Gaziantep büyükşehir belediye Başkanı Fatma Şahin, özel bir televizyon kanalında katıldığı programda, soru üzerine Yüksek Askeri Şura (YAŞ) hakkında değerlendirmede bulundu. Şahin, “Bu mevcut yapı ile askeriyenin Genelkurmay’ın, Milli Savunma Bakanlığı’nın kendi yapısı hakikaten istediğimiz noktada değil, mevcut yapıyla ileri demokrasiyi ulaşmamızın ne kadar zor olduğunu da görüyoruz, son yapılan işleri gördüğümüzde. Açık şeffaf yönetilebilir, AB normlarına uygun, her kurumun kendi işini yaptığı, hesap verilebilir bir Türkiye için bunların ne kadar elzem olduğunu görüyoruz. İçimizdeki tüm pisliklerin temizlendiği, yeni Türkiye ve yeni dünyaya uygun bir şekilde üzerindeki ağırlığımızı attığımız, kurumların yeniden yapılandığı bir reform sürecini de hep beraber yaşamaya başladık” dedi.
15 yıl kabinede görev aldığını hatırlatan Şahin, askeri okulların kapanması konusunun ülke geleceği açısından reform ve yapısal bir süreç olduğunu ifade etti. Şahin, “E muhtıralar, parti kapatmalar, 367’ler yaşadığımızda bu değişimin çok gerekli olduğunu ciddi manada konuştuk. Bazen bir musibet, çok konuşmaktan çok daha hızlı hareket etme kabiliyeti ve gücü veriyor. 15 Temmuz akşamının hayırlı sonuçları olarak bakıyoruz. Bir sistem, bir müfredat, eğer kendi içerisinde farklı noktalara gidebiliyorsa, 10 yılda bir darbe yeteneği getiren bir yapı, bir kütle, bir örgütle karşı karşıya bırakıyorsa derhal bunun en temelden değişmesi, her şeyin buradan başlaması gerektiğini söyledik. Bugün de bunların kararı alınıyor. Ben ülkemiz ve geleceğimiz açısından hayırlı sonuçlar olarak görüyorum, bu reform ve yapısal süreci” şeklinde konuştu.
Şahin soruların çalınması konusunun hatırlatılması üzerine ise “Soruların çalınması dediğimiz şey, askeriye içerisinde yapılanla dışarıdan yapılanın birbirinden bir farkı yok. Bürokraside de o maksada uygun 40 yıldan beri ekilen bir süreç var. Aynı şeyin askeri bölümde de yapılması, aslında ne kadar büyük bir organizasyonun ve ne kadar tehlikeli bir örgütle karşı karşıya kaldığımızı gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Fatma Şahin, Gaziantep’ten iki gün önce emekliye ayrılan bir komutan ile aralarında geçen konuşmaları da anlattı. Komutanın anlattıklarının orduda yaşanan sıkıntıları gözler önüne serdiğini belirten Şahin, “Önceki gün emekliye ayrılan bir komutanımın ziyaretinde görüştük. Kendisine niye bu kararı verdiniz dedim. O da, askerlerin dışarıda gidip eğitim aldığı bir birimden bahsetti. ’Bu birimi kazanabilmemiz için 80 puan almamız gerekiyordu. Biz çalışıyorduk, çalışıyorduk, 79’da kalıyorduk. Bir türlü 80’e çıkamıyorduk. 80 alması mümkün olmayan arkadaşlar, bir anda bu sınavları kazanıyor. Yeni yollar açılıyordu. Ailemize bile bu durumu anlatamıyorduk. O kadar yoruldu ki gönlümüz, biz bunun üzerine 6 ay önce emekli olalım, bu sistemin içerisinde muhafaza olmamız, istediğimiz noktaya gelmemiz mümkün değil diye düşündük’ dedi. Herkesi o kadar korkutmuşlar ki bir korku imparatorluğu üzerinden giden bir sistem var” ifadelerine yer verdi.
FETÖ’nün askeri içerisindeki aynı yapının alt yapısını bürokraside de oluşturduğunu belirten Şahin, yapının büyüklüğü ise 17-25 Aralık’tan sonra görülmeye başlandığını ifade etti.
FETÖ’nün PKK ve IŞİD’den daha tehlikeli bir yapı olduğunu vurgulayan Şahin, “17-25 Aralık olaylarından sonra aslında çok ciddi manada uluslararası bir organizasyonun bir alt yapısı olduğunu ve insanların iyi niyet ve güzel duygularını kullanarak, nasıl kötü emellere hizmet ettiklerini gösteren bir yapıyla karşı karşıya kaldığımızı görüyoruz. Bu PKK’dan ve İŞİD’den de daha tehlikeli örgüt. Cumhurbaşkanımız bu örgütü ilk söylediğinde, ‘ne örgütü, bunların silahı mı var’ deniyordu. Hiç kimse, devletin kendi vergileri ile alınan silahı, terör örgütünün silahı olarak, millete doğrultacağı aklına bile gelmedi. Ama ne kadar büyük bir vahşet, ihanetle karşı karşıya kaldığımızı bu uzun ve karanlık gecede görme fırsatımız oldu” dedi.
Şahin, FETÖ gündemde olmamasına rağmen dönemin İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı referansları ile personelin göreve alındığını kaydetti. Kuruculuğunu yaptığı bakanlıktan görevden alınmaların da sorulduğu Şahin, “Bakanlığı yapılandırırken, bana mülkiyeli lazım dediğim zaman, mevcut İçişleri Bakanlığındaki Müsteşardan referans aldım. Parlamentoda İyi hukukçu lazım, dediğimizde, Adalet Bakanlığı’ndan, Adalet Bakanlığı Müsteşarımızdan, Adalet Bakanımızın referansı ile biz arkadaşlarımızın hepsini aldık, üçlü kararnamelerle yeni bir yapı oluşturduk. Bugünün şartlarında, ‘şu kişi burada ne geziyor’ denildiğinde, 17-25 Aralık’tan önceydi. Üçlü kararname ile herkesin CV’lerinin tek tek incelendiği noktada bu bakanlığı oluşturduk. Bu bakanlık oluşturulurken, asla böyle bir gündem yoktu. İş odaklı, proje odaklı, kiminle daha iyi iş yapabiliriz ve hangi kurumdan en iyisini, en kalitelisini getirebilirizi düşünüyorduk. Ben de, teşkilatlardan geldiğim için takımın gücüne çok inanıyordum. En iyi bulmaya çalışırken, kendi kurumsal kapasitemizle muhatabımız kimse bunlarla oluşturmaya çalıştırdık. O birimlerin içerisinde de ciddi manada görevden alınmalar, açığa alınmalar olduğunu görüyoruz. Hukuk devletinde de, 17-25 Aralık’tan sonra büyük bir örgüt olduğunu görmelerine rağmen, finansal, hukuki, bürokratik desteğini kesmeyenlerin her türlü cezasının verildiği, verileceği bir tasfiye süreci elbette yaşanılacak, yaşanması gerekiyor” dedi.
17-25 Aralık sürecinin ardından sonra girdiği yerel seçimlerde cemaatin karşısında büyük bir propaganda yaptığını belirten Şahin, yerel seçimlerde muhalefet parti adayları ile yarışırken, paralelcilerle de mücadele etmek zorunda kaldıklarını kaydetti. Şahin, “Bunlar, kapı kapı dolaştılar. O gün benim karşımda olan adayların broşürlerini, Zaman gazetesinin arasına koyarak, bana oy verilmemesi konusunda, çok ciddi propaganda ve çalışmalar yaptı. Hamdolsun, toplum, hükümetimizi, bizi, takımızı o kadar çok testten geçirmişti ki onların sözüne itibar etmedi. Yüzde 54 oranında oy aldık” dedi.
Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı seçildikten sonra da FETÖ/PDY’nin sürekli önlerine çıktığını kaydetti. Yapının eğitim ve paranın olduğu her yerde karşılarına çıktığını anlatan Şahin, “Bu yapının yerelde bizim karşımızda mücadele ettiğini gördük. Göreve geldiğimiz günden itibaren de bunlarla karşılaştık. Belediyenin kendi bünyesindeki, Suriye’ye gidecek, Suriyelilere alınacak battaniyelerin bile bunlar tarafından kontrol edildiği ve alındığını belirledik. Yani nerede para varsa, buranın başında onlardan birinin konduğu sistematik bir çalışmanın olduğunu gördük. Önce o yapıyı dağıttık. Ama bir sene boyunca bizi çok uğraştırdılar. Biz ihaleye çıkıyoruz, kendileri gelip, en düşük fiyatı veriyorlardı. Biz yeniden iptal ediyorduk. Tam bir senemizi aldı. Kadınlara verdiğimiz meslek kursları, gençler için Eüd merkezlerini bu yapıdan kurtarmak için bir sene mücadele ettik. Bizi mahkemeye verdiler” ifadelerine yer verdi.
