Yeni Akit Gazetesi yazarı A. İhsan Karahasanoğlu, bugünkü "Kibir, avanta, peşkeş, tahammülsüzlük.. İşte Ekrem + CHP özeti!" başlıklı yazısında CHP'nin bir haftalık serüvenini özetleyen bir yazı kaleme aldı.
A. İhsan Karahasanoğlu'nun yazısı şu şöyle:
Ülkeyi yönetmeye talip CHP ekseninde bir haftalık serüveni size özetleyeyim.
Ki bu özet, CHP’nin tamamına şamil bir özet de değil..
Cumhurbaşkanı adaylığında ismi geçen Ekrem İmamoğlu özelinde bir haftalık serüven..
Ekrem İmamoğlu’nun Karadeniz gezisini hepimiz biliyoruz.
Davet edilen gazetecileri de..
Davet edilenler arasında özellikle Nagehan Alçı’ya itiraz edenler var..
İBB kadrolarını parti teşkilatına peşkeş çekerken, aralarından su sızmayan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun yorumu:
“Kendine gazeteci diyen birileri Gezi’de olan öfkeyi yalanları üzerinden meşrulaştırıp iktidarın söylemine alet oluyorlardı. Haklı mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. O gün Gezi’yi o şekilde hatırlatanları da unutmayacağız!”
Dong..
15 raundluk boks maçının birinci bölümü bitti..
İkinci raund başladı:
CHP Trabzon İl Gençlik Kolları Yöneticisi Mete Duringa, Ekrem İmamoğlu’nun gezisine davet edilen gazetecilerden bazılarına itiraz etti. Ardından istifası istendi..
CHP il gençlik kolları yöneticisi Duringa da istifa etti..
İstifasında şunları söyledi:
Fazıl Say'dan Ekrem İmamoğlu'na çok sert tepki!
“Ülkenin en büyük kangrenlerinden olan liyakat dışı uygulamaların kendi içimizde de maalesef görülmesi (...) parti üyesi olmama rağmen beni haber kadrajına almayarak şahsi çekim yapmamı da engellemeleri, DHA mikrofonlarına kurgu bir haber yaptırmaları gibi olayları eleştirmemle birlikte, bugün Murat Ongun ve Ekrem İmamoğlu’nun içerisinde oldukları fotoğraf karesi ve tavırlarıyla ilgili eleştirimin ardından mensubu olduğum örgüt tarafından aranarak, istifamın istenmesi ..”
Daha uzatmaya gerek yok sanırım..
İkinci raund da böylece bitti..
Üçüncü raundun başında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sahneye çıkıyor ve kendisinden habersiz Duringa’nın istifasının istenmesine tepki gösteriyor, yeniden partiye dönmesini istiyor..
Boks maçımız heyecanlı şekilde devam ediyor..
Ekrem İmamoğlu’nu desteklemelerinde küçücük tereddüt duyulmayan Tele1 muhabiri, kendisinin de katıldığı Karadeniz gezisini anlatıyor:
“07:15 uçağı ile TELE1 ekibi olarak Trabzon’a doğru yola çıktık. Yolculuk başlar başlamaz içinde bulunduğumuz ekipte ben ve bazı basın mensubu arkadaşlarımız inceden bir ayrımcılık seziyorduk. Bu düşünce bende Ertuğrul Özkök’ün ‘Business Class’ diye bilinen, özel ve daha konforlu bölümünde yolculuk yaptığını gördüğümde başladı.”
Tele1 muhabiri uçaktan indiklerindeki ayrımcılığı da anlatıyor:
“Bekleyen üç basın aracı vardı. İkisi yarım otobüs şeklinde bizim içinde bulunduğumuz araçtı. Diğeri ise lüks marka ve konforlu bir VIP minibüstü. VIP lüks minibüs Ertuğrul Özkök, Nagehan Alçı, İsmail Saymaz, Akif Beki, Özlem Gürses gibi belirli gazetecilere ayrılmıştı. Onlar bu araçla programı takip etti.”
Bitti mi?
Gezilerden bir gezinin vukuat anlatımı bitti mi?
Bitmedi devam ediyor:
“Çayeli’ne doğru ilerlerken yol kenarında bir lokantada yemek yenilmek için konvoy durdu. Bizler içeri girmeden tüm masalar dolmuştu. Net bir sesle teker teker lüks araçla geziyi takip eden gazeteciler içeriye çağrıldı. O gazeteciler İmamoğlu ve protokolün olduğu masaya oturtuldu. Ben ve kameraman arkadaşım Umutcan Yitük gibi arkadaşlarımız ise ise oturacak yer bulamadık. Özetle aç kaldık.”
