Açıklamasında Türkiye’nin sorunlarının çözümünün ancak ve ancak demokratik sistem içinde çözüleceğine dikkat çekerek darbe girişimini bir kez daha lanetleyen Kurt, şu görüşlere vurgu yaptı; “Özgür ve tarafsız basının demokrasiler için taşıdığı büyük önem, son yaşadığımız darbe girişiminde açıkça ortaya çıkmıştır. Darbe girişimine halkımızın şanlı direnişiyle birlikte tüm gücüyle karşı duran medya kuruluşlarımız, halkın özgür haber alma hakkını sonuna kadar savunmuş, darbecilerin müdahalelerine rağmen yayınlarını sürdürerek darbeye geçit vermemiştir. Demokrasiye sahip çıkarak darbelere kararlılıkla karşı duran Türk medyası, Türkiye’nin aydınlık ve güçlü geleceği için halkımızın yanında saf tutmaya devam edecektir. Demokrasi adına verilen bu önemli sınavdan alnının akıyla çıkan medyamızın önü daha da açılmalı, sektörümüzde yaşanan sorunlar çözülerek daha özgür ortamda haber yayını yapılması sağlanmalıdır. Bilindiği gibi sansür, gazetecilerin 24 Temmuz 1908 tarihinde gerçekleştirdiği onurlu direniş sonucu kalkmış, ancak aradan geçen süreçte yapılan çeşitli yasal düzenleme ve baskılarla yeniden gündeme gelmişti.
Özellikle 1980 darbesi ve sonrasında yaşanan dönemde düşüncelerini yazdıkları, röportaj yaptıkları gerekçesiyle meslektaşlarımız hakkında davalar açılmış, gazeteciler tutuklanmış, medyaya ve basın mensuplarına yönelik baskılar artmıştı.
Şimdi bu süreci sona erdirme ve basın özgürlüğünü gerçek anlamda sağlama günüdür. Beklentimiz, darbe girişiminin yaşandığı ve terörün çirkin yüzünü sık sık gösterdiği bu hassas dönemde, zaman geçirilmeden basının sorunlarını çözümleyen düzenlemelerin yapılmasıdır. Ülkemiz, basın/medya alanında kapsamlı bir değişime, yenilenmeye ihtiyaç duymaktadır. Özgürlüklerden çalışma koşullarına, mesleki düzenleme zorunluluğuna kadar bir dizi yenilik, geniş katılımlı çalıştaylar dizisi ile belirlenmeli ve uygulanmaya konulmalıdır. Özgür ve tarafsız basın hepimizin güvencesidir. Ve… Türkiye; halkıyla, medyasıyla, tüm kurum ve kuruluşlarıyla, iç - dış darbe ve tehditlere karşı tek yürektir. ”
Özellikle 1980 darbesi ve sonrasında yaşanan dönemde düşüncelerini yazdıkları, röportaj yaptıkları gerekçesiyle meslektaşlarımız hakkında davalar açılmış, gazeteciler tutuklanmış, medyaya ve basın mensuplarına yönelik baskılar artmıştı.
Şimdi bu süreci sona erdirme ve basın özgürlüğünü gerçek anlamda sağlama günüdür. Beklentimiz, darbe girişiminin yaşandığı ve terörün çirkin yüzünü sık sık gösterdiği bu hassas dönemde, zaman geçirilmeden basının sorunlarını çözümleyen düzenlemelerin yapılmasıdır. Ülkemiz, basın/medya alanında kapsamlı bir değişime, yenilenmeye ihtiyaç duymaktadır. Özgürlüklerden çalışma koşullarına, mesleki düzenleme zorunluluğuna kadar bir dizi yenilik, geniş katılımlı çalıştaylar dizisi ile belirlenmeli ve uygulanmaya konulmalıdır. Özgür ve tarafsız basın hepimizin güvencesidir. Ve… Türkiye; halkıyla, medyasıyla, tüm kurum ve kuruluşlarıyla, iç - dış darbe ve tehditlere karşı tek yürektir. ”