Şahin, kentte FETÖ’ye yakınlığı nedeniyle kapatılan Zirve Üniversitesi’nin kuruluş dönemindeki bilinmeyenleri de anlattı. Kendinden önceki dönemde üniversitenin hazine arazisi üzerine kurulduğunu vurgulayan Şahin, kendi döneminde ise olağanüstü toplanan meclis kararı ile ticari amaçla kullanılan 250 dönümlük arazinin yapının elinden alındığını kaydetti. Yapı tarafından tehdit edildiğini ifade eden Şahin, “4 üniversitesi bulunan üniversiteler şehriyiz. Üniversiteyi kurarken, hazine arazisine üniversite kurmak maksadıyla alıp, arazinin yarısından çoğunu ticari alana, konuta çeviren bir yapıyla karşı karşıya kalındığını gördük. Olağanüstü meclisi topladık. Ellerinde kalan 250 dönümü yeniden geri aldık. Ve bizi mahkemeye verdiler, tehdit ettiler. ‘Geçmiş dönemle niye uğraşıyorsun. Ne karışıyorsun. Bunun sana ne faydası var, bunun hesabını vereceksin’ diye. Tüm meclis üyelerimizle birlikte dik durduk. Bunun mücadelesini yaptık. Özellikle eğitim alanına, bir de para üzerine kurulan bir yapı var” dedi.
15 Temmuz gecesi darbe girişiminde yaşanılanları da anlatan Fatma Şahin, sürecin ardından gözaltına alınarak, tutuklanan Gaziantep’te 5’inci Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Murat Soysal’ın çelişkili davranışlarını anlattı. Fatma Şahin, “Valimiz çağırıyor, ‘masaya gel, birlikte yönetelim’ diye. Sürekli test ediyor, gelen bilgilere göre. Acaba ne olacak, ne olmayacak diye. Gece saat 03’te arıyor, ‘ben emrinizdeyim’ diyor. Geçmiş olsun. Ama öbür yandan Kilis’i arıyor. Ben sizin yeni sıkıyönetim komutanınızım’ diyor. Bir gün önce Hatay’a gidiyor, Hatay’daki komutanla plan, akış, organizasyonları konuşuyor. Maraş’taki kendilerine bağlı olanları, İstanbul’da görevlendiriyor. Kendilerine uymayanlara izin verip, gönderip, sistematiğin içerisinde olanları, kendi ekibindeki adamlar oraya görevlendiriliyor. Benim yerime de, Murat Soysal’dan önce Lüleburgaz’da görev yapan paşayı Büyükşehir Belediye Başkanı olarak atıyorlar. Şemaya göre, hemen benim yerime o gelecek. Bir sene de şehirde yaşadığı için şehri de tanıyan birini de kendilerine göre görevlendiriyorlar” ifade etti.
Şahin, dış basının darbe girişimindeki gece ve sonrasındaki süreci de değerlendirdi. Şahin, “İhanetin bu boyutunu Türkiye anladı. Uluslar arası topluma, dünyaya anlatmalıyız.Yapı halen yurt dışında çok güçlü. Fitne ve dedikodu üzerinden hem Sayın Cumhurbaşkanımızı, 17-25 ile beraber, sıkıyönetim maddelerine baktığınız zaman, yolsuzluk gibi farklı şekilde kara propaganda üzerinde bir yapının çok güçlü bir şekilde yurt dışında devam ettiğini görüyoruz” dedi.
Şahin, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’in açıklamalarını da çok kötü bulduğunu belirtti. Şahin, “ABD Dışişleri bakanının yaptığı açıklamayı berbat bir açıklama olarak görüyorum. Taraflar diyor. Nasıl taraflar olabilir, biri terör örgütü, biri Türkiye Cumhuriyeti. Sen bir duruş göster. Seçilmiş bir hükümet var, siz ne yapıyorsunuz diyerek, bir duruş göster. Üç maymunu oynadılar. Mısır’daki gibi yeni yönetimin etkin olduğu bir şey bekliyorlardı” ifadelerini kullandı.
