Diyarbakir
Merkez Sur ilçesinde binlerce yıllık geçmişe sahip, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası olarak tescillenen Diyarbakır Surları'nda yer alan "Küpeli Kapı"nın restorasyonu tamamlandı.
Osmanlı'da Kanuni Sultan Süleyman döneminde yapılan, İçkale ile Sur içini birbirine bağlayan ve devlet görevlilerinden ziyade halkın kullandığı Küpeli Kapı 6 yıl aradan sonra geçişler için kullanılmaya başladı.
Vali Münir Karaloğlu, AA muhabirine, surlarda restorasyon çalışmalarının 2 etapta devam ettiğini söyledi.
Kentin 1960'lı yıllara kadar sadece Sur içinden oluştuğunu fakat bu dönemden sonra dışta surlara bitişik gecekondu ve niteliksiz yapılaşmadan kaynaklı kötü bir görüntünün meydana geldiğini anlatan Karaloğlu, o görüntüyü gidermek için 4 etapta 300 yapıyı kamulaştırdıklarını belirtti.
"Vatandaşla helalleştik ve parasını ödedik, yıktık ve o bölgeyi tamamen açtık. Ama Benu Sen'de daha çok kamulaştırılacak binamız var. Finansman sağlandıkça kamulaştırmaya devam edilecek." diyen Karaloğlu, çalışmalar kapsamında restorasyon çalışmalarının devam ettiğini bildirdi.
"Küpeli Kapı halkın kullandığı kapı olarak tarihe geçmiştir"
İçkale'de yürütülen restorasyonda Küpeli Kapı'daki çalışmanın tamamlandığını ve kapıyı kullanıma açtıklarını ifade eden Karaloğlu, şöyle devam etti:
"İçkale'yi Sur içine bağlayan Saraykapı ve Küpeli Kapı olmak üzere iki ana kapımız var. Bu iki kapı Kanuni Sultan Süleyman döneminde yapılmış. Saraykapı, çoğunlukla devlet görevlilerinin yönetim merkezi olan İçkale'ye giriş çıkış yaptığı yer, Küpeli Kapı ise halkın kullandığı kapı olarak tarihe geçmiştir. Ramazan ayında Sur ilçesinde 6 yıldır kapalı olan Küpeli Kapı'nın restorasyonunu tamamladık. Geçişlere açılan kapıyla İçkale'deki Hazreti Süleyman Camisi ve çevresi ile Kurşunlu Cami Meydanını birleştirdik."
Surların 5 bin 200 metre uzunluğunda olduğunu ve bunların çok kısa sürede tamamlanmasının kolay olmadığını vurgulayan Karaloğlu, surlarda ihtiyaç duyulan bütün restorasyonu ara vermeden devam ettirmek istediklerini anlattı.
Tarihi surların kentin en önemli değeri olduğunu aktaran Karaloğlu, "Surların iyi korunması, iyi restore edilmesi, etrafının nitelikli hale getirilmesi Diyarbakır'ın hem kültürel, tarihi varlığının gelecek nesillere aktarılması hem de turizm açısından çok kıymetli." ifadelerini kullandı.
Diyarbakır'ın kültür ve turizm potansiyeli bakımından Türkiye'nin en önemli şehirlerinden biri olduğuna işaret eden Karaloğlu, Diyarbakır, Mardin ve Şanlıurfa'yı Mezopotamya'nın "altın üçgeni" kavramını kullanarak bir bölge olarak ele aldıklarını, altın üçgeninin gelecek dönemde kültür ve inanç turizmi bakımından Türkiye'nin de dünyanın da en önemli havzalarından biri olacağını kaydetti.
Vali Karaloğlu, "Surların iyi korunmuş ve restore edilmiş, gelen insanların surların hem içeriden hem dışarıdan rahatlıkla gezebiliyor olması kentin turizm potansiyelini de pozitif yönde etkileyecektir." dedi.