Ege Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Osman Karatay’ın konuşmacı olarak katıldığı konferans, GAÜN Fen Edebiyat Fakültesi Ömer Asım Aksoy Konferans Salonu’nda yapıldı. Karatay, bugüne kadarki tarih çalışmalarında askeri ve siyasi tarihin önde tutulduğunu, medeni tarihin daima geride bırakıldığını söyleyerek, tarihin esasının medeni tarihten ibaret olduğunu ifade etti.
Türklerin tarımcı, eski dönemde şehirleri olan bir toplum olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Karatay, bunların hiçbir şekilde ele alınmadığını, bilinmediğini belirterek, "Türkler, göçebe ve kılıç sallamaktan ok atmaktan başka mahareti olmayan bir topluluk olarak görülüyor. Göçebelik elbette utanılacak bir şey değildir gurur duyulacak bir şeydir. Göçebelik medeniyette ileri bir hamledir fakat tarih bundan ibaret değildir. Biz Türk tarihinin medeni boyutunun öne çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü siyasi, askeri başarılar gelip geçicidir. Medeni eserler, kültür kalıcıdır. Başta Rusya’da Petersburg Ermitaj Müzesi olmak üzere müzeleri süsleyen ve hiçbir tarih kitabımızda yer almayan bize ait olan çok değerli eserler var. Dünyanın başka yerlerindeki insanlar taş devrini yaşarken, atalarımızın Sümer’e denk olarak milattan önce 2 binlerde Orta Asya’da şehirlerde yaşadıkları bilgisi bunlar bilinen şeyler değil hiçbir kitabımızda yer almaz. Bunları vurgulamamız ve üzerinde durmamız gerekir” dedi. Doç. Dr. Karatay, “Türkçe matematiği olarak baktığımızda, dünyanın en ileri dili fakat dillerin yaygınlığı siyasi güçle alakalı olduğu için İngiltere ve Amerika üzerinden İngilizce yaygın. Başka bir siyasi güç olduğu zaman onun dili yaygın olur. Türkçenin son derece zengin kelime haznesi var. Kullanımı pratik ve çok eskilere dayanıyor. Kendini çok iyi koruyor. Kendi içinde muhafazakâr bir dil bunun kıymetini bilmemiz gerekirdi. Başka ulusların dilleri çok ilkel aşamalardayken Türkçenin çok ilerilerde olduğu bilgisi bizde yok ve bugün bile dilimizi küçük görüyoruz. Türkçe şehirli, yerleşik tarımcı bir medeniyetin dili olarak ortaya çıkmış. Daha sonra arazi şartlarına göre göçebelik yayılmış. Türkçe göçebelerin dili değil yerleşik şehirli bir halkın dili çünkü Türkçenin göçebe lisanında olmayan bir kelime haznesi var” dedi. Karatay, Türkçe’nin tarih öncesinden günümüze gelen üstünlüğünün görülmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
Konferansın açılışında konuşan GAÜN Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Yunus Emre Tansü ise “Atatürkçü Düşünce Topluluğu ve Genç Katılım Topluluğu olarak birkaç yıldır beraber faaliyetler düzenliyoruz. Burada pek çok Türk ve dünya çapında tanınmış bilim adamlarını konuk ettik. Bugün de dünya çapında tanınmış bir tarihçimiz Doç. Dr. Osman Karatay’ı konuk ediyoruz. Vereceği konferansı ilgiyle izleyeceğimize eminim” şeklinde konuştu.
Türklerin tarımcı, eski dönemde şehirleri olan bir toplum olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Karatay, bunların hiçbir şekilde ele alınmadığını, bilinmediğini belirterek, "Türkler, göçebe ve kılıç sallamaktan ok atmaktan başka mahareti olmayan bir topluluk olarak görülüyor. Göçebelik elbette utanılacak bir şey değildir gurur duyulacak bir şeydir. Göçebelik medeniyette ileri bir hamledir fakat tarih bundan ibaret değildir. Biz Türk tarihinin medeni boyutunun öne çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü siyasi, askeri başarılar gelip geçicidir. Medeni eserler, kültür kalıcıdır. Başta Rusya’da Petersburg Ermitaj Müzesi olmak üzere müzeleri süsleyen ve hiçbir tarih kitabımızda yer almayan bize ait olan çok değerli eserler var. Dünyanın başka yerlerindeki insanlar taş devrini yaşarken, atalarımızın Sümer’e denk olarak milattan önce 2 binlerde Orta Asya’da şehirlerde yaşadıkları bilgisi bunlar bilinen şeyler değil hiçbir kitabımızda yer almaz. Bunları vurgulamamız ve üzerinde durmamız gerekir” dedi. Doç. Dr. Karatay, “Türkçe matematiği olarak baktığımızda, dünyanın en ileri dili fakat dillerin yaygınlığı siyasi güçle alakalı olduğu için İngiltere ve Amerika üzerinden İngilizce yaygın. Başka bir siyasi güç olduğu zaman onun dili yaygın olur. Türkçenin son derece zengin kelime haznesi var. Kullanımı pratik ve çok eskilere dayanıyor. Kendini çok iyi koruyor. Kendi içinde muhafazakâr bir dil bunun kıymetini bilmemiz gerekirdi. Başka ulusların dilleri çok ilkel aşamalardayken Türkçenin çok ilerilerde olduğu bilgisi bizde yok ve bugün bile dilimizi küçük görüyoruz. Türkçe şehirli, yerleşik tarımcı bir medeniyetin dili olarak ortaya çıkmış. Daha sonra arazi şartlarına göre göçebelik yayılmış. Türkçe göçebelerin dili değil yerleşik şehirli bir halkın dili çünkü Türkçenin göçebe lisanında olmayan bir kelime haznesi var” dedi. Karatay, Türkçe’nin tarih öncesinden günümüze gelen üstünlüğünün görülmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
Konferansın açılışında konuşan GAÜN Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Yunus Emre Tansü ise “Atatürkçü Düşünce Topluluğu ve Genç Katılım Topluluğu olarak birkaç yıldır beraber faaliyetler düzenliyoruz. Burada pek çok Türk ve dünya çapında tanınmış bilim adamlarını konuk ettik. Bugün de dünya çapında tanınmış bir tarihçimiz Doç. Dr. Osman Karatay’ı konuk ediyoruz. Vereceği konferansı ilgiyle izleyeceğimize eminim” şeklinde konuştu.