
Mehmet Sait, 1877 yılında Bostancı Mahallesi’ndeki 55 no.lu evde doğmuştur. 6 yaşındayken babasını kaybetmiş, bu kayıpla birlikte dayısının himayesi altına girmiştir. Meslek öğrenmesini istedikleri için küçük yaşlardan itibaren dericilik mesleğine yönelir ve hayatını kazanmaya başlar. Yetişkinlik çağına gelince annesi onun evlenmesini ister. Zeynep isminde bir hanım ile evlendirilir. O sırada Fahrettin Hoca ile yaşadığı bir münakaşa neticesinde radikal bir karar alır ve der ki: ‘Ben orduya katılacağım, savaşa gireceğim.’
O dönemde Antep, merkezi Şam olan 5. Ordu'nun sınırları içerisindedir. Buradaki askerlik şubesine giderekten orduya katılmak istediğini açıkça beyan eder ki o dönemde askere gitme yaşıdır, yani 17 – 18’li yaşlardadır. Orduya katılır ve Yemen’e gönderilir. Yemen’de karışıklıklar vardır; o dönemde özellikle dış mihrakların da teşvik ettiği bölgedeki yerel unsurlar, Osmanlı yönetimine karşı isyana başlamıştır. Mehmet Sait’in bu isyanın bastırılmasında göstermiş olduğu gayret dikkatleri çeker ve kendisi onore edilir.
Mehmet Sait, 7 – 8 yıllık bir süre Yemen’de kalır. Daha sonra 1908’li yıllarda Antep’e gelir.
Burada kaldıktan sonra Trablusgarb’a gönüllü olarak gider. Balkan Savaşları’nda mücadeleye katılır. Çatalca’da Bulgarlara mukavemet gösterir. Daha sonra Birinci Dünya Savaşı’nın ilanı ile birlikte yine orduya katılacaktır. Çanakkale, Galiçya, Filistin Cephelerine gider. Filistin Cephesi’nde esir düşer. Esir düştükten sonra Seydül Beşar Kampı’na götürülür. Mondros Ateşkes Antlaşması’na müteakiben iki devlet arasında esirlerin mübadelesi söz konusu olunca Aralık 1918’de İstanbul’a gelir.
Erkan-ı Harbiye’ye giderek görev ister ve Erkan – ı Harbiye tarafından Birecik Askerlik Şubesi’ne tayin edilir. Bazı kaynaklar da bu arada Mustafa Kemal ile görüştüklerini yani bu bölgeye geldiklerini ve bu bölgede birtakım faaliyetlere katıldığını söyler ama bildiğimiz Ali Fuat Cebesoy’un (13. Kolordu’nun) güney cephesinde bir yapılanma içerisinde olduğudur.”
“ŞAHİN BEY” LAKABININ NEDENİ
Prof. Dr. Pamuk, Mehmet Sait’in “Şahin Bey” adını kullanmaya başlamasının hikâyesini ise şöyle aktardı: “Askerlik Şubesi Başkanı olduğu için bu sıfatla kalkıp da gayrinizami, gerilla mücadelesine katılamaz; çünkü arada bir ateşkes antlaşması var. Resmi görevliler bunu yapmamak durumunda. Bunun için de müstear isimler kullanılmıştır.”
KİLİS – ANTEP KUVÂ-YI MİLLİYE YOLUNUN KUMANDANLIĞINA GELİŞİ
Pamuk’un verdiği bilgiye göre; “Antep’e geldiğinde Cemiyet – i İslâmiye, Müdafaa – i Hukuk gibi şehirdeki işi organize edenlerle temasa giren Şahin Bey, Muhtar Göğüş’ün tavsiyesiyle Kilis – Antep Kuvâ-yı Milliye yolunun kumandanlığına getiriliyor.
Fransızlar tarafından Katma’dan Kilis’e, Kilis’ten de Antep’e durmadan bir takviye birlikler ve yardım gönderiliyor. Yani Fransızların buradaki birliklerinin geçimleri Katma- Kilis- Antep yoluyla sağlanmaktadır. Antep’ten de Maraş’a giden bir yol var. Maraş yolu kapatıldığı için Maraş’ın kurtulması da daha rahat bir şekilde cereyan etmiştir.
Karayılan’ın Tuhlum Baskını, akabinde buradaki çetelerin Kuvâ-yı Milliye örgütlenmesinin yolu kapatması neticesinde Fransızlar yardım gönderemeyeceklerdir. Oradaki insanlar ihtiyaç duydukları malzemeleri temin edemedikleri için orası 12 Şubat’ta bağımsızlığını kazanacaktır. Büyük bir başarı elde edilecektir Maraş’ta.”
Benzer bir oluşumun Antep’te de yapılması için Kilis – Antep yolunun kapatılmasının düşünüldüğü söyleyen Pamuk, Şahin Bey’in bunun için bölgeye geldiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Daha önceden Beşgöz’ü karargâh olarak kullanıyordu. Karargâhı Çapalı’ya taşır. Antep – Kilis yolu bugünkü hat gibi değil. Eski Kilis yolu dediğimiz; Kazıklı’nın üst kısmından Polatlı istikametinden geçen bir yol vardır. Kavis çizerek giden bir yol. Bu yolun en stratejik yeri de Çapalı’dır.
3 ŞUBAT’TAKİ FRANSIZ KONVOYUNUN ANTEP’E GELMESİNİ ÖNLERLER
Şahin Bey Çapalı’ya gelerek yerleşir ve buradaki insanlarla görüşmeye başlar. Milli mücadelenin ne kadar önemli olduğunu, Müslümanların topraklarına sahip çıkması gerektiğini söyler. Ocak ayındaki bu yapılanma, şubat ayında kendisini gösterir. 3 Şubat’taki Fransız konvoyunun Antep’e gelmesini önlerler. Bu süreç devam eder ve Fransızlar Antep’e istedikleri gibi yardım gönderemezler.
FRANSIZLAR ŞAHİN BEY’İN PERFORMANSINDAN ÇOK RAHATSIZLAR
Tabi Fransızlar Şahin Bey’in bu performansından çok rahatsızlar. Buradaki birlikler durmadan haber gönderiyorlar. Diyorlar ki: ‘Bizim ihtiyacımız var. Antepliler bize mal satmıyorlar, ambargo uyguluyorlar.’
O zaman önemli kurmaylarından birisi olan Andrea’yı gönderirler. Andrea Kilis’e gelir. Kilis’te hiç görülmemiş bir hareketlilik vardır ve bu hareketlilik Kuvâ-yı Milliye’nin dikkatini çeker. Büyük bir hazırlık var. O zaman Can Polat, Kuvâ-yı Milliye’nin Kilis sorumlusu. Antep’e haber ulaştırır. Der ki: ‘Burada çok büyük bir hareketlenme var. Büyük bir birlik size doğru gelecek, haberiniz olsun. Ona göre hazırlığınızı yapın.’
ÜÇLÜ SAVUNMA HATTI
Pamuk, Mehmet Sait’in Acar - Kızılburun tarafından daha sonra Kertil ve en son Bostancık - Elmalı istikametinde üçlü bir savunma hattı oluşturduğunu belirtti.
25 Mart’ta binlerce Fransız askerinin yürüyüşe geçerek; yüzlerce arabaları, makineli tüfekleri, toplarıyla üçlü kol halinde ilerlediklerini ve bunlara karşı bir avuç insanın direnebildiğini ifade eden Prof. Dr. Bilgehan Pamuk, Şahin Bey’in şehit edilişine giden süreci ise şöyle anlattı:
“DENGELİ BİR MÜCADELE YOK
300 – 500 kişi bunu durdurmaya çalışıyor yani kendinin on katı büyüklüğündeki bir gücü durdurmaya çalışıyor. Dengeli bir mücadele yok. Karşı tarafın gücünü de görüyorlar: Bir ordunun sahip olması gereken her şeyi var. Ve büyük bir beklenti var. 'Besni tarafından Kılıç Ali top getirecek.' diye bekliyorlar. ‘Top gelecek, biz bunları durduracağız.’ Beklenti o.
Çatışma 25’inde başlıyor. İlk menzilde beş saatlik bir çatışma yaşanıyor. Fransızlar Kızılburun tarafını ele geçiriyorlar. Acara tarafından burası düşüyor, geri çekiliyorlar. İkinci hata geliyorlar. İkinci hatta da Kertil tarafında mukavemet var. Buradan da geri çekilmek durumundalar ve son kale Bostancık – Elmalı.
Bura düştüğü zaman Antep düşecek yani Antep’e girecekler. Şahin Bey bunun bilincinde. Burada bir beklenti var: ‘Acaba Kılıç Ali bize yetişecek mi, yardım gelecek mi?’ durmadan haber gönderiyorlar, 'Ulaşsınlar.' diye.
28 Mart’taki bu mücadeleye Boyno Memik de katılacaktır, Karayılan da katılacaktır. Antep’in önde gelen çeteleri, Kuvâ-yı Milliyeleri iştirak edeceklerdir ama karşınızdaki güç o kadar ezici bir güç ki nasıl durduracaksınız? Elinizdeki imkânlar kısıtlı. Durdurma imkânı yok, ilerlerler.