Şahin, Mısır’ın Menderes dönemindeki Türkiye’yi yaşadığını belirterek, “Bana göre Mısır, Menderes dönemindeki Türkiye’yi yaşıyorlar. Üzerinden biz 70 yıl geçirdik. O kadar bedel ödedik ki her 10 yılda bir darbe geçirdik. Her darbede 20 yıl geriye gidiş yaşadık. İnsanımız yetişti. Demokrasiyi özümseyen, her partiden insanın vatan, millet, ezan bayrak gibi kutsallarımız üzerinden oluşan birlikteliğimizi hesaplayamadılar. Bu hesapsızlık, bütün hesapları bozdu. Yetişmiş, demokrasiyi özümseye insan yeter artık dedi. Anadolu şahlandı” konuşmasını sürdürdü.
Fethullah Gülen’in iadesi konusundaki soru üzerine Şahin, ABD’nin bugüne kadar yapması gereken hiçbir şeyi yerine getirmediğini belirtti. Şahin, “ABD şu ana kadar yapması gereken hiçbir şeyi yapmadı. Suriye politikasında da yapmadı. 15 Temmuz’da da yapmadı. Şu bizim yaşadıklarımızı başka bir ülke yaşasaydı, hepsi çok farklı şekilde birbirlerine sahip çıkardı. Hesap üzerinden giden bir yapının olduğunu görüyorum. Kendi sistemlerinin beslendiği bir yapıda, kendi çıkarları doğrultusunda ne yapacaklarını hesaplıyorlar. Çünkü suçüstü yakalandılar. Hem FETÖ’nün sistemin içerisinde olduğunu, uluslararası sistemin nasıl besledi net bir şekilde beslediği ortada. Kişiler nasıl durduysa ülkeler de nasıl durduğu da çok önemli. Mısır’da çok kötü sınav verdi. Bu yapının iadesi konusunda, Türkiye’nin isteklerini ne kadar yerine getirecekleri konusunda herkeste çok ciddi soru işaretleri var. Biz bunun mücadelesini sonuna kadar vereceğiz. Gönderilmediği zaman da, aslında bunların niyetinin ne olduğunu görmemize ve bu da kendi iç barışı açısından, safları sıklaştırıp ve daha yoğun bir şekilde kalkınma hamlesine girmemiz gerektiğini bize gösterecek. Oyunun büyüklüğünü bize gösterecek. ABD’nin duruşu da onun bu sistem içerisinde nasıl durduğunu gösterecek” diye konuştu.
Askeri okulların kapanması
15 yıl kabinede görev aldığını hatırlatan Şahin, askeri okulların kapanması konusunun ülke geleceği açısından reform ve yapısal bir süreç olduğunu ifade etti. Şahin, “E muhtıralar, parti kapatmalar, 367’ler yaşadığımızda bu değişimin çok gerekli olduğunu ciddi manada konuştuk. Bazen bir musibet, çok konuşmaktan çok daha hızlı hareket etme kabiliyeti ve gücü veriyor. 15 Temmuz akşamının hayırlı sonuçları olarak bakıyoruz. Bir sistem, bir müfredat, eğer kendi içerisinde farklı noktalara gidebiliyorsa, 10 yılda bir darbe yeteneği getiren bir yapı, bir kütle, bir örgütle karşı karşıya bırakıyorsa derhal bunun en temelden değişmesi, her şeyin buradan başlaması gerektiğini söyledik. Bugün de bunların kararı alınıyor. Ben ülkemiz ve geleceğimiz açısından hayırlı sonuçlar olarak görüyorum, bu reform ve yapısal süreci” şeklinde konuştu.
Soruların çalınması
Şahin soruların çalınması konusunun hatırlatılması üzerine ise “Soruların çalınması dediğimiz şey, askeriye içerisinde yapılanla dışarıdan yapılanın birbirinden bir farkı yok. Bürokraside de o maksada uygun 40 yıldan beri ekilen bir süreç var. Aynı şeyin askeri bölümde de yapılması, aslında ne kadar büyük bir organizasyonun ve ne kadar tehlikeli bir örgütle karşı karşıya kaldığımızı gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Emekli olan komutanın anlattıkları
Fatma Şahin, Gaziantep’ten iki gün önce emekliye ayrılan bir komutan ile aralarında geçen konuşmaları da anlattı. Komutanın anlattıklarının orduda yaşanan sıkıntıları gözler önüne serdiğini belirten Şahin, “Önceki gün emekliye ayrılan bir komutanımın ziyaretinde görüştük. Kendisine niye bu kararı verdiniz dedim. O da, askerlerin dışarıda gidip eğitim aldığı bir birimden bahsetti. ’Bu birimi kazanabilmemiz için 80 puan almamız gerekiyordu. Biz çalışıyorduk, çalışıyorduk, 79’da kalıyorduk. Bir türlü 80’e çıkamıyorduk. 80 alması mümkün olmayan arkadaşlar, bir anda bu sınavları kazanıyor. Yeni yollar açılıyordu. Ailemize bile bu durumu anlatamıyorduk. O kadar yoruldu ki gönlümüz, biz bunun üzerine 6 ay önce emekli olalım, bu sistemin içerisinde muhafaza olmamız, istediğimiz noktaya gelmemiz mümkün değil diye düşündük’ dedi. Herkesi o kadar korkutmuşlar ki bir korku imparatorluğu üzerinden giden bir sistem var” ifadelerine yer verdi.
“Aynı yapı bürokraside de var”
FETÖ’nün askeri içerisindeki aynı yapının alt yapısını bürokraside de oluşturduğunu belirten Şahin, yapının büyüklüğü ise 17-25 Aralık’tan sonra görülmeye başlandığını ifade etti.
FETÖ’nün PKK ve IŞİD’den daha tehlikeli bir yapı olduğunu vurgulayan Şahin, “17-25 Aralık olaylarından sonra aslında çok ciddi manada uluslararası bir organizasyonun bir alt yapısı olduğunu ve insanların iyi niyet ve güzel duygularını kullanarak, nasıl kötü emellere hizmet ettiklerini gösteren bir yapıyla karşı karşıya kaldığımızı görüyoruz. Bu PKK’dan ve İŞİD’den de daha tehlikeli örgüt. Cumhurbaşkanımız bu örgütü ilk söylediğinde, ‘ne örgütü, bunların silahı mı var’ deniyordu. Hiç kimse, devletin kendi vergileri ile alınan silahı, terör örgütünün silahı olarak, millete doğrultacağı aklına bile gelmedi. Ama ne kadar büyük bir vahşet, ihanetle karşı karşıya kaldığımızı bu uzun ve karanlık gecede görme fırsatımız oldu” dedi.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığındaki paralelciler
Şahin, FETÖ gündemde olmamasına rağmen dönemin İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı referansları ile personelin göreve alındığını kaydetti. Kuruculuğunu yaptığı bakanlıktan görevden alınmaların da sorulduğu Şahin, “Bakanlığı yapılandırırken, bana mülkiyeli lazım dediğim zaman, mevcut İçişleri Bakanlığındaki Müsteşardan referans aldım. Parlamentoda İyi hukukçu lazım, dediğimizde, Adalet Bakanlığı’ndan, Adalet Bakanlığı Müsteşarımızdan, Adalet Bakanımızın referansı ile biz arkadaşlarımızın hepsini aldık, üçlü kararnamelerle yeni bir yapı oluşturduk. Bugünün şartlarında, ‘şu kişi burada ne geziyor’ denildiğinde, 17-25 Aralık’tan önceydi. Üçlü kararname ile herkesin CV’lerinin tek tek incelendiği noktada bu bakanlığı oluşturduk. Bu bakanlık oluşturulurken, asla böyle bir gündem yoktu. İş odaklı, proje odaklı, kiminle daha iyi iş yapabiliriz ve hangi kurumdan en iyisini, en kalitelisini getirebilirizi düşünüyorduk. Ben de, teşkilatlardan geldiğim için takımın gücüne çok inanıyordum. En iyi bulmaya çalışırken, kendi kurumsal kapasitemizle muhatabımız kimse bunlarla oluşturmaya çalıştırdık. O birimlerin içerisinde de ciddi manada görevden alınmalar, açığa alınmalar olduğunu görüyoruz. Hukuk devletinde de, 17-25 Aralık’tan sonra büyük bir örgüt olduğunu görmelerine rağmen, finansal, hukuki, bürokratik desteğini kesmeyenlerin her türlü cezasının verildiği, verileceği bir tasfiye süreci elbette yaşanılacak, yaşanması gerekiyor” dedi.
