Derne
Taşdelen, Türk ekibinin, Derne'ye ulaştığı andan itibaren yürüttüğü çalışmaları AA muhabirine anlattı.
12 Eylül'de Milli Savunma Bakanlığına ait 3 askeri kargo uçağıyla Derne'ye ulaştıklarını söyleyen Taşdelen ilk iş olarak sahada hızlı bir tarama ve buna göre de bölümleme yaptıklarını ve koordinasyonu sağlama amacıyla bir yönetim merkezi kurduklarını belirtti.
İlk gelen Türk ekibinin 168 kişiden oluştuğunu kaydeden Taşdelen, "Yurt dışından gelen ilk heyet Türk heyetiydi. Bu nedenle, INSARAG (Uluslararası Arama ve Kurtarma Danışma Grubu) standartlarına göre gelen yabancı heyetlerin koordinasyonunu biz yapıyoruz. Uluslararası heyetler geldiklerinde yönetim merkezine kayıt yaptırıyorlar ve biz de onları, belirlediğimiz alanlara dağıtıyoruz ve her akşam kim ne faaliyet yürüttüyse bunun koordinasyonunu yapıyor, sonuçları da BM INSTARAG OCHA ofisine Cenevre'ye raporluyoruz." dedi.
Derne 7 çalışma alanına bölündü
Derne'de yaptıkları saha çalışmasının ardından kenti çalışma alanlarına böldüklerini kaydeden Taşdelen, şunları söyledi:
"Dere yatağı ve denizden insan çıkma olasılığı vardı bir de barajın patlamasının oluşturduğu şiddetten dolayı çok büyük bir yıkım söz konusuydu. Enkazların arasında da arama kurtarma çalışması yapılması gerekiyordu. Dolayısıyla, biz kenti 7 ayrı çalışma alanına böldük. Bu alanları da alt bölümlere ayırdık. Gelen her ekibe çalışacakları yeri gösteriyoruz biz de Türk ekibi olarak geride kalan tüm boşlukları dolduruyoruz."
Taşdelen, şu ana kadar İtalya, İspanya, Tunus, Cezayir, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Ürdün'den ekiplerin geldiğini ancak Türk ekibinin hem en kalabalık hem de ilk gelen ekip olduğunu vurguladı.
Taşdelen, uçaklarla ilk gelen ekibin 168 kişi olduğunu, daha sonra 2 geminin kente geldiğini, 3'üncüsünün de yolda olduğunu ve halihazırda 500'ün üzerinde bir personelle Derne'de hizmet verdiklerini aktardı. Taşdelen, gemilerle gelen sahra hastanesinin kurulumunun devam ettiğini ve 2-3 gün içinde faaliyete geçeceğini dile getirdi.
Arama kurtarma çalışmaları
Şu ana kadar kurtarma faaliyetleri sırasında kendilerine yapılan canlı ihbarlarında ya da dün İspanyol ekibin canlı bulduğuna dair sosyal medyada yapılan ihbarlara da değinen Taşdelen, bu ihbarlarda canlı çıkan olmadığını, sadece Tunus ekibinin 3 gün önce bir canlı çıkarabildiğini söyledi.
Türkiye'nin yardım elinin dünyanın her yerinde olduğu gibi Libya halkının da yanında olacağını belirten Taşdelen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da talimatlarıyla Derne'de neye ihtiyaç varsa sonuna kadar yerine getirmeye çalışacaklarını sözlerine ekledi.
"Libya'daki kardeşlerimizin yaralarını sarmaya çalışacağız"
Deniz Feneri yetkilisi İnan Kayakılıç ise İzmir Limanından hareketle devlete ait Sancaktar ve Bayraktar yük gemileriyle 14 Eylül perşembe günü bölgeye geldiklerini ifade etti.
Libya'ya AFAD'ın kontrolü altında 21 sivil toplum kuruluşu (STK) ile geldiklerini belirten Kayakılıç, Deniz Feneri'nin insani yardım kolilerinin üçüncü veya dördüncü gemiyle geleceğini aktardı.
Kayakılıç, yardım malzemeleri yola çıktığında AFAD'ın bölgede bir depo tertip edeceğini ve gelen kolilerin depoya taşınacağını söyledi.
Deniz Feneri'nin gelecek paketleri içerisinde gıda ve temizlik ürünlerinin yanı sıra kıyafet, battaniye ve çadır olduğu bilgisini paylaşan Kayakılıç, bu yardımlarla Libyalıların yaralarını sarmaya çalışacaklarını dile getirdi.
Bölgedeki sağlık hizmeti
Yeryüzü Doktorları Proje Koordinatörü Murat Aydın da öncelikli vazifelerinin sağlık hizmeti sunmak olduğunu belirtti.
Libya'da yaşanan felaketin büyüklüğünü bölgeye gelince daha iyi anladıklarını ifade eden Aydın, AFAD'ın koordinasyonunda verilecek herhangi bir görevi gerçekleştirmek için gönüllü bir doktor arkadaşıyla Derne'ye geldiklerini söyledi.
Aydın, normal şartlarda Yeryüzü Doktorları olarak birinci basamak yani ilk müdahaleyi yaptıklarını; sahra hastanelerinin kurulması ve doktor sayısı ile ne tür uzmanlıklara ihtiyaç olduğunun belirlenmesi durumunda bunu ikinci aşamaya taşıyabileceklerini belirtti.