ARTIK TÜFEK BİTER, ŞAHİN BEY SÜNGÜSÜNÜ TAKAR
Elmalı Köprüsü son mücadele yeri. Artık tüfek biter. Şahin Bey süngüsünü takar, tüfeğini kırar. Mücadelesini sonuna kadar sürdürür. Süngülenerek şehit olur. Bazı kaynaklar tarafından 4 yerinden süngülendiği ifade ediliyor.
Yakınlardaki Mülk köyünden tanıyanlar alıp, götürüp, defnini gerçekleştireceklerdir. Mülklü Hacı Ağa bunu yapar. Ama kimse inanmamıştır Mehmet Sait’in öldüğüne. Hiç kimse inanmamıştır; şehirdeki insanlar, kendi yakın arkadaşları, kendi çevresindeki insanlar.
İnsanlar o kargaşa ve keşmekeş halinde geri çekildikleri için inanamamışlardır. Hatta Şahin Bey’in atını gördüklerini söylüyorlar: ‘Şahin Bey çekildi.’ diyorlar. Hiç kimse Şahin Bey’in köprüde son ana kadar kaldığının farkında değil. ‘Herkes geri çekildi, o da çekildi.’ diye düşünüyorlar. Ama o bir Osmanlı subayı. Her çekildikleri yerlerde kaybettiler. Dönüp arkasına baktığı zaman memleketi, çoluğu çocuğu var. Nasıl yapacak? Orada duracak işte milli şairimizin ifade ettiği gibi.
Büyük bir duruş sergileyecektir. Bir insanın hayatında verebileceği en büyük fedakârlığı veriyor, her şeyini ortaya koyuyor.”
Haber: Başak AKAY
Peki Şahin Bey kimdir? Asıl adı Mehmet Sait olan kahraman şehidimizin hayat hikâyesini ve şehadetini Prof. Dr. Bilgehan Pamuk, Mega Haber’e anlattı.
Prof. Dr. Pamuk, Şahin Bey’in 28 Mart 1920’de Elmalı Köprüsü üzerinde yapmış olduğu tarihi duruşun, herkesin kolay kolay yapamayacağı bir hareket olduğuna dikkat çekerek, “Pek çok kimse, 'O köprüden çekilseydi.' ya da 'Niye bu kadar çok o köprüde kaldı?' gibi farklı şekillerde değerlendirmelerde bulunabiliyorlar. Bu da Mehmet Sait’i tanımadıklarından kaynaklanıyor.” ifadelerini kullandı.
Pamuk, Şahin Bey hakkında şu bilgileri verdi:
“BEN ORDUYA KATILACAĞIM, SAVAŞA GİRECEĞİM
Mehmet Sait, 1877 yılında Bostancı Mahallesi’ndeki 55 no.lu evde doğmuştur. 6 yaşındayken babasını kaybetmiş, bu kayıpla birlikte dayısının himayesi altına girmiştir. Meslek öğrenmesini istedikleri için küçük yaşlardan itibaren dericilik mesleğine yönelir ve hayatını kazanmaya başlar. Yetişkinlik çağına gelince annesi onun evlenmesini ister. Zeynep isminde bir hanım ile evlendirilir. O sırada Fahrettin Hoca ile yaşadığı bir münakaşa neticesinde radikal bir karar alır ve der ki: ‘Ben orduya katılacağım, savaşa gireceğim.’
O dönemde Antep, merkezi Şam olan 5. Ordu'nun sınırları içerisindedir. Buradaki askerlik şubesine giderekten orduya katılmak istediğini açıkça beyan eder ki o dönemde askere gitme yaşıdır, yani 17 – 18’li yaşlardadır. Orduya katılır ve Yemen’e gönderilir. Yemen’de karışıklıklar vardır; o dönemde özellikle dış mihrakların da teşvik ettiği bölgedeki yerel unsurlar, Osmanlı yönetimine karşı isyana başlamıştır. Mehmet Sait’in bu isyanın bastırılmasında göstermiş olduğu gayret dikkatleri çeker ve kendisi onore edilir.
Mehmet Sait, 7 – 8 yıllık bir süre Yemen’de kalır. Daha sonra 1908’li yıllarda Antep’e gelir.
