Posta Gazetesi’nden Alev Gürsoy Cimin’e röportaj veren Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Kilis sınırını koruyan General Semih Terzi’nin DAEŞ ve PKK’yla işbirliği yaptığını söyledi.
Röportajın tamamı:
O gece havalimanındaydınız. Neler yaşadınız?
Darbenin olduğu gün UNESCO’nun 40’ıncı yılı münasebetiyle İstanbul’daki Mozaik Yolu’nu anlatmak için bölgenin tüm belediye başkanlarıyla İstanbul’daydık. Van Derneği’nin ‘Mozaik Yolu’ projesi var. Sonra bir TV kanalında, Cumhurbaşkanımızın Kilis’teki mültecilere vatandaşlık verilip verilmeyeceği sözlerini değerlendirdik. Programı “Darbe oluyor” diyerek, acilen bitirdiler. “Kafayı mı yediniz, 2016 Türkiye’sinde ne darbesi!” dedim. Daha sonra olayın ciddiyetini fark ettik. Hemen memlekete dönmek istedim ve Atatürk Havalimanı’na doğru yola çıktık. Havalimanı yoluna girdiğimizde kabusu gördük. Üst düzey rütbeli komutanlar vatandaşa silah doğrultuyordu. Halk adeta sel gibi gelip, büyük mücadele veriyordu. Bir taraftan Cumhurbaşkanımıza yetişmeye çalışıyoruz, bir taraftan da F16’lar alçak uçuşla bomba etkisi yapıyorlardı.
Toplumu korkutmaya çalışıyorlardı. Ama kimse kaçmıyor, havalimanına ulaşmaya çalışıyorlardı. Kendi askerimiz, F16’mız, tankımız, tüfeğimiz, insanımız gözüyle bakıyordum. Aksini aklım almadı.
O sırada Gaziantep’te neler yaşanıyordu?
Sürekli telefonda bölgeden bilgiler alıyordum. Valimiz ve ekibimizle istişare halindeydik. Jandarma komutanıyla ilgili sorun olmadığını söylediler. Tugay Komutanı Murat Soysal ile beraber çalıştığımızı, orada sorun olup olmadığını sordum.
“Vallahi bu adam kıvırıyor. Önce sınırda olduğunu söyledi, sonra gelen talimata bakacağını. Emir komuta zinciri içinde ne yapması gerekiyorsa onu yapacakmış. Zaman kazanmaya çalışıyor” dediler.
‘GAZİANTEP O GECE DESTAN YAZDI’
Gaziantep’te Demokrasi Nöbetleri nasıl geçti?
Cumhurbaşkanımız “Milletim sokağa çıksın” dedikten sonra demokrasi meydanımıza 250 bin kişi çıktı. Şehrin dörtte biri meydana gelmeye çalıştı. Yaşanan oyunun ve tehlikenin farkına vardılar. Muhteşem bir güzellik yaşandı. Yaklaşık 25 gün boyunca bölgede ve tüm Türkiye’de ciddi bir hareket oldu. En coşkulu en kalabalığın Taksim ve Gaziantep Demokrasi Meydanı’nda olduğunu söylediler. Halkımızın bağımsızlığını, özgürlüğünü sahiplendiğini gördük. Özgür olmayacak ve demokratik bir ortamda yaşamayacaksam hiç yaşamayayım.
15 Temmuz şehitleri için kampanya yaptınız.
Soma’da ve Van depreminde de aynısını yapmıştık. Sayın Cumhurbaşkanımızın himayesindeki Aile Bakanlığı’nın yaptığı çalışmanın zayıf ilerlediğini gördük. Şehir kampanyası yapmaya karar verdik. Sanayicilerimizden 3 günde yaklaşık 22 milyon lira destek aldık.
Sadece bir sanayicimiz bu miktarın yarısını verdi. “Onlar o gün canlarını vermemiş olsaydı, bugün hiç birimiz yaşamayacaktı, vatanımız olmayacaktı. Bugün vermeyeceksek, ne zaman vereceğiz” dediler. Örnek bir şehir olmanın gururunu yaşıyoruz. Tahminimizce kampanyanın sonunda 50 milyon lira rakamına ulaşacağız.
Gaziantep’e kadın eli değdi. Hemen yanı başınızda bir savaş var. Kentte durum ne?
