Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, OECD’nin Bakanlar Konseyi Toplantısındaki "Küresel Ekonomik Görünüm" konulu 1 No.lu Panele ana konuşmacı olarak katıldı.
Panel çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, OECD üyelerine ilişkin raporun ana temasının dünyanın düşük büyüme tuzağına düşmüş durumda olduğuna ilişkin saptamalar olduğunu vurguladı ve ekledi:
"Bu tuzaktan çıkmak için yapısal reform gerekiyor; maliye ve para politikalarının daha etkin bir şekilde kullanılması gerektiği konusunun vurgulandı. Katıldığım panel de aşağı yukarı bu çerçevede gerçekleşti. Dünya ekonomisinde küresel kriz öncesine oranla daha düşük bir büyümenin söz konusu."
Sözlerini, "Muhtemelen küresel kriz öncesindeki büyümeye geri dönüş biraz zor olacak" diye sürdüren Şimşek, "Sebebi de şu; küresel büyüme öncesinde gerek şirketler, gerek hane halkı çok borçlandılar. Şimdi o borcun getirdiği bir sınır var. İkincisi dünya nüfusuna, demografik yapıya baktığınız zaman bir iyileşme değil, bir kötüleşme söz konusu" dedi ve şöyle açıkladı:
"Verimlilik de düşük seyrediyor. Sebebi de şu; yaratılan istihdamın büyük bir kısmı hizmetler sektöründe ve hizmetler sektöründe rekabet sınırlı. Çünkü dünya ticaretine konu olmuyor. Rekabet sınırlı olunca, yenilikçilik ve verimlilik de düşük oluyor. Jeopolitik gerginlikler var. Bütün bu hususlar, uzun vadeli baktığımız zaman, ’bardak acaba yarı boş mu?’ şeklinde bir tartışmayı gündeme getiriyor; ama, kısa vadede kötümser olmak için bir sebep yok."
Şimşek, Türkiye’nin küresel ekonominin içinden geçtiği sorunlardan nasıl etkilendiğine ilişkin soruya da, "Türkiye’nin kendi iç dinamikleri var ve güçlü; ancak, şu da bir gerçek, çevredeki gerginliklerden, çatışmalardan olumsuz etkileniyoruz. Ortadoğu’daki Afrika’daki bazı pazarlarımız maalesef bu sıkıntılar nedeniyle önemli problemlerle karşı karşıya olduğumuz pazarlar. Bunun olumsuz etkisi var."
Sözlerini, "Her şeye rağmen Türkiye iyi gidiyor" diye sürdüren Şimşek, "OECD ülkeleri bu sene diyelim ki yüzde 2’nin altında büyüyecek, yüzde 1.8 büyüyecek, halbuki Türkiye yüzde 4’e yakın büyüyecek diye öngörülüyor. Yani Türkiye’nin büyümesi OECD ortalamasının iki katından fazla olacak. Bu da aslında Türkiye’nin kendi iç dinamiklerinin güçlü olduğunu gösteriyor" dedi ve ekledi:
"Türkiye’de siyasi istikrar var; reformlarla desteklenmesi halinde inanıyorum ki, Türkiye orta ve uzun vadede küresel kriz öncesi büyümeye yakın bir büyümeye doğru gidebilir. Yapısal reformların önemi büyük. Bizim çok kapsamlı yapısal gündemimiz var. Yol haritamız son derece net, ama bu tabii ki bi tek başına yetmiyor. Geçen sene G-20 ve dünya için öngördüğümüz ve tavsiye ettiğimiz güçlü ve etkin uygulama ve reformların hayata geçirilmesi bizim içinde geçerlidir. Önümüzdeki dönemde bu yapısal reform gündemimizi etkin bir şekilde uygulamaya koyacağız. Türkiye’yi tekrar yüksek büyüme patikasına oturtacağız."
