İzmir
ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü Elektrik Elektronik Mühendisliği Öğretim Üyesi ve Program Koordinatörü Doç. Dr. Murat Fahrioğlu, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, Türkiye'nin her zaman enerji anlamında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne (KKTC) yardım ettiğini ancak Ekim 2016'da İstanbul'da imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji Alanında İşbirliğine İlişkin Anlaşma"nın yürürlüğe girmesiyle iki ülke arasında iş birliğinin sağlam bir zemine oturacağını söyledi.
Söz konusu anlaşmayla ortak projelerin de hızlanabileceğini ifade eden Fahrioğlu, ortak projelerden biri olan denizaltından elektrik iletim hattı projesinin teknik çalışmalarının yapıldığını kaydetti.
Fahrioğlu, kendisinin de üyesi olduğu Türkiye-KKTC arasında oluşturulan ortak çalışma grubunun bağlantı teknolojisini belirlediğine işaret ederek, "Bağlantının çift yönlü HVDC VSC olması kararlaştırıldı. Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi (TEİAŞ) ve Kıbrıs Elektrik Kurumu (KIBTEK) de bu sürece müdahil ve bu konuda veri paylaşımı yaparak belirli konularda istişareler yapıldı. Kablonun 800 megavatlık olması ve talebe göre 200 megavatlık istasyonlar kullanarak kapasitenin kademeli şekilde 800 megavata ulaştırılması konuşuluyor. Denizaltı kablo uzunluğu 80-95 kilometre civarında. Normal koşullarda böyle bir kablonun serilmesi bir yıl kadar sürer fakat çevirici istasyonların hazırlanması ve diğer süreçleri de göz önüne alırsak bu projenin 1-2 yıl arası bir sürede teknik olarak tamamlanması mümkün. Tabii burada süreci etkileyecek teknik olmayan diğer etkenler de var." dedi.
Proje tamamlanıp hat çekildikten sonra elektrik enerjisinin KKTC'ye sağlıklı ve kesintisiz iletilmesinde sorun olmayacağını belirten Fahrioğlu, "Neticede proje iki taraflı yürütülecek ama KKTC şebekesinin belirli iyileştirmelere ihtiyacı var. Bu bağlantı yapıldıktan sonra sisteme daha çok güneş enerjisi de katabileceğiz, bunu sağlıklı yapabilmemiz için de şebekemizde belirli altyapı çalışmaları yapılması gerekecektir." diye konuştu.
"Ülkelerarası bağlantılar, yenilenebilir enerjinin de önünü açıyor"
Fahrioğlu, projenin özellikle KKTC için çok önemli olduğunu ancak Türkiye için de büyük jeopolitik öneme sahip olduğunu vurguladı.
Aslında tüm Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin birbirine elektrik iletim hatlarıyla bağlanmış durumda bulunduğuna işaret eden Fahrioğlu, bunun tek istisnasının ise Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) olduğunu dile getirdi.
Fahrioğlu, GKRY'nin KKTC ile elektriksel bağlantısı bulunduğuna ancak AB ile olmadığına ifade ederek, şöyle devam etti:
"Türkiye’nin AB’ye elektrik hatları ile bağlı olduğunu düşünürsek, KKTC-Türkiye bağlantısı Kıbrıs adasını da AB’ye elektriksel olarak bağlayacaktır. Dünya genelinde çok önem verilen ülkelerarası elektriksel bağlantılar Doğu Akdeniz ülkeleri açısından da çok büyük önem taşıyor. GKRY aslında İsrail ve Yunanistan ile yaptığı anlaşma ile İsrail’den başlayıp, Güney Kıbrıs üzerinden Yunanistan’a ulaşacak 1500 kilometrelik bir denizaltı elektriksel bağlantının temellerini atıp projeyi başlattı. Ülkelerarası bağlantılar, yenilenebilir enerjinin de önünü açıyor. KKTC için çok önemli olan güneş enerjisinin de daha fazla kullanılmasını sağlıyor ve daha temiz bir enerji yelpazemiz olmasına imkan kılıyor."
"Türkiye bağlantısı olmadan yenilenebilirde artış tehlike arz ediyor"
Fahrioğlu, KKTC Ekonomi ve Enerji Bakanlığı ile ASELSAN arasında imzalanan iş birliği protokolüne Kuzey Kıbrıs Kampüsünden akademisyenler olarak katkı vermeye çalışacaklarını da belirterek, "Bildiğim kadarı ile ilk etapta, daha fazla yenilenebilir enerji kullanımı için KKTC şebekesine nasıl katkılar yapılabilir konusu incelenecek. Aynı zamanda üretilen enerjinin daha randımanlı kullanılması ve şebekenin daha sağlıklı çalışması için çalışmalar yürütülecek." dedi.
KKTC’de kurulu gücün neredeyse tamamının fuel oil ile çalıştığını kaydeden Fahrioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunun dışında KIBTEK’in çalıştırdığı 1,27 megavatlık bir güneş enerjisi santrali (GES) var. Toplam kurulu güç 350 - 400 megavat civarında olduğu için bu GES toplamın çok düşük bir yüzdesi. Tabii bu arada tüketicilerin kurduğu GES’ler de var, bunlar 80 megavat civarına ulaştı ve izinlendirilmiş tüm GES’ler kurulursa 130 megavatlık bir rakam karşımıza çıkacak. Ada şebekeleri çok hassas şebekeler ve yüksek oranda kurulu GES varsa şebekede sorunlar yaratıyor. Bu tür şebekelerde azami olarak yüzde 20’lik bir yenilenebilir enerji oranı tavsiye ediliyor ama biz bu oranı aşmış durumdayız. Hedef olarak güzel bir oran ama şebeke sağlığı bakımından Türkiye bağlantısı olmadan bu kadar artış tehlike arz ediyor."