Özellikle Suriye meselesinden dolayı etrafımızda bir ateş çemberi var. Bu çember içinde dimdik ayakta kalmaya ve iki milyonu kardeşlik hukuku içinde tutmaya çalışıyoruz. Kendi içimizde üst düzey yöneticilerimiz çok hızlı şekilde koordine olabiliyor. Bu büyük şans. Kendi sloganımız var; ‘Dünya Türkiye Türkiye’de Gaziantep’ diye. İnsani olarak yapmamız gereken şeyler var. Ankara’ya gidip hiçbir zaman ağlamayız. 3 milyon çocuk eğitim alırken, şu anda 70 bin çocuğa eğitim verir hale geldik. Rakamsal olarak çocuklarına en iyi eğitim veren şehirlerden biriyiz. Kendi açtığımız hastaneden mülteci kadınların yararlanmasını sağladık.
‘SURİYELİLER ARTIK BİZDEN’
Kendi halkınıza hizmet ederken, şehrin nüfusu birden ikiye katlanıyor. Zorlanmıyor musunuz?
Hayırsever bir grubumuz var. Biz de yöneticiler olarak kutuplaştıran değil, birleştiren ve kuşatan bir bakış açısına sahibiz. Sosyal entegrasyon dediğimiz şeyi yaşamaya ve yaşatmaya çalışıyoruz. Mülteciler gelmeye başlayınca ev fiyatları ve kiralar yükseldi. Şimdi 50 bin konutlu bir şehir kurma projesinin temelini attık. Bir taraftan ev sorunları bir taraftan trafik ve yol sorunu ortaya çıktı. Çok hızlı şekilde kavşaklar ve yeni yollar açarak, bu sorunları çözmeye çalıştık. Vatandaşlar gayretimizi görüyor.
‘KAMPLAR İNSANİ, İDDİALAR KÜLLİYEN YALAN’
Kamplarla ilgili iddialar var. Tecavüzlerden, salgın hastalıklardan bahsediliyor. Gerçekte koşullar nasıl?
Çok büyük haksızlık yapılıyor. 5 yıldan beri dünyada en çok parayı harcayıp, en iyi kampları oluşturuyorsunuz. Her toplumda istenmeyen olaylar olabilir. Suç da ceza da bireyseldir. Bir olay yüzünden 5 yıllık fedakarlığı ve hizmeti yok sayamazsınız.
Orada genelleme yapılmasını da iyi niyetli bulmuyorum. Fotoğrafın tamamına bakmak gerek. Zaten suç işleyen varsa en ağır şekilde cezalandırılması gerektiğini düşünüyorum.
‘YENi BiR ŞEHiR KURUYORUZ’
Biraz da hizmet konuşalım. Sizinle Gaziantep’te neler değişti?
Önce imar ve ulaşım master planları yaptık. Acil eylem planı oluşturduk. Gecekondu ve çarpık kentleşmesi olan şehirden modern bir şehircilik örneğini nasıl yapabileceğimizi masaya yatırdık. Konunun uzmanları ile çalıştık. Yeni bir şehir kuruyoruz. Ulaşım master planı üzerinde çalıştık. Şu anda hızlıca metroya geçmemiz şart. 10 kilometrelik bir yerin alt yapısını oluşturuyoruz.
Arkeoloji ve gastronomi üzerine çalışmalar yapıyoruz. Gastronomi olarak dünyanın sekizinci mutfağıyız. Bu UNESCO tarafından onaylandı. Türkiye’de ilk kez Gaziantep, mutfağıyla tescil aldı.
Bu olaylar bittiğinde gurme turizminde var olacağız. 500 çeşit yemeğimizi sunma imkanına kavuşacağız. Arkeoloji olarak da ciddi bir alanımız var. Bir arkeoloji enstitüsü kuruyoruz. Bu da bölgede ilk olacak. Yüzde 80’ini AB fonlarından aldık.
Bu iki alanı çok önemsiyoruz. Ayrıca akıllı teknolojiyi kullanan şehir olma amacındayız. Modern bir Gaziantep olmak istiyoruz. Hanlarımızı yeniden hayata geçiriyoruz. Yeni müzeler açıyoruz.
‘TÜP BEBEK MERKEZİYLE AiLELERE UMUT OLDUK’
Önemli projeleriniz neler?
