Ekonomi

GTO Başkanı Hıdıroğlu’ndan bomba açıklamalar

Gaziantep Ticaret Odası’nın (GTO) çiçeği burnunda Başkanı Beyhan Hıdıroğlu, Kahve Molası’nın konuğu oldu. Yoğun iş temposuna rağmen vakit ayıran Başkan Hıdıroğlu, www.memohaber.com İnternet Haber Sitesi Yayın Koordinatörü Mehmet Taşçı’nın sorularını yanıtladı.

GTO Başkanı Hıdıroğlu’ndan bomba açıklamalar
10-06-2017 20:42
Gaziantep Ticaret Odası’nın (GTO) çiçeği burnunda Başkanı Beyhan Hıdıroğlu, Kahve Molası’nın konuğu oldu. Yoğun iş temposuna rağmen vakit ayıran Başkan Hıdıroğlu,  www.memohaber.com İnternet Haber Sitesi Yayın Koordinatörü Mehmet Taşçı’nın sorularını yanıtladı.

Göreve geldiği günden bu yana yaptığı çalışmaları, projeleri değerlendiren Gaziantep Ticaret Odası (GTO) Başkanı Beyhan Hıdıroğlu, gündeme dair birçok önemli konuda merak edilen soruları içtenlikle yanıtladı.

İşte Gaziantep Ticaret Odası (GTO) Başkanı Beyhan Hıdıroğlu’nun çok önemli röportajı…

FUARLAR BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ

Gaziantep’te yaklaşık da 9-10 fuar yapıyorduk, son bir iki yıldır bölgesel ekonomik sıkıntılardan dolayı 5-6 ya düştük. Bizim için en kıymetli fuar dediğimiz Domatex Halı Fuarı bu sene çok güzel geçti. Ben son gün katılım belgesi dağıttığım da ilk defa şöyle bir şeyle karşılaştım. inanmayacaksınız ama bütün fuardaki katılımcıları tek tek gezdim. Hepsine katılım belgesi verdim. Katılım belgesi verdiğimde de şu soruyu sordum “Nasıl, memnun musunuz, dikkat etmemiz gereken bir şey var mı?” Bana verdikleri cevapta “İlk defa gelen müşterilerden memnunuz çok güzel geçti” Herkesten çok güzel geçti kelimesini duyunca gerçekten dedim ki, acaba yanlış bir şey mi var? Ama katılan neredeyse 200 kişiden de olumlu mesajlar aldık. Geleceğe dönük çok güzel şeyler verdiler. Sadece seneye Ramazan ayıyla çakışmaması için biraz dikkat etmemizi söylediler. Çünkü biliyorsunuz biz bunu bölgesel yapıyoruz. Daha çok Ortadoğu Fuarı gibi hareket ediyoruz. Bir çgibi hareket edemiyoruz. Domatexin iki tane halı fuarı var, birisini Almanya da yapıyor Euro bölgesini kapsıyor, diğerini de Ortadoğu’da yapıyor bizi kapsıyor. Bizimkinde de bölgesel hassasiyetlerimiz var. Ramazana denk gelmesin diye uyardılar. İnşallah önümüzdeki senede yükselerek çıkıyorum, bu sene 30 yabancı ülkeden katılımımız vardı. Bu bizim için önemli bir şeydi. Yani 200 katılımcının 30’u yabancı ülkelerden gelmişti. Resmi rakam 9 bin 124 diye geldi ama bizim için katılım önemli değil, nitelikli katılım önemli. Bu gelenlerin bizim için nitelikli olması önemliydi. Yoksa fuarda kalem dağıtıyorsunuz, şapka dağıtıyorsunuz ya da çay kahve veriyorsunuz. Sokaktan geçen insanlar hafta sonu çocuklarının elinden tutup pikniğe gelmiş gibi, biz öyle bir fuar istemiyoruz. Gerçekten alışveriş etmek isteyen bu şehre bir şey katmak isteyen bir müşteri kurulu bekliyoruz. 

’"

YENİ STADYUM İYİ DEĞERLENDİRİLMELİ

Beşiktaş maçıyla yükselen otellerin doluluk oranı bizi mutlu etti ama maalesef Gaziantepsporumuz küme düştü. Onun için çok üzüldük. 27 yıldır burada durabiliyorduk, tutunabiliyorduk, iyi kötü Gaziantep’in bir Galatasaray Fenerbahçe gibi büyük maçlarda etraftan komşu şehirlerden gelen bir turizm potansiyelimiz vardı. Biz tabi o anlamda da şunu yaptık. Gaziantepspor küme düşmüş olabilir ama burada bir stadyum var. Çok büyük paralar harcandı. Bu stadyumun başka bir organizasyon da milli bir organizasyon da ya da uluslararası bir organizasyonda kullanıma açılması için harekete geçmeniz lazım dedik. Bunu şimdiden söyleyelim ki Gaziantep’te de uluslararası bir organizasyonun yapılması içinde sizlerden de talepte bulunmuş olalım. Yani şehrin turizmiyle ilgili, şehrin gelişimiyle ilgili, şehrin güvenli şehir olmasıyla hesabıyla, bunlar mesaj, fuarlar mesaj, futbol turnuvaları mesaj, şehirde bir zirve ya da sempozyum ya da bir toplantı bunlar biliyorsunuz yani olumlu mesajlar. 

