AK Parti Grup Toplantısı sonrasında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularına cevap veren Erdoğan, önemli açıklamalarda bulundu.
“BİZE DÜŞEN BU MÜRACAATIMIZI YAPMAK, HAK ARAMA MÜRACAATIMIZI YAPMAK”
Bir gazetecinin, “Amerika’nın terör örgütlerine yönelik desteğinin uluslararası hukukta ya da iç hukukta bir karşılığı var mı, Türkiye bu noktada bir adım atacak mı” sorusuna cevap veren Erdoğan, “Bunların her türlü çalışmasını yapıyoruz. Gerek ikili görüşmeler, gerek uluslararası mahkemeler noktası, bunların değerlendirmelerini yapıp atmamız gereken adımları atacağız” dedi. Mahkemeye taşıma durumu olup olmadığı sorusuna “Her şey” cevabını veren Erdoğan, “Uluslararası hukukta bir karşılığı var mı” diye sorulması üzerine “Olmaz olur mu? Böyle bir saçmalık olur mu? Buralarda hiçbir hak ve yetkin yok, üstelik NATO’da birlikte olduğun ülkeyi, terör örgütlerini beslemek suretiyle kendi ortağın olan ülkeye saldırtıyorsun. Bize düşen bu müracaatımızı yapmak, hak arama müracaatımızı yapmak. Bir diğeri de terör örgütüne böyle bir desteği vermek, yardım ve yataklık yapmak zaten ulusal ve uluslararası hukukta suç teşkil ediyor. Birileri farklı yaklaşabilir ama biz üzerimize düşen görevi yapalım, adımlarımızı atalım. Her iki alanda inceliyor arkadaşlarımız” dedi.
Türk tankına vuran silah ile ilgili incelemelerde bir sonuca varılıp varılmadığının sorulması üzerine Erdoğan, Başbakan Yıldırım’a sordu. Yıldırım’ın “Bazı tespitler var ama” diye konuşması sonrası Erdoğan, “Tespitler daha kesin değil” diye konuştu.
“’TÜRK’ İFADESİNİN ÇIKARTILMASI LAZIM”
Devlet Bahçeli’nin Türk Tabipler Birliğinin kapısına kilit vurulması yönündeki sözlerinin hatırlatılması üzerine Erdoğan, “Ben onu açıkladım. Onun başındaki ‘Türk’ ifadesi zaten Bakanlar Kurulu kararı, onun oradan süratle çıkartılması lazım. Sadece Tabipler Birliği değil, Barolar Birliği ile ilgili de aynı şey. Bunların milli, yerli, bu ülkenin yaptığı vatanı koruma ile ilgili mücadelede yanımızda olma durumları yok, tam aksine karşımızda yer alma, teröristlere sahip çıkma, onlarla yandaş olma gibi bir durumları var. Bunları tamamen kaldırıp, sadece Türk Tabipler Birliği değil, tabipler her grup kendi oluşumunu yapar, faaliyetini gösterir. Aynı şekilde hukukçular. Ondan sonra oraya gelip çöreklenme diye bir şey olmaz. Bu konuda karar Bakanlar Kuruluna aittir, Bakanlar Kurulu da gereken adımı atar” şeklinde konuştu.
"Kimse bu ülkede bayrakları indiremez, ezanları susturamaz..."
Zeytin Dalı Harekatı’nın başarıyla sürdüğünü belirten Erdoğan, "Bu süreçte verdiğimiz şehitlerin her biri şüphesiz ki yüreğimizi yakıyor. Ülkemiz topraklarına yönelik saldırılarda kaybettiğimiz sivil vatandaşlarımızın acısını da asla unutmuyoruz. Rakam olarak ifade edilen her bir kaybımızın, annesiyle, babasıyla, kardeşiyle, çocuğuyla başlı başına birer dünya olduğunu çok iyi biliyoruz. Türkiye, şehit ve gazilerinin omuzlarının üzerinde istiklal ve istikbaline güvenle bakmayı sürdürüyor. Erzincan’da yaşayan 10 yaşındaki kız evladımızın şehitlerimiz için yazdığı şiirinden bir bölümü aktarmak istiyorum, Sayın Başbakan bunu iyi dinlemen lazım. 10 yaşında. ’Oğlun şehit, çatma kaşını anne, metin ol da dik tut başını anne, gel öp kokla mezar taşımı anne, akıtma gözünden yaşını anne. Olsa da bu dünyada gönlün ezik, eğilme kimseye tut başını dik. Bu duygular bizim için tanık bildik, akıtma gözünden yaşını anne...’ Böyle vatan evlatları olduğu sürece kimse bu ülkede bayrakları indiremez, ezanları susturamaz, özgürlüğümüze göz dikemez, sınırlarımız ötesinden bizi tehdit edemez. Çünkü biz, tek millet diyerek, tek bayrak diyerek, tek vatan diyerek, tek devlet diyerek kararımızı verdik, tüm dünyaya da bunu ilan ettik. Kim bunlara yan bakarsa yakasına yakışıp hesap sormak, icap ederse de 80 milyon, tek vücut olarak bunların tepesine binmek bizim boynumuzun borcudur. Eğer, onuru olmazsa, eğer kutsallarına sahip çıkacak cesareti ve gücü yoksa bir toplululuk nasıl millet olabilir? Nasıl kendine bir gelecek inşa edebilir" ifadelerini kullandı.
