Yaşadığımız kente bir bakın. Her yerdeler. Nereye gidersek gidelim artık hep karşımızdalar. Adeta yabani bir pıtrak ot gibi istenmeyen yerlerde birer birer bitmekteler. Onlardan kaçamıyoruz... Kaçmamız neredeyse imkânsız... Son dönemlerde herkesin bildiği bir konu aslında alışveriş merkezleri sayısındaki artışlar. Bu kent merkezinde de ilçelerde de böyle... Yeşil alanlar, tarihi mekânlar ya da çeşitli kıymetli araziler üzerine plansızca, bilinçsizce adeta yangından mal kaçırırcasına dikilen eğrelti yapılar...
Memlekette alışveriş merkezinin olmadığı bir semt kalmadı neredeyse. Çok yakında her aileye bir alışveriş merkezi düşerse şaşırmamak gerekir. Çünkü gerçekten çok hızlı bir şekilde "avmlileşiyoruz." Ve bu da bilinçsiz bir şekilde gerçekleştiriliyor. Birçok semtte kütüphaneler, kültür merkezleri, Tiyatrolar, spor salonları ve çeşitli sanatların icra edildiği mekânlar mumla aranırken başımızı çevirdiğimiz her yerde alışveriş merkezi görüyoruz.
Kültür beşiği olan Gaziantep te alışveriş merkezlerinin sayısı müze sayımızı ve kültürel mecraların sayısını geçmiş durumda. Peki, ne oluyor da bu kadar çok alışveriş merkezi açılıyor? Gerçekten bu kadar çok sayıda alışveriş merkezine ihtiyacımız var mı? Ya da şöyle söyleyelim. Bizde neden her şey ticari kaygıyla yapılmış...
Gaziantep neden eğitim ve öğretimde hep aşağılarda... Kentin dinamikleri sadece paraya mı çalışır. Okuyan, öğrenen, sorgulayan bireyler yetiştirmek yerine neden sadece tüketen çarşı elamanları yetişmesine göz yumuyoruz? Neden insanları doğadan ve özünden kopartarak her şeyiyle stabil olan betonarmelerin içine hapsediyoruz? Cevap yok... Daha doğrusu bu soruları soran yok... Çünkü, Gaziantep’te her şey para olmuş... Okullara bile arsa bulunamıyor. Bu vebal kimin? Bu çarpıklığa izin veren yönetimlerin mi? Gözleri paradan başka bir şey görmeyen zenginlerin mi? Yoksa sistemin mi?