Meme kanseri, kadın sağlığını tehdit eden en önemli sorunlardan biri olmaya devam ediyor. Dünyada meme kanserinin görülme sıklığındaki artışa rağmen tanı ve tedavi alanındaki gelişmeler,kanser öncüsü sayılan belirtilerin erken dönemde tespit edilmesini ve tam iyileşmeyi sağlayabiliyor.
Meme kanserinin; meme hücrelerinin kontrolsüz ve anormal ve atipik bir şekilde çoğalarak gelişen kanser türü olduğunu söyleyen Prof. Dr. Burdurlu, yaş ilerledikçe meme kanseri riskinin de arttığını belirtti.
Memede ağrısız bir kitlenin ortaya çıkması ve meme yapısında oluşan şekil değişikliğinin meme kanserinde en sık görülen belirtiler olduğunu dile getiren Prof. Dr. Burdurlu, “Şöyle ki bir genç kız geç adet gördüyse, bu yaş ortalaması 12’dir. Adet yaşı 12’nin daha ilerisine, 15-16 yaşlarına kadar sarkarsa bu bir sıkıntıdır. Ayrıca ailede kız kardeş, teyze gibi birinci derece yakınlarında meme kanseri olan kişilerde, meme kanserine yakalanma riski, ailesinde meme kanseri olmayan kadınlara göre daha fazladır. Bu nedenle aile yakınları arasında meme kanseri olan kadınların 40 yaşından sonra her yıl uzman bir hekime muayene olmaları gerekiyor. Diğer yandan meme kanseri,yaş ilerledikçe daha fazla risk oluşturuyor.50 yaşına gelmiş bir kadın, göğüsleri sağlam dahi olsa 6 ayda bir meme ultrasonu için bir radyolog ve genel cerrahın muayenesinden geçmelidir.Böylece erken tanı konulabileceği için hastalığın tedavisi daha küçük girişimler ve daha küçük bütçelerle çözümlenebilir” dedi.
“Kendinizi muayene etmek yeterli değil”
Kişinin kendisini muayene etmesinin yeterli olmadığını da söyleyen Prof. Dr. Burdurlu ,bu şekilde kitlenin geç fark edebileceğini dikkat çekerek, ”Meme muayenesinde , eğitimli bir cerrah eli ve olmayan el arasında fark var. Kendi kendine kontrol,yanıltıcı ya da geç fark etmeye neden olabilir.Bir meme kanserini eğitimli bir elin fark edebilmesi için bir nohut çapına ulaşması gerek.Nohut çapına ulaşması için 5 yıl geçer. Bir insan kendi göğsünü muayene ederken bu ufak kitleyi atlayabilir.Ama eğitimli bir el bunu fark eder.Bu ise erken teşhis için çok değerlidir” şeklinde konuştu.
“Meme kanserinde erken teşhis önemli”
Günümüzde 40-60 yaş arası kadında meme kanseri görülme oranının yüksek olduğunu dile getiren Burdurlu,“Bir kadın sağlığı için hekime gidip muayene olmanın önemini fark etmeli. Bu küçük yaşta aşılanmalıdır. Bu utangaçlığı gidermek gerek. Sağlıkta utanma olmaz. Özel Gaziantep Hastanesi‘nde erken teşhis ve tedavi için her şey var. Yeter ki, muayene için geç kalınmasın” ifadesini kullandı.
“Pamuklu iç çamaşırı tercih edin”
Meme kanseri ile ilgili yapılan çarpıcı bir araştırmaya da dikkat çeken Budurlu,”Japonya’daki kadınlarda meme kanseri görülme oranı son derece düşüktür. Ama yapılan araştırmalar sonucu , Amerika’ya göç etmiş Japonların ikinci nesillerinde kanserin yine aynen Amerikalılarda görülen oranda yani yüzde 7-10 oranında görüldüğü tespit edilmiştir. Bunun sebebi araştırılmış ve şu görülmüştür ki ,kadınların çoğu naylon iç çamaşırı giyiyorlar. Dolayısıyla hiç dikkat etmediğimiz, gözümüzden kaçmış olan naylon, bir meme kanseri uyarıcısı olarak karşımıza çıkıyor.Bu onlarca olgu ile tespit edilmiştir .Yine biraz daha geniş açıdan bakarsak,yediğimiz,içtiğimiz giydiğimiz şeylerden dolayı yüz sene önce yaşayan kimyasallar da kanser hastalığına yol açıyor” diye konuştu.
