Toplum olarak en ufak bir rahatsızlıkta hemen ecza dolabına sarılıyor, özellikle de antibiyotik kullanımında sınırları zorluyoruz. O kadar ki, grip, nezle ve soğuk algınlığı gibi “mevsimsel” ve “hafif” hastalıklarda, “kişi kendisinin doktorudur” düşüncesiyle hekim kontrolünden geçmeyi bile gerekli görmüyor, uzman tavsiyesinden çok, çevremizin tavsiyelerini dikkate alarak gereksiz ve bazen de aşırı dozda ilaç kullanarak hemen iyileşeceğimizi sanıyoruz.
“Antibiyotik virüslere etki etmez”
İstanbul Aydın Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Anabilim dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Şükrü Aynacıoğlu, özellikle gereksiz ve fazla antibiyotik kullanımının insan vücuduna son derece olumsuz etkilerinin olduğunu ifade ederek, “Antibiyotikler sadece bakterilere karşı etkilidir. Nezle ve grip gibi virütik enfeksiyonların tedavisinde antibiyotiklerin kullanılması sakıncalıdır. Çünkü antibiyotiklerin gereksiz yere kullanılması, bakterilere karşı vücudun savunma mekanizmasını zayıflatır ve enfeksiyonların çok daha kolay bir şekilde meydana gelmesine neden olur. Dolayısıyla enfeksiyon nedeni aydınlatılmamış ise, enfeksiyon tanısı doğru konmuş ancak seçilen antibiyotik yanlış ise, antibiyotik dozunun yetersiz ya da doz aralıklarının uygunsuz olması durumlarında antibiyotikler gereksiz ve yanlış kullanılmış olur” dedi.
İlaçların birbiriyle etkileşimine dikkat!
İlaçların, bir hastalığın tedavisinde kullanılırken vücudun diğer sistemlerini de etkilediğini hatırlatan Prof. Dr. Aynacıoğlu, “Örneğin, baş ağrısını gidermek için kullanılan bir ilaç mide şikayetlerine ve bulantı-kusmaya neden olabilir, hatta böbreklere zarar verebilir. Unutulmaması gereken bir konu da ilaçlar aşırı dozda kullanıldıklarında vücudun birçok yerini etkileyeceklerinden zehirlenmelere hatta ölümcül sonuçlar doğurabilmektedirler. Bu nedenle ilaçların hekim denetiminde reçete edildikten sonra kullanılması çok önemlidir” açıklamasında bulundu. Diyabet, tansiyon ve kalp rahatsızlıkları gibi kronik hastalıkları olanların genelde, kullandıkları ilaçları ne zaman, nasıl ve hangi dozda kullanacaklarını iyi bir şekilde öğrenip uyguladıklarına dikkat çeken Prof. Dr. Aynacıoğlu, “Bu hastaların yeni bir ilaç kullanmaya başladıklarında dikkat etmeleri gereken noktalar vardır. Çünkü iki ya da daha fazla ilaç kullanılması durumunda bu ilaçlar birbirleriyle etkileşebilirler (ilaç-ilaç etkileşimleri). Yani bu ilaçlar birbirlerinin etkisini arttırabilirler, tersine azaltabilirler ya da hiçbir değişikliğe yol açmazlar. Birbirlerinin etkilerini artırmaları durumunda istenmeyen yan etkilere hatta zehirlenmelere neden olabilirler. Bazen de birbirlerinin etkilerini azaltabilirler, bu durumda da yetersiz tedaviyle karşı karşıya kalırız” şeklinde konuştu.
“Akılcı ilaç kullanımı şart”
Gereksiz ve aşırı ilaç kullanımının verebileceği zararların önüne geçebilmek için tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ‘Akılcı İlaç Kullanımı’ hareketinin başlatıldığını kaydeden Prof. Dr. Aynacıoğlu, “Akılcı ilaç kullanımının temel felsefesi ‘ne eksik, ne fazla, uygun dozda, uygun hastaya, uygun zamanda, uygun yolla, uygun ilacın kullanılması’ olmalıdır. Akılcı ilaç kullanımını sağlamada devlet otoritesine, sağlık çalışanlarına (hekim, hemşire, eczacı ve diğer tüm sağlık çalışanları) ve sağlık birimlerine (aile sağlık merkezleri gibi) büyük işler düşmektedir. Ayrıca toplum bilincinin artırılmasında hasta ve hasta yakını, meslek örgütleri ve görsel ve yazılı medyanın da önemli görevleri bulunmaktadır” diye konuştu.
