Dünya

Avusturya eğitim kurumlarında 2020'de 186 ayrımcılık vakası yaşandı

Avusturya eğitim kurumlarındaki ayrımcılığa karşı çalışmalar yürüten Eğitimde Ayrımcılık Karşıtı Eşitlik Derneğinin raporuna göre, ülkede geçen yıl Kovid-19 önlemleri nedeniyle yüz yüze eğitime ara verilmesine rağmen 186 ayrımcılık vakası yaşandı.

Avusturya eğitim kurumlarında 2020'de 186 ayrımcılık vakası yaşandı
29-06-2021 18:26
Viyana

Eğitim sisteminde din, cinsiyet, kültür, etnik köken ve benzeri nedenlerle ayırımcılığa maruz kalan öğrenci ve eğitmenlere ilişkin 5 yıldır çalışmalar yürüten Eğitimde Ayrımcılık Karşıtı Eşitlik Derneği (IDB) tarafından düzenlenen basın toplantısında, "2020 Avusturya Eğitim Sisteminde Ayrımcılık Raporu" kamuoyuyla paylaşıldı.

Ayrımcılık nedenleri başta olmak üzere yaşanan olaylara ilişkin örneklerin aktarıldığı raporda, geçen yıl ayrımcılık nedeniyle 186 vaka kayıt altına alındı.

Yüz yüze eğitime ara verilmesi vaka sayılarını düşürdü

Raporda, 2019’da 403 vakanın rapor edildiÄŸini, buna göre geçen yıl yüzde 54 düşüş yaÅŸandığı ancak vaka sayılarındaki gerilemenin tamamen yeni tip koronavirüs (Kovid-19) önlemleriyle doÄŸrudan iliÅŸkili olduÄŸu belirtildi.

Salgın nedeniyle Mart 2020’den itibaren üniversitelerde fiziki eÄŸitime ara verildiÄŸi, ilköğretim okullarında ise öğrencilerin yaklaşık 10 hafta sınıf ortamından uzak kaldıkları bilgisine yer verilen raporda, Kovid-19 önlemlerinin aileler üzerindeki yükün artmasına neden olduÄŸu, salgının yol açtığı sorunlarla baÅŸ etmeye çalışan ebeveynlerin ayrımcılığı geri plana atmak durumda kaldığına iÅŸaret edildi.

Etnik köken, birinci derecede ayrımcılık nedeni

Raporda, Avusturya eÄŸitim kurumlarında bireylerin yüzde 74’le en çok "etnik köken" nedeniyle ayrımcılığa maruz kaldığı belirtilirken, bunu yüzde 15 ile Ä°slam karşıtlığının takip ettiÄŸi, yüzde 11’nin ise çeÅŸitli nedenlerle maÄŸduriyet yaÅŸadığı ifade edildi.

Raporda, ayrımcılık suçunu iÅŸleyenlerin yüzde 63’ünün öğretmenlerden, yüzde 20’sinin öğrencilerden, yüzde 7’sinin ise okul yöneticilerinden oluÅŸtuÄŸuna dikkat çekilerek, kurumsal ayrımcılığın ise yüzde 10 seviyelerinde olduÄŸu aktarıldı.

En çok olay Viyana’da yaÅŸandı

Ayrımcılığa ÅŸahit olan üçüncü kiÅŸilerin yüzde 94’ünün medeni cesaret göstererek maÄŸdurdan yana tutum sergilemediÄŸi belirtilen raporda, ayrımcılık yapan faillerin sadece yüzde 1’inin iÅŸledikleri suçlar nedeniyle cezalandırıldığı, geri kalanının ise ceza almadığı bildirildi.

Raporda, maÄŸdurların büyük bir çoÄŸunluÄŸunun nerede ayrımcılığa maruz kaldıklarına iliÅŸkin bilgiyi paylaÅŸmak istemediÄŸi, buna karşın baÅŸkent Viyana’nın vaka sayısı açısından ilk sırada yer aldığı aktarıldı.

Yüzde 91 ile ilköğretim öğrencilerinin en çok mağduriyet yaşayan kesim olduğu vurgulanan raporda, bu oranın eğitmen, üniversite öğrencisi ve stajyerlerden oluşan grupta ise yüzde 9 olduğu kaydedildi.

Eğitimde ayrımcılık konusu tabu olmaktan çıkarılmalı

Raporda, eğitim kurumlarında yaşanan ayrımcılığın giderilmesi için önerilerde bulunuldu. Buna göre, ayrımcılık konusunun eğitimle ilişkili kurumların gündeminde olmadığına, bu konuya ilişkin elle tutulur bir çalışma yapılmadığına işaret edilerek yetkililerin bir konuyu tabu olmaktan çıkartıp, üzerine eğilmeleri gerektiğinin altı çizildi.

Öğrencilerin herhangi bir kaygı olmaksızın yaşadıkları sorunları aktarabilecekleri bağımsız yapıların hayata geçirilmesi gerektiğine değinilen raporda, öğretmen ve yöneticiler arasında farklı etnik ve dini kökenden bireylerin sayısının artırılmasının önemine değinildi.

Raporda, ilkokullardan başlamak üzere her okulda birlikte yaşam ve çok kültürlülük üzerine eğitim verilmesi çağrısında bulunulurken, eğitmenlere yönelik ırkçılık ve ayrımcılık karşıtı eğitimlerin gönüllü değil, zorunlu olması gerektiğinin altı çizildi.

- 5 yılda 1096 vaka

IDB Başkanı Dr. Sonia Zaafrani, rapora ilişkin yaptığı açıklamada, gönüllülük ilkesine dayalı olarak 5 yıldır derneğin çalışmalarını sürdürdüğü, bu zaman zarfında 1096 vakanın kayıt altına alındığını ifade etti.

Zaafrani, ilkokullarda uygulanan başörtüsü yasağının Aralık 2020’de Anayasa Mahkemesi tarafından kaldırıldığını anımsatarak birçok uzmanın bu düzenlemenin anayasaya ve eÅŸitliÄŸe aykırı olduÄŸunu vurguladığını ancak iktidarın aksi yönde hareket ettiÄŸini, benzer durumun ayrımcılığa yol açan "Almanca teÅŸvik sınıfları" için de geçerli olduÄŸunu söyledi.

- "Almanca teşvik sınıfları"

Almancası yetersiz öğrencilere yönelik bir yılı aşkın süredir uygulanan Almanca teşvik sınıflarına gitmek durumunda kalan çocukların bu dili geliştiremediğine işaret eden Zaafrani, ana dili Almanca olan çocuklarla aynı ortamı paylaşmadıkları için dil bilgilerinin gerilediğini ifade etti.

Zaafrani, bu sınıfa giden çocukların matematik gibi temel dersleri görmediklerini, bu durumun eğitim hayatlarını tehlikeye attığını, söz konusu uygulamadan başta öğretmenler olmak üzere öğrenci ve ebeveynlerin şikayetçi olmasına rağmen hükümetin bu konudaki ısrarını sürdürdüğünü anlattı.

Kovid-19 nedeniyle yüz yüze eğitime ara verilmesinin öğrenciler arasında ciddi eşitsizliğe yol açtığını, gerekli fiziki ortam ve teknolojik araca her öğrencinin sahip olmadığını belirten Zaafrani, özellikle söz konusu Almanca teşvik sınıflarında bulunan çocukların bu süreçte neredeyse hiç eğitim görmediklerini sözlerine ekledi.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
FACEBOOK SAYFAMIZI TAKÄ°P EDÄ°N
ÇOK OKUNAN HABERLER
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR