Gaziantep’te programlarını sürdüren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan ile birlikte Türkiye Gençlik Vakfı tarafından Karataş Kapalı Spor salonunda düzenlenen Gençlik Buluşması’na katıldı. Yoğun katılımın olduğu salondaki gençler sık sık ‘şehitler ölmez, vatan bölünmez’, ‘işte ordu, işte komutan’, ‘Recep Tayyip Erdoğan’, ‘Müslüman uyuma liderine sahip çık’, ‘büyük reis’ sloganları atıldı.
Soğuk algınlığı nedeniyle rahatsızlığı bulunan Erdoğan, salondaki gençler tarafından coşkuyla karşılandı. Erdoğan, yol boyunca araçtan hediye dağıttı. Salondakilere çiçek dağıttı. Salondakiler de cep telefonlarının ışıklarını açarak, görsel şov yaptığı programda tekbir sesleri yükseldi. Malezya’da tertip edilen Kuran-ı Kerim yarışmasında dünya dördüncüsü olan İbrahim Büyük’ün Kur’an-ı Kerim tilavetinin Kardeşlik ortak sevda sunumu yapıldı.
Ardından kürsüye “Dik dur eğilme" sloganı ile çıkan Erdoğan, "Bize eğilmek yaraşır mı? Asla, Biz sadece rükuda eğiliriz. Bunun dışında asla. Biz sadece ve sadece Allah’ın önünde eğiliriz. Başka kimsenin asla. Ben karşımdaki gençliği, kula kul olmayan hakka kul olan gençlik olarak görüyorum. Sizleri bu günümüzün ve yarınlarımızın teminatı olarak görüyorum. Siz Türkiye aşkını hazine gibi yanında taşıyan, geçmişte akılla duyguyu birleştiren örnek nesillersiniz. Tüm siyasi hayatım boyunca sizin coşkunuza sizin kabaran yüreklerinize eşlik etmek heyecanınıza ortak olmak en büyük iftar kaynağı oldu. Sizlerden aldığımızla güçle, ilhamla, aşkla yolumuza çok daha güçlü ve kararlı bir şekilde devam ettik. Size müreffeh, huzur dolu, başı dik bir ülke bırakmak için gecemizi gündüzümüze katarak çalıştık. Gençler sizin bu coşkunuz, heyecanınız Türkiye ve geleceğine dair inancınız, bizim azığımız, motivasyon kaynağımız oldu. Bugün bir kez daha işte bu muhteşem manzara karşısında aynı heyecanı, aynı gururu, aynı bahtiyarlığı yaşıyorum. Az önce salonun dışında en az bu kadar bir kalabalığa hitap ettim. Oradaki heyecanda bir başkaydı. Siz var ya böyle dik durduğunuz sürece, bizimle yürüdüğünüz müddetçe evvel Allah bizi kimse bu yoldan çeviremeyecek. Hiç kimse Bizi gençlere etmekten, gençlerin hizmetkar olmaktan asla koymayacak, koyamayacak. Zira biz, sizlere efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik. Yeter ki gençlerimiz, kendi aralarında nifak, husumet, ayrılık gayrılık girmesine izin vermesin. Yeter ki gençlerimiz bizi biz yapan kadim değerlerinden tarihlerinden medeniyetlerinden inançlarından bu toprakların evlatları olmaktan utanmasın” dedi.