Mesela meme kanserinde taramada 40’ıncı sıradaydık. Mamografi cihazını alıp, 4’üncü sıraya yükseldik. 125 kadın meme kanseri olduğunu bilmiyordu. Bizim taramalarımızdan sonra tedaviye başladı. Sosyal güvencesi olmayan vatandaşlar için tüp bebek merkezi açtık. Şu anda 500’e yakın kadın tüp bebek desteği alıp, tedavi aşamasına geldi. Yaklaşık 2 bin kadın sırada bekliyor. Çocuk gelin olmaması için sivil toplumla kampanya yaptık. Şimdi UNICEF ile çalışmaya başladık.
‘DARBE GİRİŞİMİ BAŞARISIZ OLUNCA BAĞLILIĞINI BİLDİRDİ’
15 Temmuz gecesi tehlikeyi anlayınca neler yaptınız?
Derhal belediyenin iş makinelerini devreye soktuk. Sosyal medyadan organize olduk. Tugayın önünü kapattık. Halkımızı bu noktaya yönlendirdik. Diğer belediyelerden çok daha hızlı hareket ettik. Bu durum darbecilerin moralini bozdu. Komutan hem sistemin içine dahil olmuyor hem de bizimle berabermiş gibi hareket ediyordu. Bir yandan da sürekli beni arıyordu. Telefonu açmadım. Çünkü muhtemelen “Hiçbir sorun yok, makinelerinizi çekebilirsiniz. Asayiş berkemal” diyecekti. Sahtekar adam takiye yapacak ve bizim yapmaya çalıştığımızı dağıtmaya çalışacaktı. Ama oyununu bozduk. İnternetten komutanın Kilis ve Gaziantep’in Sıkıyönetim Komutanı olduğunu gördüm. Saat 02.30 sıralarında darbenin olmayacağını anlayınca “Emrinizdeyim” dedi.
Cuntacı komutan tehlikesini daha önce anlayamadınız mı?
Mümkün değil. Bunlar Türkiye’nin her yerine sinsice sızmışlar. Daha enteresan bir şey var. Rahmetli Ömer Halisdemir’in öldürdüğü General Semih Terzi, Kilis’te nisana kadar sınırı koruyan komutandı. Kilis’teki olayların olduğu dönemde, işin sorumlusu bu adamdı. Yani Kilis, Hatay, Şanlıurfa’da bu işi provoke ettiklerini görüyoruz. DAEŞ ve PKK’nın sınırda gerçekleştirdiği eylemlerde, FETÖ’nün bağlantılarının olduğu çok net. Halk, komutanın gitmesiyle Kilis’in huzur yüzü gördüğünü söylüyor.
Röportajın tamamı:
O gece havalimanındaydınız. Neler yaşadınız?
Darbenin olduğu gün UNESCO’nun 40’ıncı yılı münasebetiyle İstanbul’daki Mozaik Yolu’nu anlatmak için bölgenin tüm belediye başkanlarıyla İstanbul’daydık. Van Derneği’nin ‘Mozaik Yolu’ projesi var. Sonra bir TV kanalında, Cumhurbaşkanımızın Kilis’teki mültecilere vatandaşlık verilip verilmeyeceği sözlerini değerlendirdik. Programı “Darbe oluyor” diyerek, acilen bitirdiler. “Kafayı mı yediniz, 2016 Türkiye’sinde ne darbesi!” dedim. Daha sonra olayın ciddiyetini fark ettik. Hemen memlekete dönmek istedim ve Atatürk Havalimanı’na doğru yola çıktık. Havalimanı yoluna girdiğimizde kabusu gördük. Üst düzey rütbeli komutanlar vatandaşa silah doğrultuyordu. Halk adeta sel gibi gelip, büyük mücadele veriyordu. Bir taraftan Cumhurbaşkanımıza yetişmeye çalışıyoruz, bir taraftan da F16’lar alçak uçuşla bomba etkisi yapıyorlardı.
Toplumu korkutmaya çalışıyorlardı. Ama kimse kaçmıyor, havalimanına ulaşmaya çalışıyorlardı. Kendi askerimiz, F16’mız, tankımız, tüfeğimiz, insanımız gözüyle bakıyordum. Aksini aklım almadı.
O sırada Gaziantep’te neler yaşanıyordu?
Sürekli telefonda bölgeden bilgiler alıyordum. Valimiz ve ekibimizle istişare halindeydik. Jandarma komutanıyla ilgili sorun olmadığını söylediler. Tugay Komutanı Murat Soysal ile beraber çalıştığımızı, orada sorun olup olmadığını sordum.
“Vallahi bu adam kıvırıyor. Önce sınırda olduğunu söyledi, sonra gelen talimata bakacağını. Emir komuta zinciri içinde ne yapması gerekiyorsa onu yapacakmış. Zaman kazanmaya çalışıyor” dediler.
