İstanbul
Yazar Erol Mütercimler’in, "halkın bir kesimini sosyal sınıf, din, mezhep cinsiyet, bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama" suçundan 9 aydan 1,5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istemiyle yargılanmasına başlandı.
İstanbul 12. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşmaya, sanık Erol Mütercimler 4 avukatıyla katıldı. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Şenol Kazancı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan ve İlim Yayma Cemiyeti ile KADEM’in de aralarında bulunduğu 9 müştekiyi ise avukatları temsil etti.
"O ifadede kasıt yoktur"
Savunma yapar sanık Erol Mütercimler, iddianamede belirtilen televizyon programındaki sözlerin kendisine ait olduğunu söyledi.
İfadesinde kesinlikle kasıt olmadığını belirten Mütercimler, şöyle devam etti:
"Benim hocalıkta 42 yılım bitti. 23 yıldır kesintisiz olarak televizyondayım. Öğretim üyeliği, meslek hayatım ve programcılığım bölümünde zaman zaman imam hatiplerle ilgili tartışmalar yapıldı. Ben de bu tartışmalara katıldım. Ben bütün konuşmalarımda o okulların yapısı, müfredatı, ders kitapları, öğretmenlerin niteliği ve okulların sayısı konusunda devamlı eleştiride bulundum ve nasıl iyileştirileceği hususunda bir öğretmen olarak daima düşüncelerimi paylaştım."
Hocalığı sürecinde imam hatip okullarının gereksiz olduğunu hiçbir zaman söylemediğini, tam tersine bu okulların bir cumhuriyet projesi olduğunu her zaman dile getirdiğini ifade eden Mütercimler, 6 ayrı üniversitede öğretim üyeliği yaptığı dönemlerde karşısına çıkan yüzlerce imam hatip mezunu öğrenciye de hiçbir zaman bu tür söylemlerde bulunmadığını anlattı.
"Üniversite hocalığımdan istifa ettim"
Dava konusu talihsiz sözlerinin programın başlamasından 3 saat 40 dakika sonra, programın bitmesine yakın söylendiğini anlatan Mütercimler, programda kafasında tasarladığı sözleri yanlış aksettirdiğini ve yanlış anlamaya sebebiyet verdiğini belirtti.
Mütercimler, savunmasında şunları kaydetti:
"Ben ’Bu işin altından nasıl kalkacağız?’ anlamında söz söyleyecektim. Sözleri söyledikten sonra diğer katılımcılardan da bir tepki gelmedi. Bir tepki gelseydi, ben deneyimli bir programcıyım, o kadar yıllık hocayım, düzeltmemi yapardım. Ben bu cümlenin bu şekilde kullanımını ertesi gün saat 11.00’de asistanımın uyarısıyla öğrendim. Daha sonra izleyince hemen oturdum ve kamuoyundan özrümü içeren basın açıklaması yazdım. Bu çeşitli internet sitelerinde yayımlandı. Bununla yetinmedim bazı televizyonlardaki haberlere katılarak bu özrümü kendi sesimle yineledim. Aynı zamanda çıktığım televizyondaki programa gönderdim. Veyis Bey bu açıklamamı programda okudu. Bununla da yetinmeyerek yaklaşık 16 yıldır eğitim verdiğim üniversite hocalığımdan istifa ettim. Kasıtla söylemiş olsaydım, ben burada bu düşüncemi bedeli ne olursa olsun sonuna kadar savunurdum.
Ergenekon’dan yargılandım. Orada da konuşmalarım suç olarak karşıma çıktı. Bunu göğsümü gere gere savundum ve 8 yıl 9 ay hapis cezası aldım. Ben düşünce ve tezlerimi her zaman savundum ancak bu davadaki iddia konusu sözlerimi öz düşüncem olmadığı için savunmuyorum. Kesinlikle o cümlede bir kastım yoktur. Huzurunuzda bu cümlemden ötürü üzülen insanlardan tekrar özür diliyorum. Ben bir suç işlemediğimi düşünüyorum. Bu nedenle beraatimi talep ederim."
"Bu durum bir canlı yayın kazasıdır"
Mütercimler’in avukatı Fatma Vildan Yirmibeşoğlu da programın ana konusunun merdiven altı ve ana akım tarikatlar olduğunu, sözlerin müvekkilinin ağzından dakikasında çıktığını savunarak, "Suça konu sözler genel program konusuna ve konuşmasına tamamen ters bir durumdur. Çünkü denetim altına alınmasını vurgulamıştır. Devletin koruması altında bulunan bu okullara karşı söz söylemesi tamamen program içeriğine zıt bir durumdur. Bu durum bir canlı yayın kazasıdır. Düşüncesini göstermemektedir." diye konuştu.
Bu sırada araya giren bazı müşteki avukatlarının ifadelere itiraz etmesi ve karşılıklı tartışmalar yaşanması üzerine, hakim tarafları uyardı.
