Washington
ABD başkanlığı görevini yarın Demokrat Joe Biden'a devredecek olan Donald Trump, görevdeki 4 yılı boyunca ülkenin ana akım basınıyla sürekli çatışırken, son dönemde de sosyal medyaya yönelik saldırgan tutum takındı.
Trump, göreve geldiği ilk günden bu yana hem iç politika hem de dış politikada attığı adımlar ile ulusal ve uluslararası kamuoyunda dikkati çekti.
Görev süresince basının kendisine yönelik eleştirilerini “adaletsiz ve taraflı” bulan Trump, CNN, Washington Post ve New York Times başta olmak üzere ana akım basını “yalancı basın” olarak nitelendirdi.
Trump, özellikle görevinin son döneminde “Big Tech” olarak nitelendirdiği sosyal medya şirketlerine yönelik saldırılarını da sürdürdü.
Yaklaşık 30 bin tweet attı
Trump'ın başkanlık döneminin en akılda kalan özelliklerinden biri, Başkan'ın Twitter'ı neredeyse birincil iletişim kanalı olarak kullanması oldu.
Ana akım medya ile yıldızı bir türlü barışmayan Trump, Twitter'ın sesini duyurmasına yardımcı olduğunu savunuyordu.
Twitter hesabından birçok ülkeye tehditler savuran Trump, önemli duyuruları buradan yaptı, hatta bazı bakanlarının görevden alınmasını bile bu platformdan açıkladı.
Trump, başkanlık koltuğuna oturduğu Ocak 2017’den hesabının kapatıldığı 8 Ocak 2021'e kadar “realDonaldTrump” kullanıcı isimli hesabından yaklaşık 30 bin tweet attı.
Görev süresi boyunca Trump’ın en yoğun tweet attığı dönem ise 4. yılının ilk dönemi olan ve başkanlık yarışının kızıştığı Ocak- Temmuz 2020 dönemi oldu. Trump, bu dönemde 6 bin 14 tweet attı.
"Yalancı basın" savaşı
Trump, göreve ilk geldiği günden bu yana ABD ana akım medyasını hedef tahtasına oturttu.
Gerek Beyaz Saray'da düzenlediği toplantılarda gerek Beyaz Saray'dan ayrılırken verdiği kapı önü demeçlerinde Trump'ın basın mensuplarıyla yaşadığı gergin anlar kameraya yansıdı.
Medyayı sık sık Demokratların "iş birlikçisi" olmakla itham eden Trump, Twitter üzerinden yaptığı paylaşımlarda da basın kuruluşlarını "yalancı basın" olarak niteledi.
Trump'ın 230 numaralı düzenleme ile savaşı
Trump, özellikle 2020 seçimleri döneminde sosyal medya ağlarını da hedef tahtasına oturtarak bu şirketlere yönelik saldırılarını da sürdürdü.
Sosyal ağları "yanlı" olmakla suçlayan Trump, sosyal medya şirketlerine hukuki koruma sağlayan 230 numaralı düzenlemenin yürürlükten kaldırılması için sık sık çağrılar yaptı.
Öte yandan Facebook ve Twitter'ın en çok eleştirildiği konulardan birisi de Ekim 2020'de, Demokrat aday Joe Biden'ın oğlu Hunter Biden'a ait olduğu iddia edilen e-posta yazışmalarını yayımlayan New York Post gazetesine yaptığı engelleme oldu.
Trump, bunun üzerine yaptığı açıklamada, "Twitter ve Facebook, hepsi de Biden'ın seçim kampanyasına büyük katkı sağlıyor gibi. Onlar Demokrat Partinin ve radikal sol hareketin üçüncü kolu gibi çalışıyor." dedi.
Kongre baskını sonrası sosyal ağlardan Trump'a dijital duvar
Trump, özellikle 2020 seçim döneminde Twitter başta olmak üzere sosyal medya platformlarını yanlı olmakla suçladı.
ABD'de seçim sonuçlarını protesto eden Trump yanlılarının 6 Ocak'ta Kongreye yaptığı baskın Trump ve sosyal medya ağları arasındaki savaşın son perdesini açtı.
Kongre baskınının ardından sosyal medya ağları da Trump'a karşı büyük bir önleme harekatına başlamış oldu. İlk olarak Twitter, Trump'ın olaylar esnasında attığı paylaşımlardan bazılarını sildi. Ardından Facebook ve Instagram 24 saat, Twitter ise 12 saatliğine Trump'ın hesaplarına erişim kısıtlaması getirdiklerini duyurdu.
Daha sonra Facebook ve Instagram, Biden'ın yemin ederek görevine başlayacağı 20 Ocak'a kadar hesaplara erişimin kısıtlanacağını açıklarken, Twitter 8 Ocak'ta Trump'ın hesabını süresiz olarak askıya aldı.
Ardından Snapchat de Trump'ın hesabını kapattı.
Sosyal medya ağlarının bu kararları ise uluslararası kamuoyunda "ifade özgürlüğünün kısıtlanması" başlığı altında tartışıldı.