‘GAZİANTEP O GECE DESTAN YAZDI’
Gaziantep’te Demokrasi Nöbetleri nasıl geçti?
Cumhurbaşkanımız “Milletim sokağa çıksın” dedikten sonra demokrasi meydanımıza 250 bin kişi çıktı. Şehrin dörtte biri meydana gelmeye çalıştı. Yaşanan oyunun ve tehlikenin farkına vardılar. Muhteşem bir güzellik yaşandı. Yaklaşık 25 gün boyunca bölgede ve tüm Türkiye’de ciddi bir hareket oldu. En coşkulu en kalabalığın Taksim ve Gaziantep Demokrasi Meydanı’nda olduğunu söylediler. Halkımızın bağımsızlığını, özgürlüğünü sahiplendiğini gördük. Özgür olmayacak ve demokratik bir ortamda yaşamayacaksam hiç yaşamayayım.
15 Temmuz şehitleri için kampanya yaptınız.
Soma’da ve Van depreminde de aynısını yapmıştık. Sayın Cumhurbaşkanımızın himayesindeki Aile Bakanlığı’nın yaptığı çalışmanın zayıf ilerlediğini gördük. Şehir kampanyası yapmaya karar verdik. Sanayicilerimizden 3 günde yaklaşık 22 milyon lira destek aldık.
Sadece bir sanayicimiz bu miktarın yarısını verdi. “Onlar o gün canlarını vermemiş olsaydı, bugün hiç birimiz yaşamayacaktı, vatanımız olmayacaktı. Bugün vermeyeceksek, ne zaman vereceğiz” dediler. Örnek bir şehir olmanın gururunu yaşıyoruz. Tahminimizce kampanyanın sonunda 50 milyon lira rakamına ulaşacağız.
Gaziantep’e kadın eli değdi. Hemen yanı başınızda bir savaş var. Kentte durum ne?
Özellikle Suriye meselesinden dolayı etrafımızda bir ateş çemberi var. Bu çember içinde dimdik ayakta kalmaya ve iki milyonu kardeşlik hukuku içinde tutmaya çalışıyoruz. Kendi içimizde üst düzey yöneticilerimiz çok hızlı şekilde koordine olabiliyor. Bu büyük şans. Kendi sloganımız var; ‘Dünya Türkiye Türkiye’de Gaziantep’ diye. İnsani olarak yapmamız gereken şeyler var. Ankara’ya gidip hiçbir zaman ağlamayız. 3 milyon çocuk eğitim alırken, şu anda 70 bin çocuğa eğitim verir hale geldik. Rakamsal olarak çocuklarına en iyi eğitim veren şehirlerden biriyiz. Kendi açtığımız hastaneden mülteci kadınların yararlanmasını sağladık.
‘SURİYELİLER ARTIK BİZDEN’
Kendi halkınıza hizmet ederken, şehrin nüfusu birden ikiye katlanıyor. Zorlanmıyor musunuz?
Hayırsever bir grubumuz var. Biz de yöneticiler olarak kutuplaştıran değil, birleştiren ve kuşatan bir bakış açısına sahibiz. Sosyal entegrasyon dediğimiz şeyi yaşamaya ve yaşatmaya çalışıyoruz. Mülteciler gelmeye başlayınca ev fiyatları ve kiralar yükseldi. Şimdi 50 bin konutlu bir şehir kurma projesinin temelini attık. Bir taraftan ev sorunları bir taraftan trafik ve yol sorunu ortaya çıktı. Çok hızlı şekilde kavşaklar ve yeni yollar açarak, bu sorunları çözmeye çalıştık. Vatandaşlar gayretimizi görüyor.
‘KAMPLAR İNSANİ, İDDİALAR KÜLLİYEN YALAN’
Kamplarla ilgili iddialar var. Tecavüzlerden, salgın hastalıklardan bahsediliyor. Gerçekte koşullar nasıl?
Çok büyük haksızlık yapılıyor. 5 yıldan beri dünyada en çok parayı harcayıp, en iyi kampları oluşturuyorsunuz. Her toplumda istenmeyen olaylar olabilir. Suç da ceza da bireyseldir. Bir olay yüzünden 5 yıllık fedakarlığı ve hizmeti yok sayamazsınız.
Orada genelleme yapılmasını da iyi niyetli bulmuyorum. Fotoğrafın tamamına bakmak gerek. Zaten suç işleyen varsa en ağır şekilde cezalandırılması gerektiğini düşünüyorum.