"Türkiye’yi güya DEAŞ’la mücadele diyerek topladıkları çapulcularla aynı kefeye koyanlar, kimin eşkıya sürüsü kimin gerçek devlet olduğunu yavaş yavaş görmeye başladılar" diyen Erdoğan, "Barış, huzur için elimizden geleni yapmaktan çekinmeyiz. Gözümüzün önünde yalanla, dalavereyle, ayak oyunlarıyla, diplomatik sahtekarlıklarla 5 milyon metrekarelik vatanımız adeta talan edildi, geriye kala kala 780 bin kilometrekare bu ülke kaldı. Anlaşılan o ki birileri bunu bize herhalde çok görüyor. Bizi öyle çok zorluyorlar ki sonunda uyuyan devi uyandırdılar, bunu böyle bilsinler. Türk milleti üzerinden asırlık rehaveti atıyor, tozlarını silkeliyor, ruhunu ve bedenini tazeleyerek yepyeni bir döneme doğru ilerliyor. Türkiye’nin her başarısı milyonlarca yürekte yeni bir ümit kıpırtısı olarak dalga dalga büyüyor" şeklinde konuştu.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Büyük iddia sahibi olmak, bununla mütenasip imkan sahibi olmayı, o da çok çalışmayı gerektirir. Bugün Zeytin Dalı Harekatı’nda askerlerimiz kahramanca mücadele veriyorlarsa, bunun gerisinde Türkiye’nin hedeflerine ulaşacağına olan inançları yatıyor. Can tatlıdır, kimse canını kolay kolay tehlikeye atmaz. Evlatlarımız cansiparane mücadele yürütürken, bize mesaj veriyorlar. Bu mesaj, kendi ailelerinden başlayarak, tüm milletimiz için daha güçlü, müreffeh bir Türkiye inşa etmekle sorumlu olduğumuzdur. Eğer ülkemizi dış politikadan ekonomiye, eğitimden sağlığa, savunma sanayinden her alanda dengeli bir şekilde ileriye taşımazsak iddialarımızı hayata geçiremeyiz. İşte o zaman da geçmişte pek çok örneği karikatür devletlerden biri durumuna düşeriz. Artık hiçbir ülke, kurum Türkiye’nin gücünü ve kararlılığını sorgulayamayacak hale gelmiştir. Hatırlayın, geçmişteki koalisyon hükümetlerini hatırlayın. Eğer, öyle olsaydık bugün Afrin operasyonunu, Fırat Kalkanı Harekatını yapabilir miydik? Orada bir tank harekete geçemezdi, bir top harekete geçemezdi. Kim sana SİHA, kim sana İHA verebilirdi ya? Şimdi hem SİHA’larımızı, hem İHA’larımızı üretiyoruz. Onun için de bunu rahatlıkla kullanır hale geldik. Biz hedeflerimize yaklaştıkça ülkemizin bu duruşu daha da mülhem hale gelecektir."
