Ankara
Adıyaman'da Kahta Devlet Hastanesi'nde hemşire olarak görev yapan 33 yaşındaki Arslan, depremin yaşandığı saatlerde uyanık olduğundan sarsıntıyı başladığı anda hissettiğini söyledi.
Arslan, Van Depremi'nde kendisinin Bitlis'te olduğunu ve onu da derinden yaşadığını belirterek, o zaman hissedilen sarsıntının bunun yanında "hiç" olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Sarsıntının şiddetini artırmaya başlamasıyla aynı odada bulunan 18 aylık oğlu Ege'yi kucağına alarak, yatağın yanına indirdiğini anlatan Arslan, "Eşim de uyanmıştı zaten. Diğer kızımız Eliz'i hemen odasından aldı ve dördümüz hemen odada yatağın yanında bir yaşam üçgeni oluşturduk." dedi.
Sarsıntının olduğu saniyelerin onlar için saatlere bedel olduğunu gözyaşları içinde aktaran Arslan, 10-15 saniye beklediklerini ve arabanın anahtarını alarak hemen çocuklarıyla birlikte yalın ayak dışarı çıktıklarını dile getirdi.
Arslan, "Evden çıkarken duvarlar devrilmişti, çıkamayacağımızı düşündüm, çünkü devrilen duvar sırtıma değiyordu. Eşime, 'Çıkamayacağız, en azından yan yana kalalım.' dedim. Sonra çok şükür çıktık. Dışarı çıktığımızda etrafımızda çok fazla yıkılan bina vardı, bizimki tamamen devrilmemişti daha, o nedenle çıkabildik." diye konuştu.
"Çok ama çok arkadaşımızı kaybettik, kimse kalmadı"
Dışarı çıktıkları gibi akrabalarının iyi olup olmadıklarını öğrenmek için binalarına gittiklerini anlatan Arslan, "Gittiğimizde bina tamamen çökmüştü. Eşimin ablası, bu binada en üst katta oturuyordu, sıkıştığını gördüler, çok uğraştılar sonunda çıkardılar. Çok ama çok arkadaşımızı kaybettik, kimse kalmadı." diyerek duygularını dile getirdi.
Zeynep Arslan, kızı Eliz'in ikinci sarsıntıdan sonra çok korktuğunu, binaların çöktüğüne tanık oldukça daha da fenalaştığını belirtti.
Ailelerine ulaşabilmek için biraz daha Adıyaman'da kaldıklarını, ancak ikinci depremde düştüğünü ve fenalaştığını anlatan hemşire Arslan, sözlerine şöyle devam etti:
"Daha güvenilir olur düşüncesiyle annemin köyüne gittik, ama çok fazla ağrım vardı, duramıyordum. Hastaneye gittik ama her yer yaralılarla doluydu. Eşimin kardeşi Ankara'ya çocuklarımla birlikte beni getirdi. Hastaneye geldik ve müdahale edildi, kızım Beren 8 Şubat'ta dünyaya geldi. Bir mucize yaşıyorum, bebeğim sağlıklı bir şekilde kucağımda. Çocuklarım için elimden geldiğince en güzel geleceği sağlamaya çalışacağım. Ayaktayım, onlar için güçlü duruyorum. Bundan sonra da yine elimden geldiğince yardım etmeye çalışacağım."
"Yine işimin başına döneceğim"
Hayatını kaybeden yakınlarını düşününce bir yandan üzüldüklerini diğer yandan ise hayatta kaldıkları için şükrettiklerini dile getiren Arslan, şunları kaydetti:
"Hemşire olmadan önce çok duygusaldım, işim gereği çok fazla hasta kayıp gördüm. Yaşam mücadelesi veren hastalarımızın başında saatlerce uğraştığımı biliyorum. Acılar karşısında daha soğukkanlı kalabilmeyi öğrendim işim gereği. Güçlü olmayı, hemşire olduğum için işimden öğrendim. Deprem anında da böyle olmasam çocukları alıp çıkamazdım. Yine işimin başına döneceğim."
Zeynep Arslan, ilköğretim okulunda matematik öğretmeni olan eşinin, Adıyaman'da deprem sonrası çalışmalara yardımcı olduğunu aktardı.