31-10-2021 12:31
Yatalak olan babasının hizmetini yapan ve bunun için Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüğü tarafından görevlendirilen İslam Gür, eşi ile anlaşamadığı için boşanma aşamasına geldi. Çiftin boşanma davasının görüldüğü Rize Aile Mahkemesi ise kadının ayrı yaşamakta kararlı olduğuna ve tarafların Yeniköy Mahallesi sınırları içerisinde olan müşterek konutunun ise kadına tahsis edilmesi kararını verdi.
Karar nedeniyle ise oğulları yanlarında oturan ve evin tapu sahibi olan yatalak hasta Asım Gür ve eşi Havva Gür ise kendi evlerinin gelinlerine tahsis edilmesi nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kaldı. Gelinlerinin kendilerini tapulu evlerinde istemediğini iddia eden anne Havva Gür aynı zamanda geliniyle yaşadığı tartışma nedeniyle de kendi evleri nedeniyle davalık oldu."Babamla annemin olayla alakası yokken nasıl evden çıkartılabiliyorlar"Olayı anlatan İslam Gür, meselenin kendi meselesi olduğunu ancak annesi ve yatalak babasının evsiz kaldığını dile getirerek “Ben eşimle boşana aşamasındayım. Yazları tarım nedeniyle köye çıkıyoruz, kışın aşağıya iniyoruz. Biz Aile ve Sosyal Politikalar'dan yardım aldığımız için babamı izinli olarak köye çıkarttık, 11. ayın 1'inde izni dolduğu için aşağıya indirdik babamı. Geçtiğimiz pazartesi günü eve girdik, kendi anahtarımız ile. Büyük kızım ile küçük kızım geliyor, kapıyı ablam açtı. Büyük kızım, küçük kızıma hadi dön geriye deyince ben de küçük kızıma seslenerek ‘Gel deden burada' dedim.Apartmandan aşağıya bağıra bağıra gittiler. Onlar gitti 10 dakika sonra polis geldi. Bizim kimlik numaralarımıza baktılar ve uzaklaştırma yada koruma kararı olmadığını gördüler. Sonra polisler gittiler. Ondan sonra tekrar geldiler, ellerinde aile mahkemesinin evi boşanma aşamasında olan eşime tahsis ettiğine dair bir evrakla yanımıza geldiler. Dedim ‘Tamam bu bizim için mi geçerli, abla biz çıkalım'” dedi.Annesi ile babasını evde bıraktıklarını ancak kız kardeşi ile kendisinin evi terk ettiğini dile getiren Gür “Polis zorla annemle babamı çıkarmak istedi ve biz çıkmadık. Yani annem ile babamı çıkarmadık, biz ablamla beraber çıktık. Ertesi gün savcılıktan izin alarak, 2 tane polis ile birlikte gittik ve ablam değiştirdi. Ben boşanma davası aşamasında ki eş olduğum için beni eve sokmadılar. Kadın ilk gece hiçbir şey demedi onlara ama sabah kalktı anneme hakaret etmeye, küfür etmeye başladı.
İkinci günü polis ev gidiyor, babam altına kaçırmış. 2 gün orada idrarının içerisinde kaldı babam, hiçbir şey yapmadı, 1 bardak su dahi vermedi ona. Polis gittiğinde baktı ki gerçekten bu adam perişan halde. Ondan sonra polis onları oradan uzaklaştırdı ve benim annem ve babamı tapulu evinden çıkardılar. Eşimle ben boşanma aşamasında olabiliriz, bunun kararını yargı verir. Bu onunla benim aramdaki sıkıntı. Babamla annemin olayla alakası yokken nasıl evden çıkartılabiliyorlar. Bunu ben merak ediyorum” şeklinde konuştu.Oğlunun eşi ile olan sıkıntısı nedeniyle kendilerinin 55 yıl çalışarak aldıkları evden çıkmak zorunda kaldıklarını ifade eden anne Havva Gür ise “Eşimle birlikte 55 yıl çalıştık Rize Merkez'den bir ev alalım dedik. Tek oğlumuz var, o da bizimle oturur, bize hizmet eder diye düşündük. Öyle oldu ki eşim hasta oldu. 2 yıldır yatalaktır. Oğlumla gelinimin arası bozuldu.Yatıştırmaya çalıştım ama hiçbiri beni dinlemedi. Açmışlar boşanma davası. Ben yanlarında değilim, hiç karışmadım, beni ilgilendirmez. Biz içeriye girdiğimizde o gün evde yoktu. Ev müşterek olduğundan hepimizde anahtar vardı. Biz bilmiyorduk gelin bizi içeriye sokmayacak, ev gelinin üzerine tahsis olmuş diye. Geldi eve o akşam bir şey demedi. Sabah ‘Ne yüzle geldin buraya, evin mi vardı ki geldin buraya' dedi. 60 yıl çalışanın evi yok gelinim hiç çalışmadan ev sahibi oldu.Bu evde ne oğlumun ne gelinimin 5 kuruşu yok. İkimiz çalışmış almışız kocamla. ‘İlla da evden çıkacaklar' dedi başka bir şey demedi. Yatalak eşim ile birlikte sokakta kaldım. Yatıramam, kaldıramam” ifadelerini kullandı.Polislerin yardımı ile çağrılan ambulans vasıtası ile eşini kendi evlerinden alarak kızının evine getirdiğini dile getiren Havva Gür, “Hastamı alıyorum, kızıma getiriyorum diye imza attım. 80 yaşındayım, yemin ettim, ‘Çıkacaksın buradan, çare yok. Emir bu. Bizim edeceğimiz bir şey yok' dedi bana polisler” şeklinde konuştu.
Hasan Fehmi Demir – Osman Kubilay Küçükmustafa
Karar nedeniyle ise oğulları yanlarında oturan ve evin tapu sahibi olan yatalak hasta Asım Gür ve eşi Havva Gür ise kendi evlerinin gelinlerine tahsis edilmesi nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kaldı. Gelinlerinin kendilerini tapulu evlerinde istemediğini iddia eden anne Havva Gür aynı zamanda geliniyle yaşadığı tartışma nedeniyle de kendi evleri nedeniyle davalık oldu."Babamla annemin olayla alakası yokken nasıl evden çıkartılabiliyorlar"Olayı anlatan İslam Gür, meselenin kendi meselesi olduğunu ancak annesi ve yatalak babasının evsiz kaldığını dile getirerek “Ben eşimle boşana aşamasındayım. Yazları tarım nedeniyle köye çıkıyoruz, kışın aşağıya iniyoruz. Biz Aile ve Sosyal Politikalar'dan yardım aldığımız için babamı izinli olarak köye çıkarttık, 11. ayın 1'inde izni dolduğu için aşağıya indirdik babamı. Geçtiğimiz pazartesi günü eve girdik, kendi anahtarımız ile. Büyük kızım ile küçük kızım geliyor, kapıyı ablam açtı. Büyük kızım, küçük kızıma hadi dön geriye deyince ben de küçük kızıma seslenerek ‘Gel deden burada' dedim.Apartmandan aşağıya bağıra bağıra gittiler. Onlar gitti 10 dakika sonra polis geldi. Bizim kimlik numaralarımıza baktılar ve uzaklaştırma yada koruma kararı olmadığını gördüler. Sonra polisler gittiler. Ondan sonra tekrar geldiler, ellerinde aile mahkemesinin evi boşanma aşamasında olan eşime tahsis ettiğine dair bir evrakla yanımıza geldiler. Dedim ‘Tamam bu bizim için mi geçerli, abla biz çıkalım'” dedi.Annesi ile babasını evde bıraktıklarını ancak kız kardeşi ile kendisinin evi terk ettiğini dile getiren Gür “Polis zorla annemle babamı çıkarmak istedi ve biz çıkmadık. Yani annem ile babamı çıkarmadık, biz ablamla beraber çıktık. Ertesi gün savcılıktan izin alarak, 2 tane polis ile birlikte gittik ve ablam değiştirdi. Ben boşanma davası aşamasında ki eş olduğum için beni eve sokmadılar. Kadın ilk gece hiçbir şey demedi onlara ama sabah kalktı anneme hakaret etmeye, küfür etmeye başladı.İkinci günü polis ev gidiyor, babam altına kaçırmış. 2 gün orada idrarının içerisinde kaldı babam, hiçbir şey yapmadı, 1 bardak su dahi vermedi ona. Polis gittiğinde baktı ki gerçekten bu adam perişan halde. Ondan sonra polis onları oradan uzaklaştırdı ve benim annem ve babamı tapulu evinden çıkardılar. Eşimle ben boşanma aşamasında olabiliriz, bunun kararını yargı verir. Bu onunla benim aramdaki sıkıntı. Babamla annemin olayla alakası yokken nasıl evden çıkartılabiliyorlar. Bunu ben merak ediyorum” şeklinde konuştu.Oğlunun eşi ile olan sıkıntısı nedeniyle kendilerinin 55 yıl çalışarak aldıkları evden çıkmak zorunda kaldıklarını ifade eden anne Havva Gür ise “Eşimle birlikte 55 yıl çalıştık Rize Merkez'den bir ev alalım dedik. Tek oğlumuz var, o da bizimle oturur, bize hizmet eder diye düşündük. Öyle oldu ki eşim hasta oldu. 2 yıldır yatalaktır. Oğlumla gelinimin arası bozuldu.Yatıştırmaya çalıştım ama hiçbiri beni dinlemedi. Açmışlar boşanma davası. Ben yanlarında değilim, hiç karışmadım, beni ilgilendirmez. Biz içeriye girdiğimizde o gün evde yoktu. Ev müşterek olduğundan hepimizde anahtar vardı. Biz bilmiyorduk gelin bizi içeriye sokmayacak, ev gelinin üzerine tahsis olmuş diye. Geldi eve o akşam bir şey demedi. Sabah ‘Ne yüzle geldin buraya, evin mi vardı ki geldin buraya' dedi. 60 yıl çalışanın evi yok gelinim hiç çalışmadan ev sahibi oldu.Bu evde ne oğlumun ne gelinimin 5 kuruşu yok. İkimiz çalışmış almışız kocamla. ‘İlla da evden çıkacaklar' dedi başka bir şey demedi. Yatalak eşim ile birlikte sokakta kaldım. Yatıramam, kaldıramam” ifadelerini kullandı.Polislerin yardımı ile çağrılan ambulans vasıtası ile eşini kendi evlerinden alarak kızının evine getirdiğini dile getiren Havva Gür, “Hastamı alıyorum, kızıma getiriyorum diye imza attım. 80 yaşındayım, yemin ettim, ‘Çıkacaksın buradan, çare yok. Emir bu. Bizim edeceğimiz bir şey yok' dedi bana polisler” şeklinde konuştu.Hasan Fehmi Demir – Osman Kubilay Küçükmustafa 