Yerel seçimdeki paralel mücadelesi
17-25 Aralık sürecinin ardından sonra girdiği yerel seçimlerde cemaatin karşısında büyük bir propaganda yaptığını belirten Şahin, yerel seçimlerde muhalefet parti adayları ile yarışırken, paralelcilerle de mücadele etmek zorunda kaldıklarını kaydetti. Şahin, “Bunlar, kapı kapı dolaştılar. O gün benim karşımda olan adayların broşürlerini, Zaman gazetesinin arasına koyarak, bana oy verilmemesi konusunda, çok ciddi propaganda ve çalışmalar yaptı. Hamdolsun, toplum, hükümetimizi, bizi, takımızı o kadar çok testten geçirmişti ki onların sözüne itibar etmedi. Yüzde 54 oranında oy aldık” dedi.
“Belediye de bir yıl boyunca bu yapıyla mücadele ettik”
Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı seçildikten sonra da FETÖ/PDY’nin sürekli önlerine çıktığını kaydetti. Yapının eğitim ve paranın olduğu her yerde karşılarına çıktığını anlatan Şahin, “Bu yapının yerelde bizim karşımızda mücadele ettiğini gördük. Göreve geldiğimiz günden itibaren de bunlarla karşılaştık. Belediyenin kendi bünyesindeki, Suriye’ye gidecek, Suriyelilere alınacak battaniyelerin bile bunlar tarafından kontrol edildiği ve alındığını belirledik. Yani nerede para varsa, buranın başında onlardan birinin konduğu sistematik bir çalışmanın olduğunu gördük. Önce o yapıyı dağıttık. Ama bir sene boyunca bizi çok uğraştırdılar. Biz ihaleye çıkıyoruz, kendileri gelip, en düşük fiyatı veriyorlardı. Biz yeniden iptal ediyorduk. Tam bir senemizi aldı. Kadınlara verdiğimiz meslek kursları, gençler için Eüd merkezlerini bu yapıdan kurtarmak için bir sene mücadele ettik. Bizi mahkemeye verdiler” ifadelerine yer verdi.
Cemaat tarafından tehdit edildi
Şahin, kentte FETÖ’ye yakınlığı nedeniyle kapatılan Zirve Üniversitesi’nin kuruluş dönemindeki bilinmeyenleri de anlattı. Kendinden önceki dönemde üniversitenin hazine arazisi üzerine kurulduğunu vurgulayan Şahin, kendi döneminde ise olağanüstü toplanan meclis kararı ile ticari amaçla kullanılan 250 dönümlük arazinin yapının elinden alındığını kaydetti. Yapı tarafından tehdit edildiğini ifade eden Şahin, “4 üniversitesi bulunan üniversiteler şehriyiz. Üniversiteyi kurarken, hazine arazisine üniversite kurmak maksadıyla alıp, arazinin yarısından çoğunu ticari alana, konuta çeviren bir yapıyla karşı karşıya kalındığını gördük. Olağanüstü meclisi topladık. Ellerinde kalan 250 dönümü yeniden geri aldık. Ve bizi mahkemeye verdiler, tehdit ettiler. ‘Geçmiş dönemle niye uğraşıyorsun. Ne karışıyorsun. Bunun sana ne faydası var, bunun hesabını vereceksin’ diye. Tüm meclis üyelerimizle birlikte dik durduk. Bunun mücadelesini yaptık. Özellikle eğitim alanına, bir de para üzerine kurulan bir yapı var” dedi.
Cuntacı generalin iki yüzlülüğünü anlattı
15 Temmuz gecesi darbe girişiminde yaşanılanları da anlatan Fatma Şahin, sürecin ardından gözaltına alınarak, tutuklanan Gaziantep’te 5’inci Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Murat Soysal’ın çelişkili davranışlarını anlattı. Fatma Şahin, “Valimiz çağırıyor, ‘masaya gel, birlikte yönetelim’ diye. Sürekli test ediyor, gelen bilgilere göre. Acaba ne olacak, ne olmayacak diye. Gece saat 03’te arıyor, ‘ben emrinizdeyim’ diyor. Geçmiş olsun. Ama öbür yandan Kilis’i arıyor. Ben sizin yeni sıkıyönetim komutanınızım’ diyor. Bir gün önce Hatay’a gidiyor, Hatay’daki komutanla plan, akış, organizasyonları konuşuyor. Maraş’taki kendilerine bağlı olanları, İstanbul’da görevlendiriyor. Kendilerine uymayanlara izin verip, gönderip, sistematiğin içerisinde olanları, kendi ekibindeki adamlar oraya görevlendiriliyor. Benim yerime de, Murat Soysal’dan önce Lüleburgaz’da görev yapan paşayı Büyükşehir Belediye Başkanı olarak atıyorlar. Şemaya göre, hemen benim yerime o gelecek. Bir sene de şehirde yaşadığı için şehri de tanıyan birini de kendilerine göre görevlendiriyorlar” ifade etti.