Meme kanserinin; meme hücrelerinin kontrolsüz ve anormal ve atipik bir şekilde çoğalarak gelişen kanser türü olduğunu söyleyen Prof. Dr. Burdurlu, yaş ilerledikçe meme kanseri riskinin de arttığını belirtti.
Memede ağrısız bir kitlenin ortaya çıkması ve meme yapısında oluşan şekil değişikliğinin meme kanserinde en sık görülen belirtiler olduğunu dile getiren Prof. Dr. Burdurlu, “Şöyle ki bir genç kız geç adet gördüyse, bu yaş ortalaması 12’dir. Adet yaşı 12’nin daha ilerisine, 15-16 yaşlarına kadar sarkarsa bu bir sıkıntıdır. Ayrıca ailede kız kardeş, teyze gibi birinci derece yakınlarında meme kanseri olan kişilerde, meme kanserine yakalanma riski, ailesinde meme kanseri olmayan kadınlara göre daha fazladır. Bu nedenle aile yakınları arasında meme kanseri olan kadınların 40 yaşından sonra her yıl uzman bir hekime muayene olmaları gerekiyor. Diğer yandan meme kanseri,yaş ilerledikçe daha fazla risk oluşturuyor.50 yaşına gelmiş bir kadın, göğüsleri sağlam dahi olsa 6 ayda bir meme ultrasonu için bir radyolog ve genel cerrahın muayenesinden geçmelidir.Böylece erken tanı konulabileceği için hastalığın tedavisi daha küçük girişimler ve daha küçük bütçelerle çözümlenebilir” dedi.
“Kendinizi muayene etmek yeterli değil”
Kişinin kendisini muayene etmesinin yeterli olmadığını da söyleyen Prof. Dr. Burdurlu ,bu şekilde kitlenin geç fark edebileceğini dikkat çekerek, ”Meme muayenesinde , eğitimli bir cerrah eli ve olmayan el arasında fark var. Kendi kendine kontrol,yanıltıcı ya da geç fark etmeye neden olabilir.Bir meme kanserini eğitimli bir elin fark edebilmesi için bir nohut çapına ulaşması gerek.Nohut çapına ulaşması için 5 yıl geçer. Bir insan kendi göğsünü muayene ederken bu ufak kitleyi atlayabilir.Ama eğitimli bir el bunu fark eder.Bu ise erken teşhis için çok değerlidir” şeklinde konuştu.
“Meme kanserinde erken teşhis önemli”
Günümüzde 40-60 yaş arası kadında meme kanseri görülme oranının yüksek olduğunu dile getiren Burdurlu,“Bir kadın sağlığı için hekime gidip muayene olmanın önemini fark etmeli. Bu küçük yaşta aşılanmalıdır. Bu utangaçlığı gidermek gerek. Sağlıkta utanma olmaz. Özel Gaziantep Hastanesi‘nde erken teşhis ve tedavi için her şey var. Yeter ki, muayene için geç kalınmasın” ifadesini kullandı.
“Pamuklu iç çamaşırı tercih edin”
Meme kanseri ile ilgili yapılan çarpıcı bir araştırmaya da dikkat çeken Budurlu,”Japonya’daki kadınlarda meme kanseri görülme oranı son derece düşüktür. Ama yapılan araştırmalar sonucu , Amerika’ya göç etmiş Japonların ikinci nesillerinde kanserin yine aynen Amerikalılarda görülen oranda yani yüzde 7-10 oranında görüldüğü tespit edilmiştir. Bunun sebebi araştırılmış ve şu görülmüştür ki ,kadınların çoğu naylon iç çamaşırı giyiyorlar. Dolayısıyla hiç dikkat etmediğimiz, gözümüzden kaçmış olan naylon, bir meme kanseri uyarıcısı olarak karşımıza çıkıyor.Bu onlarca olgu ile tespit edilmiştir .Yine biraz daha geniş açıdan bakarsak,yediğimiz,içtiğimiz giydiğimiz şeylerden dolayı yüz sene önce yaşayan kimyasallar da kanser hastalığına yol açıyor” diye konuştu.