Osmaniye
Bakan Pakdemirli, Osmaniye'de Valiliği ziyaret etti, şeref defterini imzaladı ve Vali Erdinç Yılmaz ile basına kapalı görüştü.
Belediye Başkanı Kadir Kara ile de basına kapalı görüşen Pakdemirli, ardından AK Parti Osmaniye İl Başkanı Seydi Gülsoy'u ziyaret etti, partililerle bir araya geldi.
Daha sonra kentteki bir düğün salonunda düzenlenen Sektör Buluşması Toplantısı'na katılan Pakdemirli, tarım, sanayi ve turizm kenti Osmaniye'nin, Çukurova'nın verimli topraklarında hakkını veren ender şehirlerden olduğunu söyledi.
Türkiye'nin 81 ilini dolaştıklarını anlatan Pakdemirli, problemleri ya anında çözdüklerini ya da kaynak ve mevzuata dayananları Ankara'da çözmeye gittiklerini aktardı.
Pakdemirli, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle dünyada birçok düzenin değiştiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gıda piyasalarıyla ilgili fiyatlarda çok ciddi dalgalanmalar var. Bunlar tabii ki şu anda çiftçi ve üretici lehine gözükmekle beraber ileride de aleyhe dönebilecek durumlar buradan ortaya çıkabilir. O anlamda tabii ki biz çiftçi-üretici kesimi olarak, her zaman önümüzü görmek istiyoruz. Önünüzü görmek bizim için daha önemli. Yüksek fiyatta satmaktan daha çok önümüzü görmek son derece önemli ve önemli olmalı diye düşünüyorum. Pandeminin yanında bir de bu sene kuraklık ve iklim değişikliği buna eklendi. Belki Osmaniye kuraklıktan fazla etkilenmedi ama Türkiye'nin dört bir tarafı özellikle Doğu, Güneydoğu ve İç Anadolu kesimleri kuraklıktan bu sene çok ciddi bir şekilde etkilendi. İster istemez hem çok ciddi bir belirsizliği, tarım orman sektörü olarak yönetmek durumunda kaldık. Pandemiyle alakalı kuraklığın getirdiği ürün azlığı, arz azlığı ve tabii ki seller ve yangınlarla da mücadele etmek durumunda kaldık."
"Türkiye'nin gıda stokları yeterli"
Bakan Pakdemirli, iklim değişikliği nedeniyle 2050'de yüzde 10-25 tarımsal üretim kaybı olacağını ifade etti.
Emtia fiyatlarındaki artışa değinen Pakdemirli, gübreden birçok ürüne kadar çok ciddi artışlarla karşı karşıya olunduğunu, bununla ilgili ellerindeki bütün tedbirleri aldıklarını ve almaya devam edeceklerini belirtti.
Pakdemirli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şunun altını çizerek söylemek istiyorum. Türkiye'nin gıda stokları yeterli. Yani Türkiye'de kimse sentetik olarak veya gereksiz bir yere gıda stoklarıyla alakalı spekülasyon yapmaya kalkmasın. Geçen hafta içerisinde şekerle ilgili işte sanki bir arz problemi varmış gibi birçok konu yapılmaya çalışıldı. Bugün itibarıyla tüm şeker fabrikaları, arzına devam etmekte, sektörümüz arzına devam etmekte. Sektörümüzde arz fazlası var. Hatta bu arz fazlasının önemli bir kısmı da ihracat oluyor. Yani buradan Allah'a şükür pandeminin başından beri Türkiye güçlü üretim altyapısı ve gıda, sanayi, perakende ve lojistik sektörleriyle beraber hiçbir problem yaşamadı, bundan sonra inşallah tüketicimize hiçbir problem yaşatmıyor olacağız. Elbette gıda fiyatlarıyla alakalı ciddi bir artış var. Bu artışın ana ve temel sebeplerinden bir tanesi yurt dışı fiyatlarında çok ciddi bir tırmanış olması. Birkaç misline fırlayan, çıkan fiyatlar var. Tüm dünyadaki gelişmiş ülkeler de dahil olmak üzere gıda fiyatlarındaki artış, tüm dünyanın ana gündemine oturmuş durumda. Biz bununla ilgili gıda komitelerinde hem kısa hem orta hem de uzun vadede tedbirlerin hepsini hükümetimizin içerisinde konuşuyoruz. Bu konuyla alakalı yapılan çok şey var, daha önümüzde yapılacak çok şey de var."
Yem fiyatlarındaki artışa da değinen Pakdemirli, şöyle konuştu:
"Bunu bir nebze de olsun özellikle besicimizi koruyabilmek maksadıyla da Toprak Mahsulleri Ofisi olarak yem ham maddelerin satışına temmuz ayında başladık. Büyükbaş, küçükbaş ve kanatlı sektörüne uygun fiyatlı yem ham maddesi teminine başladık. Un, yem, sanayi uygun fiyatlı bunları veriyoruz, un ve yem sanayine. Buğday, mısır ve arpa bu üç ürünü hem sanayiye hem de yetiştirici ve besiciye tedarik ediyoruz, uygun fiyatlardan veriyoruz. Şu ana kadar 3,7 milyon ton hububatı arz ettik. Maliyetlerde de en az 2-3 milyar liralık maliyetin önüne geçmiş olduk."