Şu anda Afrin harekatında etkisiz hale getirilen teröristlerin sayısının bine doğru yaklaştığına dikkati çeken Erdoğan, "Şehitlerimiz de var ama bizim şehitlerimizin bir de inancı var. Onlar Sevgili Peygamberimizin o müjdesine doğru yürüyorlar. Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber... Bizim şehitlerimiz Rabbimizin müjdesine de yürüyor. Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz, onlar diridirler... Onların rızkı da Rabbimiz tarafından. Bütün bu müjdeler var. İşi sıkı tutuyoruz, Afrin’deki bu operasyonlar kararlı bir şekilde devam ediyor, edecek. İdlib’le devam edecek. İkide bir bize şunu diyorlar, ’ne zaman bitireceksiniz’. Bize ’ne zaman bitireceksiniz’ sorusunu soranlara diyorum ki ’siz Afganistan’daki operasyonlarınızı ne zaman bitirdiniz? Siz Irak’taki operasyonlarınızı ne zaman bitirdiniz? 18 sene oldu, hala oradasınız. Böyle bir sıkıntınız sizin yok, sınırdaş değilsiniz, komşu değilsiniz. Ne işiniz var oralarda? Ama bizim, bugüne kadar 700’ü aşkın sınırdan Suriye tarafından terör örgütlerinin taciz atışlarıyla karşı karşıya... 100’ü aşkın bizim şehidimiz var. Bunu duyuyor mu Amerika, görüyor mu? Bize birçok şeyleri söylediler ama ne yazık ki doğru konuşmadılar, Sayın Obama da doğru konuşmadı, Sayın Trump da aynı yolda gidiyor. Bize ’Münbiç’te durmayacağız’ dediler. Peki niye duruyorsunuz? Kimleri getirdiniz oraya? PYD, YPG, PKK’yı. Onları getirip oraya yerleştiriyorsunuz, hala ’bize gelmeyin’ diyorsunuz. Biz, Münbiç’e topraklarını asıl sahiplerine teslim etmek için geleceğiz. Bizim farkımız bu" açıklamasında bulundu.
"Amerika’ya şunu da söyledik" diyen Erdoğan, "Terör örgütleriyle beraber hareket etmeyin. Eğer bir şey yapılacaksa, gelin NATO’da beraber olduğunuz Türkiye ile beraber yapın. Bizim sorunumuz bu bölgede, güneyimizdeki bir kısım Kürtlerle değildir, bizim sorunumuz tamamıyla terör örgütleriyledir. Bu, PYD, YPG, PKK’dır. Amerika diyor ki DEAŞ’ı temizledik. Temizlediysen niye hala buradasın? 5 bin tır silah ve mühimmat getiriyorsun, 2 bin kargo uçağıyla mühimmat silah gönderiyorsun. Kuzey Suriye’de bunların ne işi var? Niye bunlar buraya geliyor. Bu sorunun cevabını da bize verin. Eğer ’DEAŞ’la mücadele için gönderiyorum’ diyorsan, buna inanmamız mümkün değil. Buna da karnımız tok. Burada çok açık net bir şey var, o zaman sizin Türkiye, İran’a yönelik hesabınız var. Olmaz ya Rusya’ya yönelik hesabınız var. Fakat biz yerimizde dimdik duruyoruz ve duracağız. Biz şuna inanmışız, beşerin, faninin kader planı olduğu gibi devletlerin de bir kader planı vardır ve biz kaderin üstündeki kadere inandığımız için bu süreci bu şekilde işletiyoruz ve işleteceğiz. Bu süreci bu kararlılıkla yürüteceğiz. Şu an itibarıyla Afrin’de askerimizin büyük bir başarısı var. Biz, Cerablus’ta 2 bin kilometrekarelik alan içerisinde 135 bin kişiyi tekrar topraklarına döndürdük, şimdi hedefimiz Afrin’de 135 kilometrekarelik alan kontrolümüzde, Afrinlileri de Afrin’e döndürüp yaşam koşullarını hazırlamak. Dün de İtalyanlara söyledim, daha önce Almanlara söylemiştim, Sayın Trump’a da Sayın Putin’e de söyledim. ’Biz inşaatları yapalım destek verin’ dedim, ’bu insanları çadırlardan, konteynerlerden kurtaralım’ dedim. Ama biz şu ana kadar 30 milyar dolar yatırım yaptık, her ne kadar Bay Kemal anlamasa da yapmaya da devam edeceğiz. Görüyorsunuz neler oluyor, neler. Ama biz dik duracağız" ifadelerine yer verdi.
Erdoğan’ın konuşmasını kesen bir kadın partili, salonda Cumhurbaşkanı Erdoğan için gazel okudu. Bunun üzerine Erdoğan, kadın partiliye teşekkür etti. Partililerin "Reis bizi Afrin’e götür" sözleri üzerine Erdoğan "İnşallah ihtiyacımız olduğu halde beraber gideceğiz" dedi. Grup toplantısı sonrasında Erdoğan’ın kürsüye çağırdığı küçük çocuklar şiir okudu.
