Kayyumların atama yetkilerinin genişletilen Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın, verilen bir önergeyle değiştirilmesinin iş dünyasında memnuniyet yarattığını ifade eden TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu, “İlkesel olarak bu tür düzenlemeler ele alınırken, katılımcı bir anlayışla konuya yaklaşılması gerekmektedir. Özellikle yatırımların azaldığı bir dönemde, piyasaları tedirgin edecek uygulamalardan kaçınılmalıdır” dedi.
40 bini aşkın şirketi temsil eden Türkiye’nin en geniş tabanlı KOBİ yapılanmasına sahip örgütü TÜRKONFED’in, düzenlemenin mevcut haliyle çıkması durumunda siyasi ve ekonomik risk teşkil edeceği endişelerini dile getiren Kadooğlu, kayyum atamasının çok teknik ve istisnai durumlarda uygulanması gerektiğinin de altını çizdi.
Kadooğlu, “Düzenleme ilk haliyle çıksaydı, atama yetkisinin amacı dışında kullanılması ve yaygınlaşması riski ile mülkiyet hakkının varlığı hissi ciddi ölçüde zedelenecekti. 2012 yılından beri özel sektör yatırımlarının yerinde saydığı, potansiyel büyümemizin yüzde 5,5’den yüzde 3,5’e düştüğü bir ekonomik konjonktürde, bu gibi önemli düzenlemelerin, ülkemiz yatırım ortamının iyileştirilmesine katkıda bulunmayacak, tam aksine hem yerli hem de yabancı yatırımlar için caydırıcı bir unsur teşkil edecek şekilde gündeme getirilmesi tedirginlik yaratacaktır. Hem dünya hem de Türk ekonomisinin düşük büyüme ve resesyon sınırında gezindiği bir ortamda, bu tür yatırım iklimini kökünden etkileyecek yasal düzenlemelerden kaçınmak en makul tutum olacaktır" dedi.
40 bini aşkın şirketi temsil eden Türkiye’nin en geniş tabanlı KOBİ yapılanmasına sahip örgütü TÜRKONFED’in, düzenlemenin mevcut haliyle çıkması durumunda siyasi ve ekonomik risk teşkil edeceği endişelerini dile getiren Kadooğlu, kayyum atamasının çok teknik ve istisnai durumlarda uygulanması gerektiğinin de altını çizdi.
Kadooğlu, “Düzenleme ilk haliyle çıksaydı, atama yetkisinin amacı dışında kullanılması ve yaygınlaşması riski ile mülkiyet hakkının varlığı hissi ciddi ölçüde zedelenecekti. 2012 yılından beri özel sektör yatırımlarının yerinde saydığı, potansiyel büyümemizin yüzde 5,5’den yüzde 3,5’e düştüğü bir ekonomik konjonktürde, bu gibi önemli düzenlemelerin, ülkemiz yatırım ortamının iyileştirilmesine katkıda bulunmayacak, tam aksine hem yerli hem de yabancı yatırımlar için caydırıcı bir unsur teşkil edecek şekilde gündeme getirilmesi tedirginlik yaratacaktır. Hem dünya hem de Türk ekonomisinin düşük büyüme ve resesyon sınırında gezindiği bir ortamda, bu tür yatırım iklimini kökünden etkileyecek yasal düzenlemelerden kaçınmak en makul tutum olacaktır" dedi.