Sanık avukatlarından Abdullah Karakoç da davada bu kadar müştekinin bulunmasının hayret verici olduğunu belirterek, "Atılı suç topluma karşı işlenen suçlar bölümündedir. Yargıtay kararlarına göre suçtan doğrudan zarar görmedikleri için katılmaları mümkün değildir. Bu nedenle şimdiye kadar ve gelecek olan katılma taleplerinin reddine karar verilmesini talep ediyoruz." dedi.
Müşteki avukatlarının müdahillik talepleri
Söz alan müştekilerden Avcılar İmam Hatipler Derneği Başkanı Seyfullah Sevinç, atılı sözler sebebiyle zarar gördüğünü düşündüğünü belirterek, şikayetçi olduğunu söyledi ve davaya müdahilliğine karar verilmesini istedi.
Tıp doktoru olan müşteki Sebahattin Ataoğlu da "Programın uzunluğuna göre suçu örtme amaçlı bir savunma yapılmıştır. Aslında program izlendiğinde sözlerde kekeleme, akıl sağlığını devre dışı bırakma gibi bir durum söz konusu değildir. Sanık kasıtlı veya değil hakaret suçunu işlemiştir. Şikayetçiyim, katılma talebim vardır." dedi.
Müştekiler Mustafa Varank, Şenol Kazancı, Bilal Erdoğan ve Muhammed Emin Demirkan’ın avukatı Ela Ezgi Yelmen ise şikayet dilekçelerini tekrar ettiklerini belirterek, "Ayrıca iddianamede yer almayan Şenol Kazancı adına şikayet dilekçemizi sunduk. Bütün müvekkillerim adına şikayetçiyiz, davaya katılmak istiyoruz. Bilirkişi incelemesi konusunda bizim muvafakatimiz yoktur." ifadesini kullandı.
Görüşü sorulan Cumhuriyet savcısı, Yargıtay içtihatlarına göre doğrudan doğruya bir zarar görme durumunun olması gerektiği şartları arandığından, katılma talebi bulunanlardan Avcılar İmam Hatipler Derneği Başkanı olan Seyfullah Sevinç’in, imam hatip okulları mezunlarının temsil durumu olması nedeniyle talebinin kabulüne, diğer katılma taleplerinin ise reddine karar verilmesini istedi.
Ara karar
Ara kararını açıklayan mahkeme, atılı suçtan zarar görme ihtimaline binaen İlim Yayma Cemiyeti ve Avcılar İmam Hatipler Derneği Başkanı Seyfullah Sevinç’in katılma taleplerini kabul etti.
Diğer katılma taleplerini, atılı suçun topluma karşı işlenen suçlar bölümünde olması, iddia edilen sözlerde direkt gerçek kişinin adının geçmemesi nedenleriyle reddeden mahkeme, KADEM ile ilgili müdahillik talebiyle ilgili ise derneğin tüzüğünün sunulmasından sonra karar verilmesini hükme bağladı.
Programdaki görüntüleri içeren CD’nin bilirkişiye verilmesi talebini kabul eden ve bilirkişi tarafından rapor düzenlenmesine karar veren mahkeme, sanığın ekonomik durumu ve cezai ehliyetinin araştırılması taleplerini dosya kapsamına göre reddetti.
Mahkeme duruşmayı, 22 Şubat 2021’e erteledi.
KADEM’den duruşma öncesi açıklama
Duruşma öncesi Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı önünde toplanan KADEM üyesi bir grup avukat, "Küfürsüz hayat mümkün" dövizleri taşıyarak davaya ilişkin açıklama yaptı.
Dernek adına yazılı açıklamayı okuyan avukat Müjgan Siyahçevik, Erol Mütercimler’in katıldığı bir televizyon programında, toplumun bir kesimine karşı duyduğu kini, provokatif bir dille ortaya döktüğünü ve imam hatip mezunlarını itibarsızlaştırmaya dönük bu çirkin sözlerin sadece yalan değil, yasalar uyarınca suç olduğunu dile getirdi.
Ağırlıklı olarak mütedeyyin ve muhafazakar ailelerin tercih ettiği imam hatip okullarının uğradığı bu çirkin saldırının ve hakaretin kabul edilemeyeceğini söyleyen Siyahçevik, "Halkımızın sahip olduğu değerleri hor ve hakir gören zihniyetin dışa vurumu olan bu tavır, toplumdaki huzur, uzlaşı ve sağduyu iklimini hedef almanın yanı sıra, imam hatip okullarında okuyan ve mezun olan herkesi toptan suçlu olarak göstermiştir. Nefret dolu söylemler bu bakımdan bir hak ihlalidir. Sahibi olduğumuz medeniyetimizin temel dayanağı iyiliği emretmek ve kötülükten sakınmayı amaçlayan imam hatiplerimizin itibarsızlaştırılmasına izin vermeyeceğiz." ifadelerini kullandı.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ve 16 müşteki isminin yer aldığı iddianamede, yazar Erol Mütercimler’in, imam hatip lisesi mezunlarıyla ilgili 7 Eylül 2020’de katıldığı bir televizyon programında söylediği sözler nedeniyle, "halkın bir kesimini sosyal sınıf den mezhep cinsiyet, bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama" suçunu işlediği belirtiliyor.
İddianamede, Mütercimler’in bu suçtan, 9 aydan 1,5 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.