Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıktı. Mondros Mütarekesi, diplomatik gerekçe bulma zahmeti getirse de Anadolu topraklarının işgaline imkan sağlıyordu. 1917 yılında imzalanan gizli bir antlaşma olan St. Jean De Maurienne ile İzmir’den Konya’ya kadar uzanan geniş ve verimli bir toprak parçası, İtalyan etki bölgesi olarak saptanmıştı.
Ancak İngiltere ve Fransa, İtalya’nın güçlenmesinden endişe ediyordu. Yunanistan’ın Batı Anadolu topraklarına yönelik Megalo İdeası, İtalya’yı dizginleyebilirdi. Yunanistan’a bırakılan yerler; İzmir, Aydın, Manisa ve Denizli sancakları idi.
Yunan birlikleri, 15 Mayıs 1919’da İzmir rıhtımına İngiliz, Amerikan ve Fransız savaş gemilerinin koruması altında çıktı. İşgal, Yunan 5. Piyade Alayı’nın Alsancak, Efzun Alayı’nın da Pasaport iskelelerine çıkışıyla başladı.
Bir işaret fişeğiydi
İzmir’in işgali, aslında Türk varlığının Anadolu’dan sökülmesi planının uygulamaya konulduğunun işaret fişeğiydi. İzmir açıklarında Yunan kuvvetlerine koruma sağlayan gemilerden biri de ABD donanmasının USS Manley gemisi idi.
İzmir’in işgali, Yunanistan için Megalo İdea’nın hayata geçmesi demekti. İşgalle birlikte demografik yapıyı değiştirmek için Türk halkına yönelik katliamların başlaması, şaşırtıcı değildi. İşgalle birlikte direnişin de tohumları serpildi. Heyecanını zaptedemeyen Hasan Tahsin, işgale ilk kurşunu, Sarı Kışla önünde Efzun Alayı’nın bayraktarına sıktı.
Bandırma Vapuru, 17 Mayıs sabahı gün doğduğunda Karadeniz’in hırçın dalgaları arasında kıyıya doğru yol alıyordu. Vapur, saat 09.30 sıralarında İnebolu’ya yanaştı. Karaya çıkan Liva Mutasarrıfı Mazhar Tevfik Bey, Sinop’tan İzmir’in işgaliyle ilgili yazılı bilgi getirdi. 15 Mayıs’ta İzmir’in işgali başlamıştı.
Mustafa Kemal, İzmir’in işgalini Samsun yolunda vapurun Bandırma Vapuru, pırıl pırıl güneşli bir günün sabahında saat 06.00 sıralarında Samsun’a vardı.
Kurtuluş Savaşı’nın ilk kıvılcımı ve ilanı olan Amasya Genelgesi, 22 Haziran 1919 tarihinde yayımlandı. Erzurum Kongresi 23 Temmuz’da, Sivas Kongresi ise 4 Eylül’de toplandı. Mustafa Kemal, 27 Aralık 1919’da Ankara’ya geldi. 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi Ankara’da açıldı. Meclis ordusu kuruldu. Yeni ordu, Yunan işgaline karşı direnişe geçti.
Yunan büyük taarruzu, 23 Ağustos 1921’de başlatıldı. Sakarya’nın gerisinde tertiplenen Türk ordusu, düşman güçlerine karşı efsanevi bir direniş gösterdi. Sakarya Savaşı ile Yunan büyük taarruzu geri püskürtüldü.
1922 yılına gelindiğinde artık seçenek kalmamıştı. Ya büyük bir taarruz ile Yunan ordusu imha edilecek ya da vatan kaybedilecekti. Mustafa Kemal, 17 Ağustos 1922’de Ankara’dan gizlice ayrıldı. Önce Konya’ya, buradan da Akşehir’e geçti. Son hazırlıkları yaptıktan sonra Şuhut üzerinden gece yarısı Kocatepe’ye geldi. Büyük Taarruz, 26 Ağustos 1922 sabahı, Gemlik ile Söke arasındaki 650 kilometrelik cephenin tümünde başladı.
Zafer duası yaptı
Plan gereği topçu atışı saat 04.30’da başlayacaktı. Ancak gün doğumuna doğru Afyon Ovası’nın üstünde hafif bir sis vardı. Mustafa Kemal bir taşın üstüne oturmuş, savaşın bütün olasılıklarını beyninin kıvrımında hesaplıyordu. Mustafa Kemal, ayağa kalktı ve Allah’a yakardı: “Rabbim! Yunanların kazandığını gösterme bana! Onlar kazanacaksa gök kubbe başıma yıkılsın daha iyi. Anam! Bize dua et!”
Tanzim atışını, topçunun etki atışı izledi. Saat 06.00 sıralarında Birinci Ordu’nun piyadesi, taarruz çıkış mevzilerine yaklaştı. Tümenler artık saldırıya hazırdı ve Mehmetçik yaydan çıkmış bir ok gibi topçunun gök gürültüsünü andıran sesi ve ateş gücü ile sersemlemiş düşman hatlarının üzerine saldırdı. 26 Ağustos’ta başlayan büyük saldırı, 30 Ağustos’ta zafer ile sonuçlandı. Yunan ordusu, 18 bin 250 ölü, 35 bin esir ve 16 bin 30 yaralı verdi. Türk birliklerinin şehit sayısı ise 2 bin 543 oldu.
Türk ordusu üstündü
Düşmanın teknik imkanlar açısından üstünlüğüne karşı Mustafa Kemal, taarruzu ustaca planlamıştı. Asıl saldırının yapılacağı cephe hattında üstünlük Türk kuvvetlerindeydi. Cephe hattının yarıldığı Kalecik Sivrisi ile Tınaztepe bölümünde Türk kuvvetleri üç, asıl saldırı bölgesi olan Akarçay ile Çiğiltepe bölgesinde ise düşman kuvvetlerinin altı katıydı. Taarruzun ana mantığı, düşmanın tek bir meydan savaşında yenilmesi, hatta büyük ölçüde imhasıydı. 851 yıl önce Türk ordusu yine bir 26 Ağustos’ta Malazgirt’te Anadolu’nun kapılarını açan zaferi kazanmıştı.
Kaynak: milliyet
Ancak İngiltere ve Fransa, İtalya’nın güçlenmesinden endişe ediyordu. Yunanistan’ın Batı Anadolu topraklarına yönelik Megalo İdeası, İtalya’yı dizginleyebilirdi. Yunanistan’a bırakılan yerler; İzmir, Aydın, Manisa ve Denizli sancakları idi.
Yunan birlikleri, 15 Mayıs 1919’da İzmir rıhtımına İngiliz, Amerikan ve Fransız savaş gemilerinin koruması altında çıktı. İşgal, Yunan 5. Piyade Alayı’nın Alsancak, Efzun Alayı’nın da Pasaport iskelelerine çıkışıyla başladı.
Bir işaret fişeğiydi
İzmir’in işgali, aslında Türk varlığının Anadolu’dan sökülmesi planının uygulamaya konulduğunun işaret fişeğiydi. İzmir açıklarında Yunan kuvvetlerine koruma sağlayan gemilerden biri de ABD donanmasının USS Manley gemisi idi.
İzmir’in işgali, Yunanistan için Megalo İdea’nın hayata geçmesi demekti. İşgalle birlikte demografik yapıyı değiştirmek için Türk halkına yönelik katliamların başlaması, şaşırtıcı değildi. İşgalle birlikte direnişin de tohumları serpildi. Heyecanını zaptedemeyen Hasan Tahsin, işgale ilk kurşunu, Sarı Kışla önünde Efzun Alayı’nın bayraktarına sıktı.
Bandırma Vapuru, 17 Mayıs sabahı gün doğduğunda Karadeniz’in hırçın dalgaları arasında kıyıya doğru yol alıyordu. Vapur, saat 09.30 sıralarında İnebolu’ya yanaştı. Karaya çıkan Liva Mutasarrıfı Mazhar Tevfik Bey, Sinop’tan İzmir’in işgaliyle ilgili yazılı bilgi getirdi. 15 Mayıs’ta İzmir’in işgali başlamıştı.
Mustafa Kemal, İzmir’in işgalini Samsun yolunda vapurun Bandırma Vapuru, pırıl pırıl güneşli bir günün sabahında saat 06.00 sıralarında Samsun’a vardı.
Kurtuluş Savaşı’nın ilk kıvılcımı ve ilanı olan Amasya Genelgesi, 22 Haziran 1919 tarihinde yayımlandı. Erzurum Kongresi 23 Temmuz’da, Sivas Kongresi ise 4 Eylül’de toplandı. Mustafa Kemal, 27 Aralık 1919’da Ankara’ya geldi. 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi Ankara’da açıldı. Meclis ordusu kuruldu. Yeni ordu, Yunan işgaline karşı direnişe geçti.
Yunan büyük taarruzu, 23 Ağustos 1921’de başlatıldı. Sakarya’nın gerisinde tertiplenen Türk ordusu, düşman güçlerine karşı efsanevi bir direniş gösterdi. Sakarya Savaşı ile Yunan büyük taarruzu geri püskürtüldü.
1922 yılına gelindiğinde artık seçenek kalmamıştı. Ya büyük bir taarruz ile Yunan ordusu imha edilecek ya da vatan kaybedilecekti. Mustafa Kemal, 17 Ağustos 1922’de Ankara’dan gizlice ayrıldı. Önce Konya’ya, buradan da Akşehir’e geçti. Son hazırlıkları yaptıktan sonra Şuhut üzerinden gece yarısı Kocatepe’ye geldi. Büyük Taarruz, 26 Ağustos 1922 sabahı, Gemlik ile Söke arasındaki 650 kilometrelik cephenin tümünde başladı.
Zafer duası yaptı
Plan gereği topçu atışı saat 04.30’da başlayacaktı. Ancak gün doğumuna doğru Afyon Ovası’nın üstünde hafif bir sis vardı. Mustafa Kemal bir taşın üstüne oturmuş, savaşın bütün olasılıklarını beyninin kıvrımında hesaplıyordu. Mustafa Kemal, ayağa kalktı ve Allah’a yakardı: “Rabbim! Yunanların kazandığını gösterme bana! Onlar kazanacaksa gök kubbe başıma yıkılsın daha iyi. Anam! Bize dua et!”
Tanzim atışını, topçunun etki atışı izledi. Saat 06.00 sıralarında Birinci Ordu’nun piyadesi, taarruz çıkış mevzilerine yaklaştı. Tümenler artık saldırıya hazırdı ve Mehmetçik yaydan çıkmış bir ok gibi topçunun gök gürültüsünü andıran sesi ve ateş gücü ile sersemlemiş düşman hatlarının üzerine saldırdı. 26 Ağustos’ta başlayan büyük saldırı, 30 Ağustos’ta zafer ile sonuçlandı. Yunan ordusu, 18 bin 250 ölü, 35 bin esir ve 16 bin 30 yaralı verdi. Türk birliklerinin şehit sayısı ise 2 bin 543 oldu.
Türk ordusu üstündü
Düşmanın teknik imkanlar açısından üstünlüğüne karşı Mustafa Kemal, taarruzu ustaca planlamıştı. Asıl saldırının yapılacağı cephe hattında üstünlük Türk kuvvetlerindeydi. Cephe hattının yarıldığı Kalecik Sivrisi ile Tınaztepe bölümünde Türk kuvvetleri üç, asıl saldırı bölgesi olan Akarçay ile Çiğiltepe bölgesinde ise düşman kuvvetlerinin altı katıydı. Taarruzun ana mantığı, düşmanın tek bir meydan savaşında yenilmesi, hatta büyük ölçüde imhasıydı. 851 yıl önce Türk ordusu yine bir 26 Ağustos’ta Malazgirt’te Anadolu’nun kapılarını açan zaferi kazanmıştı.
Kaynak: milliyet