“BİZE DÜŞEN BU MÜRACAATIMIZI YAPMAK, HAK ARAMA MÜRACAATIMIZI YAPMAK”
Bir gazetecinin, “Amerika’nın terör örgütlerine yönelik desteğinin uluslararası hukukta ya da iç hukukta bir karşılığı var mı, Türkiye bu noktada bir adım atacak mı” sorusuna cevap veren Erdoğan, “Bunların her türlü çalışmasını yapıyoruz. Gerek ikili görüşmeler, gerek uluslararası mahkemeler noktası, bunların değerlendirmelerini yapıp atmamız gereken adımları atacağız” dedi. Mahkemeye taşıma durumu olup olmadığı sorusuna “Her şey” cevabını veren Erdoğan, “Uluslararası hukukta bir karşılığı var mı” diye sorulması üzerine “Olmaz olur mu? Böyle bir saçmalık olur mu? Buralarda hiçbir hak ve yetkin yok, üstelik NATO’da birlikte olduğun ülkeyi, terör örgütlerini beslemek suretiyle kendi ortağın olan ülkeye saldırtıyorsun. Bize düşen bu müracaatımızı yapmak, hak arama müracaatımızı yapmak. Bir diğeri de terör örgütüne böyle bir desteği vermek, yardım ve yataklık yapmak zaten ulusal ve uluslararası hukukta suç teşkil ediyor. Birileri farklı yaklaşabilir ama biz üzerimize düşen görevi yapalım, adımlarımızı atalım. Her iki alanda inceliyor arkadaşlarımız” dedi.
Türk tankına vuran silah ile ilgili incelemelerde bir sonuca varılıp varılmadığının sorulması üzerine Erdoğan, Başbakan Yıldırım’a sordu. Yıldırım’ın “Bazı tespitler var ama” diye konuşması sonrası Erdoğan, “Tespitler daha kesin değil” diye konuştu.
“’TÜRK’ İFADESİNİN ÇIKARTILMASI LAZIM”
Devlet Bahçeli’nin Türk Tabipler Birliğinin kapısına kilit vurulması yönündeki sözlerinin hatırlatılması üzerine Erdoğan, “Ben onu açıkladım. Onun başındaki ‘Türk’ ifadesi zaten Bakanlar Kurulu kararı, onun oradan süratle çıkartılması lazım. Sadece Tabipler Birliği değil, Barolar Birliği ile ilgili de aynı şey. Bunların milli, yerli, bu ülkenin yaptığı vatanı koruma ile ilgili mücadelede yanımızda olma durumları yok, tam aksine karşımızda yer alma, teröristlere sahip çıkma, onlarla yandaş olma gibi bir durumları var. Bunları tamamen kaldırıp, sadece Türk Tabipler Birliği değil, tabipler her grup kendi oluşumunu yapar, faaliyetini gösterir. Aynı şekilde hukukçular. Ondan sonra oraya gelip çöreklenme diye bir şey olmaz. Bu konuda karar Bakanlar Kuruluna aittir, Bakanlar Kurulu da gereken adımı atar” şeklinde konuştu.
"Kimse bu ülkede bayrakları indiremez, ezanları susturamaz..."
Zeytin Dalı Harekatı’nın başarıyla sürdüğünü belirten Erdoğan, "Bu süreçte verdiğimiz şehitlerin her biri şüphesiz ki yüreğimizi yakıyor. Ülkemiz topraklarına yönelik saldırılarda kaybettiğimiz sivil vatandaşlarımızın acısını da asla unutmuyoruz. Rakam olarak ifade edilen her bir kaybımızın, annesiyle, babasıyla, kardeşiyle, çocuğuyla başlı başına birer dünya olduğunu çok iyi biliyoruz. Türkiye, şehit ve gazilerinin omuzlarının üzerinde istiklal ve istikbaline güvenle bakmayı sürdürüyor. Erzincan’da yaşayan 10 yaşındaki kız evladımızın şehitlerimiz için yazdığı şiirinden bir bölümü aktarmak istiyorum, Sayın Başbakan bunu iyi dinlemen lazım. 10 yaşında. ’Oğlun şehit, çatma kaşını anne, metin ol da dik tut başını anne, gel öp kokla mezar taşımı anne, akıtma gözünden yaşını anne. Olsa da bu dünyada gönlün ezik, eğilme kimseye tut başını dik. Bu duygular bizim için tanık bildik, akıtma gözünden yaşını anne...’ Böyle vatan evlatları olduğu sürece kimse bu ülkede bayrakları indiremez, ezanları susturamaz, özgürlüğümüze göz dikemez, sınırlarımız ötesinden bizi tehdit edemez. Çünkü biz, tek millet diyerek, tek bayrak diyerek, tek vatan diyerek, tek devlet diyerek kararımızı verdik, tüm dünyaya da bunu ilan ettik. Kim bunlara yan bakarsa yakasına yakışıp hesap sormak, icap ederse de 80 milyon, tek vücut olarak bunların tepesine binmek bizim boynumuzun borcudur. Eğer, onuru olmazsa, eğer kutsallarına sahip çıkacak cesareti ve gücü yoksa bir toplululuk nasıl millet olabilir? Nasıl kendine bir gelecek inşa edebilir" ifadelerini kullandı.
