Kişilerin başka insanların tedavisinde ya da bazı ilaçların üretiminde kullanılmak üzere kan vermeleri işlemine ‘kan bağışı' denildiğini ifade eden VM Medical Park Pendik Hastanesi'nden İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Sibel Kale, özellikle depremden sonra bölge insanına destek olmak amacıyla kan bağışında bulunmak isteyenlerin sayısının artması nedeniyle, dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgilendirmede bulundu.
"Kan bağışında bulunmanın şartları"
18 yaşını doldurmuş ve 19 yaşından gün almış olmanın, 66 yaşına gelmemiş olmanın, kan bağışını ilk kez yapacak olanlar için ise 60 yaşını doldurmamış olmanın kan bağışında bulunmak için yaş kriterleri olduğunu belirten Uzm. Dr. Sibel Kale, bunun dışında vücut ağırlığı 50 kilogramın üzerinde olan, herhangi bir bulaşıcı hastalığa sahip olmayan, bağışçı sorgulama formunu eksiksiz ve doğru dolduran herkesin kan bağışında bulunabileceğini vurguladı.
“Epilepsi, kalp ve kronik hastalıkları olanlar kan bağışında bulunmamalı”
Uzm. Dr. Sibel Kale, kan bağışında bulunamayacak kişileri ise şöyle sıraladı: “Hepatit B, Hepatit C, AIDS gibi hastalıklar geçirmiş olanlar, kanama eğilimine sahip olanlar; doku ya da organ nakli olmuş olanlar; epilepsi, kronik bronşit, kalp hastalıkları, kronik böbrek ve karaciğer yetmezliği ya da siroz hastalığı olanlar; diyabet hastası olduğu için insülin kullananlar.”
“Uykusuz şekilde kan vermeye gitmeyin”
Kan bağışının yaklaşık 8-10 dakika sürdüğünü ve ağrısız bir işlem olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Kale, işlem öncesi dikkat edilmesi gerekenleri şöyle anlattı: “Kan bağışı öncesinde çok aşırı yememek koşuluyla karnın tok olması gerekir. Ayrıca kan bağışı öncesinde aşırı yağlı gıdalar tüketmemekte yarar vardır. Kan bağışında bol miktarda su tüketilmesi de tavsiye edilir. Kan bağışçının kan vermeden önceki 12 saat içinde alkol tüketmemiş olması önemlidir. Ayrıca aşırı yorgun ya da uykusuz vaziyetteyken de kan verilmemesi tavsiye edilir.”
“Kan verdikten sonra 5-10 dakika istirahat edin”
Kan verme işleminden sonra ise hemen ayağa kalkmayıp, 5-10 dakika istirahat edilmesi gerektiğini ifade eden Uzm. Dr. Kale, “Sigara içiliyorsa, bağış sonrasında 2 saat geçene kadar içilmemeli. Kan verilen kol ile birkaç saat ağır şeyler taşınmamalı ve bağıştan sonraki 5-6 saat hamam, sauna gibi aşırı sıcak ortamlarda bulunulmamalıdır” diye konuştu.
Uzm. Dr. Kale, “Kan bağışı sonrasında kol ağrısı, hematom, ekimoz oluşumu, enfeksiyon, sinir zedelenmesi, alerjik tepkimeler, baş dönmesi, bayılma, demir azalması gibi etkiler görülebilmektedir. Bu belirtiler görülürse mutlaka acil olarak bir hekime başvurulmalıdır” dedi.
“Her damla kan, kurtarılan bir can”
Kan bağışının bağışçıya en önemli yararının; hiç tanımadığı 3 kişinin hayatını kurtarmanın manevi mutluluğu olacağını söyleyen Uzm. Dr. Kale, “Kan verildiğinde vücudunuzdaki kan hücreleri yenilenir, bu da daha sağlıklı ve dinç olunmasını sağlar. Kan vermek kanda bulunan yağ oranını düşürüp, tansiyona iyi gelmesinin yanı sıra kalp krizi ihtimalini de azaltır. Kemik iliğinin yağlanmasını önler. Kan verildiği zaman kan yapan organlar da uyarılır ve kan yapmaya sevk edilir. Unutmamak gerekir ki her damla kan, kurtarılan bir candır” diyerek sözlerini noktaladı.