Gaziantep’te Nasıl Yaşayacağız?
Basın toplantısı Gaziantep Kulübü Kurucu Başkanı Necati Binici’nin açılış konuşması ile başladı. Binici, ‘’Gaziantep ile ilgili 20 yıl sonrasına bakıldığında Suriyeli Nüfusunun kent nüfusunun yüzde 50’sini oluşturacağı öngörülüyor. Türkiye’de 1,62 olan doğurganlık hızı, Suriyelilerde 5,3. 20 yıl sonra Gaziantep’te nasıl yaşayacağız?’’ diye sordu.
Baş Edilemez Sorunlarla Karşı Karşıyayız
Binicinin konuşmasının ardından Gaziantep Kulübü Başkanı Kübra Kayın, 41 STK’nın imzasıyla hazırlanan raporu okudu. Kayın, ‘’Suriye’de baş gösteren iç karışıklıklardan sonra ilk gelişlerin başladığı Nisan 2011 tarihinden bu yana hükümetimiz tarafından açık kapı politikasının uygulanması ile ülkemize düzensiz ve kontrolsüz olarak gelen Suriyelilerin zaman içinde kadim şehrimizin eşsiz tarihi ve kültürel değerlerine, sosyal ve iş hayatına olumsuz etkilerine tanık olmaktayız. Suriyelilerle “Geçici Koruma Rejimi” kapsamında geçici sığınmacı olarak 13 yıldan beri birlikte yaşamakta, yaşamsal her şeyi paylaşmaktayız. Bu insan olmanın gereği gönüllü ve isteyerek yaptığımız bir davranıştır. Geçici koruma rejimi; uluslararası standartlara uygun olarak ortaya konmuş bir düzenleme olup ülkeye giriş yapan ani ve kalabalık mülteci hareketlerinde yapılması gerekenleri içermektedir. Bu kapsamda Suriyelilere sınırsız kalış ve kendi istekleri dışında zorla göndermemeyi, acil insani ihtiyaçlarının karşılanması ile oluşturulan kamplarda barınma, iaşe, sağlık, güvenlik gibi temel ihtiyaçlarının karşılanması amaçlanmaktadır. Kısa bir zamanda milyonlarca sığınmacının ülkemize gelmesi, bu konuda yasalarımızın ve uluslararası benimsenmiş kuralların göz ardı edilerek, palyatif uygulamalarla bugüne gelinmiş olması, baş edilemez sorunlarla karşı karşıya kalmamıza neden olmuştur.’’
Türkçe Bilmeyen Avukatlarımız Var
Suriye uyruklu öğrencilere üniversitelerde özel kontenjanlar açıldığını aktaran Kayın, ‘’Fakültelerimizden mezun olmuş Suriyeliler ise bambaşka bir sorun oluşturmaktadır. Hukuk Fakültesini bitirip avukat olmuş, T.C. vatandaşı olmuş, Baroya kabul edilmiş, avukatlık ofisi açmış ama Türkçe bilmeyen Suriyeli avukatlarımız mevcuttur. Türkçe bilmeden Türkiye’deki bir hukuk fakültesinden mezun olunabilmesi oldukça düşündürücüdür.’’