"Türkiye’yi güya DEAŞ’la mücadele diyerek topladıkları çapulcularla aynı kefeye koyanlar, kimin eşkıya sürüsü kimin gerçek devlet olduğunu yavaş yavaş görmeye başladılar" diyen Erdoğan, "Barış, huzur için elimizden geleni yapmaktan çekinmeyiz. Gözümüzün önünde yalanla, dalavereyle, ayak oyunlarıyla, diplomatik sahtekarlıklarla 5 milyon metrekarelik vatanımız adeta talan edildi, geriye kala kala 780 bin kilometrekare bu ülke kaldı. Anlaşılan o ki birileri bunu bize herhalde çok görüyor. Bizi öyle çok zorluyorlar ki sonunda uyuyan devi uyandırdılar, bunu böyle bilsinler. Türk milleti üzerinden asırlık rehaveti atıyor, tozlarını silkeliyor, ruhunu ve bedenini tazeleyerek yepyeni bir döneme doğru ilerliyor. Türkiye’nin her başarısı milyonlarca yürekte yeni bir ümit kıpırtısı olarak dalga dalga büyüyor" şeklinde konuştu.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Büyük iddia sahibi olmak, bununla mütenasip imkan sahibi olmayı, o da çok çalışmayı gerektirir. Bugün Zeytin Dalı Harekatı’nda askerlerimiz kahramanca mücadele veriyorlarsa, bunun gerisinde Türkiye’nin hedeflerine ulaşacağına olan inançları yatıyor. Can tatlıdır, kimse canını kolay kolay tehlikeye atmaz. Evlatlarımız cansiparane mücadele yürütürken, bize mesaj veriyorlar. Bu mesaj, kendi ailelerinden başlayarak, tüm milletimiz için daha güçlü, müreffeh bir Türkiye inşa etmekle sorumlu olduğumuzdur. Eğer ülkemizi dış politikadan ekonomiye, eğitimden sağlığa, savunma sanayinden her alanda dengeli bir şekilde ileriye taşımazsak iddialarımızı hayata geçiremeyiz. İşte o zaman da geçmişte pek çok örneği karikatür devletlerden biri durumuna düşeriz. Artık hiçbir ülke, kurum Türkiye’nin gücünü ve kararlılığını sorgulayamayacak hale gelmiştir. Hatırlayın, geçmişteki koalisyon hükümetlerini hatırlayın. Eğer, öyle olsaydık bugün Afrin operasyonunu, Fırat Kalkanı Harekatını yapabilir miydik? Orada bir tank harekete geçemezdi, bir top harekete geçemezdi. Kim sana SİHA, kim sana İHA verebilirdi ya? Şimdi hem SİHA’larımızı, hem İHA’larımızı üretiyoruz. Onun için de bunu rahatlıkla kullanır hale geldik. Biz hedeflerimize yaklaştıkça ülkemizin bu duruşu daha da mülhem hale gelecektir."
