Mesleğin son temsilcilerinden biri olan bakır ustası Hakan Kaynar, gelecek nesillere aktarılması için buhurdanlık üretmeye devam ediyor.
Türk-İslam tarihinde ve Osmanlı döneminde önemli bir yere sahip olan buhurdanlık, unutulmaya yüz tutuyor. Buhurdanlıklar, bakır kullanılarak ve tamamıyla el işçiliğiyle üretiliyor. Doğal ve kalıcı koku özelliğiyle eski zamanlarda çokça tercih edilmesine rağmen son zamanlarda çok az kişi tarafından kullanıyor. Tarihi Milattan Önce 4 bin yıl öncesine dayanan buhurdanlıkların, son temsilcilerinden olan ve 25 yıldır bakırcılık mesleğiyle uğraşan Hakan Kaynar, buhurdanlıkların unutulmaması ve gelecek nesillere aktarılması için üretimine devam ediyor.
“Buhurdanlık geleneğini yaşatmak istiyoruz”
Buhurdanlıkların son temsilcilerinden biri olan ve unutulmaması için üretimine devam eden Hakan Kaynar, "Buhurdanlık, eski bir geleneğimiz. Daha önceki kuşakların bildiği ve kullandığı bir şey. Eskiden Gaziantep’te ve genel olarak Anadolu’da yaygın olarak kullanılıyordu. İçinde bir köz yatağı bulunan, üzeri ajur deliklik olan, dumanın ve buhurun (Koku) çıkmasını sağlayan bir şeydir. Ateş yakıldıktan sonra ateşin üstüne ud ağacının küçük odunlarından, çam reçinesi, amber ağacına ait küçük odunlardan atıyoruz ve kısa sürede koku evin her yerine dağılıyor. Çok güzel doğal bir koku eve yayılır. Buhurdanlık tamamı el işinden olma bakırdan yapılıyor. Farklı teknikleri var. Yapılışı şu şekilde oluyor; önce formu veriliyor, daha sonra üzerine oyma işçiliği sağlanıyor, daha sonra ajur işçiliği yapılıyor ve son olarak ayaklar ile menteşesi montaj ediliyor. Eskiden evlerde oda parfümleri yoktu. Bu nedenle buhurdanlıklar kullanılırdı ve çok güzel koku yayardı. Daha önceki Osmanlı tekkelerinde, evlerde, saraylarda kullanılırdı. Biz zamanla bu gelenekten koptuk lakin biz bu geleneği tekrar yaşatmak istiyoruz” dedi.
“Bir evin her yerini rahatlıkla kokutabilir”
Buhurdanlıkların fiyatı ve nasıl kullanıldığı hakkında bilgiler veren Kaynar, “Üzerindeki el işçiliğine, büyüklüğüne, oyma işçiliğin inceliği ve sıklığına göre fiyat belirleniyor. En küçük buhurdanlığın yapımı yaklaşık 3 gün sürüyor. En küçük buhurdanlık 450-500 TL arasında değişiyor. Fiyatlar dediğim gibi işçilik ve boyuta göre değişiyor. 3 bin TL’ye 4 bin TL’ye kadar buhurdanlıkları yapabiliyoruz. İçine ateş ve köz katıyoruz. Daha sonra demlenen ateşin üstüne ud ağacının odun parçacıklarından, çam reçinesi, misk, amber, ada çayı, fesleğen, nane kısacası koku yayan her şeyi üstüne katabilirsiniz. Bir evin her yerini rahatlıkla kokutabilir” ifadelerini kullandı.
"100 kişiden 1 ya da 2 kişi tercih ediyor”
Buhurdanlıklara talebin olmadığını ancak buna rağmen unutulmaması için üretime devam ettiklerini söyleyen Kaynar, “Bunun talebi yok. 100 kişiden 1 ya da 2 kişi ancak biliyor ve tercih ediyor. Yeni nesil zaten bilmiyor. Biz buhurdanlığın son temsilcileriyiz. Bunu el işinde yapan nadir insanlardanız. Bu işten çokta bir şey kazanmıyoruz. Bizim amacımız bunu gelecek kuşaklara aktarmak ve ne olduğunun bilinmesi için yapıyoruz. Biz daha çok bunun yaygınlaşmasını ve buhurdanlığın kültürümüzde var olduğunu göstermek amacıyla gelecek kuşaklara aktarmaya çalışıyoruz. Hangi üslup kullanılmış, nedir, nasıl yapılmıştır, tekniği nedir, nasıl yakılır, niçin yapılmıştır gibi sorulara yanıt vermeye çabalıyoruz” diye konuştu.
Türk-İslam tarihinde ve Osmanlı döneminde önemli bir yere sahip olan buhurdanlık, unutulmaya yüz tutuyor. Buhurdanlıklar, bakır kullanılarak ve tamamıyla el işçiliğiyle üretiliyor. Doğal ve kalıcı koku özelliğiyle eski zamanlarda çokça tercih edilmesine rağmen son zamanlarda çok az kişi tarafından kullanıyor. Tarihi Milattan Önce 4 bin yıl öncesine dayanan buhurdanlıkların, son temsilcilerinden olan ve 25 yıldır bakırcılık mesleğiyle uğraşan Hakan Kaynar, buhurdanlıkların unutulmaması ve gelecek nesillere aktarılması için üretimine devam ediyor.
“Buhurdanlık geleneğini yaşatmak istiyoruz”
Buhurdanlıkların son temsilcilerinden biri olan ve unutulmaması için üretimine devam eden Hakan Kaynar, "Buhurdanlık, eski bir geleneğimiz. Daha önceki kuşakların bildiği ve kullandığı bir şey. Eskiden Gaziantep’te ve genel olarak Anadolu’da yaygın olarak kullanılıyordu. İçinde bir köz yatağı bulunan, üzeri ajur deliklik olan, dumanın ve buhurun (Koku) çıkmasını sağlayan bir şeydir. Ateş yakıldıktan sonra ateşin üstüne ud ağacının küçük odunlarından, çam reçinesi, amber ağacına ait küçük odunlardan atıyoruz ve kısa sürede koku evin her yerine dağılıyor. Çok güzel doğal bir koku eve yayılır. Buhurdanlık tamamı el işinden olma bakırdan yapılıyor. Farklı teknikleri var. Yapılışı şu şekilde oluyor; önce formu veriliyor, daha sonra üzerine oyma işçiliği sağlanıyor, daha sonra ajur işçiliği yapılıyor ve son olarak ayaklar ile menteşesi montaj ediliyor. Eskiden evlerde oda parfümleri yoktu. Bu nedenle buhurdanlıklar kullanılırdı ve çok güzel koku yayardı. Daha önceki Osmanlı tekkelerinde, evlerde, saraylarda kullanılırdı. Biz zamanla bu gelenekten koptuk lakin biz bu geleneği tekrar yaşatmak istiyoruz” dedi.
“Bir evin her yerini rahatlıkla kokutabilir”
Buhurdanlıkların fiyatı ve nasıl kullanıldığı hakkında bilgiler veren Kaynar, “Üzerindeki el işçiliğine, büyüklüğüne, oyma işçiliğin inceliği ve sıklığına göre fiyat belirleniyor. En küçük buhurdanlığın yapımı yaklaşık 3 gün sürüyor. En küçük buhurdanlık 450-500 TL arasında değişiyor. Fiyatlar dediğim gibi işçilik ve boyuta göre değişiyor. 3 bin TL’ye 4 bin TL’ye kadar buhurdanlıkları yapabiliyoruz. İçine ateş ve köz katıyoruz. Daha sonra demlenen ateşin üstüne ud ağacının odun parçacıklarından, çam reçinesi, misk, amber, ada çayı, fesleğen, nane kısacası koku yayan her şeyi üstüne katabilirsiniz. Bir evin her yerini rahatlıkla kokutabilir” ifadelerini kullandı.
"100 kişiden 1 ya da 2 kişi tercih ediyor”
Buhurdanlıklara talebin olmadığını ancak buna rağmen unutulmaması için üretime devam ettiklerini söyleyen Kaynar, “Bunun talebi yok. 100 kişiden 1 ya da 2 kişi ancak biliyor ve tercih ediyor. Yeni nesil zaten bilmiyor. Biz buhurdanlığın son temsilcileriyiz. Bunu el işinde yapan nadir insanlardanız. Bu işten çokta bir şey kazanmıyoruz. Bizim amacımız bunu gelecek kuşaklara aktarmak ve ne olduğunun bilinmesi için yapıyoruz. Biz daha çok bunun yaygınlaşmasını ve buhurdanlığın kültürümüzde var olduğunu göstermek amacıyla gelecek kuşaklara aktarmaya çalışıyoruz. Hangi üslup kullanılmış, nedir, nasıl yapılmıştır, tekniği nedir, nasıl yakılır, niçin yapılmıştır gibi sorulara yanıt vermeye çabalıyoruz” diye konuştu.