“2021 TÜİK İstatistiklerle Çocuk” verilerine göre ise Türkiye'de 2019'un 4. çeyreğinde 5-17 yaş arasında en az 720 bin çocuk işçi bulunduğuna dikkat çeken Altınbaş Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi, Sosyal Hizmet Bölüm Başkanı Doç. Dr. Gülçin Taşkıran, bu çocukların yüzde 70'inin çalışma nedenlerinin hane halkı gelirine katkıda bulunmak ve hane halkının ekonomik faaliyetine yardımcı olmak olduğunu belirtti. Gülçin Taşkıran, ayrıca Eurostat 2020 verilerine göre, AB ülkelerindeki yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altında yaşayan çocuk oranının yüzde 23,6 iken, bu oran Türkiye'de yüzde 44,3 olduğunu kaydetti.
“Temel hakların korunmasında sorumluluk devletin”
Doç. Dr. Gülçin Taşkıran, 20 Kasım 1989'da Türkiye dahil 196 ülke tarafından imzalanan Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin, çocuğun temel haklarının korunması ve sağlanmasıyla ilgili temel sorumlulukları devlete verdiğini hatırlattı. Çocukların sağlıklı gıdaya, barınma imkanlarına, eğitime ve sağlık hizmetlerine erişiminin insan hakkı boyutuyla değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Toplumun en savunmasız ve korunmaya muhtaç bireyleri olan çocukların dezavantajlılığının, yoksulluk sorunu ile daha da derinleştiği değerlendirmesini yaptı. Doç. Dr. Gülçin Taşkıran, “UNICEF'in pandemi öncesindeki verilerine göre en yoksul durumdaki çocukların beş yaşına gelmeden ölme ve kronik beslenme yetersizliğine maruz kalma olasılığı en varlıklı kesimlere mensup çocuklara göre iki kat daha fazla. Ayrıca pandemi döneminde okulların kapanması ve uzaktan eğitime geçilmesiyle, teknolojiye erişme sorunu sebebiyle eğitimden uzak kalan yoksul çocuklar ile zengin hanelerde yaşayan çocuklar arasındaki fark daha da derinleşti” değerlendirmesini yaptı.
“2022 sonuna kadar 8,9 milyon çocuk daha çalışmak zorunda kalacak”
Gülçin Taşkıran, dünya genelindeki çalışan çocuk sorununa da değindi. Günlük gıda ihtiyacını karşılama kaygısıyla çocukların çok küçük yaşta çalışmaya zorlandıklarını dile getirdi. UNDP ‘nin 2021 verilerine göre 111 ülkede yoksulluk içinde yaşayan insanların yarısının çocuk olduğu tespitini yaptı. ILO verilerine göre, 2016 ile 2020 arasında çocuk işçi olarak çalıştırılanların sayısının, sekiz milyondan fazla artarak 152'den 160 milyona yükseldiğini söyledi. Bunların 79 milyonunun çocukların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye atan işlerde çalıştırıldığını kaydetti. Gülçin Taşkıran, gerekli önlemler alınmadığı takdirde 2022 sonuna kadar 8,9 milyon çocuğun daha çalışmak zorunda kalacağını öngördü.
“Kayıt dışı istihdamın en gözde kaynağı çocuklar”
Çocuk işçiliğin, çocuk haklarına aykırı bir durum olmasına ve çocuğun sağlıklı büyüme hakkını elinden almasına karşın, dünya genelinde ucuz işgücü olması sebebiyle görmezden gelindiğine işaret eden Taşkıran, kayıt dışı istihdamın da en gözde kaynağı olarak görülen çocukların, eğitimlerime devam etmesi gerekirken sanayide, tekstilde, sokakta işportalarda çalıştırıldığını vurguladı. Çocuk işçilerin, akranlarıyla aralarındaki eşitsizliğin derinleştiğini söyleyen Taşkıran, “Çocuğun eğitimden uzaklaşması, içine düştüğü yoksulluk döngüsünü kırmasında da önemli bir engel teşkil ediyor. Bu durum maalesef yoksulluğun kuşaklararası aktarımında da önemli bir rol oynuyor” dedi.
“Çocuğun yüksek yararını” gözeten sosyal politikalar üretilmeli”
Yoksulluğun bir insan hakkı ihlali olduğunun altını çizen Taşkıran, çocukların yoksulluk döngüsünün en kırılgan bireyleri olduğunu söyledi. Bu sebeple çocukların temel sağlık hizmetlerine, sağlıklı gıdaya, güvenli bir barınma alanına ve eğitime erişiminin sağlanmasının, özünde insan hakkı bağlamında değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Çocukların yaşadığı yoksul hanelerin, çocuğun yoksulluk döngüsüne girmesine önemli bir zemin hazırladığını belirten Taşkıran, “Aile geçimine katkıda bulunmak zorunda kalan çocuklar çok küçük yaşta ya eğitimini bırakarak ya da aksatarak çalışmak zorunda bırakılıyor. Yoksul hanelerde ebeveynlerin işsiz olması ya da düşük gelirli düzensiz işlerde çalışması da çocuğu çalışmaya iten önemli sebepler arasında. Çocuk yoksulluğunu azaltmanın ve önlemenin en temel yolu hane içi yoksulluğu azaltmaya yönelik ve ‘çocuğun yüksek yararını' gözeten sosyal politikaların üretilmesi” dedi.