Kadir Uçar ve Recep Sağlam Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) Çelikaslan Tekstil’de çalışıyordu. Kadir Uçar 6 Haziran 2000’de, Recep Sağlam ise üç gün sonra 9 Haziran’da koronavirüs sebebiyle yaşamını yitirdi. Ölümün ardından ise bir zarfın içinde yıllık iznin parası ödendi ailelere. Konu yargıya taşındı. Ölümler iş kazası statüsünde sayılmadı. Ailelerin avukatı ise kanuna aykırı genelgeye göre işlem yapan SGK yetkilileri hakkında şikayette bulundu. Yaşanan sürece tepki gösteren Kadir Uçar’ın eşi Aysel Uçar “Fakirin gücü zengine yetmiyor” dedi.
FABRİKA "İŞE GELMEYEN ÇIKABİLİR" DEMİŞ
Geçtiğimiz yıl ramazan ayının sonlarıydı. Art arda fabrikadan vaka haberleri gelmeye başlamıştı. Arkadaşları Kadir Uçar’ı arayarak kendi bölümlerinde vakaların çıktığını ve test yapmaya gideceklerini söyledi. Test yaptırdıktan sonra tahlil sonuçları bile çıkmadan işe geri götürüldü. Sonuçlar çıktığında Kadir Uçar’a 10 gün karantinada kalınması söylendi. Sonra da Uçar’a çalışması için izin kağıdı çıkarıldı. Eşi işe gitmesini istemiyordu. Ama Kadir Uçar, fabrikadan “Gelmek istemeyen işten çıkabilir” dendi. Borçlu olduğu için çalışmak zorundaydı bu yüzden işe gitti. Kendi bölümlerinde vakalar çıkınca, tekrar teste gitti. Yine karantinaya girmesi gerektiği söylendi. Bir süre sonra da Kadir Uçar’ın ateşi çıktı, ayaklarında ağrı hissetmeye başladı. Gün geçtikçe daha da kötüleşti. Akademi Hastanesine gitti. Film çekildi ve ciğerlerinde leke olduğu anlaşıldı.
Kadir Uçar’ın eşi Aysel Uçar yaşananları şöyle anlattı: “Bize testin sonucunu söylememişlerdi. Kendisi de karantina sürecinde sadece durumu bana söyledi. Hastaneye kaldırıldığında 4 gün özel hastanede kaldı. Ardından 16 gün yoğun bakıma girdi.”
AYNI BARDAKTAN TÜM İŞÇİLER KOLA İÇMİŞ!
Ramazan ayında fabrikada işçilerin iftarda havanın sıcak olmasıyla kola aldıklarını ancak bardak olmadığı için tüm işçilerin aynı bardaktan içmek zorunda kaldığını anlatan Aysel Uçar, “Zaten fabrika hiçbir önlem almamış. Bir maske verdiler. ‘Yıkayıp kullanın’ demişler. Bütün işçiler ağız ağızaydı. Eşim hastaneye yattığında insan kaynakları müdürü geldi. 1-2 kere para gönderdiler. 1000 lira para gönderdiler masraflarımız için. Eşim vefat ettikten sonra 2 bin lira cenaze masrafları için para verdiler. Patronları arayıp baş sağlığı diledi. Bize yardım edeceklerini söyledi ama hiçbir şeylerini görmedik. Konuyu avukata taşıdık. O da fabrikayla görüştü. 6 aylık tazminatını filan aldı. 6 bin 500 TL para almış, 2 binini kendisi aldı. Bize 4 bin 500 TL kaldı” diye konuştu."FAKİRİN GÜCÜ ZENGİNE YETMİYOR"
Konuyu araştırdıklarını ancak kendilerine eşinin ölümünün salgından dolayı iş kazası sayılamayacağının söylendiğini dile getiren Uçar, virüsü fabrikaya kocasının getirdiğine yönelik suçlamaların olabileceğini ve kendisine yönelik dava açılabileceğini duyunca araştırmaktan vazgeçmiş. Ailesinden kimsede virüsün olmadığını aktaran Uçar şunları söyledi: “O fabrikada bir sürü vaka çıktı. Hakkım varsa sonuna kadar aramak isterim. Gücüm de yok. Evim kira, bir kızım okuyor. Çalışanım yok, ben bazen gündelik işe gidiyorum. Hasta olduğum için her zaman gidemiyorum. Benim evim başıma yıkıldı. O benim babamdı, eşimdi, dostumdu. Bana dünyayı verseler onun yeri dolmazdı. Evim kira ve masrafları yetiştiremiyorum. Fakirin gücü zengine yetmiyor.”