“Antibiyotik virüslere etki etmez”
İstanbul Aydın Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Anabilim dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Şükrü Aynacıoğlu, özellikle gereksiz ve fazla antibiyotik kullanımının insan vücuduna son derece olumsuz etkilerinin olduğunu ifade ederek, “Antibiyotikler sadece bakterilere karşı etkilidir. Nezle ve grip gibi virütik enfeksiyonların tedavisinde antibiyotiklerin kullanılması sakıncalıdır. Çünkü antibiyotiklerin gereksiz yere kullanılması, bakterilere karşı vücudun savunma mekanizmasını zayıflatır ve enfeksiyonların çok daha kolay bir şekilde meydana gelmesine neden olur. Dolayısıyla enfeksiyon nedeni aydınlatılmamış ise, enfeksiyon tanısı doğru konmuş ancak seçilen antibiyotik yanlış ise, antibiyotik dozunun yetersiz ya da doz aralıklarının uygunsuz olması durumlarında antibiyotikler gereksiz ve yanlış kullanılmış olur” dedi.
İlaçların birbiriyle etkileşimine dikkat!
İlaçların, bir hastalığın tedavisinde kullanılırken vücudun diğer sistemlerini de etkilediğini hatırlatan Prof. Dr. Aynacıoğlu, “Örneğin, baş ağrısını gidermek için kullanılan bir ilaç mide şikayetlerine ve bulantı-kusmaya neden olabilir, hatta böbreklere zarar verebilir. Unutulmaması gereken bir konu da ilaçlar aşırı dozda kullanıldıklarında vücudun birçok yerini etkileyeceklerinden zehirlenmelere hatta ölümcül sonuçlar doğurabilmektedirler. Bu nedenle ilaçların hekim denetiminde reçete edildikten sonra kullanılması çok önemlidir” açıklamasında bulundu. Diyabet, tansiyon ve kalp rahatsızlıkları gibi kronik hastalıkları olanların genelde, kullandıkları ilaçları ne zaman, nasıl ve hangi dozda kullanacaklarını iyi bir şekilde öğrenip uyguladıklarına dikkat çeken Prof. Dr. Aynacıoğlu, “Bu hastaların yeni bir ilaç kullanmaya başladıklarında dikkat etmeleri gereken noktalar vardır. Çünkü iki ya da daha fazla ilaç kullanılması durumunda bu ilaçlar birbirleriyle etkileşebilirler (ilaç-ilaç etkileşimleri). Yani bu ilaçlar birbirlerinin etkisini arttırabilirler, tersine azaltabilirler ya da hiçbir değişikliğe yol açmazlar. Birbirlerinin etkilerini artırmaları durumunda istenmeyen yan etkilere hatta zehirlenmelere neden olabilirler. Bazen de birbirlerinin etkilerini azaltabilirler, bu durumda da yetersiz tedaviyle karşı karşıya kalırız” şeklinde konuştu.
“Akılcı ilaç kullanımı şart”
Gereksiz ve aşırı ilaç kullanımının verebileceği zararların önüne geçebilmek için tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ‘Akılcı İlaç Kullanımı’ hareketinin başlatıldığını kaydeden Prof. Dr. Aynacıoğlu, “Akılcı ilaç kullanımının temel felsefesi ‘ne eksik, ne fazla, uygun dozda, uygun hastaya, uygun zamanda, uygun yolla, uygun ilacın kullanılması’ olmalıdır. Akılcı ilaç kullanımını sağlamada devlet otoritesine, sağlık çalışanlarına (hekim, hemşire, eczacı ve diğer tüm sağlık çalışanları) ve sağlık birimlerine (aile sağlık merkezleri gibi) büyük işler düşmektedir. Ayrıca toplum bilincinin artırılmasında hasta ve hasta yakını, meslek örgütleri ve görsel ve yazılı medyanın da önemli görevleri bulunmaktadır” diye konuştu.