Şu anda Afrin harekatında etkisiz hale getirilen teröristlerin sayısının bine doğru yaklaştığına dikkati çeken Erdoğan, "Şehitlerimiz de var ama bizim şehitlerimizin bir de inancı var. Onlar Sevgili Peygamberimizin o müjdesine doğru yürüyorlar. Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber... Bizim şehitlerimiz Rabbimizin müjdesine de yürüyor. Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz, onlar diridirler... Onların rızkı da Rabbimiz tarafından. Bütün bu müjdeler var. İşi sıkı tutuyoruz, Afrin’deki bu operasyonlar kararlı bir şekilde devam ediyor, edecek. İdlib’le devam edecek. İkide bir bize şunu diyorlar, ’ne zaman bitireceksiniz’. Bize ’ne zaman bitireceksiniz’ sorusunu soranlara diyorum ki ’siz Afganistan’daki operasyonlarınızı ne zaman bitirdiniz? Siz Irak’taki operasyonlarınızı ne zaman bitirdiniz? 18 sene oldu, hala oradasınız. Böyle bir sıkıntınız sizin yok, sınırdaş değilsiniz, komşu değilsiniz. Ne işiniz var oralarda? Ama bizim, bugüne kadar 700’ü aşkın sınırdan Suriye tarafından terör örgütlerinin taciz atışlarıyla karşı karşıya... 100’ü aşkın bizim şehidimiz var. Bunu duyuyor mu Amerika, görüyor mu? Bize birçok şeyleri söylediler ama ne yazık ki doğru konuşmadılar, Sayın Obama da doğru konuşmadı, Sayın Trump da aynı yolda gidiyor. Bize ’Münbiç’te durmayacağız’ dediler. Peki niye duruyorsunuz? Kimleri getirdiniz oraya? PYD, YPG, PKK’yı. Onları getirip oraya yerleştiriyorsunuz, hala ’bize gelmeyin’ diyorsunuz. Biz, Münbiç’e topraklarını asıl sahiplerine teslim etmek için geleceğiz. Bizim farkımız bu" açıklamasında bulundu.
"Amerika’ya şunu da söyledik" diyen Erdoğan, "Terör örgütleriyle beraber hareket etmeyin. Eğer bir şey yapılacaksa, gelin NATO’da beraber olduğunuz Türkiye ile beraber yapın. Bizim sorunumuz bu bölgede, güneyimizdeki bir kısım Kürtlerle değildir, bizim sorunumuz tamamıyla terör örgütleriyledir. Bu, PYD, YPG, PKK’dır. Amerika diyor ki DEAŞ’ı temizledik. Temizlediysen niye hala buradasın? 5 bin tır silah ve mühimmat getiriyorsun, 2 bin kargo uçağıyla mühimmat silah gönderiyorsun. Kuzey Suriye’de bunların ne işi var? Niye bunlar buraya geliyor. Bu sorunun cevabını da bize verin. Eğer ’DEAŞ’la mücadele için gönderiyorum’ diyorsan, buna inanmamız mümkün değil. Buna da karnımız tok. Burada çok açık net bir şey var, o zaman sizin Türkiye, İran’a yönelik hesabınız var. Olmaz ya Rusya’ya yönelik hesabınız var. Fakat biz yerimizde dimdik duruyoruz ve duracağız. Biz şuna inanmışız, beşerin, faninin kader planı olduğu gibi devletlerin de bir kader planı vardır ve biz kaderin üstündeki kadere inandığımız için bu süreci bu şekilde işletiyoruz ve işleteceğiz. Bu süreci bu kararlılıkla yürüteceğiz. Şu an itibarıyla Afrin’de askerimizin büyük bir başarısı var. Biz, Cerablus’ta 2 bin kilometrekarelik alan içerisinde 135 bin kişiyi tekrar topraklarına döndürdük, şimdi hedefimiz Afrin’de 135 kilometrekarelik alan kontrolümüzde, Afrinlileri de Afrin’e döndürüp yaşam koşullarını hazırlamak. Dün de İtalyanlara söyledim, daha önce Almanlara söylemiştim, Sayın Trump’a da Sayın Putin’e de söyledim. ’Biz inşaatları yapalım destek verin’ dedim, ’bu insanları çadırlardan, konteynerlerden kurtaralım’ dedim. Ama biz şu ana kadar 30 milyar dolar yatırım yaptık, her ne kadar Bay Kemal anlamasa da yapmaya da devam edeceğiz. Görüyorsunuz neler oluyor, neler. Ama biz dik duracağız" ifadelerine yer verdi.
Erdoğan’ın konuşmasını kesen bir kadın partili, salonda Cumhurbaşkanı Erdoğan için gazel okudu. Bunun üzerine Erdoğan, kadın partiliye teşekkür etti. Partililerin "Reis bizi Afrin’e götür" sözleri üzerine Erdoğan "İnşallah ihtiyacımız olduğu halde beraber gideceğiz" dedi. Grup toplantısı sonrasında Erdoğan’ın kürsüye çağırdığı küçük çocuklar şiir okudu.