Kolaylı açıklamasında, basının, demokrasilerin gelişiminde ve toplumların ilerlemesinde büyük önem taşıdığına dikkat çekerken, yasama, yürütme ve yargının yanında 4. kuvvet olan basının, geleceğin güçlü Türkiye’si için mutlaka desteklenmesi ve sektörde yaşanan sorunların bir an önce çözümlenmesi gerektiğini kaydetti.
TGK Genel Başkanı Kolaylı, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
“Dayanışma günü olarak kutladığımız ‘10 Ocak Çalışan Gazeteciler Bayramı’ nedeniyle, çözüm bekleyen sorunlarımızı kamuoyuyla bir kez daha paylaşmak istiyorum.
Ülkemiz, medya alanında kapsamlı bir değişime, yenilenmeye ihtiyaç duymaktadır. Özgürlüklerden çalışma koşullarına, mesleki standartlardan yasal düzenlemelere kadar bir dizi sorunumuz, geniş katılımlı çalıştaylar dizisi ile çözümlenmeli ve alınan kararlar ivedilikle uygulamaya konulmalıdır.
Özellikle çalışma koşulları mutlaka iyileştirilmelidir. 10 Ocak 1961, basında çalışanların haklarına ilişkin 212 sayılı yasanın uygulanmaya başlandığı gündür. Bu yasa, basın emekçilerinin sigortalı çalışmasını, işten çıkarılmaları durumunda ihbar ve kıdem tazminatlarının ödenmesini, yıllık ve haftalık olmak üzere belirlenen tarihlerde izin yapmalarını ve en önemlisi de gazetecilik faaliyetlerini özgürce yürütmelerini güvenceye bağlamaktaydı.
Ancak günümüzde meslektaşlarımız çalışma ve yaşama koşulları ile mesleki yeteneklerini geliştirme ve mesleklerini özgürce yapma olanakları bakımından, ne yazık ki 10 Ocak 1961’den çok daha kötü koşullara sahipler. Basın özgürlüğünü ele alan yasalar yeniden düzenlenmeli, terör suçları dışında, cezaevlerinde yazdıkları yazılar nedeniyle tutuklu bulunan gazeteciler derhal serbest bırakılmalıdır.
Yaşadığımız tüm bu sorunlar nedeniyle, meslektaşlarımız açısından bir bayramdan da söz edemeyiz. Hep tekrarladığımız gibi 10 Ocak’lar ve 24 Temmuz’lar bizim için bayram günü değil, dayanışma günleridir. Tüm meslektaşlarımın 10 Ocak Basın Dayanışma Günü’nü kutluyorum.”
10 OCAK’IN TARİHÇESİ
5953 sayılı basın çalışanlarının haklarını düzenleyen yasa, 10 Ocak 1961 tarihli 212 sayılı yasa ile getirilen değişikliklerle basın sektöründe çalışanların özlük haklarında çok önemli kazanımlar sağladı. Bu kazanımlar, dönemin Türkiye Gazeteciler Sendikası ve basın örgütleri tarafından “bayram” olarak kabullenildi.
Ne var ki, basın işverenleri yasayı protesto etti ve gazetelerini çıkarmama kararı aldılar. 3 gün süre ile 5 büyük gazete, işverenlerin kararı ile yayınlanmadı.
Gazeteciler, okuru gazetesiz bırakmamak amacıyla Türkiye Gazeteciler Sendikası çatısı altında kenetlendiler ve “Basın” adı altında gazete yayınladılar.
Gazete yöneticisinden, üretimin her aşamasında görevli emekçiye kadar tüm basın çalışanlarının sendika çatısı altında kenetlenmeleri, gazete sahiplerinin direnişini kırdı. 212 sayılı yasa böylece yürürlüğe girdi ve yaygın uygulama alanı kazandı.
Ancak, özellikle 1990 sonrası dönemde yaşanan basından medyaya dönüşüm sürecinde bu kazanımlar “uygulamada” tek tek elden çıktı.
TGK Genel Başkanı Kolaylı, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
“Dayanışma günü olarak kutladığımız ‘10 Ocak Çalışan Gazeteciler Bayramı’ nedeniyle, çözüm bekleyen sorunlarımızı kamuoyuyla bir kez daha paylaşmak istiyorum.
Ülkemiz, medya alanında kapsamlı bir değişime, yenilenmeye ihtiyaç duymaktadır. Özgürlüklerden çalışma koşullarına, mesleki standartlardan yasal düzenlemelere kadar bir dizi sorunumuz, geniş katılımlı çalıştaylar dizisi ile çözümlenmeli ve alınan kararlar ivedilikle uygulamaya konulmalıdır.
Özellikle çalışma koşulları mutlaka iyileştirilmelidir. 10 Ocak 1961, basında çalışanların haklarına ilişkin 212 sayılı yasanın uygulanmaya başlandığı gündür. Bu yasa, basın emekçilerinin sigortalı çalışmasını, işten çıkarılmaları durumunda ihbar ve kıdem tazminatlarının ödenmesini, yıllık ve haftalık olmak üzere belirlenen tarihlerde izin yapmalarını ve en önemlisi de gazetecilik faaliyetlerini özgürce yürütmelerini güvenceye bağlamaktaydı.
Ancak günümüzde meslektaşlarımız çalışma ve yaşama koşulları ile mesleki yeteneklerini geliştirme ve mesleklerini özgürce yapma olanakları bakımından, ne yazık ki 10 Ocak 1961’den çok daha kötü koşullara sahipler. Basın özgürlüğünü ele alan yasalar yeniden düzenlenmeli, terör suçları dışında, cezaevlerinde yazdıkları yazılar nedeniyle tutuklu bulunan gazeteciler derhal serbest bırakılmalıdır.
Yaşadığımız tüm bu sorunlar nedeniyle, meslektaşlarımız açısından bir bayramdan da söz edemeyiz. Hep tekrarladığımız gibi 10 Ocak’lar ve 24 Temmuz’lar bizim için bayram günü değil, dayanışma günleridir. Tüm meslektaşlarımın 10 Ocak Basın Dayanışma Günü’nü kutluyorum.”
10 OCAK’IN TARİHÇESİ
5953 sayılı basın çalışanlarının haklarını düzenleyen yasa, 10 Ocak 1961 tarihli 212 sayılı yasa ile getirilen değişikliklerle basın sektöründe çalışanların özlük haklarında çok önemli kazanımlar sağladı. Bu kazanımlar, dönemin Türkiye Gazeteciler Sendikası ve basın örgütleri tarafından “bayram” olarak kabullenildi.
Ne var ki, basın işverenleri yasayı protesto etti ve gazetelerini çıkarmama kararı aldılar. 3 gün süre ile 5 büyük gazete, işverenlerin kararı ile yayınlanmadı.
Gazeteciler, okuru gazetesiz bırakmamak amacıyla Türkiye Gazeteciler Sendikası çatısı altında kenetlendiler ve “Basın” adı altında gazete yayınladılar.
Gazete yöneticisinden, üretimin her aşamasında görevli emekçiye kadar tüm basın çalışanlarının sendika çatısı altında kenetlenmeleri, gazete sahiplerinin direnişini kırdı. 212 sayılı yasa böylece yürürlüğe girdi ve yaygın uygulama alanı kazandı.
Ancak, özellikle 1990 sonrası dönemde yaşanan basından medyaya dönüşüm sürecinde bu kazanımlar “uygulamada” tek tek elden çıktı.