Beyrut
Lübnan'da Hizbullah ve Beşşar Esed rejimi karşıtlığıyla öne çıkan Lübnan Güçleri Partisi lideri Semir Caca, 14 Ekim'de Beyrut'ta meydana gelen silahlı çatışmalar ve ardından askeri mahkemeye çağrılmasıyla yeniden gündemde.
Lübnan siyasetinde Esed rejimi-İran-Hizbullah karşıtı 14 Mart Bloku'nun önemli ortaklarından olan Hristiyan lider Caca, başkent Beyrut'ta 7 Hizbullah ve Emel Hareketi mensubunun öldürülmesiyle ilgili suçlanıyor.
Hizbullah, Caca'yı Tayyuna bölgesinde yaşanan kanlı saldırının baş faili olarak gösterip açık bir şekilde hedef alırken, tüm suçlamaları reddeden Hristiyan lider ise Hizbullah'ı eleştirmekten geri durmuyor.
Lübnan siyasetindeki kutuplaşma
Ülkede Suriye-İran karşıtlığı ve müttefikliği üzerinde ayrışan siyasi partiler arasındaki çatlak Tayyuna kriziyle daha da derinleşti.
8 Mart Bloku ortaklarından Şii Emel Hareketi Hareketi ve Hizbullah tarafından Beyrut'taki olayların faili olarak suçlanan Caca, Hristiyan Lübnan Güçleri Partisiyle 14 Mart Bloku'nu oluşturan Sünni Müstakbel Hareketi'nden destek mesajı alırken, Dürzi lider Velid Canbolat'tan herhangi bir destek gelmedi.
AA muhabiri, ülkede "Yeniden bir iç savaş çıkar mı?" sorusunu akıllara getiren Tayyuna olayında ismi öne çıkan Caca'nın inişli çıkışlı askeri ve siyasi hayatındaki kesitleri derledi.
Öğrencilik yıllarında milis olarak iç savaşa katıldı
Aile kökeni ülkenin kuzeyindeki Bişare kentine dayanan Semir Caca, Ekim 1952'de Beyrut'un Ayn ar- Rummane Mahallesi'nde doğdu. Babası Ferid Caca, Lübnan ordusunda görevli bir subaydı.
Lübnanlı ünlü yazar Halil Cibran'a ait vakfın bursuyla Beyrut Amerikan Üniversitesinde tıp eğitimi alan Caca, ülkede 1975'te patlak veren iç savaş nedeniyle eğitimine ara verdi.
Tıp fakültesini bitirememesine rağmen ülkedeki lakabı "hekim" olarak kaldı.
İç savaşta Filistinli gruplara karşı Hristiyan falanjist Ketaib Partisinin saflarına katılan Caca, 1976'dan itibaren aktif şekilde çatışmaların içinde yer aldı.
Partisine muhalif birçok Hristiyan'ın tasfiyesi ve öldürülmesinde adı geçen Caca, 1978'de kendi komutasındaki milisler, eski Lübnan Başkanı Süleyman Frangieh'ın oğlu Tony Frangieh, eşi ve 3 yaşındaki kızının öldürüldüğü "Ehden Katlimanı"nda yer aldı.
Beyrut'un kuzeyindeki Cubeyl'deki Kattara köyünü 1983'e kadar karargah olarak kullanan Caca, Hristiyan Lübnan Güçleri Komutanı olarak görevlendirildi.
Açık kaynaklara göre Caca, 1986 itibarıyla parti içinde kendisine muhalif ve Suriye'deki Esed rejimi ile irtibat halinde olduğu iddia edilen Hristiyanları tasfiye ederek parti içindeki konumunu güçlendirdi.
Caca, 1986 itibarıyla Lübnan Güçleri Partisinin lideri olarak kalmayı başardı.
İç savaş sonrası 2 defa bakan olarak atandı
Ülkede yaklaşık 15 yıl süren yıkıcı iç savaşın sona erdirilmesi için Suudi Arabistan öncülüğünde 1989'da imzalanan Taif Anlaşması'ndan sonra Caca ve onun kontrolündeki Lübnan Güçleri Partisi, ellerindeki silahları orduya teslim etti.
İç savaş sonrası Ömer Keremi tarafından 24 Ocak 1990'da kurulan ilk kabinede Devlet Bakanı olarak atanan Caca, daha sonra "kabinenin Suriye rejimince" kontrol edilmesine tepki göstererek bakanlık koltuğuna oturmayı reddetti.
Caca, 16 Mayıs 1992'de Reşid es-Sulh tarafından kurulan kabinede bir kez daha bakan olarak atandı ancak yine Suriye rejiminin ülkenin iç işlerine açık müdahalesi ve hükümet üzerindeki etkisini sebep göstererek kabinede yer almayı kabul etmedi.
Esed rejimine karşıtlığı nedeniyle 11 yıl hapis yattı
O dönem Lübnan'ın Suriye işgali altında olmasını sert dille eleştirip Suriye ve İran müttefiki grupların silahlarını orduya teslim etmemesine tepki gösteren Caca, iç savaş sonrası Esed rejimi ve onun güdümündeki milis gruplara açık şekilde cephe alan taraflar arasında yer aldı.
Hristiyan lider Caca, Suriye'nin Lübnan'ın Beka Vadi'sinden çekilmesi ve tarafların Taif Anlaşması'na uyması çağrısı yaptı.
Caca çok geçmeden bazı suçlamalara muhatap oldu. Beyrut'un kuzeyinde yer alan bir kiliseye 27 Şubat 1994'te düzenlenen bombalı saldırının arkasında Caca'nın yer aldığı iddia edildi.
Semir Caca kilise saldırısının yanı sıra eski Lübnan Başbakanı Reşid Karami'nin de aralarında olduğu 4 lidere suikast girişimiyle suçlandı.
Suçlamaları kabul etmeyen ve kendisine Suriye rejimi tarafından komplo kurulduğunu söyleyen Caca, 21 Nisan 1994'te tutuklanarak cezaevine konuldu.
Sedir Devrimi ile 2005'te serbest bırakıldı
Lübnan'da Sünni Başbakan Rafik Hariri Şubat 2005'te bombalı araçla düzenlenen saldırıda hayatını kaybetti.
Hariri suikastı sonrası ülkede Suriye'nin 30 yıllık işgalinin sonlandırılması için "Bağımsızlık Ayaklanması" patlak verdi.
Zor durumda kalan Suriye rejimi, 27 Nisan 2005 itibarıyla sayıları 14 bini bulan askerlerini 1976'dan itibaren işgal ettiği Lübnan'dan çekmek zorunda kaldı.
Modern Lübnan tarihinde "Sedir Devrimi" olarak geçen bu dönemde kurulan ilk hükümetin 18 Temmuz 2005'te çıkardığı afla Caca 11 yıl 3 ay sonra serbest bırakıldı.
Suriye karşıtı 14 Mart Bloku'nun önemli ortağı
Suriye işgalinin son bulmasının ardından Caca liderliğindeki Lübnan Güçleri Partisi yeniden aktif siyaset sahasına döndü.
Seçimlerden bir yıl önce 2008'de partisinin kalesi olarak bilinen Beyrut'un kuzeyindeki Keservan'da bir konuşma yapan Caca, iç savaş döneminde yaşananlardan dolayı halkın önünde özür diledi.
Caca, "Ulusal görevimizi iç savaş döneminde icra ederken işlemiş olduğumuz tüm yanlışlar için özür diliyorum." ifadelerini kullandı.
Caca'nın liderliğindeki parti, 2009'daki genel seçimlerde 128 sandalyeli Meclise 8 milletvekili gönderebildi.
Ülkede 2018'de yapılan seçimlerde ise 15 milletvekili çıkaran Lübnan Güçleri Partisi, 2005'ten itibaren Suriye karşıtı bir cephe olarak tanımlanan 14 Mart Bloku'nun önemli bir ortağı konumunda yer alıyor.
Caca'nın Hizbullah ve Esed rejimine karşı değişmeyen yaklaşımı
Ülkede Hizbullah ve onun müttefiki Esed rejimine karşı açık eleştirilerde bulunan siyasetçilerin biri olan Caca, Hizbullah silahsızlandırılmadıkça ülkenin aydınlık bir geleceğinin olmayacağı görüşünde.
Caca, Nisan 2019'da Suudi Arabistan'ın finanse ettiği Dubai merkezli Al Arabia kanalına verdiği demeçte şunları söylemişti:
"Hizbullah, Anayasa çerçevesinde hareket edip diğer siyasi partiler gibi davranmadığı müddetçe ülkenin geleceği olmaz. Hizbullah'ın elindeki silahları, orduya ve diğer güvenlik güçlerine teslim etmesi gerekiyor. Bu süreç 5-10 yıl sürebilir ancak nihayetinde yasa ve devlet üstün gelecektir. Hizbullah, bu statüyle Lübnan'da yoluna devam edemez."
Caca, Hizbullah ile henüz bir ateşkese varılmadığını ancak çatışmadıklarını da sözlerine eklemişti.
Esed rejimi nedeniyle 11 yıl hapiste kaldığını belirten Caca, iç savaş nedeniyle yargılanan tek lider olduğunun altını çizerek, "Suriye rejimi düşüne kadar da mücadeleye devam edeceğim" demişti.