Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. Zeytin Dalı Harekatı’na ilişkin, harekatın bundan sonraki kısmının çok daha hızlı yürüyeceğini belirten Erdoğan, “Kahraman askerlerimizin teröristlerin boyunduruğundan kurtardıkları her yerde bölge halkı tarafından nasıl sevinçle karşılandıklarını görüyorsunuz. Askerlerimizin kanları pahasına ele geçirdikleri yerlere diktikleri şanlı bayrağımızın dalgalandığı her yer bir güven ve huzur yuvası haline dönüşüyor. Bu vesileyle silahlı kuvvetlerimizin Genelkurmay Başkanından kuvvet komutanlarına varıncaya kadar, bölgede operasyonu yöneten tüm komutanlarımıza şahsım ve milletim adına şükranlarımızı sunuyorum. Özgür Suriye Ordusu’nu bir yere koymak mümkün değil. Ana Muhalefetin başındakiler veya temsilcileri, ÖSO’ya bir terör örgütü yakıştırmasını, yapıştırmasını yapacak kadar densiz olsalar da bizim için onlar bizim o mücadeledeki en önemli kardeşlerimizdir” diye konuştu.
“Afrin’de attığımız her adımda karşımıza çıkan manzara, yaptığımız operasyonun ne kadar doğru, ne kadar haklı ve zamanlamasının ne kadar isabetli olduğunu gösteriyor” diyerek sözlerini sürdüren Erdoğan, “Bugüne kadar bizim operasyonlarımızda kasti olarak tek bir sivilin zarar gördüğünü kimse iddia edemez, ispatlayamaz. Başka yerlerde, başka zamanlarda, başka güçler tarafından gerçekleştirilen zulümleri sosyal medyada bize mal etmeye çalışanların maskesi anında düşüyor. Hakikatler ortaya çıktığında, yalanlar güneşe maruz kalmış kardan adam misali eriyip buharlaşmaya mahkumdur. Ülkemize yönelik iftiraların, saldırıların hiçbirini karşılıksız bırakmamalı, gerçekleri ortaya koyarak cevabını vermeliyiz. Dünyanın herhangi bir yerindeki tek bir kişinin bile bu yalanlara inanarak ülkemiz ve milletimizle ilgili yanlış kanaat sahibi olmasına gönlümüz razı gelmez. Biz doğruları söyleyelim, buna rağmen yalanların peşinden gitmek isteyenler varsa kendileri bilir” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin, DEAŞ ve PKK/PYD terör örgütlerine yönelik sınır ötesi operasyonlarının içeride ve dışarıda pek çok kesimin gerçek yüzünü de ortaya koyduğunu kaydeden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“ABD’de yaşayan bir kişi devletinin Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de, Afrika’nın, Güney Amerika’nın nice yerlerinde, Okyanusların derinliklerinde yani binlerce kilometre ötede yaptığı operasyonları kendi güvenliğinin bir gereği olarak görüyor. Benzer bir anlayış Avrupa’da da var. Türkiye sınırlarının sıfır noktasında, hatta çoğu defa sınırlarını aşan terör tehditlerine karşı harekete geçtiğinde ise karşımıza bambaşka bir görüntü çıkıyor. ABD’nin, Afganistan’daki operasyonları 17. yılını geride bıraktı. Irak’taki operasyonları da neredeyse 18 yıla ulaştı. Kimsenin ABD’ye ’bu kadar uzun süre operasyon mu olur, ne işin var burada’ diye söyledi mi? Bunlarla hemsınır mı? 10 bin kilometreyi aşkın bir yerden kalkıp buraya geliyorsun. Benim 911 kilometre sınırım sadece Suriye ile var. 350 kilometre sınırım Irak’la var. Oradan biz sürekli taciz edileceğiz, biz kalkıp buna sessiz kalacağız öyle mi? ’Bulunduğunuz yerlerden hemen çekilip gidin’ dediklerini duydunuz mu? Her gün Türkiye’ye, ‘Afrin operasyonu uzun sürdü, hemen bitirip çekilin’ çağrısı yapılıyor. Türkiye’nin sınırlarının hemen yanı başındaki bu olaylara rağmen bunu söyleyenler, acaba diğer ülkelerin binlerce öteden hissettikleri tehditlerden daha mı önemsiz. Türkiye’nin topraklarına düşen bine yakın füze, top ve havan mermisinin etkisi onların topraklarına asla ulaşamayacak. Böyle bir uzaklıkta bu tür mühimmatlar bunlara ulaşmıyor ve böyle bir rahatsızlıkları da söz konusu değil. Terör örgütlerinin saldırılarında hayatlarını kaybeden yaralanan vatandaşlarımızın canı onların insanlarının canından daha mı kıymetsiz? Suriye’de alçakça katledilen bir milyon çocuğun, kadının, sivilin, yaşlının hayatının değeri onlar için ne ifade ediyor. Kapılarını kapattıkları mültecilerin niye evlerini, yurtlarını terk ettiklerini düşünüyorlar mı?”
Türkiye’nin 4 milyona yakın sığınmacıya ev sahipliği yaptığını, Avrupa’nın ise 3-5 mülteciyi alıp almamanın kavgasını verdiğini sözlerine ekleyen Erdoğan, “Akdeniz’in karanlık sularında yitip giden sayısız insanın vebalini omuzlarımızda hissetmemizi, Ege’de son 6 yılda 168 bin sığınmacıyı denizden toplayıp güvenli bir yere ulaştırmamız dahi engelleyemiyor. Hanginiz acaba Ege’de, Akdeniz’de ölümle baş başa olan insanları topladınız. Siz oralara ancak olsa olsa 6. Filoyla gelirsiniz, uçak gemilerinizle gelirsiniz. Avrupa ülkelerinin sahil güvenlik birimleri sığınmacıların botlarını delip onları denize, ölüme terk ederken biz hiçbir ön şart aramaksızın her masum bir canı kurtarmanın peşindeyiz. Bir canı kurtarmak tüm insanlığı kurtarmak gibidir. Bu bizim itikadi bir yaklaşımımızdır. Biz ne olursa olsun yaşatmanın, onlar ise sadece kendi konforlarını korumanın derdindeler. Türkiye’nin; Afrin’de, El Bab’da, Menbiç’te ne yaptığını milletimiz de, dostlarımız da gayet iyi biliyor. Ülkemizin amacının terör örgütleri ve onların arkalarındaki güçlerde farkındalar. Bizim bölgeyi asli sahibi olan Suriyeli kardeşlerimizin yaşayabileceği, güvenli, huzurlu bir yer haline getirmek istediğimizi herkes biliyor. Bunları onlarla konuştuk. ABD, Rusya ile de konuştuk. Terör örgütlerinin ve arkalarındaki güçlerin derdi Suriye halkının esenliği ve geleceği olmadığı için bu çaba onların işine gelmiyor” açıklamasını yaptı.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK), Doğu Guta’daki saldırılar nedeniyle aldığı ateşkes kararına ilişkin de bir değerlendirmede bulunan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Doğu Guta’daki gelişmeler yenilir yutulur mu, insanlığa sığar mı? BMGK’da karar alınıyor. Batsın sizin kararınız. İşleme konulmayan kararın insanlık için ne anlamı var. Siz insanlığı aldatıyorsunuz, kandırıyorsunuz. Biz boşu boşuna dünya beşten büyüktür demiyoruz. Anlamı bu. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana tüm insanlığı, dalga geçer gibi koymuşlar önüne diyorlar ki biz 5 ülkeyiz, dünyayı biz yönetiriz. 4 tanesi bir şey söylüyor, bir tanesi aykırı bir şey söylüyor, o iş bitmiştir. Böyle bir anlayış olur mu? Dürüst iseniz, samimi iseniz hadi gelin bu dünyayı dünya yönetsin. Tüm dünyadaki ülkeler şu anda bu 5 tane ülkenin sahip olduğu haklara onlar da sahip olsun. Dönerli bir şekilde bu yapılsın. Bunu biz dünyada görüştüğümüz liderlere söylediğimizde hepsi haklısınız diyor, sesinizi çıkartın dediğimizde kimse sesini çıkartamıyor. Dünya adeta bir korkular dünyası olmuş. Bunun karşısında hiçbir ülke sesini çıkartamıyor. Hiçbir lider kalkıp konuşamıyor. Nasıl olduysa, Kudüs meselesinde 128 ülke sesini çıkarttı ve orada tavrını ortaya koydu. Aynı şekilde bu tavrı bir de dünya beşten büyüktür anlayışını ortaya koymak için dünya koymalı.”
