Tahran
İran'dan yayın yapan Asya gazetesinin Genel Yayın Yönetmenliğini de yürüten siyasi uzman Nevid Cemşidi, siyasi uzman ve gazeteci-yazar Peyman Yezdani ve İran'ın deneyimli diplomatlarından eski büyükelçi Afşar Süleymani, yeni Cumhurbaşkanı Reisi'nin izleyeceği dış politika, bölgedeki gerginlik ve nükleer anlaşmanın geleceğini AA muhabirine değerlendirdi.
"Reisi dünya ile uzlaşmazlığın sembollerinden birisidir"
Reisi ve ekibinin göreve başlamasıyla hem ülke içinde hem bölgede hem de uluslararası düzeyde İran'a karşı kötü gelişmelere şahit olunacağı öngörüsünde bulunan Cemşidi, "Reisi, şahin bir şahsiyet ve biz yaptıklarını 30 sene önceki idamlardan iyi biliyoruz. Aldığı idam kararları hafızalardadır. Kendisi ve ekibi, siyaset ve politika konularında herhangi bir tecrübeye sahip değiller ve bu alanda bir başarıları da söz konusu değildir." dedi.
Yeni hükümetin etkilerini dış siyasette daha fazla göreceklerini ve Tahran'ın "düşmanlık ve çatışmaya" dayalı bir dış politika izleyeceğini belirten Cemşidi, şunları söyledi:
"Reisi yönetiminin ülke içindeki geçim sıkıntısı ve ekonomik krize de olumsuz etki yapacağını ve şartların daha da kötüleşeceğini öngörüyorum. İran'da Reisi'nin temsil ettiği grup dünya ve özellikle de Batılı ülkelerle kavga ve çatışma istiyor. Reisi dünya ile uzlaşmazlığın sembollerinden birisidir. İran bu şekilde dünya ile ilişkilerde ve içeride de rahatsız olan halka karşı taviz vermeye yanaşmayacağı mesajını veriyor."
"İran nükleer anlaşmadan ümitli değil"
Son birkaç yılda yaşananlar ve eski ABD Başkanı Donald Trump'ın uyguladığı yaptırımların ardından nükleer anlaşmaya geri dönülmesinin uzak bir ihtimal olduğunu belirten Cemşidi, ekonomik yaptırımların hafifletilmesiyle ilgili anlaşmayı da mümkün görmediğini ifade etti. İran'ın yaptırımların olgu haline geldiği ve kolay kolay kalkmayacağı kanaatine vardığına, zira dünyadaki özel şirketlerin de Tahran ile ticaret yapma konusunda endişeli olduğuna işaret eden Cemşidi, "İran ekonomik yaptırımların kaldırılması meselesinden de ümidini kesti. İran ümidini kestiği için dış siyasette daha sert ve düşmanca politikalar izleme kararı aldı." diye konuştu.
Avusturya'nın başkenti Viyana'da devam eden müzakerelerin uzun sürebileceğini ancak İran'ın diplomasi kanallarını kapatmadığını göstermek için masadan kalkmayacağı tespitinde bulunan Cemşidi, "Viyana'da yeni ve çok zayıf bir anlaşma olabilir, İran bu şekilde AB ülkelerinin gönlünü kazanmak ve kısa vadeli ekonomik ve mali çıkarlar elde etmeyi hedefleyecektir." dedi.
"İran ABD, Batılı ülkeler ya da İsrail ile doğrudan konvansiyonel bir savaştan korkuyor"
Bölgedeki gerginliğin de son günlerde Devrim Muhafızları Ordusu ve ona bağlı savaşan gruplar tarafından artırıldığını savunan Cemşidi, şunları kaydetti:
"Gerginlik arttı ve ben daha da artmasını öngörüyorum. İran ABD, Batılı ülkeler ya da İsrail ile doğrudan konvansiyonel bir savaştan korkuyor ancak yaptığı saldırılarla da zarar vermeye çalışıyor. Gerginliğin ve çatışma ortamının canlı tutulmasını sağlamaya çalışıyor. Bu çok tehlikeli bir oyundur, en küçük bir hata bu alanda nizami bir savaşa dönüşebilir. Böyle bir savaş da İran'daki İslami rejimin tamamen yok olmasıyla sonuçlanacaktır."
İran'ın üzerindeki ekonomik baskıların arttığını dile getiren Cemşidi, buna ek olarak gerginlikler, saldırılar, sabotajlar, insansız hava araçlarının atılması, füzelerin fırlatılması da ekonomik açıdan büyük maliyetler doğurduğunu ve Tahran'ın bunları temin etmede ciddi maddi sorun yaşadığını aktardı.
"İran halktan kıstığı paraları bölgedeki istikrarsızlaştırıcı eylemlere harcıyor"
İran'da rejimin endişeli ve zor durumda olmasına rağmen ülke içindeki ve bölgedeki taraftarlarına geri adım atmaya niyeti olmadığını göstermeye çalıştığına dikkati çeken Cemşidi, şöyle devam etti:
"İran halktan kıstığı paraları bölgedeki istikrarsızlaştırıcı eylemlere harcıyor. Gerginlikler ve saldırılar devam edebilir ancak çok riskli olduğunu söylemek istiyorum. İran şimdilik görünürde geri adım atmayacak. Biden'ın yanlışları, İsrail'deki iç karışıklık ve pandemi gibi krizleri istismar ederek yaptırımları bertaraf edemeyeceğini anladı. Bu nedenle ülkelere ve bölgeye zarar vererek tavizler koparmaya çalışıyor. Kısa vadede bazı kazançlar elde edebilir ancak orta ve uzun vadede bu yöndeki emellerine ulaşmasını mümkün görmüyorum."
İran'da 1988'deki toplu idam kararlarında rolü olduğu öne sürülen eski savcı Hamid Nuri'nin İsveç'te yargılanmasına da değinen Cemşidi, sözlerini şöyle noktaladı:
"İçeride halkın itirazları da çok şiddetlendi ve Hamid Nuri'nin insanlığa karşı işlediği suçlar nedeniyle İsveç'teki mahkemesi sürüyor Tüm bunlar Reisi'nin karnesine yazılıyor ve bu dünyanın ona bakışına etki ediyor. Çünkü Hamid Nuri, Reisi'nin emri altına çalışan bir yargı adamıydı."
"Nükleer anlaşmanın akıbeti İran'dan çok Biden yönetiminin adımlarına bağlıdır"
Gazeteci-yazar Peyman Yezdani de Reisi'nin uluslararası düzeyde ülkenin müzakere gücünü artırmak istediği tespitinde bulunarak, "Geçmiş yıllarda birçok siyasi hareket, ülkenin gelişmesi ve kalkınmasının tek yolunun ABD ve AB ülkeleriyle iş birliği yapmaktan geçtiğini düşünüyordu. Bugün Doğu'da, Güneydoğu Asya'da ve Güney Amerika'da Çin, Endonezya, Hindistan ve Brezilya gibi yeni siyasi ve ekonomik güç odaklarının ortaya çıktığına şahit oluyoruz." ifadelerini kullandı.
Reisi'nin ülkenin siyasi ve ekonomik gücünü artırma doğrultusunda Batı ve AB ülkeleriyle de ilişkileri koruyarak uluslararası ortaklarını artırma siyaseti izleyeceği değerlendirmesinde bulunan Yezdani, "Reisi, bu noktada iki yaklaşımı dikkate alacak, birincisi Doğu'ya yönelmek ve Çin ile Rusya gibi yeni güçlerle siyasi ve ekonomik ilişkileri artırmak. İkincisi de Reisi, İran'ın komşularıyla iş birliğini geliştirecek. Geçmiş yıllarda bu alandaki potansiyelden gereği gibi yararlanılmadı ve bu konuda gaflete düşüldü. Bu yaklaşık bölgedeki halkın refah ve güvenliğine de olumlu etki sağlar." görüşlerini paylaştı.
Reisi ve ekibinin nükleer anlaşmanın ihya edilmesi için müzakerelere yeniden başlamaya hazır oldukları yorumunu yapan Yezdani, şunları söyledi:
"Bence nükleer anlaşmanın akıbeti İran'dan çok Biden yönetiminin adımlarına bağlıdır. İran milli güvenliğini ilgilendiren konuları AB ve ABD'nin ekonomik vaatlerine bağlamaya hazır değildir ve bu konularda müzakere etmez. Biden, seçimlerde açıkladığı vaatlerin ötesinde yeni taleplerde bulunuyor. Bu talepler de İran'ın güvenliğini ilgilendiriyor. İran da milli güvenliği ilgilendiren konularda müzakere yapmayacağını ilan etti. İran sadece Trump'ın ayrıldığı nükleer anlaşmanın müzakere edilebileceğini söylüyor."
Yezdani, İran ve Suudi Arabistan arasında devam eden müzakereler ve Irak'ta ay sonu yapılacak toplantı ile bölge ülkeleri arasındaki gerginliğin azalabileceğini belirtti.
"Nükleer anlaşma ile ilgili uzlaşı sağlanması uzak ihtimal değil"
İran'ın deneyimli diplomatlarından eski büyükelçi Afşar Süleymani de yaptırımlar ve Kovid-19 nedeniyle ülkenin birçok yönden zor durumda olduğunu ve bu nedenle yaptırımların kalkması ile paraların serbest bırakılmasının hükümetin öncelikleri arasında olacağını söyledi.
Gerginliğin bitirilmesi, bölge ve dünya ile ilişkilerin geliştirilmesi de ortak çıkarlar açısından dış siyasette izlenecek politikalardan biri olacağını vurgulayan Süleymani, "Mevcut şartlarda hükümet ve rejim arasındaki uyum nedeniyle İran'ın dış siyasetinde gerginliğin bitirilmesi için ortam müsaittir. ABD Orta Doğu ve Batı Asya'da, özellikle de Suriye, Irak ve Afganistan'da başarısız olmuştur. Washington, dış siyasette önceliği Rusya ve Çin'i kontrol etmeye veriyor. Bu nedenle İran ve ABD, müzakere yoluyla ihtilafları çözmek için etkili adımlar atabilir." şeklinde konuştu.
İki tarafın da sert hareketlerde bulunacağı ihtimalini yok sayamayacaklarına ancak ihtilafların çözülmesinin de mümkün olduğuna dikkati çeken Süleymani, şu değerlendirmede bulundu:
"Reisi kabinesinin onay almasından 2 hafta sonra Viyana'daki görüşmeler tekrar başlayabilir ve nükleer anlaşma ile ilgili uzlaşı sağlanması uzak ihtimal değil. Bölgedeki gerginliğin kısa sürede biteceğine ihtimal vermiyorum. İran ve Suudi Arabistan arasındaki müzakereler sonuç verirse Yemen'deki krizin bitmesi için etkili adımlar atılabilir. İran ve ABD yaptırımların kaldırılması ve nükleer anlaşmaya dönülmesi konusunda anlaşabilir. Bu olursa diğer meseleler de müzakereye açılabilir. Unutmayalım ki Tahran ve Washington, Afganistan, Irak ve Suriye'deki durumla ilgili birçok defa müzakere ve iş birliği yapmıştır."
İran ve Suudi Arabistan arasında Yemen ile ilgili devam eden müzakerelere de değinen Süleymani, "Sonraki aşamalarda bölge güvenliği çerçevesinde, İran ve bölge ülkelerinin askeri kapasiteleriyle ilgili BM temsilcisinin de katılımıyla müzakereler yapılabilir. İran bu kapsamda bölge ülkelerine bazı önerilerde de bulunmuştur." diye konuştu.