YABANCI YATIRIMCILARA İMKAN SAĞLAMAMIZ GEREK

 

Mayıs ayındasağlığı ve güvenliği sempozyumu düzenledik. Yılda bir düzenleniyor, bu sefer de Gaziantep’te yaptık. Geçen Gaziantep’e 30 taneye yakın enerji bakanlığından yetkili getirdik, Avrupa birliği delegasyonu getirdik. Enerji konusunda bölgede ne yapılabilir, yenilenebilir enerji konusunda hangi imkânlara sahibiz, nereden başlamalıyız diye yatırımcılarla üst düzey bürokratları buluşturduk. Hatta 4 oturum yaptık, birinde de Kalyon Grubu’nun yatırımcısını konuştuk. Biliyorsunuz Konya, Karaman’daki en son enerji bakanının ihalesini onlar aldılar. Önemli açıklamalarda bulundular. ‘Şehrin yatırım imkânlarını ne yapabiliriz. Nasıl daha ileriye taşıyabiliriz’ diye konuşuyoruz. Fuarlar da onlardan birisi. Şehirdeki Suriyelilerle ilgili yaramız ensar muhacir ilişkisinin birazda bu şehre ticaretine katkıda bulunması için ne yapabiliriz diye konuşuyoruz. Geçen hafta burada bir sivil toplum kuruluşuyla beraber bir sempozyum düzenledik. Sempozyumda büyük elçimizde vardı, AFAD başkanımız vardı. Kalyoncu Üniversitesi Rektörümüzün koordinatörlüğünde bir panel düzenledik. Panelde sorunları yatırdık. Mesela bizim orada bakışımız şöyle biz diyoruz ki, bu şehre gelen çok üst düzey profesörleri, hocaları, mühendisleri, doktorları, bilim insanlarını kaçırdık maalesef onlara sahip çıkamadık. Çok kalabalık vardı. Bir şekilde ayırt edemedik. Avrupalılar geldiler. Gaziantep’e burada bürolar açtılar ve o insanların müracaatlarını eğitimli olanların hepsini alıp gittiler. Bizde kala kala iş adamları kaldı bir de niteliksiz, vasıfsız insanlar kaldı. Şimdi biz istiyoruz ki, bu iş adamları Gaziantep’te yatırım yapmak istiyorlar. En son Suriyeli iş adamları derneği ile görüşmemiz sonucunda ortaya çıkan bir 70-80 tane bize verdikleri bir müracaat listesi var. Bu listede diyorlar ki, ‘bunların seyahat özgürlüğünü verirseniz bu insanlar Gaziantep’te bir üretim yaparlar.’ Yanlarında çalışan ciddi işçiler var yatırımları var, ciddi bir ihracat potansiyeli var. Bunların raporlarını istedik, bu raporları valiliğe sunduk. Vali beyden şey bekliyoruz. Bu şehirdeki iş adamlarıyla mülteciyi ayırmak istiyoruz. Suriyeli olabilir ama yatırımcıysa bizim ona imkânları sağlamamız gerekiyor. 

’"

10 MİLYON DOLARLIK YATIRIM YAPMAK İSTEYENE VİZE VERMİYORUZ

Gaziantep bugün sanayi şehri. Yani burada bir sanayi yatırımı yapması çünkü 250 milyon bir Arap coğrafyası var. Bu 250 milyonluk Arap coğrafyasına biz eğer hükmetmek istiyorsak, bunlara mal satmak istiyorsak, bunlardan mal almak istiyorsak, bizim için bir fırsat diye düşünüyorum. Yani kelime biraz hoş değil ama bu imkanın da değerlendirilmesi lazım. Bu şehrin geçmişinde dört nesil, dört jenerasyon yaşadı. Biz bu şehirde Arap, Türkmen, Ermeni, Yahudi beraber yaşadık. Biz onlarla komşuluk ettik. İhaneti saymaz isek 1921’deki Antep harbinde ki ihaneti saymazsak o insanlarla yaşıyorduk. Bu topraklarda bin yıldır beraberiz. Biz bunlarla gene yaşarız, gene bir sıkıntımız yok. Bizim buradaki bakışımız şöyle, biz Gaziantep’in ticaretine bunların ne katkısı olur diye bakıyoruz. Bugün Gaziantep’e 50 milyon dolarlık bir yatırım yapmak isteyen bir bisküvi fabrikası var mesela adama vize veremiyoruz, vermedik. Konuları bizim yetkililerimiz biliyorlar. 10 milyon dolarlık yatırım yapmak isteyen insana vize vermiyoruz.

DEVLET TÜCCARIN ÖNÜNÜ AÇMALI

Gaziantep Ticaret Odası Başkanı olarak şunu söylemek istiyorum. Dünyada tüccarlar yol açtı arkasından siyasetçiler geldi, politikacılar geldi. Bu dünyada İngilizler, Fransızlar bunu böyle yaptı, dünya ticaretine yön veren dünyanın büyük ulusları önce tüccarları gönderdi. Tüccarların önünü devletin açması lazım. Devlet tacirlerin önünü açmalı ki arkasından kendisi gitsin. Yarın önümüzde kuzey Suriye var. Kuzey Suriye’de de imkanlarımız olacak. Ben devletten şunu istiyorum tüccarın önünü kapamasınlar önden tüccar gitsin, arkasından politikacı siyasetçi gelsin. Onların menfaatleriyle bizim menfaatlerimiz aynı şey değil. Tüccar para kazanmayı bilir, şehrin refahını yükseltme derdindedir. Şehrin bilincini yükseltme derdindedir. Kültürüne katkı derdindedir. Politikacılar biz onlara da saygı gösteriyoruz tabi onların da öncelikleri var. Onlardan taviz vermelerini istemiyoruz zaten ama şu geldiğimiz 5-6 yıl ki aşamada tüccarların daha rahat hareket edebilmesi için bir şeyler yapılmalı. 

CERABLUS SERBEST GÜMRÜK KAPISI OLMALI

 

Ticaretin daha rahat olabilmesi için mesela ben diyorum ki, Cerablus’a bir tane serbest sınır kapısı yapılması lazım. Serbest gümrük olması lazım yani Kuzey Suriye’deki insanların gelip Gaziantep’ten mal alıp çantasına koyup gitmesi, yani sınır ticaretinin imkanlarının bu bölgede yeniden oluşması gerek. Bu yapılırsa Gaziantep’in potansiyelini çok yükseltecektir. Gaziantep’in bu sınır şehri olması hesabıyla makus tarihini yenmesi lazım. Şmdi biz samimi bir itiraf yapalım yani Gaziantep şuan Türkiye’nin üçüncü büyük şehridir. Şimdi Kocaeli’nin, İstanbul’un, Ankara’nın imkanlarının ne olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Bütün politikacılar, siyasetçiler, yatırımcılar, dış kaynakların hepsinin oraya çekildiğini oraya kanalize edildiğini hepimiz biliyoruz ama hiç bir şey Gaziantep’e kanalize edilmedi. Cazibe merkezlerinde yokuz, yatırım teşvik de yokuz, KDV de yokuz, sınırda yokuz niye? Burası sınır bölgesi stratejik bölge. Gaziantepli olarak çalışıyorsak, kazanıyorsak, mücadele ediyorsak suç mu işliyoruz. 

’"

GEÇ KALDIĞIMIZ İÇİN TİCARETİ DEAŞ YAPIYOR

Gaziantep ile ilgili Ankara’ya gidip yetkililerdin bir şey istediğimiz zaman, siz Gazianteplisiniz yaparsınız diyorlar. Daha öncelikli şeyler var siz nasıl olsa bunu halledersiniz diyorlar. 95-100 yıllık Cumhuriyet geleneğimize böyle bir hafıza oluşturmuşuz, Gaziantepli çözer. Doğru çözüyoruz çok şükür ama bakın şimdi yeni bir imkân doğdu, Kuzey Suriyeli imkânımız oldu yani bu imkânın bence önünün açılması lazım. Burada bir serbest bölgeye ya da serbest ticarete yönelik gümrüklerin açılmasına yönelik bir şey yapmamız lazım. Geç kalmamamız lazım. Bakın biz şuan da geç kaldığımız için Cerablus’ta, İdlib’te o bölgede DEAŞ oraya satacağının satıyor ve onlar mecbur almak zorunda kaldıkları bir takım ürünleri onlardan alıyorlar ve DEAŞ’ı yükseltiyorlar. DEAŞ bu işten para kazanıyor. 

GAZİANTEP’TEKİ FİRMALARA KOTA VERMELERİ LAZIM

Şeker ve petrol türevleri özellikle. Gaziantep’in vermesi lazım. Gaziantep’teki firmalara kota vermeleri lazım. Bunu bizim satmamız lazım. Biz bunu veremediğimiz için ve o insanlarda geliyorlar ve bunları siz verin biz DEAŞ den almak istemiyoruz diyor. DEAŞ’ı yükseltiyoruz diyor. Bunu yetkililerimiz de biliyorlar, hepsinin haberi var, tamam kotalarımız var biliyorum. Hassasiyetlerimiz var tabi ki, yani bu şeker ve petrol hileye yatkın bir iş ama yani Türkiye Cumhuriyeti’nin eğer isteyip de yapamayacağı bir şey var mıdır bu bölgede. Yani biz neden DEAŞ’ın yükselmesi demek bizim düşmanımızın güçlenmesi demek ve biz şu anda onu yükseltmemek adına bir şey yapamıyoruz. Kuzey Suriye’den aldığımız bir milyon tona yakın buğday getiriyoruz. Toprak mahsullerini oradaki ürünün değerlenmesi adına zeytinin, fıstığın, nohutun, mercimeğin, buğdayın değerlenmesi adına ne yapabiliriz? Bu konuları vali beyle bir koordinasyon çerçevesi içerisinde bir araya geldik ve konuştuk. Buraya getirilmesinin uygun olduğunu ve toprak mahsulleri tarafından ikame edilmesin de faydalı olabileceğini söyledik. Pazarı bozmaması adına ve oradaki insanlarımızın mağdur edilmemesi adına bunun doğru bir şey olduğuna kanaat getirdik. Eğer bunu serbest sektöre kota verilirse bu piyasayı hem bozar hem de olası bir ihtimalle oradaki insanların parasını ödemeyerek onları zor durumda bırakır. Bu bizim Türkiye’nin imajını da bozar. Hem onların ürünlerini alalım hem onların ürünleri değerlensin dedik.

SURİYE’DEN 1 MİLYON TON BUĞDAY GELİYOR

 

Şuan orada anlaşma sağladık, depolar kuruluyor. Toplama merkezi oluşturuluyor. Toprak mahsulleri alacak ve parasını ödeyecek. 1 milyon ton buğday. Bizim görüştüğümüz Cerablus’ta İdlib’de yetkililer, biz acil olarak buralara fabrika ve tesis kurulması istiyoruz diyorlar. Un fabrikası istiyorlar, zeytin yağı fabrikası istiyorlar, makarna fabrikası istiyorlar, soğuk hava deposu istiyorlar acilen. Yıkılmış bir şehri yeniden yapılanmak istiyorlar. Yani bunu da Gaziantep’ten başka şuan da imkânları da yok alabilecek. Biz tabi ki yetkililerimden şunu istiyoruz, gümrükle ilgili giriş çıkışlarla ilgili olayların biraz daha yumuşatılmasını, biraz daha hızlı davranmasını istiyoruz. Aksi takdirde o bizim boş bıraktığımız ticari alanlara başka uluslar girebilir. Madem biz bu kadar 25 milyar dolar bir yardım yaptık, 5 yılda bizim bütçemize yükü oldu, bunun artık ticari olarak ayağa kalkması lazım. Hem oradaki insanların refahını yükseltmek adına, hem bölgemizin kalkınması adına bunu yapmalıyız. Ticaret her zaman karşılıklı menfaattir. Tek taraflı düşünmüyoruz zaten, buradaki tüm düşüncemiz iki tarafın karlılığıdır. 

’"

RAKKA OPERASYONUNU BİZ YAPALIM

Görüşmeler başladı bir ateşkes süreci oldu ama bir barış sürecini hala herkes bekliyor yani. Şimdi uluslararası toplumun müdahil olduğu bir olaydan bahsediyoruz. Biz de Rakka operasyonu için hala bir şey yapılmadı. Türkiye Cumhuriyeti devletimizin yetkilileri hala Rakka için birlikte hareket edelim diye görüşülüyor. Son durum ne oldu, neler konuşuluyor onları samimi olarak bilmiyoruz. Çünkü bir şey olduktan sonra ancak duyabiliyoruz. Biz istiyoruz ki, Rakka operasyonunu biz yapalım. Türkiye Cumhuriyeti yapsın. Bu bölgeyi tanıyoruz, bu bölgeyi biliyoruz, bölgedeki halkın desteğini de almış durumdayız. Yeni oluşacak bir kuvvette biz de olmak istiyoruz devlet olarak ki söz sahibi de olmak istiyoruz. Ama son durum ne bilmiyoruz, yetkililerimizle görüşüyor inşallah ben eminim bir yol alacağız ortaya bir şey çıkacak inşallah hakkımızda hayırlı bir şey çıkar. 

GAZİANTEP’TE 480 BİN SURİYELİ VAR

Gaziantep’te resmi rakamlara göre 480 bin Suriyeli mülteci var. Valiliğimizdeki rakam bu şekilde. Bu ay itibariyle 480 bin kamplar dahil yarısı kamlarda yarısı Gaziantep’te ikamet ediyor. Bu enteresan bir rakam, bu 480 bin rakamının neredeyse dörtte üçü kadın ve çocuk ama şu anda kabul edelim etmeyelim şu anda bu insanlar şehrin sosyoekonomik yapısında çalışıyorlar. İnşaatlarda, sokak da çalışıyorlar. Benim şu anda 1.050’ye yakın ticaret odasına kayıtlı ticari iş yeri üyem var. Bir tane de burada Suriye masamız var. Hatta şöyle bir şey yapalım dedik, bir tane de onlardan bir yetkili alalım dedik. Suriyeli bir Türkmen kardeşimizi Suriye masasının başına koymuştuk. Şimdi bir tane de onlardan bir yetkili alıp Suphi beyin yanına yardımcı olarak vereceğiz. Kendileri dediler bizden bir arkadaş da sizde dursa bir ay bir denesek bundan ne çıkar ne olabilir ne faydamız olur diye. Onlarda bir şeyler yapmak istiyorlar. 

ÖNÜMÜZDE VİZE ENGELİ VAR

Bakın öyle bir noktadayız ki; Gaziantep’teki Suriyeli iş adamları burada yatırım yapma telaşında biz Gaziantepliler olarak biz onların önünü nasıl açarız, nasıl ticareti sanayiyi üretimi geliştiririz diyoruz. Önümüzdeki tek engel vize engelidir. Irak’tan bize çok misafir geliyordu yakın zamana kadar, son zamanlarda mesela Irak’tan misafirleri göremiyoruz. Ne oldu diye sorduğumuzda Irak’taki vize işlemlerimiz özel sektöre devrolmuş, özel sektördeki o arkadaşlarımız da Türkiye vizesi isteyen oradaki vatandaşa bir aylık vize veriyorlarmış. Bir aylık vizeyi alan vatandaş da uçağa binip direk İstanbul’a gidiyormuş, hiç Gaziantep’e gelmiyormuş. Fuara gelen Erbil Vali yardımcısıyla görüştüğümüzde bize, ‘siz vizeyi 90 güne çıkartırsanız o insanlar Türkiye’ye uçakla değil arabayla gelir, arabayla geldiklerinde muhakkak 3-4 gününü Gaziantep’e ayırıyorlar ama siz onları bir aylık vizeyle kısınca onlarda direk İstanbul’a gidiyor dediler. Yani böyle hiç aklınıza gelmedik. Biz tabi bu kapsamda vali beyi ziyaret ettiğimizde,  bununla ilgili girişimde bulunacağını vize süresinin 90 güne çıkarılması konusunda. 

SAĞLIK TURİZMİNİ KULLANMALIYIZ

Gaziantep’in sağlık potansiyelinin hafızasının oluşması için bir dosya hazırlıyoruz. Gaziantep’in sağlık kriteri nedir, elimizdeki veriler nedir, kaç tane hastanemiz var, kaç tane ortopedizm var. Şimdi bakın önümüzde bölge hastanesi açılıyor ve çok hızlı ilerliyor inşaatı bir sene sonra 2500 yataklı tek başına bir bölge hastanesi olacak. Gaziantep’in şu anda mevcut potansiyeli küçük değil. Yani bizim Sanko Hastanesi’nin bölgedeki gücünü biliyorsunuz. Türkiye’nin en çok kalp ameliyatı yapılan hastanesi ama biz bunu çok reklam yapmıyoruz. Mesela ben Irak’a gittiğimde Irak’taki yetkililerle ve bizim konsolosluğumuzla görüştüm. Bunları anlattığımız da bize, ‘Biz sizi sanayi şehri olarak biliyoruz.’ Dediler. Bizim dört tane kültürümüz var, dört medeniyetimiz var. Doricya, Yesemek, Karkamış, Zeugma. Dediler ki, bunları neden anlatmıyorsunuz? İlk geldiğimde ben kartpostal dağıtayım dedim, bir Karkamış koleksiyonu var mı dedim. Yok dediler. Karkamış gibi bir kıymetin nasıl bir koleksiyonu olmaz dedim. Bu kartpostalları gönderirsin bir bilinç, algı oluşturursun. Biz bir Karkamış’ı satamamışız. Karkamış’ın zenginliğinin Zeugma’dan daha büyük ve zengin olduğunu nasıl anlatmamız lazım, ne yapmamız lazım. İlk Sümerlerin orada doğduğunu, ilk yazı tabletlerinin orada olduğunu. Gaziantep’in şöyle bir şeyi var direk sonuca gidiyoruz biz. Gaziantep’in elindeki 4 değer bir Avrupalının elinde olsun 24 saat televizyonda, internette, dergimizde anlatırlar. İsveç’te Vasa gemisi var, bütün müzeciler, rehberler dört gün boyunca anlata anlata bitiremediler. Biliyorsunuz Yesemek ‘te 10 tane daha heykel bulduk. Roma heykellerinin burada yapılıp gittiğini bir çok insanın haberi bile yok. Yesemek heykel merkezi diyoruz. Roma’dan bahsediyoruz burada yapılırdı heykeller buradan gemi ile giderdi. Mesela Dülük kaya mezarları bir şey yapamıyoruz oraya. 

SADECE TİCARETLE OLMAZ

Kültür bakanlığı son dönemde Türkiye’deki arkeoloji bölümlerinin çokluğu nedeniyle ve onların baskıları nedeniyle, yabancılara verilen kazı çalışmalarını iptal etti. Gerekçelerinin içerisinde Türkiye’de madem bu kadar arkeoloji merkezi var, ne için bunları biz yapmıyoruz. Bu insanların hafızalarına da sanatlarına da saygı duymamız lazım. Dülük kaya mezarları Başlamış bir proje. 15 senedir Gaziantep’te başlamış devam ediyor, bir Alman profesör ve ekibi geliyorlar buraya haziran ayında oturuyorlar 3 ay çalışıyorlar. Bu adamlara diyorsun ki bugün işiniz bitti. Adam diyor ki benim 15 sene geçmişim var profesörlüğümü burada aldım, ben nereye gideyim. Diyorlar ki biz size izin vermeyeceğiz. İlk kazmayı bunlar vurmuş en azından, kazılara başlayan insanlara da bir öncelik tanınması lazım. Bu kazıları bitirmeleri adına, birlikte hareket etmesi sağlanabilir. Ya da onların yanına bizim fakültemizden 5-10 tane adam verilebilir ama bunların 15 yıllık hafızalarını da unutmamamız lazım. Bizim İzmir’deki Bergama müzesini alıp götürüyorlar. İkinci dünya harbi geliyor, 1938’de Bergama’yı söküyorlar gömüyorlar 2 metre beton döküyorlar Berlin’de. 6 yıl sonra savaş bitiyor, Berlin yerle bir ediliyor, tekrar o betonu kaldırıyorlar çıkartıp tekrar düzüyorlar. Rehbere dedim ki bizim Bergama’yı buraya söküp getirmişsiniz dedim, kendi mekanında sunulması lazım. Uluslararası yasa artık diyor ki tarihi değerler çıktıkları yerde ziyaretçilere açılması lazım. Beyhan bey bir düşünün eğer bu eserler bizde kalsaydı biz buna ne kadar saygılı davranırdık, acaba hangi mucur şantiyesinde kırılmış taş olmuştu. Bakın bu insanların saygısını görüyor musunuz, bu insanlar sahip çıktı. Şimdi Karkamış’a da o insanlar sahip çıkıyor. çünkü bu insanlığın ortak mirası. Burada bir medeniyetten bahsediyoruz senin, benim demek yanlış olur. Bu bölgenin sadece ticaretle anılması değil de, biraz daha sanatla, kültürle anılmasını istiyorum. 

OHAL TİCARETİMİZE ENGEL OLUYOR KALDIRILMASINI İSTİYORUZ

Bizim iş adalarımızın tedirginliği bombayla ilgili değil, OHAL ile ilgili. OHAL’in kaldırılmasını istiyoruz. İş adamlarımızın önünün açılmasını istiyoruz. Onların tedirginliklerinin, rahatsızlıklarının artık bertaraf edilmesini, güven ortamı sağlanmasın talep ediyoruz. Yani bizim, yatırımcıların ve iş adamlarının tedirginliği bombadan dolayı değil. Çünkü bu şehir bizim şehrimiz. Bu şehirde patlayan bombalar filan bizim ne önümüzü kesebilir ne bizim yatırımlarımızı durdurabilir. Dünyanın hangi şehrinde bu kadar olay olacak ve kendini bu kadar hızlı toplayabilecek. Mayıs ayı ihracat artışımız yüzde dokuz buçuk. Bunu akılla filan anlatamazsınız, bilimle teknolojiyle anlatamazsınız. Bu şehrin vatanseverlikle, yatırımla ilgili bizim sanayicimizin, yatırımcımızın vatanı sevmesiyle ilgili. 

FETÖ’NÜN ALLAH BELASINI VERSİN

 

FETÖ’nün Allah belalarını versin. Allah inşallah 15 Temmuz’u bir daha bize göstermez. Ama bizim iş adamlarımızın FETÖ’cü işadamlarından ayrılması lazım. Çünkü şu anda Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi at iziyle it izi birbirine karıştı. Öyle bir yere geldik ki, komşundan şüphelenir hale geldik. Ben adaletin hızlı tecelli etmesini istiyorum. Geciken adaletin de adalet olmadığını yaşam hakkının kutsal olduğunu, yatırımcının imkanlarının artırılması gerekiyor. Yatırım, üretim yapmak istiyorsak tedirginliğimizin giderilmesi lazım. Şehir çok güzel bir yere geldi. Sayın Fatma Şahin Bakanımızın da destekleriyle Gaziantep’i gitme projesinden kapsamında 6 ay önce yola çıktık geldiğimiz yolda şuan da ki aldığımız rakamlar, Gaziantep’in turist rakamları çok güzel. Turist gelmeyen bir şehre ben yatırımcıyı nasıl getireyim. Önce bizim bu şehirde ki huzuru, güveni sağlamamız gerekiyor. Onla ilgili en ufak bir sıkıntımız yok. İran başkonsolosluğuyla görüştük dün ‘Gaziantep’e gelmek istiyorum’ dedi, Irak büyükelçisiyle görüştük, Irak’taki dış ticaret bakanı Gaziantep’e gelmek istiyor. Hakikaten Gaziantep bölgede büyüyor. Bu yükselen değerin biz farkında olalım. Biz bunların önünü açalım, bunlara engel olmayalım. Bu sanatın, kültürün, ticaretin önünü açmanın formülü insanları anlamaktan geçiyor, samimiyetten geçiyor. 

’"

PASAPORTUNA EL KONULAN İŞ ADAMLARIMIZ VAR

OHAL ticaretimize engel oluyor. Alışveriş ettiğimiz insanların durumlarını bilemiyoruz. Mal aldığım adam FETÖ ile alakası varsa yarın bir polis memuru gelip tutuklama yaptığında bütün defterlerinin incelediğinde acaba ben FETÖ’ye destek veren firmaya destek veren firma imajını yaratmamak için bundan endişe duyuyorum. Ya da mal sattığım adamın başına bir iş geldiğinde spesifik bir örnek bir marketçi arkadaşımızı polisler alıp götürdüler, FETÖ soruşturmasından gittikten 3 gün sonra bütün alacaklılar adamın dükkanına gitti ve adamı batırdılar. Adam da 7-8 gün sonra bırakıldı ama adam çıktığında market filan kalmamıştı ortada. Ortamın yumuşatılması lazım. Bizim en hassas noktamız 250 tane şehidimiz var. Biz zaten onların yanında değiliz. Ama geciken, çalışmayan, aksayan adalet. Şehirde pasaportuna el konulan iş adamlarımız var. 

İNSANLARI TEDİRGİN ETMEYE HAKKIMIZ YOK

Soruşturma konusunda el konulabilir ama bunların bir an önce bitip, bu insanların ticaretine engel olmamak lazım. Tabi ki önceliğimiz vatan bunu konuşmuyoruz, bunu zaten artık kelimesinin kapağını bile kaldıramayız. Tabi ki önceliğimiz vatan. Önce vatanımız sonra Gaziantep bu şehirde ki bu yükselen değeri ben bazen diyorum ki, bu yükselen değeri birileri çomak mı sokuyor? Özellikle bizim büyümememiz, gelişmememiz için. Beşinci organize sanayideki inşaatları gidip gördüğünüzde şok oluyorsunuz. Bu kadar hızlı büyür mü bir şehir? Şehrin sadece nüfusu değil sanayisi de büyüyor, ticareti artıyor. Bu kriz ortamında yüzde ihracatı 9.05 arttıran Türkiye’de varsa gelsin. Yetkililerden bizim önümüzü açmalarını istiyoruz. Bu 9.05 değil 19.05 olur. Bu şehrin dinamikleri çok güzel, insanları çok güzel. İnsanlar bir şey yapmak istiyorlar. Bu kadar olumsuz işlere rağmen bırakıp terk etmek istemiyor. O kendini bilmeyen bir kaç tane insan var. Yok dışarı gideceklermiş de, dışarıdan mal alacakmışlar da. Biz zaten Gaziantep’i sevmeyen adamlarla bir işimiz yok. Biz Gaziantep sevdalıları için konuşuyoruz. Gaziantep’e inanalar, güvenenler için konuşuyoruz. Ben 20 nesildir bu şehirdeyim, bir yere de gitmedim gitmemde. Gidecek adamı da kim tutabilir ki. Şehri şehir yapan bu olmadı mı? Gazianteplinin Antep sevdası olmadı mı? Niye bütün şehirlere gittiğimizde, Gaziantep ‘Antep’ için reklam yapıyor diyorlar. Böyle bir özelliğimiz var, bunu kaybetmek istemiyorum. Niye Urfalı Urfa’yı, Diyarbakırlı Diyarbakır’a yatırım yapmadı. Türkiye’nin en büyük müteahhitleri dediğimiz insanlar Diyarbakırlı, Trabzonlu değil mi. Ben de diyorum ki, yetkilileri bu şehrin dinamiklerini doğru görelim, dinamiklerini saygı duyalım. Tabi ki adaleti, huzuru, güveni sağlayalım. Bunlarda zaten sıkıntımız yok hızlı yapalım bunları. Yargılayacağımızı yargılayalım, ceza vereceğimize verelim. İnsanları tedirgin etmeye hakkımız yok. 

GAZİANTEP’İ GELECEĞE TAŞIYACAK PROJELERE İMZA ATMAK İSTİYORUZ

Yönetim Kurulu olarak; şiarımız üyeye ve Gaziantep’e hizmettir. Yönetim Kurulumuzla, meclisimizle, meslek komitelerimizle, üyelerimizle uyum içerisinde diğer kamu kurum ve kuruluşlarıyla STK’larla işbirliği yaparak, birlik ve beraberlik içerisinde kentimizin başarısını sürdürebilir kılmak ve Gaziantep’i geleceğe taşıyacak projelere imza atmak istiyoruz. Artık geçmişi değil geleceği konuşuyoruz. Aslında Gaziantep Ticaret Odasından söz edildiğinde uyumsuzluktan söz etmek doğru olmaz. Çünkü Gaziantep Ticaret Odası uyumun olduğu projelerin ve çalışmaların ortak akılla alındığı ve yapıldığı bir kurumdur.

GAZİANTEP ORTAK AKILLA BÜYÜDÜ

Oda Yönetim Kurulumuzun önem verdiği konuların başında birlik ve beraberlik geliyor. Yönetim Kurulu olarak şuna inanıyoruz; birlikteliğin, işbirliğinin ve uyumun bu kenti daha üst noktalara taşıyacağına inanıyoruz. Zaten Gaziantep’in başarısındaki sır birlik, beraberlik, uyum ve ortak akıldır. Gaziantep ortak akılla büyüdü ve büyümeye devam ediyor. Yönetim Kurulundaki bütün arkadaşlarımız uyum içerisinde Odaya ve Gaziantep’e değer katmaya, Gaziantep’in marka değerini yükseltmeye ve hizmet için çalışmalarını aralıksız olarak sürdürüyor. Oda olarak sanayi ve ticaretin yanında dünyada hiçbir kente nasip olmayan önemli özelliklere sahip, dinamik bir kent olan Gaziantep için yapılacak her çalışmaya öncülük ettiğimiz gibi içinde yer alarak destek olmaya çalışıyoruz. Bir kentin gelişimi için yalnızca sanayi ve ticaret yeterli değil. Bunun yanında turizm, kültür, sanat, spor, sağlık gibi alanlardaki gelişim de çok çok önemli. İşte bütün bunları bir potada harmanladığımızda Gaziantep bugün bulunduğu noktadan daha ileri gider ve Sosyo-ekonomik olarak gelişir. 

