Dünya

İranlı uzmanlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın okuduğu şiire yersiz tepkileri eleştirdi

İran'da bazı siyasetçiler ve medya organlarının, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Azerbaycan'da düzenlenen törende okuduğu şiir nedeniyle hakarete varan sözler sarf etmelerini, ülkedeki bazı siyasetçi ve akademisyenler eleştirdi.

İranlı uzmanlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın okuduğu şiire yersiz tepkileri eleştirdi
16-12-2020 18:36
İstanbul

İran'da bazı siyasetçiler ve medya organlarının, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Azerbaycan'da Dağlık Karabağ'ın kurtuluşu münasebetiyle düzenlenen törende okuduğu şiir nedeniyle hakarete varan sözler sarf etmelerini, ülkedeki bazı uluslararası ilişkiler uzmanı siyasetçi ve akademisyenler eleştirdi.

İran'da kimileri, Erdoğan'a yönelik kontrolsüz tepki ve algı yönetimini, iki ülke ilişkilerine zarar verme potansiyeline sahip, akıl dışı davranışlar olarak nitelendirdi.

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Erdoğan'ın okuduğu şiire ilişkin, Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif'in Twitter hesabından yaptığı eleştirilere ve ülkede bazı kesimlerin tepkilerine rağmen konuya sağduyuyla yaklaşmayı tercih etti.

Ruhani, pazartesi düzenlediği basın toplantısında, "Erdoğan'ı geçmişe dayanan tanışıklığıma göre söylüyorum ki, okuduğu şiirle bize veya toprak bütünlüğümüze hakaret kastı yoktur." ifadelerini kullandı.

Bu minvalde, İranlı Uluslararası İlişkiler Uzmanı Rahman Kahramanpur, Aftabi Yezd gazetesinde yayımlanan röportajda, Zarif'in kamuoyu baskısından çekinmesinden dolayı Erdoğan'ı eleştiren bir tweet attığını belirtti.

Kahramanpur, "Dışişleri Bakanı Zarif gibi ülke içindeki bazıları, şiiri ayrılıkçıların okuduğunu veya bunun siyasi bir amaç güttüğünü sandı. Durum böyle değildi. Zarif, tepki göstermeden önce araştırmalı Türkiye'deki mevkidaşlarına bunu sormalıydı. Eğer kötü bir niyet söz konusuysa o zaman tepki göstermeliydi. Böyle yapsaydı kötü bir amacın olmadığını anlardı." dedi.

İran'da sosyal medya üzerinden Erdoğan'a gösterilen tepkilere değinen Kahramanpur, şunları söyledi:

"Sosyal medyanın özelliği; heyecan ve duyguların dorukta olduğu veya bugünün deyimiyle trend olduğu bir durumda birçokları bu kafileden geride kalmak istemiyor, bir şeyler söyleyip cemiyetin rengini almaya çalışıyor. Bu nedenle, sözün geçerliliği ve gerçekliğini kontrol etme fırsatı bulunmuyor. Trendi takip etmeyen herkes farklı şeylerle suçlanabiliyor. Sonuç olarak, kendini kontrol eden bazı insanlar da bu atmosfere yakalandı. Dışişleri Bakanı Zarif de böyle."

İran'ın Kafkasya'da nüfuz kaybı endişesi

AA muhabirine konuşan Hollanda'daki Leiden Üniversitesi'ne bağlı Ortadoğu Çalışmaları Merkezi araştırmacılarından Dr. Meysem Badamçi, Türkiye'nin yardımlarıyla Dağlık Karabağ'ın kurtulmasının İranlı siyasetçilerde, Kafkasya bölgesinde nüfuz kaybı endişesine yol açtığını söyledi.

Badamçi, "İran ve Türkiye iş birliklerinin yanı sıra her zaman bir rekabet içinde olmuşlardır. Türkiye'nin yardımlarıyla, Dağlık Karabağ'ın Azerbaycan Cumhuriyeti tarafından kurtarılması, Türkçe konuşanlar arasındaki Ermeni duvarını ortadan kaldırmıştır." dedi.

Bazı İran milliyetçilerinin bu duvarı eskiden beri zaruri gördüklerini dile getiren Badamçi, "Bu, hükümet, meclis ve diğer organlar olmak üzere İran devletinde Kafkasya bölgesindeki nüfuzunu kaybetme endişesine yol açmıştır. Bu durum, onlarda bir stres oluşturmuş ve Erdoğan'ın Aras Nehri'yle ilgili okuduğu şiire tepki göstermelerine neden olmuştur. Sonuç olarak, milliyetçi ve Fars ırkçılığı ruhuna sahip bazı kimseler, aşırılığa yöneldi ve böylece Türk devleti ve Erdoğan'ın şahsına hakaret etme yoluna gittiler." ifadelerini kullandı.

