Uluslararası uyuşturucu kaçaklığı yaptığı iddiasıyla tutuklandıktan sonra 2010 yılında tahliye edilen İranlı organize suç örgütü lideri firari Naci Şerifi Zindaşti ve 20 sanığın yargılandığı duruşmaya devam edildi. İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar Efkan Öveç ve Cem Dursun, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yöntemiyle bağlandı, bazı müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Başka bir suçtan dolayı tutuklu bulunan Sanık İsmail Güçlü savunmasında, “Ben Naci Şerifi Zindaşti'yi ve yakınındaki hiç kimseyi tanımam. Mahallemden Arap lakaplı ve rahmetli Bingöllü Yavuz lakaplı kişiler aracılığıyla tanıştım. O zamanlar maddi sıkıntı çekiyordum. Bana Zindaşti için iş adamı, milletvekilleriyle arkadaş dendi. Bu meselelerle adının basına yansımasını istemediklerini, ticari itibarının zedelenmesini istemediklerini söylediler. Ben de bunun üzerine suçu üstlenmeyi kabul ettim. Beni Basın Ekspres yolunda bir rezidansa götürdüler. Zindaşti'yi ilk kez orada gördüm. Oda da 2 avukatı birkaç kişi daha vardı. Bana bir silah verdiler, silahla birlikte Vatan Emniyete gidip teslim oldum. Bana nezarette yanımda bulunsun diye bin 500 TL para verdiler. Onun dışında da hiç para almadım. Çünkü parayı emniyetten sonra vereceklerdi. Emniyette sorgu sırasında polisler bana ‘biz senin bu suçu işlemediğini biliyoruz. Bu adam teröre destek veren, uyuşturucu baronu olan birisi' deyince Zindaşti'nin nasıl bir insan olduğunu öğrendim. Bunun üzerine ben de her şeyi itiraf ettim. Ben sonuçta vatanını seven birisiyim. Ben ne bu suçu işledim ne de bunlardan birisini tanırım ben sadece nasıl biri olduğunu bilmeden bu suçu üstlendim” dedi.