Cezayir
Cezayir'de 12 Haziran'da yapılan genel seçimlerde 2019'daki halk hareketleri sonucu yönetimi bırakmak zorunda kalan eski Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika döneminin "rejim yanlısı" partilerinden Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin (UKC) bir önceki seçime göre oy kaybı yaşasa da birinci çıkması ve bağımsızların elde ettiği başarı "sürpriz bir gelişme" olarak değerlendirilirken, İslami eğilimli partilerin oylarını artırması da dikkati çekiyor.
Ülkede seçimleri yöneten Bağımsız Ulusal Seçim İdaresi (ANIE) Başkanı Muhammed Şerfi, dün akşam düzenlediği basın toplantısında, Ulusal Halk Meclisindeki 407 temsilcinin belirlenmesi için 12 Haziran Cumartesi günü yapılan genel seçimlerin sonucunu açıkladı.
Şerfi, UKC'nin Mecliste 105 sandalye kazanarak seçimlerin galibi olduğunu söyledi.
Mecliste bağımsızların 78, İslami eğilimli Barış Toplumu Hareketi'nin 64, rejim yanlısı Demokratik Ulusal Birlik (RND) partisinin ise 57 sandalye kazandığını belirten Şerfi, Gelecek Partisi'nin 48, Ulusal Bina Hareketi'nin de 40 sandalye aldığını kaydetti.
Buteflika döneminin rejim yanlısı partilerinden UKC, seçimlerde birinci gelse de oy oranı düştü
Muhalefetin boykot çağrıları ve yüzde 30'da kalan düşük katılım nedeniyle, seçim sonuçları genel olarak, halk gösterileri sonucu yönetimi bırakmak zorunda kalan Buteflika döneminin (1999-2019) rejim yanlısı partilerinde yeni bir "dirilişin" işaretlerini verdi. Bu partiler, Meclisteki temsil oranlarının düşmesine rağmen yine de seçim öncesi tahminlerin aksine güçlü bir performans sergiledi.
Buteflika'ya verdiği destek nedeniyle halk gösterileri sonrası dağılacağı beklenen UKC, 105 sandalyeyle yarışı birinci bitirdi. Ancak partinin yeni yönetimi, önceki rejimle bağlantısı olan kişilerle yollarını ayırdıklarını ifade etse de seçimden birinci çıkmasına rağmen Meclisteki sandalye sayısı düştü. Parti 2017 yılında yapılan seçimlerde 161 sandalye kazanmıştı.
İslami eğilimli partiler önemli başarı elde etti
Öte yandan, daha önce Mecliste 50 sandalyesi bulunan İslami eğilimli partiler, toplamda yaklaşık 110 sandalye kazanarak kayda değer bir başarı elde etti.
Ülkedeki en büyük İslami eğilimli parti Barış Toplumu Hareketi, 64 sandalye alarak seçimden en kazançlı çıkan taraflardan biri oldu. Barış Toplumu Hareketi, parti yönetiminin seçimi birincilikle bitirme hedefini gerçekleştiremese de sandalye sayısını 35'ten 64'e çıkararak neredeyse ikiye katladı ve önemli bir başarı kaydetti.
Seçim öncesinde ise Barış Toplumu Hareketi'nin, partiden ayrılanların kurduğu yine İslami eğilimli bir diğer parti Ulusal Bina Hareketi ile girdiği mücadele nedeniyle sandalye sayısında azalma olacağı ya da sandalye sayısını koruyacağı değerlendirmeleri yapılıyordu. Partinin elde ettiği başarı bu anlamda da sürpriz olmuş oldu.
Abdulkadir bin Karine'nin partisi Ulusal Bina Hareketi, 40 sandalyeyle, Abdulaziz Belid'in başkanlık ettiği Gelecek Partisi de 48 sandalyeyle seçimlerde önemli başarı elde eden diğer partilerden.
Seçim sonuçlarına göre, bağımsızlar 78 sandalyeyle Meclisteki ikinci güç oldu. Bu arada bağımsızların 1200 seçim listesi sunarak, partilerin listelerini geride bıraktıklarını da hatırlamakta fayda var.