YILLIK İZİN İSTEDİ, FABRİKA VERMEDİ
Kadir Uçar’ın ölümünden 3 gün sonra, aynı fabrikada çalışan Recep Sağlam da koronavirüsten dolayı yaşamını yitirdi. Pandemi sürecinde çalışmaya devam eden Recep Sağlam’da da belirtiler başlamıştı. Ateşi ve öksürüğü vardı. 15 Mayıs’ta hastaneye götürüldü. Fabrikaya o sırada bazı vaka haberleri geliyordu. Bunun üzerine ailesi fabrikaya gitmemesini istedi. İzin almak için fabrikayı aradı. Ancak fabrika yıllık izin vermedi. İşe gitmezse bayramdan sonra işten çıkarılacağı söylendi. Recep Sağlam’ın kızı o süreci şöyle anlattı: “O zamanlar PCR testi 16.00’ya kadar yapılıyordu. Test yapılmadı, o yüzden serum takıldı. Bunun ardından gece vardiyasına iş için gitti. Sabah geldiğinde belirtiler daha da arttı ve tekrar hastaneye gitti. Tomografisi çekildi ve bulgulara rastlandı. 3 günlük bir rapor yazıldı. 19 Mayıs’ta geri işe başlayacaktı. Sabah geldiğinde hepimiz test verdik sadece babam pozitif çıktı. Binada, komşularda ilk vaka babamda çıktı. Fabrika dışında bir yerde bulaşması çok zor. 9 Haziran’da hayatını kaybetti.”
EŞİME İŞE GİTMEMESİNİ SÖYLEDİM
Recep Sağlam ilk hastaneye yattığında fabrikanın insan kaynakları müdürünün kendilerine 1000 lira para verdiğini belirten Sağlam’ın eşi Nursel Sağlam, vefat ettiğinde de bir zarfın içinde vermedikleri yıllık iznin parasını, yanında da cenaze masrafları için 2 bin TL getirdiğini söyledi. Ayrıca patronun aileyi mağdur etmeyeceğini ve ellerinden gelen desteği vereceklerini söylediğini aktardı. Daha sonra konuyla ilgili haber yapıldığını ve bunun üzerine insan kaynakları müdürü tarafından arandıklarını ifade eden Sağlam, “Bize ulaşarak ‘Çabuk bu haberi kaldır, patron sinirlendi, size hiçbir yardım da bulunmayacak’ dedi. Biz de evi yeni almıştık, borcumuz vardı. Onun için haberi kaldırdık. Eşimin vefatının üzerinden iki hafta geçince İK müdürünü yeniden aradık. Bana patronun bayramlarda bizlere bir miktar yardım yapacağını söyledi. Eşim 6. ayda emekli olmuştu. Eşimin 1 yıllık tazminatını sordum. Eşimin tazminatı olmadığını, getirdiği 2 bin TL’nin tazminatı olduğunu söyledi. Önce cenaze masrafı için olduğunu söylerken sonra tazminat olduğunu söyledi. Ben günlerce eşime işe gitmemesi gerektiğini söyledim. Fabrikaya çok kötü olduğunu söylemesine rağmen çalışanların eksik olduğu gerekçesiyle işe çağrıldı” diye konuştu.