Burada kaldıktan sonra Trablusgarb’a gönüllü olarak gider. Balkan Savaşları’nda mücadeleye katılır. Çatalca’da Bulgarlara mukavemet gösterir. Daha sonra Birinci Dünya Savaşı’nın ilanı ile birlikte yine orduya katılacaktır. Çanakkale, Galiçya, Filistin Cephelerine gider. Filistin Cephesi’nde esir düşer. Esir düştükten sonra Seydül Beşar Kampı’na götürülür. Mondros Ateşkes Antlaşması’na müteakiben iki devlet arasında esirlerin mübadelesi söz konusu olunca Aralık 1918’de İstanbul’a gelir.
Erkan-ı Harbiye’ye giderek görev ister ve Erkan – ı Harbiye tarafından Birecik Askerlik Şubesi’ne tayin edilir. Bazı kaynaklar da bu arada Mustafa Kemal ile görüştüklerini yani bu bölgeye geldiklerini ve bu bölgede birtakım faaliyetlere katıldığını söyler ama bildiğimiz Ali Fuat Cebesoy’un (13. Kolordu’nun) güney cephesinde bir yapılanma içerisinde olduğudur.”
“ŞAHİN BEY” LAKABININ NEDENİ
Prof. Dr. Pamuk, Mehmet Sait’in “Şahin Bey” adını kullanmaya başlamasının hikâyesini ise şöyle aktardı: “Askerlik Şubesi Başkanı olduğu için bu sıfatla kalkıp da gayrinizami, gerilla mücadelesine katılamaz; çünkü arada bir ateşkes antlaşması var. Resmi görevliler bunu yapmamak durumunda. Bunun için de müstear isimler kullanılmıştır.”
KİLİS – ANTEP KUVÂ-YI MİLLİYE YOLUNUN KUMANDANLIĞINA GELİŞİ
Pamuk’un verdiği bilgiye göre; “Antep’e geldiğinde Cemiyet – i İslâmiye, Müdafaa – i Hukuk gibi şehirdeki işi organize edenlerle temasa giren Şahin Bey, Muhtar Göğüş’ün tavsiyesiyle Kilis – Antep Kuvâ-yı Milliye yolunun kumandanlığına getiriliyor.
Fransızlar tarafından Katma’dan Kilis’e, Kilis’ten de Antep’e durmadan bir takviye birlikler ve yardım gönderiliyor. Yani Fransızların buradaki birliklerinin geçimleri Katma- Kilis- Antep yoluyla sağlanmaktadır. Antep’ten de Maraş’a giden bir yol var. Maraş yolu kapatıldığı için Maraş’ın kurtulması da daha rahat bir şekilde cereyan etmiştir.
Karayılan’ın Tuhlum Baskını, akabinde buradaki çetelerin Kuvâ-yı Milliye örgütlenmesinin yolu kapatması neticesinde Fransızlar yardım gönderemeyeceklerdir. Oradaki insanlar ihtiyaç duydukları malzemeleri temin edemedikleri için orası 12 Şubat’ta bağımsızlığını kazanacaktır. Büyük bir başarı elde edilecektir Maraş’ta.”
Benzer bir oluşumun Antep’te de yapılması için Kilis – Antep yolunun kapatılmasının düşünüldüğü söyleyen Pamuk, Şahin Bey’in bunun için bölgeye geldiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Daha önceden Beşgöz’ü karargâh olarak kullanıyordu. Karargâhı Çapalı’ya taşır. Antep – Kilis yolu bugünkü hat gibi değil. Eski Kilis yolu dediğimiz; Kazıklı’nın üst kısmından Polatlı istikametinden geçen bir yol vardır. Kavis çizerek giden bir yol. Bu yolun en stratejik yeri de Çapalı’dır.
3 ŞUBAT’TAKİ FRANSIZ KONVOYUNUN ANTEP’E GELMESİNİ ÖNLERLER
Şahin Bey Çapalı’ya gelerek yerleşir ve buradaki insanlarla görüşmeye başlar. Milli mücadelenin ne kadar önemli olduğunu, Müslümanların topraklarına sahip çıkması gerektiğini söyler. Ocak ayındaki bu yapılanma, şubat ayında kendisini gösterir. 3 Şubat’taki Fransız konvoyunun Antep’e gelmesini önlerler. Bu süreç devam eder ve Fransızlar Antep’e istedikleri gibi yardım gönderemezler.
FRANSIZLAR ŞAHİN BEY’İN PERFORMANSINDAN ÇOK RAHATSIZLAR
Tabi Fransızlar Şahin Bey’in bu performansından çok rahatsızlar. Buradaki birlikler durmadan haber gönderiyorlar. Diyorlar ki: ‘Bizim ihtiyacımız var. Antepliler bize mal satmıyorlar, ambargo uyguluyorlar.’