‘YENi BiR ŞEHiR KURUYORUZ’
Biraz da hizmet konuşalım. Sizinle Gaziantep’te neler değişti?
Önce imar ve ulaşım master planları yaptık. Acil eylem planı oluşturduk. Gecekondu ve çarpık kentleşmesi olan şehirden modern bir şehircilik örneğini nasıl yapabileceğimizi masaya yatırdık. Konunun uzmanları ile çalıştık. Yeni bir şehir kuruyoruz. Ulaşım master planı üzerinde çalıştık. Şu anda hızlıca metroya geçmemiz şart. 10 kilometrelik bir yerin alt yapısını oluşturuyoruz.
Arkeoloji ve gastronomi üzerine çalışmalar yapıyoruz. Gastronomi olarak dünyanın sekizinci mutfağıyız. Bu UNESCO tarafından onaylandı. Türkiye’de ilk kez Gaziantep, mutfağıyla tescil aldı.
Bu olaylar bittiğinde gurme turizminde var olacağız. 500 çeşit yemeğimizi sunma imkanına kavuşacağız. Arkeoloji olarak da ciddi bir alanımız var. Bir arkeoloji enstitüsü kuruyoruz. Bu da bölgede ilk olacak. Yüzde 80’ini AB fonlarından aldık.
Bu iki alanı çok önemsiyoruz. Ayrıca akıllı teknolojiyi kullanan şehir olma amacındayız. Modern bir Gaziantep olmak istiyoruz. Hanlarımızı yeniden hayata geçiriyoruz. Yeni müzeler açıyoruz.
‘TÜP BEBEK MERKEZİYLE AiLELERE UMUT OLDUK’
Önemli projeleriniz neler?
Mesela meme kanserinde taramada 40’ıncı sıradaydık. Mamografi cihazını alıp, 4’üncü sıraya yükseldik. 125 kadın meme kanseri olduğunu bilmiyordu. Bizim taramalarımızdan sonra tedaviye başladı. Sosyal güvencesi olmayan vatandaşlar için tüp bebek merkezi açtık. Şu anda 500’e yakın kadın tüp bebek desteği alıp, tedavi aşamasına geldi. Yaklaşık 2 bin kadın sırada bekliyor. Çocuk gelin olmaması için sivil toplumla kampanya yaptık. Şimdi UNICEF ile çalışmaya başladık.
‘DARBE GİRİŞİMİ BAŞARISIZ OLUNCA BAĞLILIĞINI BİLDİRDİ’
15 Temmuz gecesi tehlikeyi anlayınca neler yaptınız?
Derhal belediyenin iş makinelerini devreye soktuk. Sosyal medyadan organize olduk. Tugayın önünü kapattık. Halkımızı bu noktaya yönlendirdik. Diğer belediyelerden çok daha hızlı hareket ettik. Bu durum darbecilerin moralini bozdu. Komutan hem sistemin içine dahil olmuyor hem de bizimle berabermiş gibi hareket ediyordu. Bir yandan da sürekli beni arıyordu. Telefonu açmadım. Çünkü muhtemelen “Hiçbir sorun yok, makinelerinizi çekebilirsiniz. Asayiş berkemal” diyecekti. Sahtekar adam takiye yapacak ve bizim yapmaya çalıştığımızı dağıtmaya çalışacaktı. Ama oyununu bozduk. İnternetten komutanın Kilis ve Gaziantep’in Sıkıyönetim Komutanı olduğunu gördüm. Saat 02.30 sıralarında darbenin olmayacağını anlayınca “Emrinizdeyim” dedi.
Cuntacı komutan tehlikesini daha önce anlayamadınız mı?
Mümkün değil. Bunlar Türkiye’nin her yerine sinsice sızmışlar. Daha enteresan bir şey var. Rahmetli Ömer Halisdemir’in öldürdüğü General Semih Terzi, Kilis’te nisana kadar sınırı koruyan komutandı. Kilis’teki olayların olduğu dönemde, işin sorumlusu bu adamdı. Yani Kilis, Hatay, Şanlıurfa’da bu işi provoke ettiklerini görüyoruz. DAEŞ ve PKK’nın sınırda gerçekleştirdiği eylemlerde, FETÖ’nün bağlantılarının olduğu çok net. Halk, komutanın gitmesiyle Kilis’in huzur yüzü gördüğünü söylüyor.