Salonu dolduran coşkulu kalabalığa tarihi bir anekdot anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Rivayet edilir ki; ünlü seyyah Marko Polo, Kubilay Han’a, bir köprüyü taşları ile birlikte tarif edince. Kubilay Han, “Bu kadar taş arasında hangi taşın köprüyü ayakta tuttuğunu sorar. Polo, tek tek taşların değil, onların oluşturduğu dirliğin, bütünlüğün, yani kemerin köprüyü ayakta tuttuğunu söyleyince, “Ha niye sabahtan beri taşlardan bahsediyorsun. Önemli olan kemerse onu anlat” diye çıkışır. Marco Polo’nun cevabı ise çok ibret vericidir. Polo “Ama taşlar olmadan kemerde olmaz”. Evet, tıpkı bir köprüyü var eden onu ayakta tutan taşlar ve kemer gibi, bir milleti de ayakta tutan ortak değerler ve mefkürelerdir. Bu değerleri çekip aldığınızda ne millet kalır ne devlet kalır. Kalan sadece bir yığındır. 78 milyon Türkiye’yi de bir millet yapan birbirine bağlayan harç kardeşliğimizdir, inancımızdır. Bin yıllık ortak tarihimizdir. Gaziantep’te olduğu gibi istiklalinin, burası çok önemli, özgürlüğünün, onurunun bedelini 14 yaşında şahadet şerbetini içen Şehit Kamillerin mübarek kanları ile ödemiştir. Müsterih olunuz, "Düşman arabaları, cesedimi çiğnemeden Antep’e giremez" diyen Şahin bey gibi, kahramanların fedakarlıkları ile bu ülke bize vatan kılınmıştır. Sizleri bu günün, Şahinbey şehit kamilleri olarak görüyorum. Onun için alkışlıyorum. Çanakkale’de, Medine müdafası, Kutül Emane de,Sarıkamış ve Kurtuluş savaşının her aşamasında İsimleri bile bilinmeyen on binlerce Şehit Kamil vardır.
Tarih, bizi ayakta tutan temel sütunlardan biri olmanın yanında güç kaynağı ve ilham kaynağıdır. Onun için tarihimizi iyi okumalı idrak etmeli ona çok iyi vakıf olmalıyız. Birinci Dünya savaşını, Kurtuluş savaşını okuduğunuzda, 14-15 yaşında “ Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli “şuuruyla çarpışanların yanı sıra, ellerinde düşman bayraklarıyla Galata rıhtımında, Tophane’ne Beyoğlu’nda nümayiş yapanları da görürsünüz. Türkiye, tarihi bir yönüyle “Hakkıdır hakka tapan milletimin istiklal” diyen bu milletin evlatları ile, mütareke artığı bir avuç mandacı elitin mücadelesidir.
Yakın tarihimiz, millete hizmet edenlerle, hizmete engel olmaya onu türlü yollarla sabote etme çalışanların acı hikayesidir.”
“Gençler, meyve veren ağaç taşlanır misali, bu ülkede hizmet aşkı ile çalışan siyasetçinin işadamları, münevverler ilim erbabı, hatta gençler, daima işte bir avuç azınlığın hedefi olmuştur” diyen Erdoğan, “Türkiye ne zaman şaha kalktıysa, ne zaman atılıma geçtiyse, zincirlerinden, prangalarından kurtulma gayreti için girdiyse, kirli bazı oyunlar, kirli bazı senaryolar tedavüle girmiştir. Darbelerle bu ülkenin demokrasi yolculuğu engellenmiştir. Sağ sol kavgaları bu ülkenin gençliğini birbirine kırdırmıştır. Alevi, Sünni, Kürt, Türk, Arap, aklınıza ne gelirse diyerek, komşu komşuya, arkadaş arkadaşa düşman edilmek istenmiştir. Türkiye düşmanı ülkelerin maşası olan terör örgütleri eli ile bu milletin fertleri arasına fitne ayrılık ve fesat tohumları ekilmek istenmiştir.
Bütün bu saldırıların, bütün bu kirli kanlı hesapların tek hedefi, Türkiye’nin büyümesini gelişmesini kendi ayakları üzerinde durmasını engellemektir. İşte bu yine terör örgütleri üzerinden Türkiye’nin birliği beraberliği kardeşliği hedef alınıyor. Cinayet şebekeleri, paralel ihanet çetesiyle el ele vererek ülkemizin 2023 hedeflerinden büyük ve güçlü Türkiye idealinden kopartmak istiyorlar” dedi.
