Eskişehir
Büyük Türk düşünürü, mutasavvıf ve şair Yunus Emre, sevgi, saygı, hoşgörü, insana değer verme gibi erdemlerin benimsenmesine yönelik telkinleriyle yüzyıllardır insanlığa yol gösteriyor.
Kesin doğum tarihi bilinmeyen Yunus Emre, çeşitli kaynaklara göre 13'üncü yüzyılın ortası ile 14'üncü yüzyılın ilk çeyreği arasında Anadolu'da yaşadı.
Her müminin arzuladığı ilahi aşkı anlattığı şiirlerini halk diliyle yazan Yunus Emre'nin 1307-1308'de kaleme aldığı "Risaletü'n-Nushiyye" ile vefatının ardından sevenlerinin derlediği şiirlerinden oluşan "Divan" isimli iki önemli eseri bulunuyor.
Türk İslam halk düşüncesinin en önemli yapı taşlarından Yunus Emre, her yıl mayıs ayının başında Eskişehir'de Yunus Emre Kültür ve Sanat Haftası'nda düzenlenen etkinliklerle anılıyor.
Valilik tarafından, vefatının 701'inci yılı dolayısıyla Mihalıççık ilçesi Yunusemre Mahallesi'ndeki türbesinde yad edilecek Yunus Emre anısına 10 Mayıs'a kadar çeşitli etkinlikler yapılacak.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) İlahiyat Fakültesi İslam Felsefesi Öğretim Üyesi ve Yunus Emre Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Kamil Sarıtaş, AA muhabirine, Yunus Emre'nin Mihalıççık'taki Sarıköy'de (Yunusemre Mahallesi) doğduğunu söyledi.
Yunus Emre'nin çok önemli bir değer olduğunu belirten Sarıtaş, şöyle devam etti:
"Türk İslam düşüncesinin Anadolu'da mayalanmasını, insanların gönülle, aşkla, sevgiyle tanışmasını sağlamıştır. İnsanlığı dirilten düşünceleri Anadolu'nun en ücra köşelerine kadar ulaşmıştır. Yunus Emre'nin şiirleri, ilahileri her ortamda okunmuştur. Öğretilerini yalın ve herkesin anlayabileceği bir dille ifade etmiştir. 7'den 70'e herkes Yunus Emre'yi okuduğunda ondan bir şeyler alabiliyor. Günümüze bakan yönüyle eğer Yunus'un ölümsüz öğretilerini dikkate alırsak, insani yönümüzü dirilten evrensel mesajları, birçok problemimizi rahatlıkla çözecektir."
Sarıtaş, Yunus Emre'ye din, dil, ırk, mezhep gözetmediği için "Bizim Yunus" denildiğini, herkesin onda sevgi, saygı, hoşgörü ve insana değer vermeyi bulabildiğini dile getirdi.
"Her dem yeniden doğarız, bizden kim usanası"
Risaletü'n-Nushiyye'nin Yunus'un mesnevi tarzında dini ve tasavvufi öğütlerini, Divan'ın ise henüz hayattayken Anadolu'da dilden dile dolaşmaya başlayan şiirlerini içerdiğini aktaran Sarıtaş, şunları kaydetti:
"Evrensel mesajlar vermiş, hiç kimseyi ayırt etmeden herkesin gönlünü yapmaya çalışmıştır. Yunus'un felsefesine göre bir insan sebepsiz yere bir otu dahi koparamaz. Yunus Emre, Türk İslam devletlerinin en sıkıntılı olduğu dönemde 'aşk, sevgi, umut, adalet ve akıl' diyor. Risaletü'n-Nushiyye adlı mesnevisinde kaleme aldığı eserinde 'akılla her şeyin çözüleceğini' vurguluyor. Düşünmeye, farkındalığa önem veriyor. 'Her dem yeniden doğarız, bizden kim usanası' diyen Yunus Emre'nin her dem yeniden doğmaya ve kendi olmaya dair evrensel mesajlarını tekrar tekrar gözden geçirmeliyiz, içselleştirmeliyiz ve hayatımıza yansıtmalıyız. Hakikat arayıcısı her insanın durağı bir şekilde Yunus'la buluşur."
ESOGÜ İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Erşahin Ahmet Ayhün de Yunus Emre'nin Anadolu'da Türk İslam düşüncesinin yayılmasındaki önemine değindi.
Yunus'un şiirlerinin Türkçe olduğunu anımsatan Ayhün, "Anlaşılması kolaydır. Basit gibi görünür ancak Allah aşkıyla, Kur'an-ı Kerim'le, hadislerle yoğrulmuştur. Şiirlerinin Türkçe olması çok önemli çünkü hitap edilen kitle Türklerdir. Yunus Emre'nin Eskişehir'de bulunması büyük bir şans. Kentin bunu iyi değerlendirmesi gerekiyor. Eskişehir'i bir Yunus kenti haline getirmeliyiz." diye konuştu.