AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İstanbul'daki kar kriziyle ilgili açıklamalarda bulundu.
Ömer Çelik'in açıklamalarından satır başları:
YÖNETİM ZAAFI ORTAYA ÇIKTI
Türkiye'nin afetle mücadele kapasitesi, belediyenin deneyimleri bakımından bir ölçü ortaya konulduğunda gereken tedbirleri alıp almadığınız ortaya çıkar.
Bütün bunlar olurken İstanbul Belediyesi'nin hiçbir şekilde bir hazırlığının olmadığının, koordinasyon içerisinde davranmadığının, büyük bir yönetim zaafı ortaya çıkardığı görüldü.
Bütün bunların sebebi nedir diye kamuoyuna Açıklama yapmak yerine suçlayıcı, yönetim felaketinin üstünü örtmeye çalışan bir yaklaşım var.
"İBB HERKESİ TEDBİRE ÇAĞIRIRKEN KENDİSİ TEDBİR ALMAMIŞ"
Pazartesi gününden beri etkisini sürdüren kar yağışı İstanbul'da geçmiş zamanlarda da yoğun şekilde yaşandı.
17 Ocak günü Meteoroloji karşılaşılacak tabloları bir uyarı niteliğinde herkesle paylaştı. Bu AKOM tarafından da paylaşıldı. İBB herkesi tedbire çağırırken, bir tek kendisi tedbir almamış.
Binlerce vatandaşımızın yolda kaldığı, herkesin perişan olduğu bir tablo belediye yönetiminin sorumluluk alanı içinde oldu. İstanbul'da yüzbinlerce insan mahsur kalırken toplu taşıma araçlarına zincir takılmadığı görüldü.
İmamoğlu'nun balık restoranına gittiği anlar: Kar küreme aracı özel servis yapmış!
KAR TEMİZLEME ARACI BELEDİYE BAŞKANININ YEMEĞİNE EŞLİK EDİYOR
Kar temizleme araçlarının zincirsiz şekilde nasıl savrulduğu, bu araçların herhangi bir şekilde zincir takılamadığı için kendisinin kriz haline geldiği görüldü. Bir tanesinin Belediye başkanının bir restoranda Yemek yemesine eşlik ediyor, oradaki yolu açmak için seferber ediliyor.
Ekrem İmamoğlu: Yediğim yemek karla mücadele kadar önemli
BELEDÄ°YENÄ°N KURUMSAL HAFIZASI ORTADAN KALDIRILMIÅž
İlk andan itibaren bu yönetim zaafını kimin üzerine nasıl yıkarız gibisinden bir kampanyayla karşı karşıya kaldık. Belediye yetkilisinin yurtdışında olduğu görülüyor. Olan bitene tepki gösteren vatandaşlara trol denerek bir kampanya yürütülüyor.
CHP yönetiminin yapması gereken olaya el koymaktı. CHP yönetiminin belediye başkanlarının nerede olduğundan, belediyenin hangi tedbirleri aldığından haberi yok. 2017'de daha yoğun kar yağışı ile karşılaşıldı. O zamanki tedbirler ile şimdikine bakıyorsunuz, sanırsınız belediyenin kurumsal hafızası ortadan kaldırılmış.
Bu sefer yağan kar 80-85 cm. 2017'de 136 bin ton tuz, 539 ton solüsyon kullanılmış. Bugün açıklanan rakamlara göre 55 bin ton tuz dökülerek kriz karşısında açık bir zaafiyet ortaya konmuş. Sürekli kul hakkı, ehliyet diyorlar. Koskoca belediyenin bu hale nasıl getirildiğini iyi değerlendirmek gerekir. Tamamen suçlama ile yönetilen, pervasız saldırılarla yönetilen bir tablo.
"ÖZÜR DİLEYENLER OLDU, AYNI PİŞKİNLİĞİ SÜRDÜRENLER OLDU"
Bundan önceki krizlere müdahale açısından baktığınızda Meteoroloji'den uyarıyı aldığında hangi caddelerin, ana arterlerin tutulacağını tespit ederek bunlara yönelik tedbir alır. Krize dönük yol haritasından uzak tablo var.
Bir koordinasyonun olmadığı gözüküyor. Yine bu tür krizlerde kilit noktalara mobil araçlar, büfeler yerleştirilir. Çekiciler konulur. Krize müdahale etmesi gereken araçların en büyük kriz sebebi olduğu tablo ortaya çıktı. Yüzbinlerce İstanbullu sokaklarda perişan olmuşken bir belediye başkanının saatlerini restoranda geçirmesi kriz yönetimi tarafından zaaf oluşturur. Siyasi tartışmanın sebebi olur. Yapılacak olan doğru düzgün bir bilgilendirmedir. Bu bilgilendirmeyi yapacak olan personelinizin yurtdışında olması, bu bilgilendirmeyi yurtdışından yapacaksınız. Hem de buna tepki gösterenleri trol diye suçlayacaksınız. Saatlerce açıklama yapmıyor, sonra bu görüntüler ortaya çıkıyor. Sonra bir seferberlik halinde bu görüntüler eskiydi diyorlar. Tepki gösterenleri ağır bir şekilde suçluyorlar. Tepki gösterenlerin 'bu doğru değil, kriz merkezinde olmalı' diyen kişileri suçluyorlar. Bu kişilerin söylediği doğru çıktı. CHP cephesinde seferberlik halinde tweet'lerin silinmesi, oldu. Özür dileyenler oldu, aynı pişkinliği sürdürenler oldu.
Böyle bir kriz zamanında kendi parti içi iletişimini bile koordine edemeyen bir parti söz konusu. İlk andan itibaren deneyime sahip AK Partili ilçe belediyeleri hemen krize müdahale yöntemlerini sosyal medyadan paylaştılar. Evde kalmış vatandaşlarımıza sıcak çorba, çay ikram edebilmek için belediye binalarını açtılar, koordinatlarını verdiler. 24 saat uyumaksızın bu krizin yönetiminde aktif rol aldılar.
"İBB'NİN MÜDAHALE PLANI YOK... SUÇLAMA KAMPANYASINA DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR"
Cumhurbaşkanımız olayın ilk anından itibaren İçişleri ve Ulaştırma bakanımızı İstanbul'a gönderdi. Yine başka bir yalan söyleniyor. Belediyenin sorumluluk sahasındaki alanlar kilitlenmişken Ulaştırma Bakanlığı'nın ve diğer unsurların kendi faaliyet alanındaki arterlerin açılmadığına dair şeyler söyleniyor. Tabi ki bu afette tıkanmalar oldu. Önemli olan açık şekilde bilgilendirilmesidir. İstanbul çevresinde Bakanlığımıza bağlı 867 km'lik yol ağı vardı, 23 km'si kapanmıştı, 18 saat içinde açıldı. Afetlerde belediyelerin de elinden gelen tüm imkanları kullansa da günlerce açamadığı yerler olur, bu afetin boyutuna göre değişebilir. Önemli olan burada kriz yönetiminiz var mı? Sıkıntıya düşecek vatandaşlara sahip çıkmak için yol ve eylem planınız var mıdır? Hem İBB'nin müdahale planı yok, çıkarsınız şu zaaflar yaşandı dersiniz, onun yerine suçlama kampanyasına dönüştürülüyor. CHP Genel Merkezi'nin seferberliği ile oluyor. Krizin ortasında restoranda saatlerini harcıyor muydu belediye başkanı, kimse bunu bilmiyor.
Geçmişte İstanbul'da yaşanan krizlerde Türkiye'yi dış dünyaya küçük düşürmek için kampanya başlatanlar vardı. Hepsi yok oldu. Krizi yönetmekle görevliyken en kıymetli dakikaların olduğu dönemde böylesi bir yönetim boşluğunun olmasıdır. Belediye otobüslerine zincir takmamaktan tutun da kar temizleme makinelerine zincir takmamaya, kar temizleme makinelerinden bir tanesini restoranda yemek yediğiniz süre boyunca nöbet tutması, kişisel faaliyete hizmet ettirmenize yönelik beceriksizlik.
"BEN TEPKİLERİ ÖNEMSEMİYORUM DEMEK DE SORUMSUZLUKTUR"
En önemli konulardan biri CHP yönetiminin biraz ciddi olmasıdır. Tablo ortaya çıktı, vatandaşlarımızı suçlamaya devam ettiler. 'Siyasi tartışmayı bırakalım, İstanbullunun sorunu ile uğraşalım' Evet. Sorunun çözülmesi için ilk andan itibaren bütün birimlerimiz sahada. Bir tek bir kurum yok, hazırlığını yapmamış. Topyekûn suçlama kampanyasına girince mesele siyasi tartışma meselesi haline geliyor. Bu çirkin kampanyaya AK Parti Genel Merkezi'nden cevap vermek durumundayız. Kendi genel başkanından başkan yardımcısına kadar hiç kimsenin belediye başkanının nerede olduğunu bilmemesi olayın vahametini gösteriyor. İstanbullu yalnız değildir.
Yönetim zaafı ortaya çıkınca 'Ben tepkileri önemsemiyorum' demek de sorumsuzluktur. İnsanların evlerine doğru kayan kar temizleme araçları bu zararı ortaya çıkarıyor. Her krizde yok olan bir tablo ile karşı karşıyayız. 15 Temmuz'da genel başkanları, kriz döneminde belediye başkanları yok olur.