Dış basının tavrı
Şahin, dış basının darbe girişimindeki gece ve sonrasındaki süreci de değerlendirdi. Şahin, “İhanetin bu boyutunu Türkiye anladı. Uluslar arası topluma, dünyaya anlatmalıyız.Yapı halen yurt dışında çok güçlü. Fitne ve dedikodu üzerinden hem Sayın Cumhurbaşkanımızı, 17-25 ile beraber, sıkıyönetim maddelerine baktığınız zaman, yolsuzluk gibi farklı şekilde kara propaganda üzerinde bir yapının çok güçlü bir şekilde yurt dışında devam ettiğini görüyoruz” dedi.
Kerry’e tepki
Şahin, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’in açıklamalarını da çok kötü bulduğunu belirtti. Şahin, “ABD Dışişleri bakanının yaptığı açıklamayı berbat bir açıklama olarak görüyorum. Taraflar diyor. Nasıl taraflar olabilir, biri terör örgütü, biri Türkiye Cumhuriyeti. Sen bir duruş göster. Seçilmiş bir hükümet var, siz ne yapıyorsunuz diyerek, bir duruş göster. Üç maymunu oynadılar. Mısır’daki gibi yeni yönetimin etkin olduğu bir şey bekliyorlardı” ifadelerini kullandı.
“Mısır, Menderes dönemindeki Türkiye’yi yaşıyor”
Şahin, Mısır’ın Menderes dönemindeki Türkiye’yi yaşadığını belirterek, “Bana göre Mısır, Menderes dönemindeki Türkiye’yi yaşıyorlar. Üzerinden biz 70 yıl geçirdik. O kadar bedel ödedik ki her 10 yılda bir darbe geçirdik. Her darbede 20 yıl geriye gidiş yaşadık. İnsanımız yetişti. Demokrasiyi özümseyen, her partiden insanın vatan, millet, ezan bayrak gibi kutsallarımız üzerinden oluşan birlikteliğimizi hesaplayamadılar. Bu hesapsızlık, bütün hesapları bozdu. Yetişmiş, demokrasiyi özümseye insan yeter artık dedi. Anadolu şahlandı” konuşmasını sürdürdü.
Gülen’in iadesi
Fethullah Gülen’in iadesi konusundaki soru üzerine Şahin, ABD’nin bugüne kadar yapması gereken hiçbir şeyi yerine getirmediğini belirtti. Şahin, “ABD şu ana kadar yapması gereken hiçbir şeyi yapmadı. Suriye politikasında da yapmadı. 15 Temmuz’da da yapmadı. Şu bizim yaşadıklarımızı başka bir ülke yaşasaydı, hepsi çok farklı şekilde birbirlerine sahip çıkardı. Hesap üzerinden giden bir yapının olduğunu görüyorum. Kendi sistemlerinin beslendiği bir yapıda, kendi çıkarları doğrultusunda ne yapacaklarını hesaplıyorlar. Çünkü suçüstü yakalandılar. Hem FETÖ’nün sistemin içerisinde olduğunu, uluslararası sistemin nasıl besledi net bir şekilde beslediği ortada. Kişiler nasıl durduysa ülkeler de nasıl durduğu da çok önemli. Mısır’da çok kötü sınav verdi. Bu yapının iadesi konusunda, Türkiye’nin isteklerini ne kadar yerine getirecekleri konusunda herkeste çok ciddi soru işaretleri var. Biz bunun mücadelesini sonuna kadar vereceğiz. Gönderilmediği zaman da, aslında bunların niyetinin ne olduğunu görmemize ve bu da kendi iç barışı açısından, safları sıklaştırıp ve daha yoğun bir şekilde kalkınma hamlesine girmemiz gerektiğini bize gösterecek. Oyunun büyüklüğünü bize gösterecek. ABD’nin duruşu da onun bu sistem içerisinde nasıl durduğunu gösterecek” diye konuştu.