Tüm bu anlatımlardan sonra, Ekrem İmamoğlu çıktı ringe:
“Bir fotoğraf üzerinden kurban etmeye çalışan insanlar olabilir, benimle aynı şeyi düşündüğünü, aynı şeyleri inandığını söyleyen ne yazık ki anlık hırslarına yenilmiş insanlar olabilir ya da bir takımın renkleri üzerinden ayrıştırma gayreti içinde olanlar olabilir. Başkalarının değirmenine su taşıdıklarının farkında olmayanlar da olabilir bunun içerisinde, farkında olup yapanlar da olabilir. Ama bu kardeşiniz için vız gelir tırıs gider. Hiç umurumda değil!”
Çarpıcı İmamaoğlu yorumu! Siyasi bir intihar...
Çok geçmedi, bir sonraki raundda, Ekrem İmamoğlu sözlerinin bir kısmını düzeltti:
“Bir fotoğrafla linç edilen yok sayılan tabiri caizse kaptanlığını yaptığım gemiden inilen, artık yok sayılan, oy vermem denilen bir kişi durumuna düşürülürse insanın kalbi kırılıyor, canı yanıyor, birkaç cümle de yanlış laf kurabiliyorum. O yanlış kurduğum laflar için özür diliyorum altını çizeyim.”
Boks maçının sonuna yaklaşırken, Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, futbol üzerinden kafayı çıkarıyor:
“Umarım Fenerbahçelilerin, Ekrem İmamoğlu’na hangi şehrin belediye başkanı olduğunu hatırlatma günleri gelmez!”
Olaylar, makineli tüfekten seri atış yapar gibi sürüyor:
“Koç Grubu YK BV. Ali Koç’un açıklamasını dinledim. ‘İmamoğlu Koç Ailesi’nin Projesidir’ komplosunu yıktığı için teşekkürler. İktidara toz kondurmamasını camianın takdirine bırakıyorum. Fenerbahçe’nin her zaman yanındayım. Bu dilin saygın Koç Ailesi’ne zarar vermemesi dileğiyle…”
Ve geziye katılanlardan Karar gazetesi yazarı, ilahiyat profesörünün oğlu Akif Beki’nin eşi Eda Beki’nin, İBB’den aldığı avanta ihalenin medyada yer alan görüntüleri..
Daha devam edeceğim..
Edeceğim de..
Bunların boks maçındaki raundların bitesi yok..
Bir haftalık serüven üzerinden, bu kadar tartışma, bu kadar olay yaşayanlar, Allah korusun bir de ülke yönetimini ele geçirecek olurlarsa..
Seyredin gümbürtüyü..
Kim kime yumruk sallar, kim kimi itekler, kim kime kurşun sıkar, kim kimi diri diri toprağa gömer, kim kimi betona gömer, artık Allah bilir..
Yaşanılanların hemen tamamını, tırnak içinde verdim.
Kendi sözleri.. Kendi eleştirileri, kendi savunmaları..
İki yıllık-üç yıllık süreçte, her partide yaşanabilecek tartışmalar, uzun dönemlerde ortaya çıkan ihtilafların cımbızla ayıklanıp, sizlere aktarımı değil, bunlar..
Sadece 3-5 gün içinde..
Ekrem İmamoğlu’nun, Karadeniz gezisi etrafında yaşanan tartışmalar..
Siz bu adamlardan, bu partiden, bu teşkilattan, bu yaklaşım tarzlarından, bu ülkeye bir hizmet gelebileceği düşüncesinde iseniz..
Buyrun, hayırlı uğurlu olsun..
Ali Koç, Ekrem İmamoğlu'nu yerden yere vurdu!
Parti genel başkanından gençlik kolları il yönetimindeki ismine.. Belediye başkanından yandaş gazetecisine, satın alınmak istenen medya mensubuna, yandaş holding veliahdı ile tartışmaya kadar..
Sadece ve sadece bir gezide yaşanılan tartışmalardan, rezilliklerden, peşkeşten, kibirden, anında tornistan açıklamasından..
Parti içi güç gösterilerine, kavgalara kadar..
Şu birkaç günlük serüvende anlattığım yaşanmışlıklar, bu milletin CHP’den bir beklentisi olmadığını, olmayacağını göstermiyor mu?