O zaman önemli kurmaylarından birisi olan Andrea’yı gönderirler. Andrea Kilis’e gelir. Kilis’te hiç görülmemiş bir hareketlilik vardır ve bu hareketlilik Kuvâ-yı Milliye’nin dikkatini çeker. Büyük bir hazırlık var. O zaman Can Polat, Kuvâ-yı Milliye’nin Kilis sorumlusu. Antep’e haber ulaştırır. Der ki: ‘Burada çok büyük bir hareketlenme var. Büyük bir birlik size doğru gelecek, haberiniz olsun. Ona göre hazırlığınızı yapın.’
ÜÇLÜ SAVUNMA HATTI
Pamuk, Mehmet Sait’in Acar - Kızılburun tarafından daha sonra Kertil ve en son Bostancık - Elmalı istikametinde üçlü bir savunma hattı oluşturduğunu belirtti.
25 Mart’ta binlerce Fransız askerinin yürüyüşe geçerek; yüzlerce arabaları, makineli tüfekleri, toplarıyla üçlü kol halinde ilerlediklerini ve bunlara karşı bir avuç insanın direnebildiğini ifade eden Prof. Dr. Bilgehan Pamuk, Şahin Bey’in şehit edilişine giden süreci ise şöyle anlattı:
“DENGELİ BİR MÜCADELE YOK
300 – 500 kişi bunu durdurmaya çalışıyor yani kendinin on katı büyüklüğündeki bir gücü durdurmaya çalışıyor. Dengeli bir mücadele yok. Karşı tarafın gücünü de görüyorlar: Bir ordunun sahip olması gereken her şeyi var. Ve büyük bir beklenti var. 'Besni tarafından Kılıç Ali top getirecek.' diye bekliyorlar. ‘Top gelecek, biz bunları durduracağız.’ Beklenti o.
Çatışma 25’inde başlıyor. İlk menzilde beş saatlik bir çatışma yaşanıyor. Fransızlar Kızılburun tarafını ele geçiriyorlar. Acara tarafından burası düşüyor, geri çekiliyorlar. İkinci hata geliyorlar. İkinci hatta da Kertil tarafında mukavemet var. Buradan da geri çekilmek durumundalar ve son kale Bostancık – Elmalı.
Bura düştüğü zaman Antep düşecek yani Antep’e girecekler. Şahin Bey bunun bilincinde. Burada bir beklenti var: ‘Acaba Kılıç Ali bize yetişecek mi, yardım gelecek mi?’ durmadan haber gönderiyorlar, 'Ulaşsınlar.' diye.
28 Mart’taki bu mücadeleye Boyno Memik de katılacaktır, Karayılan da katılacaktır. Antep’in önde gelen çeteleri, Kuvâ-yı Milliyeleri iştirak edeceklerdir ama karşınızdaki güç o kadar ezici bir güç ki nasıl durduracaksınız? Elinizdeki imkânlar kısıtlı. Durdurma imkânı yok, ilerlerler.
ARTIK TÜFEK BİTER, ŞAHİN BEY SÜNGÜSÜNÜ TAKAR
Elmalı Köprüsü son mücadele yeri. Artık tüfek biter. Şahin Bey süngüsünü takar, tüfeğini kırar. Mücadelesini sonuna kadar sürdürür. Süngülenerek şehit olur. Bazı kaynaklar tarafından 4 yerinden süngülendiği ifade ediliyor.
Yakınlardaki Mülk köyünden tanıyanlar alıp, götürüp, defnini gerçekleştireceklerdir. Mülklü Hacı Ağa bunu yapar. Ama kimse inanmamıştır Mehmet Sait’in öldüğüne. Hiç kimse inanmamıştır; şehirdeki insanlar, kendi yakın arkadaşları, kendi çevresindeki insanlar.
İnsanlar o kargaşa ve keşmekeş halinde geri çekildikleri için inanamamışlardır. Hatta Şahin Bey’in atını gördüklerini söylüyorlar: ‘Şahin Bey çekildi.’ diyorlar. Hiç kimse Şahin Bey’in köprüde son ana kadar kaldığının farkında değil. ‘Herkes geri çekildi, o da çekildi.’ diye düşünüyorlar. Ama o bir Osmanlı subayı. Her çekildikleri yerlerde kaybettiler. Dönüp arkasına baktığı zaman memleketi, çoluğu çocuğu var. Nasıl yapacak? Orada duracak işte milli şairimizin ifade ettiği gibi.
Büyük bir duruş sergileyecektir. Bir insanın hayatında verebileceği en büyük fedakârlığı veriyor, her şeyini ortaya koyuyor.”
Haber: Başak AKAY