“Afrin’de attığımız her adımda karşımıza çıkan manzara, yaptığımız operasyonun ne kadar doğru, ne kadar haklı ve zamanlamasının ne kadar isabetli olduğunu gösteriyor” diyerek sözlerini sürdüren Erdoğan, “Bugüne kadar bizim operasyonlarımızda kasti olarak tek bir sivilin zarar gördüğünü kimse iddia edemez, ispatlayamaz. Başka yerlerde, başka zamanlarda, başka güçler tarafından gerçekleştirilen zulümleri sosyal medyada bize mal etmeye çalışanların maskesi anında düşüyor. Hakikatler ortaya çıktığında, yalanlar güneşe maruz kalmış kardan adam misali eriyip buharlaşmaya mahkumdur. Ülkemize yönelik iftiraların, saldırıların hiçbirini karşılıksız bırakmamalı, gerçekleri ortaya koyarak cevabını vermeliyiz. Dünyanın herhangi bir yerindeki tek bir kişinin bile bu yalanlara inanarak ülkemiz ve milletimizle ilgili yanlış kanaat sahibi olmasına gönlümüz razı gelmez. Biz doğruları söyleyelim, buna rağmen yalanların peşinden gitmek isteyenler varsa kendileri bilir” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin, DEAŞ ve PKK/PYD terör örgütlerine yönelik sınır ötesi operasyonlarının içeride ve dışarıda pek çok kesimin gerçek yüzünü de ortaya koyduğunu kaydeden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“ABD’de yaşayan bir kişi devletinin Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de, Afrika’nın, Güney Amerika’nın nice yerlerinde, Okyanusların derinliklerinde yani binlerce kilometre ötede yaptığı operasyonları kendi güvenliğinin bir gereği olarak görüyor. Benzer bir anlayış Avrupa’da da var. Türkiye sınırlarının sıfır noktasında, hatta çoğu defa sınırlarını aşan terör tehditlerine karşı harekete geçtiğinde ise karşımıza bambaşka bir görüntü çıkıyor. ABD’nin, Afganistan’daki operasyonları 17. yılını geride bıraktı. Irak’taki operasyonları da neredeyse 18 yıla ulaştı. Kimsenin ABD’ye ’bu kadar uzun süre operasyon mu olur, ne işin var burada’ diye söyledi mi? Bunlarla hemsınır mı? 10 bin kilometreyi aşkın bir yerden kalkıp buraya geliyorsun. Benim 911 kilometre sınırım sadece Suriye ile var. 350 kilometre sınırım Irak’la var. Oradan biz sürekli taciz edileceğiz, biz kalkıp buna sessiz kalacağız öyle mi? ’Bulunduğunuz yerlerden hemen çekilip gidin’ dediklerini duydunuz mu? Her gün Türkiye’ye, ‘Afrin operasyonu uzun sürdü, hemen bitirip çekilin’ çağrısı yapılıyor. Türkiye’nin sınırlarının hemen yanı başındaki bu olaylara rağmen bunu söyleyenler, acaba diğer ülkelerin binlerce öteden hissettikleri tehditlerden daha mı önemsiz. Türkiye’nin topraklarına düşen bine yakın füze, top ve havan mermisinin etkisi onların topraklarına asla ulaşamayacak. Böyle bir uzaklıkta bu tür mühimmatlar bunlara ulaşmıyor ve böyle bir rahatsızlıkları da söz konusu değil. Terör örgütlerinin saldırılarında hayatlarını kaybeden yaralanan vatandaşlarımızın canı onların insanlarının canından daha mı kıymetsiz? Suriye’de alçakça katledilen bir milyon çocuğun, kadının, sivilin, yaşlının hayatının değeri onlar için ne ifade ediyor. Kapılarını kapattıkları mültecilerin niye evlerini, yurtlarını terk ettiklerini düşünüyorlar mı?”
Türkiye’nin 4 milyona yakın sığınmacıya ev sahipliği yaptığını, Avrupa’nın ise 3-5 mülteciyi alıp almamanın kavgasını verdiğini sözlerine ekleyen Erdoğan, “Akdeniz’in karanlık sularında yitip giden sayısız insanın vebalini omuzlarımızda hissetmemizi, Ege’de son 6 yılda 168 bin sığınmacıyı denizden toplayıp güvenli bir yere ulaştırmamız dahi engelleyemiyor. Hanginiz acaba Ege’de, Akdeniz’de ölümle baş başa olan insanları topladınız. Siz oralara ancak olsa olsa 6. Filoyla gelirsiniz, uçak gemilerinizle gelirsiniz. Avrupa ülkelerinin sahil güvenlik birimleri sığınmacıların botlarını delip onları denize, ölüme terk ederken biz hiçbir ön şart aramaksızın her masum bir canı kurtarmanın peşindeyiz. Bir canı kurtarmak tüm insanlığı kurtarmak gibidir. Bu bizim itikadi bir yaklaşımımızdır. Biz ne olursa olsun yaşatmanın, onlar ise sadece kendi konforlarını korumanın derdindeler. Türkiye’nin; Afrin’de, El Bab’da, Menbiç’te ne yaptığını milletimiz de, dostlarımız da gayet iyi biliyor. Ülkemizin amacının terör örgütleri ve onların arkalarındaki güçlerde farkındalar. Bizim bölgeyi asli sahibi olan Suriyeli kardeşlerimizin yaşayabileceği, güvenli, huzurlu bir yer haline getirmek istediğimizi herkes biliyor. Bunları onlarla konuştuk. ABD, Rusya ile de konuştuk. Terör örgütlerinin ve arkalarındaki güçlerin derdi Suriye halkının esenliği ve geleceği olmadığı için bu çaba onların işine gelmiyor” açıklamasını yaptı.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK), Doğu Guta’daki saldırılar nedeniyle aldığı ateşkes kararına ilişkin de bir değerlendirmede bulunan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Doğu Guta’daki gelişmeler yenilir yutulur mu, insanlığa sığar mı? BMGK’da karar alınıyor. Batsın sizin kararınız. İşleme konulmayan kararın insanlık için ne anlamı var. Siz insanlığı aldatıyorsunuz, kandırıyorsunuz. Biz boşu boşuna dünya beşten büyüktür demiyoruz. Anlamı bu. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana tüm insanlığı, dalga geçer gibi koymuşlar önüne diyorlar ki biz 5 ülkeyiz, dünyayı biz yönetiriz. 4 tanesi bir şey söylüyor, bir tanesi aykırı bir şey söylüyor, o iş bitmiştir. Böyle bir anlayış olur mu? Dürüst iseniz, samimi iseniz hadi gelin bu dünyayı dünya yönetsin. Tüm dünyadaki ülkeler şu anda bu 5 tane ülkenin sahip olduğu haklara onlar da sahip olsun. Dönerli bir şekilde bu yapılsın. Bunu biz dünyada görüştüğümüz liderlere söylediğimizde hepsi haklısınız diyor, sesinizi çıkartın dediğimizde kimse sesini çıkartamıyor. Dünya adeta bir korkular dünyası olmuş. Bunun karşısında hiçbir ülke sesini çıkartamıyor. Hiçbir lider kalkıp konuşamıyor. Nasıl olduysa, Kudüs meselesinde 128 ülke sesini çıkarttı ve orada tavrını ortaya koydu. Aynı şekilde bu tavrı bir de dünya beşten büyüktür anlayışını ortaya koymak için dünya koymalı.”