Uz. Dr. Remzi Beştaş, hızlı yemek yeme alışkanlığına karşı sağlıklı beslenme önerilerinde bulundu. Sindirimin, genel algının aksine mide de değil ağızda başladığını belirten Beştaş, ağızda çiğnenen besin maddelerinin daha küçük parçalara bölündüğünü, yüzeyinin genişlediğini ve ağız salgısıyla karıştığını ifade etti. Tükürükte bulunan enzimlerin, sindirime yardımcı olduğunu ve besin maddelerinin mide sindirimi için daha hazır hale geldiğini kaydeden Beştaş, hızlı yemek yeme sonucunda besin maddelerinin mideye tam sindirilmemiş bir halde ve daha büyük lokmalar halinde ulaştığını dile getirdi. Besinlerin sindirim için hazır olmadığında da midenin daha fazla efor harcadığını anlatan Beştaş, midenin yorulduğunu ve beraberinde de hazımsızlık, dolgunluk hissi, yanma, şişkinlik ve ağrı gibi şikayetlerin ortaya çıktığını aktardı.
“Hızlı yemek doyma duygusunu ortadan kaldırır”
Mide ve beynin senkronize çalıştığına dikkat çeken Beştaş, ‘Bu nedenle yemek yerken alınan bir lokmanın mide tarafından karşılanması ve uyarının beyne gidip doyma merkezini uyarması ortalama 20 dakika sürer. Vakit kazanmak için hızla yenilen bir yemek, beynin doyma merkezini geç uyarır ve beyne doyma ile ilgili mesajı da geç ulaştırır. Bu davranış bir alışkanlık haline geldiğinde ise doyma merkezi uyarılmadığından daha fazla yemek yenmiş olur. Hızlı yemek yeme bir süre sonra kronik hale geldiğinde obezite ve metabolik sendrom gelişimine yatkınlığı artırır. Aşırı kilo da diyabet ve kalp-damar hastalıkları ve inme gibi önemli sorunlara davetiye çıkarır” dedi.
“Yemek sonrası yürüyüş hazmı kolaylaştırır”
Besinlerin yavaş yavaş ve sindirilerek yeme alışkanlığının toplum tarafından kazanılmasının çok önemli olduğuna vurgu yapan Beştaş, “Çünkü sağlıklı bir yaşamın başka bir anahtarı, ne tüketildiği kadar nasıl ve ne şekilde tüketildiğinde de gizlidir. Yemek sonrası aktivite de sağlık için gereklidir. Akşam vakitlerinde yapılan yürüyüşler midenin hazmını kolaylaştırır, böylelikle besinler daha hızlı bir şekilde çözülür” diye konuştu.
“Yavaş yemek yeme tat almayı sağlar”
Yavaş yemek yemenin vücuda sağlık kazandırdığına işaret eden Beştaş, “Yavaş yenilen yemek sayesinde mide de yanma, ekşime, dolgunluk hissi oluşma riski en aza iner. Bu da yemeği daha keyifli hale getirir, besinlerden tat almayı sağlar. Yavaş yeme ve besinlerin iyi çiğnenmesi ile sindirim ve besinlerin emilimi artar. Besinlerin iyi çiğnenmesi, özellikle pişmemiş çeşitli meyve ve sebzelerin sindirimi için oldukça önemlidir” ifadelerinde bulundu.
“Yemek yerken sohbet edin”
Yavaş yemek yeme alışkanlığı kazanmak için önerilerde bulunan Beştaş, şunları kaydetti:
“Hızlı yemek yeme alışkanlığını bir anda değiştirmek mümkün değildir. Fakat yemek yeme süresini uzatmak için bazı önerilere uymak yararlı olabilir. Yemek yerken, beslenme ortamınızın rahat olmasına dikkat edin. Ara öğünler ile açlığınızı dengeleyin. Yemeklerinizin çok sıcak olmamasına dikkat edin. Yemek yerken sohbet edin. Her lokmada çatalı, bıçağı ya da kaşığı elinizden bırakıp diğer lokmada tekrar alın. Loş ışıkta ve televizyon izlerken yemek yemeyin. Çiğnemek için uzun süre harcamanızı gerektiren yüksek lifli besinleri seçin. Stresli iken yemek yemeyin. Yemek partnerinizi doğru seçin, yavaş yemek yiyenlerle sofraya oturun ve onlara ayak uydurun.”
“Hızlı yemek doyma duygusunu ortadan kaldırır”
Mide ve beynin senkronize çalıştığına dikkat çeken Beştaş, ‘Bu nedenle yemek yerken alınan bir lokmanın mide tarafından karşılanması ve uyarının beyne gidip doyma merkezini uyarması ortalama 20 dakika sürer. Vakit kazanmak için hızla yenilen bir yemek, beynin doyma merkezini geç uyarır ve beyne doyma ile ilgili mesajı da geç ulaştırır. Bu davranış bir alışkanlık haline geldiğinde ise doyma merkezi uyarılmadığından daha fazla yemek yenmiş olur. Hızlı yemek yeme bir süre sonra kronik hale geldiğinde obezite ve metabolik sendrom gelişimine yatkınlığı artırır. Aşırı kilo da diyabet ve kalp-damar hastalıkları ve inme gibi önemli sorunlara davetiye çıkarır” dedi.
“Yemek sonrası yürüyüş hazmı kolaylaştırır”
Besinlerin yavaş yavaş ve sindirilerek yeme alışkanlığının toplum tarafından kazanılmasının çok önemli olduğuna vurgu yapan Beştaş, “Çünkü sağlıklı bir yaşamın başka bir anahtarı, ne tüketildiği kadar nasıl ve ne şekilde tüketildiğinde de gizlidir. Yemek sonrası aktivite de sağlık için gereklidir. Akşam vakitlerinde yapılan yürüyüşler midenin hazmını kolaylaştırır, böylelikle besinler daha hızlı bir şekilde çözülür” diye konuştu.
“Yavaş yemek yeme tat almayı sağlar”
Yavaş yemek yemenin vücuda sağlık kazandırdığına işaret eden Beştaş, “Yavaş yenilen yemek sayesinde mide de yanma, ekşime, dolgunluk hissi oluşma riski en aza iner. Bu da yemeği daha keyifli hale getirir, besinlerden tat almayı sağlar. Yavaş yeme ve besinlerin iyi çiğnenmesi ile sindirim ve besinlerin emilimi artar. Besinlerin iyi çiğnenmesi, özellikle pişmemiş çeşitli meyve ve sebzelerin sindirimi için oldukça önemlidir” ifadelerinde bulundu.
“Yemek yerken sohbet edin”
Yavaş yemek yeme alışkanlığı kazanmak için önerilerde bulunan Beştaş, şunları kaydetti:
“Hızlı yemek yeme alışkanlığını bir anda değiştirmek mümkün değildir. Fakat yemek yeme süresini uzatmak için bazı önerilere uymak yararlı olabilir. Yemek yerken, beslenme ortamınızın rahat olmasına dikkat edin. Ara öğünler ile açlığınızı dengeleyin. Yemeklerinizin çok sıcak olmamasına dikkat edin. Yemek yerken sohbet edin. Her lokmada çatalı, bıçağı ya da kaşığı elinizden bırakıp diğer lokmada tekrar alın. Loş ışıkta ve televizyon izlerken yemek yemeyin. Çiğnemek için uzun süre harcamanızı gerektiren yüksek lifli besinleri seçin. Stresli iken yemek yemeyin. Yemek partnerinizi doğru seçin, yavaş yemek yiyenlerle sofraya oturun ve onlara ayak uydurun.”