Bursa Büyükşehir Belediyespor'un sporcusu olan İlgün, AA muhabirine, 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları'nda yaşadıklarını ve duygularını anlattı. Tokyo'ya 10 gün öncesinden gittiklerini, havaalanında 108 kişilik kafileyle yaklaşık 7 saat yeni tip koronavirüs (Kovid-19) testi sonuçlarını beklediklerini belirten Hatice Kübra, "Bizim için hüsranla başladı diyebiliriz çünkü hem salgın nedeniyle ertelenen olimpiyatlar var hem de orada uzun süre kalacağız. Tüm herkesin testlerinin yapılmış olması gerekiyordu." diye konuştu.
Negatif çıkan test sonuçlarını aldıktan sonra olimpiyat köyüne gittiklerini aktaran milli sporcu, şöyle devam etti:
"Ayrıca korkumuz da vardı, pozitif çıkarsak olimpiyatlarda yarışamayacaktık. Benim birkaç rakibim pozitif çıktığı için ülkelerine geri dönmek zorunda kaldı. 5 yıl bekliyorsun, orada pozitif çıktığın an emeklerinizin boşa gideceğini bildiğiniz için odadan dışarı hiç çıkmadık. Sürekli kilo kontrolü yaptık. Bununla da ayrı bir mücadele içindeyiz. Tabii ki benim böyle bir sorunum yoktu. Yemek yiyip kilo almayanlardanım. Bu yüzden de çok kıskanılıyorum, arkadaşlarım tarafından. Onlara ayak uydurmak zorundaydım çünkü yanlarında yemek yiyemiyorum. Yemeklerde bir sıkıntımız olmadı, helal bölüm vardı."
"İlk kez ayaklarımın titrediğini hissettim"
Hatice Kübra İlgün, maç günü geldiğinde çok ayrı bir stres yaşadığını belirterek, olimpiyatlara katılmak için kurduğu hayali gerçekleştirmekten duyduğu mutluluğu dile getirdi.
Zorluklarla olimpiyatlara katılmaya hak kazandığını anlatan Hatice Kübra, "16 yılın emeği var. Orada bir rauntta 3 maç yapıyorsun, 6 dakika var ve 6 dakikada bunu ortaya koymak zorundasın. Çok zorlandım ve ilk kez ayaklarımın titrediğini hissettim. Oranın heyecanı başkaymış ve seyircisiz olmasına rağmen böyle bir şey yaşamak... Seyirci olsaydı ne yapardım bilmiyorum. Bu sporu yaptığımı olimpiyatlarda o ringe çıktığım an hissettim." diye konuştu.
Başarılı sporcu, ilk maçının çok rahat geçtiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İkinci maçta rakibim, ABD'liydi. Daha önce 5 defa yendiğim bir rakipti ki ringde ben onu tataminin içine bile almıyordum. O derece 20 sayı farklarla yendiğim bir rakipti ama onun sadece bana çalıştığını biliyordum çünkü son iki olimpiyat şampiyonunu çok rahat yeniyordu. Bir beni yenememişti ama demek ki olimpiyatlarda yenilmem gerekiyormuş ki yenildim. Bir yerde de yumruklarıma puan çıkmadı. Tabii ki bunlar bahane değil. İstesem ben aynı şekilde dövüşebilirdim. Demek ki oranın stresini kaldıramadım o an. Daha sonra repesaj maçına çıkacağım, bu sefer de 'Rakibim finale çıksın.' diye dua ediyorum. Finale çıkıp şampiyon oldu, açık ara farkla. Bana da repesaj hakkı doğdu. İlk maçta Faslı bir rakibimle dövüştüm. Ardından da son iki olimpiyat şampiyonunu eleyen İranlı ama mülteci olarak gelen bir sporcuyla dövüşerek, boyu 1,85 ben de 1,76'yım. Onu yenerek, bronz madalyayı garantiledim."
"Rahmetli babama verdiğim bir söz vardı, olimpiyat madalyası sözü"
Türkiye'ye bronz madalya başarısını armağan ettiği için duyduğu mutluluğu ifade eden Hatice Kübra, şunları anlattı:
"Gönül isterdi ki altın madalya kazanayım çünkü buna çok yakındım ve çok istiyordum. Hep rüyalarıma giriyordu ve hayallerimde Türk bayrağıyla ringde tur atmak vardı. Maçı aldıktan sonra Türk bayrağıyla tur atarken ben ağladım, tüm Türkiye ağlamış. Bunu çok kişiden duydum. Bu duygu çok başka. Kürsüde olmak, Türk bayrağını dalgalandırmak, ringde tur atmak; bunları ayrı bir şekilde yaşadım. Benim rahmetli babama verdiğim bir söz vardı, olimpiyat madalyası sözü. Bunu da gerçekleştirdiğim için ayrıca mutluyum."
Madalyanın ardından yaşadığı duygularını anlatan İlgün, şöyle devam etti:
"Madalya aldıktan sonra annemle görüntülü konuştuk. O ağlıyor, bana da 'ağlama' diyor ama ikimiz de aynı anda ağladık. Daha sonra Belediye Başkanımızla görüştük. Zaten herkes ağlamıştı. Ben bir yandan buruğum, altın madalya alamadığım için ama bronz madalya aldığım için de gururluydum. Sonuç olarak sporun zirvesi ve zirvede olmak ayrı bir duyguydu. Çok mutlu olmuştum."
2024 Paris Olimpiyatları hazırlıklarına başladı
Hatice Kübra İlgün, Bursa Uludağ Üniversitesi Beden Eğitimi Öğretmenliği Bölümü'nden mezun olduğun değinerek, şubat ayında öğretmenlik yapacağını bildirdi.
Aynı zamanda yüksek lisans yapıp öğretim görevlisi olmak istediğini anlatan İlgün, "Bilgilerimi, tecrübelerimi benden sonra gelecek nesillere aktarmak, en büyük temennim çünkü biz, birer rol modeliz. Bizi, beni örnek alan binlerce sporcu var. Onlara iyi bir örnek olmak zorundayım. Bu, benim boynumun borcu. Daha sonra 2024 Paris Olimpiyatları var. Antrenmanlarıma zaten başladım. Seneye Avrupa ve Dünya Şampiyonası var. Yavaş yavaş hazırlanıp 2024'te altın madalyayı hem ülkeme hem de Bursa'ya kazandırmak istiyorum." diye konuştu.