"Fars merkezli ırkçı tavır siyasi ve ahlaki açıdan çok yanlış"

İranlı siyaset bilimci Dr. Ali Efşari ise, gösterilen tavırların iki ülke ilişkilerinin özüne zarar vermemesi gerektiğini söyledi.

Efşari, "Erdoğan'ın Bakü'deki sözlerinden bölücülüğe dair çıkarımlar yapılamaz. İran Azerileri bizim vatandaşlarımız ve toplumumuzun önemli bir parçasıdır. Bir konuda tepki gösterilirken onlar incitilmemelidir. Ne yazık ki bazı karşılaşmalarda Fars merkezli bir tür şovenizm ve ırkçı tavır gözlemlendi ki bu da siyasi ve ahlaki açıdan çok yanlış." dedi.

İran'daki aşırı eleştirilere değinen Efşari, "Tepkiler, orantılı ve edep dairesi içerisinde olmalıydı. İran, Kaçar Hanedanlığının ortalarından bu yana Türkiye ile iyi ilişkiler içerisinde olmuştur. Ekonomi, kültürel ve sınır ilişkilerine bakıldığında bu görülür. Bu durum, iki ülkenin meziyetinden kaynaklanıyor. İran, 'düşman odaklı' ve 'ötekileştirici' siyasetini burada harekete geçirmemeli ve gösterilen tavırlar bu ilişkinin özüne zarar vermemelidir. Aksi takdirde stratejik bir hata olur." ifadelerini kullandı.

İran'ın eski Bakü Büyükelçisi Efşar Süleymani konuyla ilgili, Ensafnews haber sitesine yaptığı açıklamada, "Bir şiirle, Erdoğan'ın Osmanlıcılık veya İran'ı bölme peşinde olduğu söylenemez. Bu yöndeki algıların doğru olmasını uzak bir ihtimal olarak görüyorum. Zaman zaman İran'da tartışmalara yol açan açıklamalar oluyor. Birleşik Arap Emirlikleri 3 ada üzerinde hak iddia ediyor. İran cevabını veriyor ama böyle gürültülü münakaşalar olmuyor." açıklamasında bulundu.

Yazar Dr. Ahmed Zeydabadi Telegram sayfasından yayımladığı "Kargaşaya son verme gerekliliği" başlıklı makalesinde şu ifadelere yer verdi:

"(Fars-Türk, Şia-Sünni gibi) İkilikçi tarihsel bilinçaltımız, biz İranlıları sorunlar karşısında yeni çözüm yolları bulmaktan mahrum bırakmamalı, iki ülke ve iki millet arasındaki ilişkilerde aşırılığa ve krize yol açmamalıdır. Ne yazık ki, bu gibi durumlarda çirkinlik ve bağnazlıkta birçoğunun geride kalmadığı rekabet meydana geliyor. Her birey, bu rekabette geri kalmamak için tüm makul çerçeveyi aşıp, hakaret ve ihanet çukuruna düşme pahasına, sözlerindeki keskinliği arttırıyor. "

ABD'deki Güney Florida Üniversitesi Stratejik ve Diplomatik Çalışmalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Muhsin Milani, Twiter hesabından yaptığı paylaşımda, birilerinin İran-Türkiye arasındaki ayrılıkları diplomatik savaşa dönüştürmeye çalıştığını belirtti.

Milani, şunları kaydetti:

"Birileri bulanık suda balık avlamaya çalışıyor ve İran-Türkiye arasındaki ayrılıkları diplomatik savaşa dönüştürmeye çalışıyor. Osmanlı dönemi tarihi üzerine kitapları bulunan Bernard Lewis (1916-2018) ömrünün son döneminde Türkiye ile İslam Cumhuriyeti (İran) arasında anlaşmazlık başlatma teorisini ortaya atmıştır. İran bu tuzağa düşmemelidir."

İranlı sosyolog Dr. Muhammed Rıza Celalepur da Telegram kanalında İran'da Erdoğan'a karşı oluşturulan atmosferi eleştirdi.

Celalepur, "Türkiye'nin önerisi; İran, Rusya, Türkiye, Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan'ın bulunduğu Kafkas bölgesi güvenlik bloku, güvenlik ve ekonomik çıkarlarımız için önemli stratejik bir öneridir ve arbede ortasında bir şiirin anlamı kaybolmuştur. Böyle bir durumda manası kapalı bir şiir üzerindeki tartışmalar hükmünü kaybetmiştir." ifadelerini kullandı.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
FACEBOOK SAYFAMIZI TAKİP EDİN
ÇOK OKUNAN HABERLER
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR