Türk müziğini flamenko teknikleriyle sentezleyen ve bir dönem Modern Folk Üçlüsü grubunda yer alan müzisyen Doğan Canku, müziğinin özgün ve kategorize edilemez olduğunu belirtti. Hindistan, İspanya gibi çok farklı ülkelerin folk müziklerini dinleyerek, Klasik, Flamenko ve Türk müziği tarzında bir sentez oluşturduğunu dile getirdi. Meditasyon ve Quantum konularına olan ilgisiyle de bilinen sanatçı, “Müziğimi quantum alanımdan cımbızlayıp alıyorum. Quntum tekniklerini doğru uyguladığınızda zihninizi o seviye indirebiliyorsunuz. Üretme süreci de bundan çok etkileniyor elbette” diye konuştu.
“Müzik iyileştirir”
Doğan Canku, müziğin iyileştirici etkisi olduğunu vurgulayan sanatçı, bundan 25 yıl önce yazdığı “Yaşamak Güzeldir” şarkısının bir kadın dinleyicisinin hayatını kurtardığını anlattı. Kadın dinleyicinin bunu müzik okuluna gelerek kendisinin anlattığını söyleyen sanatçı, kendisini çok etkileyen bu olayı şu şekilde anlattı. “Kendisi büyük bir bunalım yaşıyor ve intiharı düşünüyor. Hapları içiyor ve sonrasında radyoda çalan şarkıya takılıyor kulağı. “Aşkı elinden alan olsa da/ Üzülme, üzülme, üzülme sakın / Hayata küsme, yaşamak güzel şey / Yeter ki, ölüm olmasa” sözlerinden etkileniyor. İntihar düşüncesinden vazgeçiyor, hapları çıkarıyor. Bu nedenle tılsımlı bir şarkı olduğuna inanıyorum”
“Gençler eskiden daha sabırlıydı, öğretmek daha kolaydı”
Günümüzdeki müzik eğitimine de değinen Doğan Canku, “Eskiden gençler daha sabırlıydı. Didik didik ederlerdi. Öğrenmek için heveslilerdi ve öğretmek daha kolaydı” dedi. Örneğin Solfejin müzik eğitiminde çok önemli bir yeri olduğunu ancak yeni neslin öğrenmek bir kenara, dinlemeye bile sabrının olmadığı tespitini yaptı. Bu tutumları sadece müzikle de sınırlı değil maalesef” değerlendirmesini yaptı.
Söyleşi sonrasında Altınbaş Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nurcan Perdahcı tarafından günün anısına Sanatçı Doğan Canku'ya plaket takdimi yapıldı.