"Ürünler kesinlikle hasat döneminde hak ettiği değeri alacak"
Pakdemirli, hasat zamanında üretici dostu politika izlediklerini vurgulayan Pakdemirli, konuşmasına şöyle devam etti:
"Ürünler kesinlikle hasat döneminde hak ettiği değeri alacak. Bugüne kadar çiftçimizin maliyet ve satış fiyatları açısından bir problemi olmadığını biliyoruz ama bundan sonrasıyla ilgili endişeleriniz olduğunu da biliyoruz ve bu endişeleri de çok sıkı ve ciddi takip ediyoruz. Bu endişelerden çiftçimiz haklıdır ancak bugüne kadar nasıl Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde sizlere söz verip hiçbir zaman sözümüzü yerine getirmediğimiz olmadığı gibi bundan sonra da inşallah yine hasat zamanından önce doğru ve üretici dostu politikalarla üreticimizin artan maliyetlerini karşılayacağız. Bunun da ötesinde, önemli karlar yapabilecek fiyatlarla karşınıza geliyor olacağız."
"Türkiye artık her alanda hep her şeyin birincisine imza atan bir ülke"
Pakdemirli, 20-25 sene içerisinde gıdaya ihtiyacın yüzde 60, suya ihtiyacın da yüzde 15 artacağına dikkati çekerek, suyun daha verimli kullanılması, gıdanın da daha verimli üretilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Son 19 yılda 613 baraj yaptıkları, bunun 80 yılda yapılan baraj sayısının 2,5 katı olduğu bilgisini veren Pakdemirli, şunları kaydetti:
"Son 3 yılda da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde tam 72 baraj tamamlayıp su ve sulama tesisleriyle alakalı 1000 tesis tamamladık, 41 milyar lira yatırım yaptık. 2021 DSİ bütçemiz 18 milyardı, 2022 bütçemiz 25 milyar lira bunun da üzerinde inşallah bütçe dışı kalemlerden daha fazla bir yatırım yapmaya gidiyor olacağız. Geçen hafta sonu Ilısu Prof. Dr. Veysel Eroğlu Barajı'nı açtık. Türkiye'nin incisi, dünyanın da birincisi. Türkiye artık her alanda hep her şeyin birincisine imza atan bir ülke. Türkiye 80'lerden itibaren özellikle son 20 senede artık hakikaten her konuda iddialı ve her konuda işin en iyisine, en yenisine, en büyüğüne imza atan bir ülke oldu. Bakın barajın en büyüğünün açılışını yaptık, havalimanlarının en büyüğü bizde, köprülerin en uzunu, en büyükleri bizde, alt, üst geçitler... Gerçekten Türkiye çok ciddi bir bayındırlık devriminin altından kalktı."
"Geleceğe yönelik suyla alakalı ciddi tedbirler aldık"
Suya göre tarım yapılması gerektiğinin altını çizen Pakdemirli, yeraltı barajlarıyla ilgili yaptıkları çalışmaları anlattı, geleceğe yönelik suyla alakalı ciddi tedbirler aldıklarını ifade etti.
Pakdemirli, 2002 öncesinde Türkiye'de tarımsal destek namına çok bir şey olmadığını anlatarak, "Bir taraftan da müdahale alımları yapılıyordu. 2002 sonrasında müdahale alımlarının terk edildiği veya çok azaldığı ama desteklerin çok arttığı dünyayı özellikle AK Parti'nin hükümetleri döneminde gördük ancak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile hem tarımsal desteklerin arttığı hem de doğru, düzgün ve üretici dostu müdahale alımlarını birlikte yaşadığımız bir döneme girdik." dedi.
Destek artırılınca üretimin arttığını, doğru müdahale alımlarının, doğru fiyatla alımın da çiftçinin emeğinin boşa gitmemesini sağladığını dile getiren Pakdemirli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Elbette bir yandan destek artarken, bir yandan müdahale alımları olacak ama bir yandan da hasıla artarken ister istemez süspansiyonlu tarım kredilerini de arttırmanız gerekiyor. Buralarda da desteklerimiz devam ediyor. Amerika'da olan yeni bir sistem daha var, sigorta. Sigorta elbette TARSİM hepimiz biliyoruz, önemli. TARSİM'in ötesinde TARSİM'in yine çalıştığı bir gelir koruma sigortası. Bugün itibarıyla çiftçimiz ektiği, biçtiği günden itibaren satacağı güne kadarki zamanını tahminleyip satacağı günde de kaç paraya satacağını bilmesi gerekiyor. Eğer bunu bilirse çiftçimiz bir defa çok daha üretimini yapar. Bu gelir koruma sigortasıyla ilgili çalışmayı Bakan olunca gelir gelmez başlattım, şu an pilot çalışma Konya ilinde devam ediyor. 2023 yılında inşallah bunu Türkiye'nin dört bir tarafına yayacağız."