Panel çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, OECD üyelerine ilişkin raporun ana temasının dünyanın düşük büyüme tuzağına düşmüş durumda olduğuna ilişkin saptamalar olduğunu vurguladı ve ekledi:
"DÜNYA TUZAKTA"
"Bu tuzaktan çıkmak için yapısal reform gerekiyor; maliye ve para politikalarının daha etkin bir şekilde kullanılması gerektiği konusunun vurgulandı. Katıldığım panel de aşağı yukarı bu çerçevede gerçekleşti. Dünya ekonomisinde küresel kriz öncesine oranla daha düşük bir büyümenin söz konusu."
"KRİZ ÖNCESİ BÜYÜMEYE DÖNMEK ZOR"
Sözlerini, "Muhtemelen küresel kriz öncesindeki büyümeye geri dönüş biraz zor olacak" diye sürdüren Şimşek, "Sebebi de şu; küresel büyüme öncesinde gerek şirketler, gerek hane halkı çok borçlandılar. Şimdi o borcun getirdiği bir sınır var. İkincisi dünya nüfusuna, demografik yapıya baktığınız zaman bir iyileşme değil, bir kötüleşme söz konusu" dedi ve şöyle açıkladı:
"KÖTÜMSER OLMAK İÇİN SEBEP YOK"
"Verimlilik de düşük seyrediyor. Sebebi de şu; yaratılan istihdamın büyük bir kısmı hizmetler sektöründe ve hizmetler sektöründe rekabet sınırlı. Çünkü dünya ticaretine konu olmuyor. Rekabet sınırlı olunca, yenilikçilik ve verimlilik de düşük oluyor. Jeopolitik gerginlikler var. Bütün bu hususlar, uzun vadeli baktığımız zaman, ’bardak acaba yarı boş mu?’ şeklinde bir tartışmayı gündeme getiriyor; ama, kısa vadede kötümser olmak için bir sebep yok."
Şimşek, Türkiye’nin küresel ekonominin içinden geçtiği sorunlardan nasıl etkilendiğine ilişkin soruya da, "Türkiye’nin kendi iç dinamikleri var ve güçlü; ancak, şu da bir gerçek, çevredeki gerginliklerden, çatışmalardan olumsuz etkileniyoruz. Ortadoğu’daki Afrika’daki bazı pazarlarımız maalesef bu sıkıntılar nedeniyle önemli problemlerle karşı karşıya olduğumuz pazarlar. Bunun olumsuz etkisi var."
"TÜRKİYE KRİZ ÖNCESİ BÜYÜMEYE GİDEBİLİR"
Sözlerini, "Her şeye rağmen Türkiye iyi gidiyor" diye sürdüren Şimşek, "OECD ülkeleri bu sene diyelim ki yüzde 2’nin altında büyüyecek, yüzde 1.8 büyüyecek, halbuki Türkiye yüzde 4’e yakın büyüyecek diye öngörülüyor. Yani Türkiye’nin büyümesi OECD ortalamasının iki katından fazla olacak. Bu da aslında Türkiye’nin kendi iç dinamiklerinin güçlü olduğunu gösteriyor" dedi ve ekledi:
"Türkiye’de siyasi istikrar var; reformlarla desteklenmesi halinde inanıyorum ki, Türkiye orta ve uzun vadede küresel kriz öncesi büyümeye yakın bir büyümeye doğru gidebilir. Yapısal reformların önemi büyük. Bizim çok kapsamlı yapısal gündemimiz var. Yol haritamız son derece net, ama bu tabii ki bi tek başına yetmiyor. Geçen sene G-20 ve dünya için öngördüğümüz ve tavsiye ettiğimiz güçlü ve etkin uygulama ve reformların hayata geçirilmesi bizim içinde geçerlidir. Önümüzdeki dönemde bu yapısal reform gündemimizi etkin bir şekilde uygulamaya koyacağız. Türkiye’yi tekrar yüksek büyüme patikasına oturtacağız."