Dört yıl önceki seçim sonuçlarıyla son seçimler arasındaki sandalye farkları
UKC, 2017 yılında yapılan seçimlerde 161 sandalye kazanmışken son seçimlerde bu sayı 105 oldu. Demokratik Ulusal Birlik ise 100 sandalyeden 57'ye düştü.
Öte yandan, son seçimlerde Barış Toplumu Hareketi, Ulusal Bina Hareketi ve Gelecek Partisi sandalye sayısını artıranlar tarafında yer aldı. Buna göre Barış Toplumu Hareketi, 33'ten 64'e, Gelecek Partisi 14'ten 48'e, Ulusal Bina Hareketi de 15'ten 40'a sandalye sayısını artırdı.
Seçim sonrası Tebbun, siyasi olarak rahat konumda
Seçim sonrası Mecliste oluşan tabloya bakıldığında, Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun'un siyasi olarak rahat bir konumda olduğu ve önünde hükümet kurulması için birçok seçenek bulunduğu görülüyor.
Seçim sonuçlarına göre oluşturulacak yeni hükümet konusunda iki seçenek bulunuyor. Hükümet, ya muhalif vekillerin oluşturduğu bloklar tarafından ya da bağımsızlar ve Cumhurbaşkanı'nın yanında duran partiler tarafından desteklenecek.
Cumhurbaşkanı yanlısı hükümet mi yoksa uzlaşı hükümeti mi?
Cezayir'de Meclis çoğunluğu, hükümetin en az 204 milletvekilinden oluşan bir parlamenter blok veya ittifakın desteğine sahip olması gerektiği anlamına geliyor. Çünkü hükümetin güvenoyu alabilmesi için 407 milletvekilinin yarısından bir fazlası gerekiyor.
Muhaliflerden Barış Toplumu Hareketi dışında, seçimlerde en fazla sandalye kazanan blokların veya partilerin siyasi konumu, "rejim yanlısı" oldukları yönünde. Bağımsızların siyasi eğilimi konusunda ise henüz bir belirsizlik hakim.
Daha önce, partilerin çoğu Tebbun'a yakın durmaya ve birlikte hareket etmeye istekli olduklarını ifade etmiş, Barış Toplumu Hareketi ise bir uzlaşı hükümetine hazır olduğunu belirtmişti. Hareket, reformlar konusundaki açık hedefleriyle alakalı şartlarının bulunduğunu açıklamıştı.
Yeni Meclisin bileşimi göz önüne alındığında, Tebbun'un, UKC, Demokratik Ulusal Birlik, Gelecek Cephesi, Ulusal Bina Hareketi ve bağımsızları içeren bir koalisyonun desteğiyle hükümet kurulması gibi rahat seçeneklere sahip olduğu görülüyor.
Diğer seçenek ise uzlaşı hükümetinin kurulması. Cumhurbaşkanlığı ittifakına girmeyi kabul ederse Barış Toplumu Hareketi'nin dahil olduğu geniş katılımlı bir uzlaşı hükümeti kurulması yoluna gidilebilir.
Ülke tarihinde "rekor" sayılabilecek en düşük katılımlı genel seçim
Cezayir'de Ulusal Halk Meclisindeki 407 temsilciyi seçmek üzere yapılan genel seçimde, 24 milyondan fazla kayıtlı seçmenin sadece yüzde 30,2'si oy kullandı.
Bunun yüzde 37,09 katılımla gerçekleşen 2017'deki seçimlerin ardından ülke tarihindeki "rekor" sayılabilecek en düşük katılımlı genel seçim olduğu belirtiliyor.
Cezayir, 2019 yılında Cumhurbaşkanı Buteflika'nın kitlesel halk protestoları üzerine devrilmesinin ardından Buteflika dönemindeki isimlerin tasfiyesi, Cumhurbaşkanlığı seçimi, yeni bir anayasa gibi birçok değişimi peş peşe yaşadı.
Rejim, seçimlerle geçiş sürecinin devam ettiği mesajını verirken, Buteflika'yı koltuğundan eden lidersiz protesto hareketi "Hirak", seçimleri "kozmetik vitrin değişikliği" şeklinde tanımlayarak boykot çağrısı yapmıştı. Aralarında sol ve liberal partilerin de yer aldığı bazı partiler seçimlere katılmayarak boykot çağrısında bulunmuştu.