ABD'deki tarım sigortalarının yüzde 85'inden fazlasının gelir koruma sigortası şeklinde yapıldığını anlatan Pakdemirli, "Destek gibi müdahale alımları gibi bunun da çok çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bir yapısal iyileştirme önerimiz de sözleşmeli üretimi Türkiye'de yayıyor olmamız lazım. Henüz bitkisel üretimde sözleşmeli üretim Türkiye'de yüzde 5, ama Batılı ülkelerde bu yüzde 85'lere varıyor. Bu da çiftçimize finansman imkanı, enflasyona karşı çok ciddi bir tedbir, yani fiyat dalgalanmasını önlediği için ve zayiatı azaltıyor. Çiftçimiz finansmana ulaşıyor, fiyatını, karını sabitliyor. Bunu alacak sanayici, perakendeci için nereden alacağını biliyor. Sözleşmeli üretimle ilgili yasa tasarımız hazır, Meclis'te de bu konuda arkadaşlarımız çalışmaya devam ediyorlar." ifadelerini kullandı.
"Bu sene son 19 yılın en yüksek artışlarını verdik"
Tarımsal destekler hakkında bilgi veren Pakdemirli, "Bu sene son 19 yılın en yüksek artışlarını verdik. Buğdayda yüzde 36, arpada yüzde 37, nohutta yüzde 21, mercimekte yüzde 30, kırmızı mercimekte yüzde 40 gibi." dedi.
Buğdayda tona 2 bin 250 lira verdikleri fiyatın, dünya fiyatlarının üzerinde olduğunu aktaran Pakdemirli, şunları ifade etti:
"Piyasaların bu kadar tırmanacağını da bilmiyorduk. Hakikaten şimdi ben bakıyorum partiler ağızlarına dolamışlar, hem CHP hem de İYİ Parti. Ağızlarında şu var, 'İşte siz çiftçiye iyi fiyat vermediniz'. İyi fiyat verdik, çok iyi fiyat verdik. Bir de biz bunu bir baz olarak veriyoruz. Yani bunun altında piyasa olursa biz hepsini girer alırız diye bir fiyat verdik ve mayıs ayında verdiğimiz fiyatı kasım ayındaki fiyatla karşılaştırmak özellikle böyle derin bir pandemi yaşadığımız ve dünya çapında çok ciddi problemler yaşadığımız dönemde maalesef cahillikten öte bir şey değil. Maalesef veya kötü niyet ama biz her zaman üreticimizi memnun edecek fiyatları açıkladık ve verdik, bundan sonra da vermeye devam edeceğiz."
Pakdemirli, Türkiye'de ilk defa 2020'de ekilen alanların arttığını anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunun anlamı çiftçimiz üretime küsmemiş. Aksine daha da fazla üretmek için çaba sarf ediyor. Bunun için de ciddi bir motivasyon içerisinde. Biz de her zaman çiftçimizin bu emeğine destek olma gayreti içerisindeyiz. 2020'de 370 bin dekar alanı üretime kazandırdık, bunun anlamı 52 bin futbol sahası. Nadas alanlarını 2 milyon dekar alan azalttık. Tarım dışına çıkan alanları son üç yılda 10 kat azalttık, senelik 14 bin hektara düştü. Bu 2002'ye kadar senelik 120 bin hektar civarındaydı. 10 kat aşağı düştü. Büyük ovaları koruyoruz."
"107,6 milyon lira destekleme ödemesine bugün itibarıyla başlıyoruz"
Pakdemirli, 2020'de toplam bitkisel üretimin Cumhuriyet tarihinin rekoru olduğunu ve 126 milyon ton gerçekleştiğini dile getirdi.
AR-GE çalışmalarıyla 19 yılda ortalama olarak buğdayda yüzde 41, şeker pancarında yüzde 54, ayçiçeğinde yüzde 84, mısırda yüzde 124 verim artışı yaşandığını anlatan Pakdemirli, hayvan sayısı artışının yanı sıra karkas et ve süt gibi ürünlerde de verimlilikte artış olduğunu belirtti.
Pakdemirli, tarım sektörünün son 12 çeyrektir kesintisiz büyüdüğünü vurgulayarak, çiftçiye ödenecek desteklerle ilgili şunları kaydetti:
"19 Kasım 2021 tarihinde ödenecek destekler, Bireysel Sulama Makine ve Ekipman Alımlarının Desteği kapsamında 1421 üreticimize 54,5 milyon lira, Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi kapsamında 292 yatırımcıya 52,2 milyon lira ve Sertifikalı Tohum Üretimi desteği kapsamında 7 üreticiye yaklaşık 843 bin lira olmak üzere toplam 107,6 milyon lira destekleme ödemesine bugün itibarıyla başlıyoruz."
Pakdemirli, Osmaniye'ye son 19 yılda 2,5 milyar lira destek verdiklerini belirterek, bitkisel üretim, hayvancılık, ormancılık ve diğer alanlarda sunulacak destekleri anlattı.