ÖTEKİLEŞTİRMEYE KARŞIYIZ

Görevimizin ilk günlerinde yaptığımız ilk iş Gaziantep’in sorunlarını Ankara’ya taşımak oldu. Ankara ziyaretlerimizde Gaziantep’in ivedi problemleri ve geleceğe taşıyacak projeleri gündeme getirdik. Kısa süre içerisinde Enerji Zirvesi ve Domotex halı fuarını gerçekleştirdik. Bu organizasyonlar Gaziantep’in imajını önemli katkılar sağladı ve Gaziantep’in marka değerini yükseltti ve kent ekonomisine adeta bahar havası getirdi. 

Lojistik Köy, GTO Akademi Kampüsü, Savunma Sanayi Yatırımları, Özellikli bir üretim ve Ticaret Bölgesi kurulması gibi projelerimiz var. Projelerin yanında ’GTO Akademi’ çatısı altında düzenlenen ‘Mesleki Eğitimler’, ‘Girişimcilik Eğitimleri’, ‘Kurumsallaşma Eğitimleri’, ‘Dış Ticaret Eğitimleri’ ve ‘Kişisel Gelişim Eğitimleri’ ile Gaziantep iş dünyasının eğitim ihtiyacına cevap vermeye çalışıyoruz.

Ortak akla ve istişare kültürüne önem veriyoruz. Gaziantep’in hedefleri için hareket eden bütün kurum ve kuruluşlara destek veriyoruz. Bizim için öteki yoktur, ötekileştirmeye karşıyız. Sen, ben tartışmasını bir kenara bırakıp biz diyebilmeliyiz. Gaziantep’in bugünlere gelmesinde ortak akıl ve biz kültürü etkili olmuştur. Bu kültürün devam etmesi önemlidir. 

Gaziantep ihracatta beşinci kent olmayı sürdürüyor. Kentimizin ihracatının Mayıs ayında yüzde 9,5 oranında artması sevindirici. Mayıs ayında kentimiz ülke ihracatının yüzde 4.5’ini gerçekleştirdi. İhracatta yükseliş trendi devam ediyor. Dileğimiz bu trendin artarak devam etmesidir. 

ADAY OLMAK EKİP İŞİ, EKİBİM KARAR VERİR

 

Bize bir görev verildi, biz de çıktık geldik. Arkadaşlarımızla beraber yönetim kurulu arkadaşlarımızla sonra da meclisimizle bir şeyler yapma telaşındayız. Hep, ‘Gaziantep’e borcumuz var. Ne yapabiliriz’ diyorduk. Bu da bir imkan oldu. Yeni dönemin ne olduğunu bilmiyoruz, olası ihtimalle bu yılın sonunda bir seçimden bahsediliyor. Takvim işlerse bu böyle olacak. OHAL kapsamında bunun işleyip işlemeyeceğini bilmiyoruz. Herhangi bir açıklama yapılmadı. Açıklama yapılmayan bir seçim süreci için bugünden bir şey söylemek zor, bu bir ekip işi. Bu tek başıma benim adayım demem zaten yanlış olur. Aday değilim demem de yanlış olur. Ama şunu söyleyebilirim biz buraya bir ekip ile geldik, beni destekleyen arkadaşlarım var. Arkadaşlarımın vereceği karar doğrultusunda yeniden seçim süreci belli olursa onlarla beraber otururuz ve buna bizim ekibimiz karar verir. Onlar beni layık görürlerse ben alır devam ederim. Ama derlerse ki, ‘yeni dönemde biz şu arkadaşla çalışmak istiyoruz’ onu o gün konuşuruz. Benim tek başıma demem hoş olmaz. Biz buraya gelirken de ben aday olmadım. Başka dört tane aday vardı. Ben seçim komitesindeydim. Benim adım bile yoktu ama ne olduysa son an da ‘böyle uygun görüyoruz. Beyhan bey sizinle konuşmamız lazım sizi aday ediyoruz’ dediler. O gün geldiğinde de, ‘Beyhan abi senin kenarda durman gerekiyor bizim adayımız şu’ dediğinde biz onlara saygı göstereceğiz. Bu bir ekip işi. Siz tek başınıza alemi cihan olsanız da bir şey yapamazsınız. 



SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
FACEBOOK SAYFAMIZI TAKİP EDİN
ÇOK OKUNAN HABERLER
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR