Ankara
Hattat Ahmet Bursalı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hat sanatının insanlığın ortak mirası kabul edilmesinin gecikmiş bir karar olduğunu söyledi. Arapça harflerle yazılmasına rağmen Osmanlı döneminden bugüne taşınan ve öncülüğünü Türklerin yaptığı bu sanatın listeye kabul edilmesinden memnun olduklarını ifade eden Bursalı, Türkiye'de son yıllarda popülerliği artan Hüsn-i Hat sanatının UNESCO listesine alınmasıyla bilinirliğinin artacağına inandıklarını bildirdi.
Hüsn-i Hat sanatına gösterilen ilgiye ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bursalı, "Kati kuralları olan, çok sabır ve çok çalışmayı gerektiren bir sanat. İnsanlar bunu genellikle hobi olarak görüyor. Bu sanatı hobi olarak gördüklerinde yapmaları çok zorlaşıyor. Belli tekrarları çok fazla yaptığımızdan insanlara sıkıcı gelebiliyor. Çok rağbet olsa da bunu devam ettirebilen çok az. 'Ben başlayacağım.' deyip 5-6 sene sürdürebilen talebe sayısı çok az." diye konuştu.
Sergi için yer ve sponsor bulmakta sorun yaşadıklarını dile getiren Bursalı, "Kültürel miras olarak kabul edilmesi devlet yönünden de biraz daha ilgi gösterilmesine katkı sağlayacaktır diye düşünüyorum." dedi.
"Hattatlar 1400 yıldır ayetleri en güzel şekilde yazmak için çalışıyor"
Hattat Ferhat Kurlu da Müslüman sanatkarların 1400 yıldır ayetleri ve mukaddes metinleri hep daha güzel şekilde yazmak için çabaladıklarını anlattı.
Geç gelmiş bir karar olduğunu ifade eden Kurlu, "Dünyanın neredeyse üçte biri Müslüman toplumlardan oluşuyor ve hat sanatı da bu toplumların çok kıymetli bir değeridir. Hak yerini bulmuştur, çok da isabetli olmuştur." dedi.
Alınan kararın hattatların öz güvenini artıracağına inandığını belirten Kurlu, "Sanatın kendisi gibi ilerleyişi de biraz ağaçlara su yürümesi gibidir. Yani tüketilen popüler kültür öğesi olmadığı için ilgi de ona göre yavaştır." değerlendirmesinde bulundu.
Kurlu, Türkiye'de ve dünyanın birçok yerinde hat kurslarının bulunduğunu, insanlığın ortak mirası kabul edilmesinin hat sanatının yaygınlaşmasına katkı sunacağına inandığını söyledi.
"Ruhu besleyen, insana yön veren bir sanat"
Hat sanatına ilgisinin yedi yıl önce başladığını ve geçen ay icazet yazısını hocasına teslim ettiğini belirten hattat Elif Nur Durmuş ise İslam sanatları arasında en çok hat sanatının ilgisini çektiğini anlattı. Hat sanatına başladığında büyük keyif aldığını ifade eden Durmuş, zaman zaman zorlandığını ancak sabır ve istikrarlı çalışmalarının sonunda hattat olduğunu kaydetti.
Hüsn-i Hat'ın manevi yönden de "ruhu besleyen, insana yön veren" bir sanat olduğunu kaydeden Durmuş, atölye açarak eğitim vermeyi ve eserlerini sergilemek istediğini bildirdi.
UNESCO tarafından insanlığın ortak mirası kabul edilmesinin hat sanatı için önemine işaret eden Durmuş, "Kuran'ı Kerim Mekke'de indi, Mısır'da okundu, İstanbul'da yazıldı, yazılmaya da devam ediliyor. Bu mirası korumak, yaşatmak, sanatçı olarak bize düşen bir görev. Hat sanatı keşfedilmeyi bekleyen bir sanattı, UNESCO tarafından daha da gün yüzüne çıkartılmış oldu." ifadelerini kullandı.