Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ana muhalefetin başındaki zat ne dedi, 'Gelin başörtüsüyle ilgili yasal düzenleme yapalım.' Yasal düzenlemeye gerek yok ki. Bize tuzak mı kurmak istiyorsun? Eğer samimiysen gel Anayasa değişikliğini yapalım. Anayasal düzenleme metnini Meclis'e gönderdik” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Üsküdar'da Burhan Felek Salonu'nda düzenlenen 3. Uluslararası İlahiyat Gençlik Buluşması ve İlahiyat Yıldızları Ödül Töreni'ne katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, “Türkiye İlahiyatlar Derneği, 5 yıllık sürede teşkilatlanmasını tamamlayarak önemli işlere imza atıyor. Türkiye'de farklı illerde okuyan ilahiyat öğrencileri arasında işbirliğinin artırılması yolundaki gayretler dolayısıyla derneğimizi tebrik ediyorum. Tüm Türkiye'deki imam hatiplerde öğrenci sayısı 60 bine düşmüştü. Şimdi 1 milyon 300 bin öğrenci var. Siyasette de sivil toplumda da zaferin parolası vahdettir. Mesele asla sayı değildir. Asıl güç niteliktedir. Asıl etki mücadeleyi örgütlü şekilde yürütmekle sağlanır. Vakıf ve derneklerimiz hayırda yarışırken kesinlikle tefrikaya düşmemeli, mutlaka dayanışma içinde hareket etmelidir. Bugün hasbihal etmenin yanı sıra İlahiyat Yıldızları ödüllerini de takdim edeceğiz. Buradaki her bir genç kardeşimizin başarısını, Türkiye Yüzyılı'nı inşa yolculuğumuzda önümüzü aydınlatan meşale olarak görüyoruz. Vatana, millete ve ümmete hayırlı fertler yetiştirme çabasındaki herkesin başımızın üstünde yeri vardır. Gençlerimize ufuk ve vizyon kazandıran çalışmalara sahip çıkmak en öncelikli vazifemizdir. İlahiyat fakülteleri tarihi misyonu itibariyle sıradan yükseköğretim kurumları değildir. İmam hatipler gibi ilahiyatlar da Türkiye'nin belli dönemlerine ayna tutan müesseselerdir. İlahiyat fakültelerinin 122 yıllık tarihi çarpıcı örneklerle doludur. Benim İmam Hatip'teki İngilizce hocam, 'Ölü yıkamak için mi buraya geldiniz' diyordu. Bizim nereye varacağımızın farkında değildi. İlahiyat fakültelerinin kapısındaki zincirlerin kırılması Türkiye'nin çok partili hayata geçmesiyle mümkün oldu. Kızlarımızı imam hatip okulunun kapısından kaçırmak zorunda kaldık. Başörtüsünden dolayı. Kızımı İstanbul'dan Trabzon'a gönderdim. Bu çileleri çeken nice aileler var. Bunların hepsi mazi oldu. Daha sonraki yıllarda ilahiyat fakültelerimiz baskı altında kaldı. Tek parti faşizmini yeniden hortlatmaya çalışan 28 Şubat zihniyeti, imam hatipler ve meslek liseleri ile birlikte ilahiyat fakültelerini de hedef almıştır. İslami ilimlerde uluslararası itibara sahip hocalarımız baskıyla sürgünle görevden uzaklaştırılırken, yerlerine darbecilerin her yaptığına kılıf uyduran şakşakçı tipler getirilmiştir. Bizler de gerek siyasetçi gerek ebeveyn olarak yapılan zulümleri yakinen biliyoruz. ‘Bin yıl sürecek' denilen 28 Şubat karanlığına 3 Kasım 2002 seçimleriyle son verdik. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak şiarıyla ülkemizde merkezinde demokrasinin ve adaletin olduğu yeni bir dönemi başlattık. Hayata geçirdiğimiz demokrasi ve kalkınma reformlarıyla Türkiye'de sessiz bir devrimi gerçekleştirdik. İkna odalarının kaldırılmasından, katsayı adaletsizliğine son verilmesine kadar her alanda tarihi nitelikte tarihi nitelikte adımlar attık. Her evladımızın istediği lisede ve yükseköğrenim kurumunda endişe duymadan okuyabilmesinin önünü açtık. Mezunlarımızın kamudaki çalışma alanlarını genişlettik” dedi.
“Anayasal düzenleme metnini Meclis'e gönderdik”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün ilahiyat fakültesini bitiren gençlerimiz engelle karşılaşmadan görev yapabiliyor. Kızlarımız, kılık kıyafet dolayısıyla ötekileştirilmeye maruz kalmadan sorumluluk üstlenebiliyor. Başı açık veya başörtülü ayrımı yapmadan gençlerimiz başta olmak üzere tüm kadınlarımıza kamuda fırsat eşitliği sağlıyoruz. Ana muhalefetin başındaki zat ne dedi, 'Gelin başörtüsüyle ilgili yasal düzenleme yapalım.' Yasal düzenlemeye gerek yok ki. Bize tuzak mı kurmak istiyorsun? Eğer samimiysen gel Anayasa değişikliğini yapalım. Anayasal düzenleme metnini Meclis'e gönderdik. Bu konuda bunlar samimi mi değil mi göreceğiz. Çalışmak üretmek hayallerinin peşinden gitmek isteyen gençlerimiz için devletimizin imkanlarını seferber ediyoruz. Atacağımız yeni adımlarla bu tabloyu daha da güçlendireceğiz. Türkiye'de ne sebeple olursa olsun hiçbir gencimizin hak kaybına uğramadığı, gelecek kaygısı yaşamadığı iklimi tahkim etmekte kararlıyız. Bunu da birileri gibi sosyal medyada sahte demokrasi şovlarıyla değil, gerekirse anayasayı değiştirmek dahil hukuki yollarla gerçekleştireceğiz. Demokratik kazanımları güruhun ihtiraslarına heba edemeyiz. Hepimizin içini acıtan bir istismar vakası üzerinden 28 Şubat heveslisi kişiler içindeki kin ve nefreti kusmaya başlamışlardır. Bugün ortalığı yıkanların geçmişinin ne kadar kirli olduğunu görebiliyoruz. Bunlar terör örgütünün dağa kaçırdığı 12, 13, 14 yaşındaki kızlarımız için gıklarını çıkarmadılar. Diyarbakır Anneleri'ni görmediler. LGBT denilen marjinal akımların sapıklıklarına alet edilen çocuklarla ilgili tepki göstermediler. Muhalefet partilerinde ayyuka çıkan taciz-tecavüz skandalları karşısında kıllarını kıpırdatmadılar. Temel hak ve özgürlükler konusunda onurlu bir tek duruş sergilemediler. Ellerine geçirdikleri her fırsatı düşmanlık etmek için kullandılar. Vakıflarımızı ve derneklerimizi tehdit edenler, bu tavırlarıyla asıl niyetlerini deşifre etmişlerdir” dedi.
“Başörtüsüne anayasal güvence kazandırırken sapkın akımların hedefi haline gelen aile müessesesini de bu anayasa metnine koyacağız”
Erdoğan, “Ne dediler, ‘helalleşme'. Tek parti zihniyetinin değişmediğini ve asla değişmeyeceğini hep birlikte yeniden görmüş olduk. Meclise sunduğumuz anayasa değişikliği teklifi ile, tüm bu habis niyetlerin önüne set vurmayı hedefliyoruz. Böylece başörtüsüne anayasal güvence kazandırırken sapkın akımların hedefi haline gelen aile müessesesini de bu anayasa metnine koyacağız. Temennimiz teklifimizin en geniş mutabakatla TBMM'den geçmesidir. Şayet gereken çoğunluk sağlanamaz, yol kazası yaşanırsa, son sözü yine milletimiz söyleyecektir. İnşallah referanduma gerek kalmadan, Meclis'imizde bu meseleyi kalıcı çözüme kavuşturacağımıza inanıyorum. Rabbim bizlere 25 yıl boyunca milletimize hizmet etmeyi nasip etti. Gençlik yıllarımda spikerliğini yaptığım Sultanahmet Meydanı'nda üstat konuşuyor. Üstat konuşurken Ayasofya'yı gösteriyor, ‘Ayasofya açılacak, Ayasofya açılacak.' Ayasofya açıldı mı, açıldı. Bize de nasip oldu mu, nasip oldu. Allah'ımıza hamd olsun. Rabb'im bizlere Türkiye'nin şefkat ve merhamet sancağını dünyanı dört bir yanına ulaştırmayı nasip etti. Rabb'ime sonsuz hamdü senalar olsun, 86 yıl aradan sonra Ayasofya'nın zincirlerini kırarak mührünü sökmeyi nasip etti. Hamdolsun dualar niyazlar gözyaşlarıyla asli kimliğine yeniden kavuşturduk. Son 20 yıllık başarılarımızın rehberliğinde şimdi çok daha büyük hedeflere kilitlendiğimiz zorlu bir yola revan oluyoruz. Bu yolculuğun menzili Türkiye Yüzyılı'na ulaşmaktır. 2023 seçimleri büyük önem taşıyor. Türkiye bu seçimlerde sadece gelecek 5 yılının değil, gelecek 25 yılının 50 yılının hatta 100 yılının nasıl olacağına karar verecektir. Türkiye, ya güçlü, vizyoner liderlik altında geleceğe yürüyecek ya da kavganın entrikanın gırla gittiği arkaik yapının esiri olacaktır. Özellikle gençlerimizden, sandığa gittiklerinde oylarını kullanmadan önce sadece iki siyasi ittifak arasında değil, iki Türkiye arasında da tercih yaptıklarını unutmamalarını istirham ediyorum” dedi.