“İşte paralel devlet yapılanması dediler. Öylemi, ve sızdılar, ne dedik. İnlerine gireceğiz dedik. Girdik mi? Girdik. Şimdi kaçıyorlar mı? Kaçıyorlar. Nereye kaçarlarsa kaçsınlar er veya geç bunun hesabını verecekler” diyen Erdoğan, Onlar bu millete ihanet ettiler. Onlar bu ümmete ihanet ettiler. Parçaladılar, böldüler, anneyi evladından ayırdılar, kocayı karısından ayırdılar, karıyı kocasından ayırdılar, bütün akrabayı birbirine düşman ettiler. Şimdi de hesabını verecekler. 1984’ten bu güne 31 yılda bütün kanlı saldırılarına, bütün şiddet eylemlerine, tüm tahriklerine rağmen, terör örgütleri ve uzantıları, hiçbir şey elde edemediler, hiçbir sonuç alamadılar. Benim doğudaki güneydoğudaki kardeşlerime kandan gözyaşından yoksulluktan evlat acısından başka hiçbir şey vermediler, veremediler” şeklinde konuştu.
“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır” dizeleri ile binlerce kişiye seslenen Erdoğan, “İşte biz buyuz. Biz bunun için varız. Bunun mücadelesini veriyoruz. Bizim bundan başka bayrağımız yok. Ama birilerinin malum, paçavraları var. Bunlara karşıda dik duracağız. Analarının kucağından, baba ocağından koparıp aldıkları 16-17-18 yaşındaki çocukları, kendi şahsi hırsları, kendi ikballeri, kendi kanlı iktidarları için korkakça alçakça ön saflara sürdüler. Kadınları sürdüler ön saflara. Onları göz göre göre ölüme yolladılar. Asla kazanamayacakları terör eylemlerinde bölgenin gençlerini bir piyon gibi, hem cinayet işlemeye hem de ölmeye, yani intihara gönderdiler. Göndermeye devam ediyorlar. Şu son saldırılar, eylemler, terör örgütünün nasıl bir maşa olduğunu nasıl bir taşeron olduğunu Türkiye’nin büyümesinden rahatsız olanların tetikçiliğini yaptığını şüpheye mahal bırakmadan ispat etmiştir. Tüm Türk, Kürt kardeşlerimin şu son saldırılara bakarak, terör örgütünün asıl hedefinin, taşeronluk ve tetikçilik olduğunu görmelerini, artık bölge halkının rahatsızlığını ve tepkisini daha gür seda ile ortaya koymalarını bekliyorum" dedi.
"Kürt kardeşlerime sesleniyorum" diyen Erdoğan "Tüm Türkiye’deki ah benim değerli kardeşlerim. Biz size ne yaptık. Şemdinli’deki hastaneye o bomba yüklü araçla gelmek suretiyle, orayı infilak edenler, harap edenler nasıl oluyor da, sizin dostunuz oluyor. Bu camilerimizi bombalayanlar, benim dindar Kürt kardeşimin nasıl dostu oluyor. Okullarımızı bombalayanlar benim dindar Kürt kardeşimin nasıl dostu oluyor. Bunlara gereken cevabı 1 Kasım’da bu milletin evlatları olarak tek millet anlayışı ile vermenizi sizlerden özellikle rica ediyorum. Gençler, nasıl ülkemizdeki sıkıntıların çözülmez denilen sorunların üstesinden gelmek için mücadele ettiysek, tüm bölgemizde de barışın ve kardeşliğin hakim olması için çaba gösteriyoruz. Bunlar çaba derler barış derler, sakın inanmayın. Bunların barıştan uzaktan yakından alakası yok. Barış diyenler kalkıp da bu hastaneleri, bu camileri bu okulları bombalamak suretiyle, yoldan giden vatandaşı çevirmek suretiyle, TIR ve kamyonları yakmak suretiyle, ekmek teknesi olan dükkanını molotoflarla maalesef ateşe vermek suretiyle barış olur mu? Ayrıkları derinleştirmenin değil, birleştirmenin, uzlaştırmanın, bir araya getirmenin gayreti içindeyiz. İnşallah tüm sorunlar, krizler gibi çok yakında Suriye meselesi de çözülecektir. Vatan hasreti ile yanan milyonlarca Suriyeli kardeşlerimiz, evlerine yurtlarına dönebilecek. Sizler savaştan, varil bombalarından, eli kanlı rejimin ve terör örgütlerinin şiddetinden kaçan yüzbinlerce Suriyeli kardeşimize sahip çıktınız. Provokasyonlara, kışkırtmalara , kardeşi kardeşi kırdırma girişimlerine prim vermeden 4,5 yıldır tüm dünyaya insanlık dersi verdiniz. Türkiye’nin yüzünü ağartınız. Ben her Gaziantepli kardeşime kalpten teşekkür ediyorum. Allah sizlerden razı olsun. Sizler Alparsla’nın Selehattin-i Eyyübi’nin Fatih’in Yavuz’un, Antep’i gazi yapan kahramanların torunlarısınız. Türkiye’nin bekası söz konusu olunca, sen-ben yok, biz varız biz. Biz aynı zamanda, bir şeye de önemli cevap vereceğiz. Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet olan paralel yapıya gerekli cevabı 1 Kasım’da vereceğinize inanıyorum. Gençlerin bu şuura sahip olmalarını, bu bilinci geliştirmelerini, bu anlayışla ülkemize hizmet etmelerini bekliyorum“ şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması salonu dolduran gençlerin coşkulu tezahüratları ile zaman zaman kesildi.
Programda konuşan TURGAV Genel Başkanı İsmail Emanet ise, “Zulüm ile abad olunmaz. Çünkü, zulüm geçicidir. Sahibini perişandır. Zalim korkak olduğu için hırçın ve acımasızdır. Bir zulüm savıcı, hazreti Musa, Hazreti Muhammet çıkar. Selahattin çıkar, Alparslan çıkar, bu çağda durun deyip, mazlumların sancaktarı olan Recep Tayyip Erdoğan çıkar. Ve derki, mazlumların sırtından geçenlerin, nimetlerin ve kan emicilerin kurulu düzeni sürdürülemez. Kendilerine eskimeyen, yeni medeniyet şuurumuz yol haritamız sunulduğunda hayır diyenlerle kutlu bir yolculuk yapılamaz. Bu yol yoldaş, ile kardeş ile bu milletin alınları ay gibi parlak kardeşlerle yürünmelidir” şeklinde konuştu.
TURGAV Başkanı Emanet tarafından Erdoğan’a hediye verildi.
Soğuk algınlığı nedeniyle rahatsızlığı bulunan Erdoğan, salondaki gençler tarafından coşkuyla karşılandı. Erdoğan, yol boyunca araçtan hediye dağıttı. Salondakilere çiçek dağıttı. Salondakiler de cep telefonlarının ışıklarını açarak, görsel şov yaptığı programda tekbir sesleri yükseldi. Malezya’da tertip edilen Kuran-ı Kerim yarışmasında dünya dördüncüsü olan İbrahim Büyük’ün Kur’an-ı Kerim tilavetinin Kardeşlik ortak sevda sunumu yapıldı.
“BİZ RÜKUDA EĞİLİRİZ”
Ardından kürsüye “Dik dur eğilme" sloganı ile çıkan Erdoğan, "Bize eğilmek yaraşır mı? Asla, Biz sadece rükuda eğiliriz. Bunun dışında asla. Biz sadece ve sadece Allah’ın önünde eğiliriz. Başka kimsenin asla. Ben karşımdaki gençliği, kula kul olmayan hakka kul olan gençlik olarak görüyorum. Sizleri bu günümüzün ve yarınlarımızın teminatı olarak görüyorum. Siz Türkiye aşkını hazine gibi yanında taşıyan, geçmişte akılla duyguyu birleştiren örnek nesillersiniz. Tüm siyasi hayatım boyunca sizin coşkunuza sizin kabaran yüreklerinize eşlik etmek heyecanınıza ortak olmak en büyük iftar kaynağı oldu. Sizlerden aldığımızla güçle, ilhamla, aşkla yolumuza çok daha güçlü ve kararlı bir şekilde devam ettik. Size müreffeh, huzur dolu, başı dik bir ülke bırakmak için gecemizi gündüzümüze katarak çalıştık. Gençler sizin bu coşkunuz, heyecanınız Türkiye ve geleceğine dair inancınız, bizim azığımız, motivasyon kaynağımız oldu. Bugün bir kez daha işte bu muhteşem manzara karşısında aynı heyecanı, aynı gururu, aynı bahtiyarlığı yaşıyorum. Az önce salonun dışında en az bu kadar bir kalabalığa hitap ettim. Oradaki heyecanda bir başkaydı. Siz var ya böyle dik durduğunuz sürece, bizimle yürüdüğünüz müddetçe evvel Allah bizi kimse bu yoldan çeviremeyecek. Hiç kimse Bizi gençlere etmekten, gençlerin hizmetkar olmaktan asla koymayacak, koyamayacak. Zira biz, sizlere efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik. Yeter ki gençlerimiz, kendi aralarında nifak, husumet, ayrılık gayrılık girmesine izin vermesin. Yeter ki gençlerimiz bizi biz yapan kadim değerlerinden tarihlerinden medeniyetlerinden inançlarından bu toprakların evlatları olmaktan utanmasın” dedi.
MARCO POLO’DAN HİKAYE
Salonu dolduran coşkulu kalabalığa tarihi bir anekdot anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Rivayet edilir ki; ünlü seyyah Marko Polo, Kubilay Han’a, bir köprüyü taşları ile birlikte tarif edince. Kubilay Han, “Bu kadar taş arasında hangi taşın köprüyü ayakta tuttuğunu sorar. Polo, tek tek taşların değil, onların oluşturduğu dirliğin, bütünlüğün, yani kemerin köprüyü ayakta tuttuğunu söyleyince, “Ha niye sabahtan beri taşlardan bahsediyorsun. Önemli olan kemerse onu anlat” diye çıkışır. Marco Polo’nun cevabı ise çok ibret vericidir. Polo “Ama taşlar olmadan kemerde olmaz”. Evet, tıpkı bir köprüyü var eden onu ayakta tutan taşlar ve kemer gibi, bir milleti de ayakta tutan ortak değerler ve mefkürelerdir. Bu değerleri çekip aldığınızda ne millet kalır ne devlet kalır. Kalan sadece bir yığındır. 78 milyon Türkiye’yi de bir millet yapan birbirine bağlayan harç kardeşliğimizdir, inancımızdır. Bin yıllık ortak tarihimizdir. Gaziantep’te olduğu gibi istiklalinin, burası çok önemli, özgürlüğünün, onurunun bedelini 14 yaşında şahadet şerbetini içen Şehit Kamillerin mübarek kanları ile ödemiştir. Müsterih olunuz, "Düşman arabaları, cesedimi çiğnemeden Antep’e giremez" diyen Şahin bey gibi, kahramanların fedakarlıkları ile bu ülke bize vatan kılınmıştır. Sizleri bu günün, Şahinbey şehit kamilleri olarak görüyorum. Onun için alkışlıyorum. Çanakkale’de, Medine müdafası, Kutül Emane de,Sarıkamış ve Kurtuluş savaşının her aşamasında İsimleri bile bilinmeyen on binlerce Şehit Kamil vardır.
MÜTAREKE ARTIĞI MANDACI ELİTİN MÜCADELESİ
Tarih, bizi ayakta tutan temel sütunlardan biri olmanın yanında güç kaynağı ve ilham kaynağıdır. Onun için tarihimizi iyi okumalı idrak etmeli ona çok iyi vakıf olmalıyız. Birinci Dünya savaşını, Kurtuluş savaşını okuduğunuzda, 14-15 yaşında “ Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli “şuuruyla çarpışanların yanı sıra, ellerinde düşman bayraklarıyla Galata rıhtımında, Tophane’ne Beyoğlu’nda nümayiş yapanları da görürsünüz. Türkiye, tarihi bir yönüyle “Hakkıdır hakka tapan milletimin istiklal” diyen bu milletin evlatları ile, mütareke artığı bir avuç mandacı elitin mücadelesidir.
Yakın tarihimiz, millete hizmet edenlerle, hizmete engel olmaya onu türlü yollarla sabote etme çalışanların acı hikayesidir.”
“TÜRKİYE NE ZAMAN ŞAHA KALKTIYSA, KİRLİ BAZI SENARYOLAR TEDAVÜLE GİRMİŞTİR”
“Gençler, meyve veren ağaç taşlanır misali, bu ülkede hizmet aşkı ile çalışan siyasetçinin işadamları, münevverler ilim erbabı, hatta gençler, daima işte bir avuç azınlığın hedefi olmuştur” diyen Erdoğan, “Türkiye ne zaman şaha kalktıysa, ne zaman atılıma geçtiyse, zincirlerinden, prangalarından kurtulma gayreti için girdiyse, kirli bazı oyunlar, kirli bazı senaryolar tedavüle girmiştir. Darbelerle bu ülkenin demokrasi yolculuğu engellenmiştir. Sağ sol kavgaları bu ülkenin gençliğini birbirine kırdırmıştır. Alevi, Sünni, Kürt, Türk, Arap, aklınıza ne gelirse diyerek, komşu komşuya, arkadaş arkadaşa düşman edilmek istenmiştir. Türkiye düşmanı ülkelerin maşası olan terör örgütleri eli ile bu milletin fertleri arasına fitne ayrılık ve fesat tohumları ekilmek istenmiştir.
Bütün bu saldırıların, bütün bu kirli kanlı hesapların tek hedefi, Türkiye’nin büyümesini gelişmesini kendi ayakları üzerinde durmasını engellemektir. İşte bu yine terör örgütleri üzerinden Türkiye’nin birliği beraberliği kardeşliği hedef alınıyor. Cinayet şebekeleri, paralel ihanet çetesiyle el ele vererek ülkemizin 2023 hedeflerinden büyük ve güçlü Türkiye idealinden kopartmak istiyorlar” dedi.
“PARALEL ÇETE ER YA DA GEÇ HESAP VERECEK”
“İşte paralel devlet yapılanması dediler. Öylemi, ve sızdılar, ne dedik. İnlerine gireceğiz dedik. Girdik mi? Girdik. Şimdi kaçıyorlar mı? Kaçıyorlar. Nereye kaçarlarsa kaçsınlar er veya geç bunun hesabını verecekler” diyen Erdoğan, Onlar bu millete ihanet ettiler. Onlar bu ümmete ihanet ettiler. Parçaladılar, böldüler, anneyi evladından ayırdılar, kocayı karısından ayırdılar, karıyı kocasından ayırdılar, bütün akrabayı birbirine düşman ettiler. Şimdi de hesabını verecekler. 1984’ten bu güne 31 yılda bütün kanlı saldırılarına, bütün şiddet eylemlerine, tüm tahriklerine rağmen, terör örgütleri ve uzantıları, hiçbir şey elde edemediler, hiçbir sonuç alamadılar. Benim doğudaki güneydoğudaki kardeşlerime kandan gözyaşından yoksulluktan evlat acısından başka hiçbir şey vermediler, veremediler” şeklinde konuştu.
“GÜR SEDA İLE TERÖRE TEPKİNİZİ GÖSTERMENİZİ BEKLİYORUM”
“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır” dizeleri ile binlerce kişiye seslenen Erdoğan, “İşte biz buyuz. Biz bunun için varız. Bunun mücadelesini veriyoruz. Bizim bundan başka bayrağımız yok. Ama birilerinin malum, paçavraları var. Bunlara karşıda dik duracağız. Analarının kucağından, baba ocağından koparıp aldıkları 16-17-18 yaşındaki çocukları, kendi şahsi hırsları, kendi ikballeri, kendi kanlı iktidarları için korkakça alçakça ön saflara sürdüler. Kadınları sürdüler ön saflara. Onları göz göre göre ölüme yolladılar. Asla kazanamayacakları terör eylemlerinde bölgenin gençlerini bir piyon gibi, hem cinayet işlemeye hem de ölmeye, yani intihara gönderdiler. Göndermeye devam ediyorlar. Şu son saldırılar, eylemler, terör örgütünün nasıl bir maşa olduğunu nasıl bir taşeron olduğunu Türkiye’nin büyümesinden rahatsız olanların tetikçiliğini yaptığını şüpheye mahal bırakmadan ispat etmiştir. Tüm Türk, Kürt kardeşlerimin şu son saldırılara bakarak, terör örgütünün asıl hedefinin, taşeronluk ve tetikçilik olduğunu görmelerini, artık bölge halkının rahatsızlığını ve tepkisini daha gür seda ile ortaya koymalarını bekliyorum" dedi.
HASTANEYE SALDIRANLAR NASIL DOSTUNUZ OLUYOR
"Kürt kardeşlerime sesleniyorum" diyen Erdoğan "Tüm Türkiye’deki ah benim değerli kardeşlerim. Biz size ne yaptık. Şemdinli’deki hastaneye o bomba yüklü araçla gelmek suretiyle, orayı infilak edenler, harap edenler nasıl oluyor da, sizin dostunuz oluyor. Bu camilerimizi bombalayanlar, benim dindar Kürt kardeşimin nasıl dostu oluyor. Okullarımızı bombalayanlar benim dindar Kürt kardeşimin nasıl dostu oluyor. Bunlara gereken cevabı 1 Kasım’da bu milletin evlatları olarak tek millet anlayışı ile vermenizi sizlerden özellikle rica ediyorum. Gençler, nasıl ülkemizdeki sıkıntıların çözülmez denilen sorunların üstesinden gelmek için mücadele ettiysek, tüm bölgemizde de barışın ve kardeşliğin hakim olması için çaba gösteriyoruz. Bunlar çaba derler barış derler, sakın inanmayın. Bunların barıştan uzaktan yakından alakası yok. Barış diyenler kalkıp da bu hastaneleri, bu camileri bu okulları bombalamak suretiyle, yoldan giden vatandaşı çevirmek suretiyle, TIR ve kamyonları yakmak suretiyle, ekmek teknesi olan dükkanını molotoflarla maalesef ateşe vermek suretiyle barış olur mu? Ayrıkları derinleştirmenin değil, birleştirmenin, uzlaştırmanın, bir araya getirmenin gayreti içindeyiz. İnşallah tüm sorunlar, krizler gibi çok yakında Suriye meselesi de çözülecektir. Vatan hasreti ile yanan milyonlarca Suriyeli kardeşlerimiz, evlerine yurtlarına dönebilecek. Sizler savaştan, varil bombalarından, eli kanlı rejimin ve terör örgütlerinin şiddetinden kaçan yüzbinlerce Suriyeli kardeşimize sahip çıktınız. Provokasyonlara, kışkırtmalara , kardeşi kardeşi kırdırma girişimlerine prim vermeden 4,5 yıldır tüm dünyaya insanlık dersi verdiniz. Türkiye’nin yüzünü ağartınız. Ben her Gaziantepli kardeşime kalpten teşekkür ediyorum. Allah sizlerden razı olsun. Sizler Alparsla’nın Selehattin-i Eyyübi’nin Fatih’in Yavuz’un, Antep’i gazi yapan kahramanların torunlarısınız. Türkiye’nin bekası söz konusu olunca, sen-ben yok, biz varız biz. Biz aynı zamanda, bir şeye de önemli cevap vereceğiz. Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet olan paralel yapıya gerekli cevabı 1 Kasım’da vereceğinize inanıyorum. Gençlerin bu şuura sahip olmalarını, bu bilinci geliştirmelerini, bu anlayışla ülkemize hizmet etmelerini bekliyorum“ şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması salonu dolduran gençlerin coşkulu tezahüratları ile zaman zaman kesildi.
Programda konuşan TURGAV Genel Başkanı İsmail Emanet ise, “Zulüm ile abad olunmaz. Çünkü, zulüm geçicidir. Sahibini perişandır. Zalim korkak olduğu için hırçın ve acımasızdır. Bir zulüm savıcı, hazreti Musa, Hazreti Muhammet çıkar. Selahattin çıkar, Alparslan çıkar, bu çağda durun deyip, mazlumların sancaktarı olan Recep Tayyip Erdoğan çıkar. Ve derki, mazlumların sırtından geçenlerin, nimetlerin ve kan emicilerin kurulu düzeni sürdürülemez. Kendilerine eskimeyen, yeni medeniyet şuurumuz yol haritamız sunulduğunda hayır diyenlerle kutlu bir yolculuk yapılamaz. Bu yol yoldaş, ile kardeş ile bu milletin alınları ay gibi parlak kardeşlerle yürünmelidir” şeklinde konuştu.
TURGAV Başkanı Emanet tarafından Erdoğan’a hediye verildi.