1 MASKEYİ 6 AY KULLANIN DENİLDİ
Servisteki işçi sayılarının yarı yarıya indirilmesi gerekirken babasının çalıştığı fabrikada bu uygulamaya geçilmediğini vurgulayan Recep Sağlam’ın kızı, babasının serviste ayakta gidenler olduğunu söylediğini aktardı. Fabrikada çalışan işçilere bir maske verildiğini söyleyen Sağlam’ın kızı, “Bir maske verdiler. 6 ay boyunca bu maskeyi kullanmaları gerektiği söylenmiş. Oysa günde 3-4 defa maske değiştirmek gerekir. Ayrıca cerrahi bir maske bile değil bez bir maske. 600-700 kişinin çalıştığı bir fabrika. Tuvalet, soyunma odası, yemekhane ortak, servis ortak. Yasaklarda bile bazı gıda fabrikaları bile kapatmışken bu fabrika çalıştı. Kaldı ki iplik fabrikası. Bu süreçte iplik üretsen ne üretmesen ne! İşçilere burada olanlar için dışarıya bilgi verilmemesi yönünde telkinde bulunmuş. Fabrika sahibi fabrikaya dahi gelmiyormuş. İnsanları fabrikaya koyuyorlar ama kendileri dahi gelmeye korkuyor” diye konuştu.
AVUKAT SAMİ NARTER: SGK İŞ KAZASI BAŞVURUSUNU KANUNA AYKIRI OLARAK REDDETTİ
Recep Sağlam’ın virüsü fabrikada kapmış olmasının çok yüksek ihtimal olduğunu çünkü çevresinde hiçbir kişide virüse rastlanmadığını vurgulayan Av. Dr. Sami Narter, bu durumun belgelerini ortaya koyduklarını ifade etti. Tanıklarla ve belgelerle beraber SGK’ye başvuru yaptıklarını dile getiren Narter, “Biz bunun iş kazası olduğunu ve soruşturma yapılması gerektiğini ifade ettik. Fakat SGK, bu başvurumuzu hiç değerlendirmeden, hiçbir inceleme yapmadan reddetti. 2020/12 sayılı bir genelge var. Bu genelgeye dayalı olarak reddediyor ancak bu genelge 5510 sayılı Kanun’a aykırı bir genelge. Bu genelgeye karşı bizim Danıştayda açtığımız dava da var. Bu dava devam ederken Danıştay başsavcılığa bir görüş bildirdi. Danıştay başsavcılığı da bizim dediğimiz gibi ‘Bu kanuna aykırı bir genelgedir, genelgeler bir üstteki kanuna aykırı olamaz’ diyerek bunun iptal edilmesi yönünde görüş bildirdi. Biz bu görüşü de ekleyerek SGK’ye tekrar başvuru yaptık. Kanuna aykırı hareket ettiklerini ve buna dayanarak işlem yapamayacaklarını belirttik. Aksi taktirde savcılığa suç duyurusunda bulunacağımızı söyledik” dedi.
SGK HAKKINDA SUÇ DUYURUSU TÜRKİYE’DE İLK
Yaptıkları bu başvurunun da reddedildiğini söyleyen Narter, SGK yetkilileri hakkında kanuna aykırı genelgeyi göz önüne alarak işlem yaptıkları için savcılığa şikayet başvurusu yaptıklarını anlattı. Yaşanan ölümün iş kazasından kaynaklandığını ve olayın iş kazası olduğunu söyleyen Narter, “SGK yaklaşık 25 yıl boyunca iş kazası ve meslek hastalıkları sigortası primi tahsil etmiş. Yurttaşın başına bir kaza gelince iş kazası ve meslek hastalıkları sigortasından yardım yapması gerekirken 1 TL bile yardım yapmıyor. Böyle bir sosyal sigorta, böyle bir sosyal devlet mantığı olmaz. Kanuna aykırı genelgeye göre işlem yapan SGK yetkilileri hakkındaki şikayet, bu konuda sanıyorum Türkiye’de bir ilk oldu” dedi.